Bu Blogda Ara

25 Ekim 2016 Salı

Düşünürken Acı Çekmek Yaşarken Acı Çekmek Adına…


layık olmak ile ilgili görsel sonucu
    Hayatımızda neyi layık olduğu gibi kabul ettik ki, mutluluk kapımızı çalsın, bizi gülümseyen mutluluğu ile sarsın.
   Sayamıyoruz ömür denen geçip giden günleri, birbirimizle kırgın olduğumuz günlerin farkında değiliz hem ömür denen günlerimiz bir bir tükenirken hatta hoyratça harcarken, dostsuz geçen günlerin sancılarıyla yaşarken, gözyaşımızı silecek bir dost arkadaşımız olmadan bu ömrümüzü boşuna heder ediyoruz, mutsuzlukla baş başa yaşıyoruz.
   Gönlümüzde mutlu olmak için içimizde derin bir istek olmasına rağmen, mutlu olmak için egomuzu yıkarak mutluluğa bir adım atamıyoruz, ilk adımı biz değil de mutluluk bize doğru adım atmasını bekliyoruz. Oysa mutluluk kapımıza kadar gelmiş biz ona son bir adım atmaktan aciziz hala gelip bizi sarmasını boşuna bekliyoruz!
    Ömrümüzü boşuna zamanın eline teslim ediyoruz, oysa zaman teslim almakla ilgili bir isteği ve arzusu yok, sadece mutlu anlarınızı bana göre ayarlayın ben gelip geçmeden bu güzel günlerin tadını çıkarın diyen bir yol işaret ve zamanın işaretçisidir oysa.

   Hayatımızı zamanın dışında zamana bağlı kalmadan, kendi arzu ve hayallerimizin gerçekleşmesi uğrunda sadece kendimizi düşünerek harcadığımız müddetçe ne bizim için yarın nede güzel bir gelecek bekleyecektir. Güzel günler ve gelecek birlik beraberliğin beraberce yaşandığı bir yaşamın devamı ile mümkündür.

   Düşünürken acı çekmek yaşarken acı çekmek hayatımızın vazgeçilmez yoldaki ayağımıza takılan bir taşıdır, her taşa takılıp düştükçe, düşmemek için kendimize hayatımıza daha sıkı sarılmamıza neden olmakla beraber bizi hayata hatalarla yaşamamak adına daha, sağlıklı düşünmeye hayatımıza da daha sıkı sımsıkı sarılmamıza neden olmaktadır. Bu küçük düşmeler acılar bizi mutsuzluğa değil acılarla yaşamaya alıştırarak, her düşmeden sonra hayata sarılmaktan vazgeçememeyi bize öğreterek, bu acılarla duygularımızı içimizde saklamak yerine onunla yan yana duygularımızı da zayıflığına fırsat vermeden baş başa yaşamaya olanak vermektedir.

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Bir Bir Sorulur


mehmetçik nöbette ile ilgili görsel sonucu
Serhat boylarında var kahraman Mehmetçik
Düşman alamaz vatandan bir parça yerken dipçik
Ecdadın yadigârı bu vatan bize edildi emanet
Kalmaz yerde akan kanların kanlı hesabı bir bir sorulur

Acımasız olsa da hain kendi acımasızlığında boğulacak
Akan kanlar göğsümüzdeki imanla elbet son bulacak
Şehadetle cennete gidenler nurdan nur Resulle buluşacak
Kalmaz yerde akan kanların kanlı hesabı bir bir sorulur

Elbet isteriz canlar yanmasın kanlar akmasın
Zalim anlamaz din iman yok nasıl deriz anlasın
Nefsini zalim şeytan dünya hırsı bağlamış kanla ağlasın
Kalmaz yerde akan kanların kanlı hesabı bir bir sorulur

Dalgalan bayrağım gönlerde imanın rüzgârıyla
Bu vatan için vatan evladı korudu seni vatanı canlarıyla
Ecdat yatar altında verdiği canlarıyla nurdan nur nurlarıyla
Kalmaz yerde akan kanların kanlı hesabı bir bir sorulur

Bu vatanın her bir karışı bizimdir akan kanlarla helaldir
Çanakkale de düşmanı zelil eden ecdadın sillesiyle Zül Celaldir
Dün başarmaya yardım eden Zülcelal yine yardıma muktedirdir
Kalmaz yerde akan kanların kanlı hesabı bir bir sorulur

Düşmanın biride bini de aynı zihniyettedir
Sevecen görünse de o kötü niyetlidir
İstiklal ’siz yaşamaktansa ölmek elbet yeğdir
Bu ölüm vatan uğrunadır elbette şehadettir
Kalmaz yerde akan kanların kanlı hesabı bir bir sorulur

Kul Mehmet’im vatanı işgal edenlerin aklına şaşarım
Yetim öksüz kalan eşlerin öksüzlerin acısıyla yanarım
Geride kalanlar bize canlarıyla emanettir canım gibi bakarım
Kalmaz yerde akan kanların kanlı hesabı bir bir sorulur
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

24 Ekim 2016 Pazartesi

Her İnsan Güzel Sözlerin Gönül Kulak Okşayan Tınısını Duymayı Hak Ediyor


 hz mevlana sözleri ile ilgili görsel sonucu
   Konuşurken iletişim kurarken, ağzımızdan çıkan her sözümüz direkt kulaktan kalbimize işliyor ve anında etkisini gösteriyor. Bu nedenle konuşurken söyleyeceğimiz her kelimeye söze dikkat etmek zorundayız. Gönülden çıkmayan- daha doğrusu gönlünde güzelliği taşımayan insanın- binlerce söz kelime söz söylese de gönlü okşayacak bir sözün çıkması mümkün değildir.

Hz Mevlana ne güzel demiş o gönül dostu gönüllerin dostu: “Gönlü ve sözü bir olmayan kimsenin, yüz dili bile olsa o, yine dilsiz sayılır.”

“Aynı dili konuşanlar değil; aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.” Mevlânâ

   Yaşadığımız bu zaman diliminde anlaşmak aynı duyguları paylaşmak pek mümkün değil. İnsan ilişkilerinde çok geride kalmamızın nedeniyle karşılıklı ilişkiler komşuluk ilişkilerimiz çok zayıf.
Şair ne güzel demiş:

“Bir bakış bir bakışa, neler neler anlatır.
 Bir bakış bir aşığı, saatlerce ağlatır.
 Bir bakışın manası, hiçbir lisanda yoktur.
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur.”

Şairimiz başka bir dörtlükte:

İçilen çay aşkın bir parçası mıydı?
Uzun gecelerde
Kulaklarımıza hoş bir seda bırakıyordu
Çay kaşığının sesi

   Aynı duyguları aynı dili gönülden gelen içindeki güzelliğin pınarından yıkanarak gelen sözüyle karşılıklı konuşmak işte bu kadar güzel ve hoştur, eğer gönülde güzellik yoksa sözlerde gönül gibi boştur. Var sen ey kul atını yokuşta koştur mantığıyla yorulacağız hem kendimizi hem de karşımızdakini. Birlikteliğimiz huzurla mutlulukla doldurmak ancak gönül güzelliğiyle söylenen düşünülen fikri zikri kaplayan sözlerle mümkündür. 
   Bazen bir üşüme ve yalnızlığın sancısıyla geçen anlarımızı candan sevdiğimiz bir dostumuzla karşılaşınca, muhabbete gönülden başlayınca hepsi bir anda silinir gider yok olur. Böylesine güzel dostlukları kazanmak bizim elimizde dilimizde, aklımızın fikrimizin güzel düşünmesi güzele koşması âşık olması sevmesi ile olur. Sonsuz güzelliklerin sırrı bazen iki güzel kelimeyle söylenir ve gönüllere aktarılır, bazen iki kötü uygunsuz kelime ile gönüllerde güzellikler kirletilir, yok edilir. Bu sözlerin sırrı, dudakta çıkan kelimelerde saklı, sırlı olana ulaşmak ve ulaşmamak bu kadar basit ve kolay desemvde bazen çok zordur. 
   Her insan güzel sözlerin gönül kulak okşayan tınısını duymayı hak ediyor, bu güzellikleri onlardan saklamak, kendimizden saklamaktır bunu da iyi ve güzel bilelim. Selam ve dua ile kalın kardeşlerim canlarım dostlarım…
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Yârin Hayran Bakışıyla

hayran bakışlı güzel ile ilgili görsel sonucu

Gönül yârin gözünde suçsuz asılı kalmış
Yârim gönlüm içinde bakarken hayran kalmış
Gözünde gönlümü yar alıp gönlüne katmış
Dua edip içine beni katmış aşkıyla
Ben âmin dedim yârin hayran o bakışıyla


Yürüdük hak yolunda dilimizde duayla
İkimize yazılmış yol alın yazısıyla
Değer vermedik hiç bu dünyaya fazlasıyla
Dua edip içine beni katmış aşkıyla
Ben âmin dedim yârin hayran o bakışıyla

Aşk gönülden sevmeyle olur mayalanmayla
Aşk imansız olmazki birde konuşmamayla
Aşk imanla nurlanır konuşmayla harlanır
Gül yanaktan öpmeyle bu gönülde canlanır
Dua edip içine beni katmış aşkıyla
Ben âmin dedim yârin hayran o bakışıyla


Hak yolunda dualar dileklerle bağlanır
Rabbim böyle kulları meleklerde kıskanır
Başında gece gündüz melekeler dolanır
Gül yanaktan öpmeyle bu gönülde canlanır
Dua edip içine beni katmış aşkıyla
Ben âmin dedim yârin hayran o bakışıyla
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

23 Ekim 2016 Pazar

Ah Seyfi’m Ah Seyfi’m Ah

Ah Seyfi’m Ah Seyfi’m Ah
Görsel sonucu
Ah ulan ah ah Seyfi
Ne çok severdin keyfi
Çok çektik senle selfi
Keyiften hoşlanmazdım
Küser açardın valfi
Ah ulan ah ah Seyfi
Birbirimizin aynı
Cana candı bu canı
Akardı sanki kanı
Aynı be Seyfi’m aynı
Ah ulan ah ah Seyfi
Yumurtalı melemen
Çokça yapardık hemen
Ne hoş olurdu yemen
Budur derdin bu yemem
Sana bakar doyardım
Ne güzel günlerdi ah
Ah ulan ah ah Seyfi
Vurulmuştun Zühal’e
Düşürmüştü bu hale
İştahını kesmişti
 Ah perişan etmişti
Derde de düşürmüştü
Anlatırdın sen hele
Aşkın gelirdi dile
Ah ulan ah ah Seyfi
Duydum sen vurulmuşsun
Mavzerle konuşmuşsun
Üstelik beni geçtin
Mavzerle konuşmuşsun
Saçmalamış o mavzer
Parçalamış o mavzer
 Ah ölüme o benzer
Bana anlatırdın sen
Dinlerdim seni ya ben
Bendende usandın sen
Mavzerle konuşmuşsun
Çırpına çırpına sen
Yere sen uzanmışsın
Yar koynunda yatmadın
Yerlere yattın ah ah
Ah ulan ah ah Seyfi
Ah ulan ah ah Seyfi
Değer miydi sen söyle
Beni terk edip gitmek
Zühal’e sen gülmeden
Boynuna sarılmadan
Canım aşkım demeden
Nasıl gidersin ulan
Canıma can olan can
Ben kime ah giderim
Zühal’ine ne derim
Alıp kaçın demedim
Kaçak yaşamayın siz
Mutlu olalım dedim
Hep birlikte biz ah biz
Olmadı vermediler
 Ah o fakirliğine
Ah o garipliğine
Ah o öksüzlüğüne
Baktılar vermediler
Görmediler gönlünü
Bilmediler sevgini
İnsanlığını seni
Merhametini beni
Dinlemediler Seyfi’m
Seni mavzerle yalnız
Beni de Zühal’inde
Ezdiler ah Seyfi’m ah
Kime nasıl anlatam
Yaramı nasıl saram
Anne babana söyle
Ben nasıl şimdi varam
Ah ulan ah ah Seyfi
Sokulamadın ona
Haramdır bu o cana
Yandın sen yana yana
Zühal de yandı sana
Çare bulamadı ah
Ne sana ne kendine 
Üstüne hep geldiler
Unut onu dediler
Gönlü hiç bilmediler
Bir alevdi bu yandı
Sönen işte üç candı
Akan kandı ah candı
İnsan kendini bilmem
Ne sandı söyle ölem
Zühal’ine ne diyem
Ah ulan ah ah Seyfi
Zühal’ine doğmuyor
Artık ne güneş ne ay
Bana da ah doğmuyor
Bu hayat ah boğuyor
Burada durulmuyor
Sensiz ah muhabbetsiz
İnsafsızlar vermedi
İsteyin siz demedi
Günyüzü de Zühal’e
Sana bana ah hele
Göstermediler bile
Ellerin ah bomboştu
Çarem yoktu sizlere
Muhabbetimiz Seyfi’m
Aşkınız ah ah Seyfi
Çok hoştu, çaremiz yok
Derdimiz çoktu Seyfi’m
Söylenecekler bitti
Sebep olanların ah
Şimdi ah başı önde
Pişmanlıkları dilde
Zühal’in de seherde
Kayboldu ah sen gibi
Yıllar oldu yok Zühal
Bilemedim bu ne hal
Bende oldum ah şimdi
Şimdiden sonra bak lal
Sen toprağında ah kal
Beni de ey sen rüzgâr
Al başka illere at
Ah Seyfi’m ah Seyfi’m ah

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç