Bu Blogda Ara

14 Ekim 2016 Cuma

Para Harcar Gibi Gönül Harcanmaz



İnsan arayıp ta buldu mu kendine lazım olan buluşu
Yoksa hala başında mı kendini yok eden yok oluşun
Halamı kazanırken gönül demez halamı sayar üç beş kuruşu
Para harcar gibi gönül harcanmaz para harcanır saklanmaz

Bugün az kazansak ta ne çıkar açlıktan mı ölürüz
Bir gönül sevelim sayalım belki ömür boyu güleriz
Hepimiz insanız bu dünya kalıcı değil ölüp gideriz
Para harcar gibi gönül harcanmaz para harcanır saklanmaz

Para ile onca kar yaptık hala kar der zırvalarız
Amelde kar yok ağlamayız gönülleri yakarız
Ölüm gelince amel ile gidilir para geçmez yanarız
Para harcar gibi gönül harcanmaz para harcanır saklanmaz

Bilmeyiz neden her şeyi bilirken Rahmana kulluğu
Fakire verilmez arzu istek için açılır paranın oluğu
Fakirin çocuğu ağlar bakılmaz bizi çocuklar sanki süt çocuğu
Para harcar gibi gönül harcanmaz para harcanır saklanmaz


Kasalarda paralar kimin için neden hep saklı
Rahman fazla verirken fakire de ver dedi ey yarım akıllı
Onun hakkı sana verilen o fazlada saklı
Para harcar gibi gönül harcanmaz para harcanır saklanmaz

Asırlar önce ecdadımız böyle miydi çekinmeden verirdi
Fakir hakkını alır gerisini bırakır gönülden gülümserdi
Şimdi fakirin hakkını da yiyoruz ateşi içinde saklı
Para harcar gibi gönül harcanmaz para harcanır saklanmaz

Kul Mehmet’im işte böyleyiz kırıldı tutunacak dalımız
Rahmana sığınalım o en güzel gidilecek yolumuz anımız
İnsanlar elbet bizim dostumuz sığınacak canımız
Para harcar gibi gönül harcanmaz para harcanır saklanmaz
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Gönlümdeki Senle Ben Seninleyim




Son bir adımla kapına geldim
Kapını bana açarsın gülersin dedim
Ne kapını açtın ne yüzüme güldün
Beni el âleme rezil ettin çektim gittim

Bir görmedin beni ne haldeyim
Gönlümdeki senle ben seninleyim
Gece gündüz düşünde ben gezenim
Beni el âleme rezil ettin çektim gittim

Ne kolaydı gönülde keder bırakmak
Kapıyı kapatarak yüzüstü bırakmak
Seni seveni terk edip yalnız bırakmak
Beni el âleme rezil ettin çektim gittim

Bir gülümsemek çok mu zordu
Hasretin gönlümü yakan kordu
Bu laf anlamaz gönlüm geldi kapında durdu
Beni el âleme rezil ettin çektim gittim

Gidiyorum artık bu diyarda
Bulamazsın artık beni arasan da
Gülemedik ikimizde aynı anda
Beni el âleme rezil ettin çektim gittim

Bu derdim artık bana yeter
Yüreğime saldın onca keder
Belki olursun sen benden beter
Beni el âleme rezil ettin çektim gittim

Kul Mehmet’im kendini harap etme
Yâre kızıp bu diyarlardan sen gitme
Bekle kapısından sen sakın küsme
Sen el âlemi bırak rezilliğe çekip gitme


Mehmet Aluç-Kul Mehmet

13 Ekim 2016 Perşembe

Ben Çocukluk Resmi Çizemem



Elime boyalı kalem verseler çocukluğu çiz deseler çizemem
Kan gözyaşı ve bombaları çizerim
Birde gözlerinde nefretle bakan insana benzemeyen insanı
Çocukluk nasıl bir şeydi sahiden bilen var mı?
Filistin de Suriye de çocuk olmak nasıldır bilen var mı?
Bombaların korkusunda bir karanlığa sığınmak mıydı?
Annesi babası enkaz altında kalıp ölürken
Yanında üşüyerek ağlamak mıydı?
Saatler sonra insani yardımın
Saatlerce uğraşı sonu kurtulması
Elinin yüzünün kan revan içinde
Anne babasından ayrılması mıydı çocukluk
Ben çocukluk resmi çizemem
Ölümün resmi çizilir mi?
Gözlerin içindeki korku çizile bilinir mi?
İnsan bir umut diye beklerken
Umutsuzluğun bataklığında terk etmesi
Umutlarının alınmasını
Bombaların ölüm kusan sesiyle
Neşelenmesini dans etmesini çizebilir misiniz?
Ben çizemem
O an damarlarımdaki kan çekilir
Oturur hüngür hüngür ağlarım
Sancılanır aylarca sancı çekerim
Koşamadığım
Varamadığım
Feryadını duyarak ses olamadığım için
Çizemem ben çocukluk resmini
Çizemem
Filistin de Suriye de dünyanın dört bir yanında
Oyunlar oynamak yok bombalarla oynamak
Silahlarla barut kokusunu ciğerine çekerek
Bir karanlıkta sessizce saatlerce kör ebe oynamak
Sessizce beklemek var
Dışarı çıkınca
Parçalanmış bedenler
Kan kokusu var
Az önce oynadığı arkadaşının parçalanmış bedeni
Gözlerinde şaşkınlık feryat dolu anlayamadığı
Çözemediği binlerce sorunun cevapsızlığı
Ürküntü şaşkınlık anlamsızlık
Ben çocuk resmi çizemem
Ağlayan çocuğun yüreğindeki korkuyu
Gözyaşlarındaki yakan alevi
Suskunluğundaki feryadı
Annesiz babasız kalmanın acısını çizemem
Koparılmış bir gül gibi
Bombalar altında hayattan koparılmış
Sokaklarda bedenleri parçanmış bir çocuğun
Ölüm anını çizemem
Hiç kimsede çizemez
Ama kardeşliği çizerim
İnsanlığın nasıl rezil bir durumda olduğunu
Kendi çıkarı için şerefsizce insanı katl ettiğini
Üç günlük dünyada
Kasasını ölümle
Silah satışındaki paralarla doldurduğunu
Duyarsızlığını
Hissizliğini çizebilirim
Çizerim ama ona da hiç bakan olmaz
Anlayan olmaz
Olsun ben çizeyim
Anlayan biri çıkar
Tutar elimden
Gel beraberce
Tüm dünyaya bu resmi çizelim
Tüm kötülükleri
Rezillikleri
Şerefsizlikleri silelim der
Bellimi olur çıkar gelir
Allah’tan umut kesilmez ki

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Sözlerim-3-

    

Keşmekeşlik

Öylesine keşmekeş’lerin içindeyiz ki ve farkında da değiliz ki, sevsek sevdiğimizi üzüyoruz kalbiniz kırıyoruz, farkına varmıyoruz sevmeyi bilmiyor diyoruz! Hatamızı bilsek özür dilemeyi bilsek gideceğiz de, birde acaba aynısını yaşar mıyım kuşkusu sarıyor bedeni ruhu düşünceyi! Kaldık mı sap gibi ortada, uçuruma düşmemek için geri adım atarken insan şüpheye düşer mi tabi ki hayır! Hatta biz uçuruma kendi gayretimizle düşsek acaba arkadan iten mi vardı diye, uçurumdan uçarken dönülmez ama biz gayretle döner iteleyen kimdi diye bakarız!

Mehmet Aluç-Kul Mehmet



Vakti Olmalı İnsanın

İnsanın, ağlama kendini dinleme farkına varma pişmanlığını fark edip düşünme insanlığın derdine çare olma adına, bir saati anı vakti olmalı diyorum ama inanın o anlar saatlerde boşa televizyon karşısında, evlenme programında ki sahte olan kavga ve çekişmeleri seyrederek bitirirdik.

Mehmet Aluç-Kul Mehmet



Anlamsızlık Ve Huzur

İnsan doğarken her şey vücuduna Allah c.c. eksiksiz yüklenmiştir. Doğduğumuz da bizim için olan bir dünya var ama bizim yaşamamız için müsait değil, hatta hiç birimiz için müsait değil. Aslında bu dünya yaratılırken de içine eksiksiz her şey huzur güzellik vs. yüklenmişti ama onu biz insanlar, acımasızlıkla kendi doymazlığımızla öylesine değiştirdik ve parçaladık ki içinde huzurla yaşamaya imkân yok, hatta huzurun “h” harfi bile yok. Anlamlı olanı anlamsızlıkla değiştirince, insanda haliyle anlamsız değersiz oluyor. Bir süre sonra anlamsızlıklar da insanı boğuyor lakin bu defa anlamsızlığı yıkacak bir değer ortada yok ki onunla anlamsızlığı yıksın ve huzura erişsin!

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Sonsuzluğa Şiirler Yazarım


sonsuzluk deniz mavisi ile ilgili görsel sonucu
Gözlerine bakarım o mavi deniz mavisi gözlerine
Bir deryadır gezerim gece gündüz hayalimde
Cennete açılan bir kapı sanırım baktığımda
Sonsuzluğa kapılar açarım gözlerine her baktığımda

Gözlerine bakarım o mavi deniz mavisi gözlerine
Masmavi bir denizdir içinde yüzdüğüm
Bakmazken öldüğüm bakarken dirildiğim
Sonsuzluğa yollar açarım gözlerine her baktığımda

Gözlerine bakarım o mavi deniz mavisi gözlerine
Düşlerime girsin diye her gece
Kayaların burcunda bakarım gözlerine
Sonsuzluğa kollarımı açarım gözlerine her baktığımda

Gözlerine bakarım o mavi deniz mavisi gözlerine
Masum ama haylaz bir çocuk olurum
Kaybolurum gözlerinde düşler ülkesine giderim
Sonsuzluğa düşlerimi açarım gözlerine her baktığımda

Gözlerine bakarım o mavi deniz mavisi gözlerine
Türküler söylerim gönlümde neşelerle dolaşan
Mısralarda hecelerimde her an gözlerinle gezerim
Sonsuzluğa şiirler yazarım gözlerine her baktığımda

 Gözlerine bakarım o mavi deniz mavisi gözlerine
Gözlerinin denizinde yüzerim kokunu duyarım
Sen uzakta olsan da ben seninleyim sana koşarım ben
Sonsuzluğa bizi yazarım gözlerine her baktığımda

Mehmet Aluç-Kul Mehmet







Aşkın Hasretiyle Yanarım

Aşkın Hasretiyle Yanarım


Gurbet ilde yanarım bir su verenim yoktur
Bu gurbet bu hasretle inanın bana çoktur
Rabbim bu hasretliği Rahmetinle sen durdur
Aşkın hasretiyle ben yanarım nice nice

Varacağım bir vuslat pınarı yok mu bana
Vuslatın o rüzgârı değsin artık bu cana
Hasretin alevinde Rabbim sen kurtarsana
Aşkın hasretiyle ben yanarım gündüz gece

Yine dolandı bu gece yârin ismi dilime
Uzatsam gurbet ilde eli varsa elime
Gözümden tüter yine hayali gündüz gece
Aşkın hasretiyle ben yanarım hece hece

Kaç şafak yine doğdu bu garip ben ömrüme
Şafakla gündüzlerim hasret kaldı gülüşüne
Beni senden aldı bu gurbet böylesine
Aşkın hasretiyle ben yanarım gece gece

Aramayın yalanım yoktur hiçbir sözümde
Yârin hayali tüter hale bu can gözümde
İsmini anarım düşmez gece gündüz dilimde
Aşkın hasretiyle ben yanarım nice nice

İşte geçiriyorum zamanı bu sancıyla
Duamdasın beş vakit hem de çok fazlasıyla
Hasretim biter vuslat gelir yar sırasıyla
Aşkın hasretiyle ben yanarım ben kendimce

Gurbetlik aramızda çekil sen kenara
Sen var iken vuslata varalım mı ölünce
Yâri sevmeyeyim mi yaşarken ben gönlümce
Aşkın hasretiyle ben yanarım gülmeyince

Üzerime örtü gurbet karadan bu perdeyi
Her gün kavga ederim duyarsın gümbürtüyü
Yine aklıma düştün özledim senle köyü
Aşkın hasretiyle ben yanarım görmeyince

Geceleri sarılıp yattığım mis tenindir
Bu gönlüm senindir yar senin gönlün benimdir
Seni seven gönlümdür yar ateşi senindir
Aşkın hasretiyle ben yanarım ben halimce

Kul Mehmet’im halim budur söyleyebildiğimce
Yârden ayrı saadet olmuyor gördüğümce
Gönlümdür delik deşik yar gurbette deyimce
Aşkın hasretiyle ben yanarım nice nice
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

12 Ekim 2016 Çarşamba

Taştan Taşa Vurma Kendini


 
secde ile ilgili görsel sonucu
 
Af kolaydır Rahman gibi af et kolayca
En güzeli Rahmana ulaşmaktır anca
Nefis şeytan atarken ömre kanca
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
 
Dünyaya geldik haktan biz bu canla
Bak kâinata neden geldiğini anla
Gönül denilen merkezin kapısını aç arala
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
 
Çok kazanmakta fazla gönül kazanılmaz ol azla
Sevap kazanmak dersen bu yönde kazan fazla
Gönülden sev severken sen durma varma nazla
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
 
Gününü koştur varsın beş vakit namaza durma anla
Nefis şeytan çok sorar iman çemberine sok kaçsın zamanla
Sen var durma ömür varken var dolaş yüce Rahmanla
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
 
Ömür akarsu üstünde yüzen bir yaprak misali
Vardıkça çarpar her bir yana varır yüzerken söz misali
 Hicran deryasında gezme ara bul sen güldüren visali
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
 
Ömür sona giderken sanma sona erir sonsuzluğa varır
Gönülde gülmeyen güldürtmeyen sevmeyen hep yanılır
Bu ömürde bir gülümseme bir iman Salih amelden başka ne kalır
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
 
Ömür gönül yansa sen hak yolda sabırla yürü
Dünyadaki nefreti kini gönlündeki imanla kürü
İnsan değil herkesin önüne katacağı bir sürü
Var hak yolunda bu bedeni gönlü nurlara bürü
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
 
Kul Mehmet’im unutma her sır kâinat sende saklı
Hak Rahman her şeyi bilendir ne söylemişe çok haklı
Her emrinde her işinde binlerce sırla nurdan nuru saklı
Var hak yolda Rahmana bürün nuruna sen adam akıllı
Taştan taşa vurma kendini nefis şeytanla
Var Rahmana bir ömür boyu Rahatla
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç