Bu Blogda Ara

22 Nisan 2016 Cuma

İnandıramadım ki Kendime

 
Unuttum desem de gözlerini sözlerini
İnandıramadım kendime inan hepsi yalan
Gittin sen söyle ne kaldı bende o an
Bittim gittim seninle ben kalmadı bende söndü inan bu can
Mutluyum desem de
Gülüyorum sensizde
Hayatım devam ediyor desem de sensiz
İnan bana hepsi yalan
İnandıramadım ki kendime ben bir an
Yalan söylüyorum inanma sen sana
 
Teselli bulmak bunlarla doğru değil
Yalanla yaşarken yaşamak bu değil
Yıkılırken her an adım atmak kolay değil
Matemi yaşarken gülümsemeye çalışmak çok zor inan
Mutluyum desem de
Gülüyorum sensizde
Hayatım devam ediyor desem de sensiz
İnan bana hepsi yalan
İnandıramadım ki kendime ben bir an
Yalan söyleyerek yaşayamıyorum inanma sen bana
 
Her adımında ben battım bataklığa inan
Senmişsin bu gönlüme can olan canan
Seni ne çok seviyormuşum ben anladım şimdi bu an
Dön gel desem gelir misin bana sen olmaz mısın derman
Mutluyum desem de
Gülüyorum sensizde
Hayatım devam ediyor desem de sensiz
İnan bana hepsi yalan
İnandıramadım ki kendime ben bir an
Yalan sözlerle kendimi kandırdım ben o an inanma sen bana
 
Hatırlar bana yeter dedim
Kendimi içinde seninle bulurum diye sevindim
Hatıralar içinde gözlerinde ben o an öldüm
Sensiz hayatı yaşamak çok zormuş şimdi gördüm
Mutluyum desem de
Gülüyorum sensizde
Hayatım devam ediyor desem de sensiz
İnan bana hepsi yalan
İnandıramadım ki kendime ben bir an
Yalan söylüyorum gururuma yediremedim inanma sen bana
 
Dön gel ne olur bitsin kâbus dolu günlerim
Seni ben inan senden daha çok çok severim
Hatam ne ise söyle ben senden binlerce kez özür dilerim
Sevmek sevilmek en güzeliymiş bilemedim söyle nereye giderim
Mutluyum desem de
Gülüyorum sensizde
Hayatım devam ediyor desem de sensiz
İnan bana hepsi yalan
İnandıramadım ki kendime ben bir an
Yalan söyledim sana giderken bilmem neden inanma sen bana
 
Kul Mehmet’im söyle seni nasıl unuturum söyle
Hasretine nasıl dayanırım yıkılmayla ben böyle
Sevgin olmazsa sırtımı nasıl dayarım söyle neye
Dön bana seni her gün götüreceğim kırlarda neşeye gülümsemeye
Yoksa anlamı yok sensiz bu hayatı devam ettirmeye
Mutluyum desem de
Gülüyorum sensizde
Hayatım devam ediyor desem de sensiz
İnan bana hepsi yalan
İnandıramadım ki kendime ben bir an
Yalan söyledim sana giderken bilmem neden inanma sen bana
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
 

Sulamamış Çiçeği Bahçıvan

 
Gül açarken âleme kokusuyla gülümsemiş
Bülbül başında öterken gülümsemiş
Çiçek açmış gül ötmüş insanlar bu iki güzelliği görmüş sevmiş
Bahçıvan gülü kıskanmış renginden öten bülbülden dolayı
Sulamamış çiçeği hem gül ölmüş hem de bülbül aynı gün ölmüş
 
Artık ağlar bahçıvan sebep oldu diye iki ölüme
Çaremi olur ağlamak güle bülbüle o ölüme
Terk eder şehri varır kıraç dağlara söylemez tek kelime
Ağlasa boş kendi uçurumlara atsa bilir boşuna
Sulamamış çiçeği hem gül ölmüş hem de bülbül aynı gün ölmüş
 
Yüksek dağın başına bir gül dikmiş
Gece gündüz gözyaşı ile sulamış gülmüş
Gün gelmiş çiçek açmış bülbül uzak diyarlardan gelmiş gülmüş ötmüş
Bahçıvan sevincinde dünyalara sığmamış gülmüş gül ile bülbülü sevmiş
Artık bahçıvan gül bülbül dağın başında mutluluk içinde yaşamış gülümsemiş
 
Gün gelir artık ayrılık vaktidir kara kış kapıdadır
Ayrılmak çok zordur gül kurumakta bülbül eriyip bitmekte
Bahçıvan ise üzülüp yüreğinden parçalanmaktadır
Artık bahçıvan gül bülbül dağın başında yaşaması zormuş
Bu zorluğu çözecek çareler peşine sürüklemiş
 
Bahçıvan alır gülü koynuna bülbülü eline
Girer dağın içinde en derin mağaraya diker gülü yeniden
Sular gözyaşı ile sevgi ile yeniden açar rengârenk yeniden
Artık çıkmazlar mağarada bir ömür boyu gülümsemişler
Gün gelmiş üçü birden ölmüş aynı yerde aynı mezara gömülmüşler
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
 

Kendi Yazıp Yönettiğimiz Dünya Hayatı



Bir gün geride kalır
Arzularla hevesler gözün son çırpınışı ile kapanınca
Anlaşılır son nefeste boş olan hevesler arzular çığlık çığlık
Açılan gözler açılmaz tutmaz beden toprağa varınca
Sabahın seheri olmaz artık çığlıkların arasında
Uzanır sanır el kapıya açılmaz son kapanışıyla
Eser alevden bir rüzgâr kor kor alev
Arzular hevesler gibi yakan kor bakış
Faydası yok yalvarış yok artık faydasız
Açılır bir pencere kor alevden dersin anlamsız
Anlaşılır arzular heveslerle dünya bomboş kor alevmiş
Okunan ezanların secdelerin nurdan gerçeği gerçekmiş
Zaman bitmiş ömür bitmiş ceset bedenle bitmiş
Bitmeyenler yok yanında eyvah tükenmiş
Bitmeyip gelene alışmamış beden boş heveslerle gülmüş
Hayat mıydı yaşadığı bir anlık bir film dizi fragman mı neydi
Olamaz derken kör düşünce daha sıcak benle yok alakası derken
Ben değilim olamam ben böyle avare sersefil
Figürana benziyor hatta bana az çok benziyor
Olamaz ben böyle olamam gerçek değil
Hey duyan yok mu bu film hayır hayat hayır fragmanlar karışmış
Kime etmeli şimdi şikâyet her yer sımsıcak
Duyan yok aynı figüran o oyuncu gibi
Olur, mu hiç sessiz kalmak ne kadar iğrenç korkunç
Kim yazdı bu senaryoyu hem bu oyuncuda çok berbat oynuyor
Senaryo berbat ondan olacak
Birazdan biter oyuncu ile senaryoyu yazan ismi çıkar
Ne kadar bilmeden yazılmış oynuyor figüran hep ezberci
Hayat bu yaşanılmaz böyle ciddi olmalı insan bulmalı bir rehber
Dipsiz bir hissizlik alakadar’sızlık mevcut bu nasıl duyarsızlık
En kötü film seçilecek galiba bu ne kadar iğrenç bir rol ile senaryo
Bitiyor işte film çok şükür yo bu bu olamaz yine yanlışlık var
Benle ne alakası var ben mi yazdım ben mi oynadım benmişim yönetmeni
Ne anlarım film çevirmekten yönetmenlikten ancak seyrederim delicesine
Hem ben ne zaman buralarda bulundum bir saniyelik bir anda
Ben hep buradaydım nasıl giderim oralara
Kalkamıyorum yürüyemiyorum oysa
Belli ki karışmış her şey
O filmdeki figüranın yaşadığı hissetmediği duyarsızlığı gibi karışmış
Bir kalp taşır mı bu kadar çelişkiyi
Anlamsız bir yoldaki anlamsızlıklarla dolu tuzağı hissetmeyişi
Azap dolu anların bitmez ki bu fikirsizlik ile çilesi
Az önceki yola girseydi
Gerçek olanı yaşayacaktı
Hak yolda olacaktı o an arzu heveslerle boş işlerle olmayacaktı
Eyvah yoksa gerçekten olamaz bu kadar salaklık geri zekâlılık olamaz ki
Yok, yok ben değilim
O kadar akıllıydım değil miydim?
Bana gülümserken sahte miydi o gülüşler
Bana sakın gitme diyen o üzerinde kırk yamalı çulu olan zavallı dediğim
Adamın sözümü gerçekti acaba olur mu yok yok
Hem o pek bilgili değil evet evet
Karnını doyurmaktan acizken bana akıl verirken anlamıştım
Yoksa ben mi yanıldım
Sanki onun gülümsemesi daha mı gerçekti
O zaman neden farkına hiç varamadım
Sözleri sanki evet sanki çok gerçekçiydi
Hey kimse yok mu neden sesim duyulmaz
Şöyle karşıma çıksa da tekrar sorsam
O sözlerinin kaynağı nedir diye
Gerçi hiç yabancı değildi
Şimdi anlıyorum sanki o zamanlar
Etrafımı bir huzur sarmıştı
Gittiğim yol doğru değil gibi sanki hissetmiştim mi ki
Yok, yok olamaz böyle bir şey saçma
Ama benim yetişmem gereken toplantılarım
Yeni villamın temel atma töreni vardı
O zaman pek değer vermemiştim sözlerine
Sanki şimdi yankılanıyor kulaklarımda bir hoş
Dünya hayatı boş mu hoş mu yok yok
Boş demişti hoş deseydi tasdik eder hatırlardım
Bir de ne demişti…
Ne demişti her neydi her canlı kim canlı tamam hatırladım
Her canlı yok yok nefis dedi ölümü tadacaktır
İçilen bir şey miymiş ki bu bu bu…
Olamaz yoksa oyuncusu olduğum hayatın
Kendi yazıp yönettiğim dünya hayatı filmi gerçek
Ve ben şimdi öldüm müüüü…

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Git Artık




Artık gönlümde değilsin sen düştün gönlümde ellerimde
Git istediğin yere tutan yok seni artık istediğini sevebilirsin
Yüreğindeki o zehirli hançer ortaya çıkana kadar sevebilirsin
Git artık istediğin yere yoksun düştün artık gözümde ellerimde

Senden bana benden sana umut kalmadı
Sevmelerimiz ihanetinle işgal altında can bulmadı
Aşkımız sevmelerimiz üzerinde kumar oynadın kazanamadın
Git artık istediğin yere yoksun düştün artık gözümde

Yüreğimdeki adresini yüzünü sildim
Beni artık hiç sevmeyeceksin ben bildim
Gözyaşlarımı ben kendim ellerimle sildim
Git artık istediğin yere yoksun düştün artık gözümde

Sokaklar adresler artık bize çıkmıyor
Senin o iğrenç ihanetinden dolayı yüzüme kimse bakmıyor
Artık o hasretinde şimdi içimi hiç yakmıyor
Git artık istediğin yere yoksun düştün artık gözümde

Sahillerde çakıl taşlarında aşkımı aramamda boşuna
Oynadığın bu kumarda ne güzel geldi hoşuna
Toprak kokuyor aşkımız gömdün onu mezara
Git artık istediğin yere yoksun düştün artık gözümde

Sürgün mahpusların demir parmaklıklarından bakıyorum
Yoksa sen misin gönlümde mahpus yatan gönlümü mü yakıyorum
Oysa dün son duruşmada hâkim seni serbest bırakmıştı
Git artık istediğin yere yoksun düştün artık gözümde

Böyle midir artık mevsim’sizliği yaşamak
Yıpranmış bakışlarımla titreyerek yaz mevsimini yaşamamak
Yaz aylarına koşarken kış aylarına rezervasyon yaparak varmak
Git artık istediğin yere yoksun düştün artık gözümde
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-



21 Nisan 2016 Perşembe

Korkuyla Gelen Perişanlık



Seyredeyim dedim âlemi gönülleri kendi halimce
Görürüm dedim kendimi halkın gönlünde gönlümce

Arar bulurum dedim kendimdeki yalnızlığın sebebini
Her yer karanlık yoksa ben miyim karanlık anlayamadım nedenini

Her yer benim gibi sessiz ve ıssızdı
Her sokak ıssızdı ve kimse yoktu korkudan galiba adamsızdı

Evlerde tüm pencerelerle bir bir kapkara tüller çekilmiş
Herkes evinde yalnızlığını bir asırlık biriktirmiş

Dillerde sesiz galiba bağırdım kimse yok mu diye sokaklarda kendimi yalnız sandım
Sokağa çıkan hiç olmadı perdeler oynaşırken sessizce içeriden gizlice biraz canlandım

Dedim neden sessisiniz benim gibi gelin ses olalım dedim
Duyan yine olmadı çıldırdım galiba dedim kendi kendime gülümsedim

Korku esir almıştı sokakları gönülleri dün benim gibi sanki
O korkuyu yenmiştim ben korkunun ecele faydası yok diyerek bu sokaklar bizimdi korkunun değildi ki

Dedim korkunun arkasında baharlar mı gelir çiçekler mi açar
Bizdeki birlik beraberlikle korkular kaçar baharlar rengârenk çiçeklerle kokular saçar

Kıyamet koparsa kopsun değil mi en sonunda kopacak
Nur peygamberin dediği gibi kıyamet kopsa da dikelim bir ağaç sanki ölüm gelsin ne olacak

Bitsin korkunun matemi yok olsun gönüllerde sokaklarda yıkamazlar bizi
İman varken sinemizde Çanakkale de kim yıktı ki bizi yıkıldı düşman dizi dizi

Korku bak gözlerinde korkuyla kurmak ister zalimlikle saltanat
Bizde olmaz imanla kurulmaz korkuyla saltanat, yıkarız, âleme insanlara sunarız hayat

Açıldı karanlık bir evde bir kapı çıktı bir delikanlı kanatlanmış imanıyla geldi yanıma
Yanıldık dünya malına aldandık korkuya olduk esir artık yeter ölüm değmez korkuyla bu canıma

Bitsin dedi korkuyla gelen bu perişanlık
Göğsüme imanı aldım ya ömrü değil ki bir anlık

Af et ya Rabbim beni bizleri gül kokan Nebin karşına çıkamayız bağışla bizi
Haydi, kimse gelmezse de ikimiz yürüyelim yıkalım korkuyu dizi dizi

Açıldı cümle kapılar dizi dizi söküldü pencerelerde kara perde
Sizinleyiz dedi halk yıkalım korkuyu düşürmezsin artık bizi bin bir derde

Geceye sanki tutuldu bir projektör her yer aydınlık oldu
Korku ile olanların kamaştı gözleri dilleri o an yürekleri ile oldu lal hepsi bir bir soldu

Kaçanlar yakalandı bir bir, sinesinde imanı birlik kardeşliği taşıyan halkın elleri ile
Gülümsedi insanlar sokaklar suskun bülbüller, açan güller ile geldi bir anda dile


Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Gelecek




Gönül olunca ıssız
İçinde doğmaz yıldız
Dağları olur yüksek
Sert olur sert pek

Bırak aşk alnında öpsün
Gönlün aşkı görsün
Kalıcı değilsin ki sen ölümlüsün
Gönlünde ses olsun enginler

Yeter artık sev artık
Önün olsun aydınlık
Yeter sönsün artık karanlık
Ömrüne gelsin artık canlılık

Bitsin artık gamın
Gerçek din gelecek İslam’ın
Sev artık gülsün cananın
Dilin konuşsun olmasın lal
Mehmet Aluç-Kul Mehmet



Yunus Emre 39 Ve 40.Bölüm Tek Parça 19 Nisan 2016 Salı izle | Canlı Dizi,Hd Dizi izle,Full Dizi






Yunus Emre 39 Ve 40.Bölüm Tek Parça 19 Nisan 2016 Salı izle | Canlı Dizi,Hd Dizi izle,Full Dizi

Tövbe Kapısı


''Günahlarından hâlis olarak tövbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir.
 Kul günahtan tövbe ettiği zaman Cenâb-ı Hak
Bu günahı Kiramen Kâtibin meleklerine,
Kulun günah işlediği mekâna ve zamana unutturur.
Böylece kıyamet gününde o tövbe eden kulun
İşlediği günah için bir şahit bulunamaz.'' Hz. Muhammed(sav)

Duy ey kul duy
Yüce Allah’ın hoşnutluğunu duy
Âlemlere Rahmet söylüyor
Tövbe ile ol Nurlu yolda yolcu ol
Kendini bulmak için yürü
Koyun gibi olma sürü
Günahların tövbe ile kürü
Bulmak hakkı sana yakın
Hak yolda geri kalma sakın
Tövbe kapısına ol yakın
Etrafına bakın Rahman izi her yerde
Uzak kalma yakın ol geride kalma sakın
Hep ol yakın
Şeytanın ezgisini duyma
Onda yok sevgi ona koşma
Haksızlık karşısında susma
Günahın varsa tövbe kapısında kaçma

Bak ömrüne hep kar yağdı
Seni ısıtmak için şeytan yanında kaçtı
Ağladığında kim yüzüne baktı
Derdine kim çare sundu
Yüce Rahman her an seni duydu
Hak yolu gösterdi dedi
Kulum yolun buydu
Madem şaşırdın şeytana uydun
Tövbe et bak ben seni her an duydum
Seninle ben her an oldum
Gördüm gönlündeki gözlerindeki yaşları
Bırak elindeki şeytana ait taşları
Şeytanın ezgisini duyma
Onda yok sevgi ona koşma
Haksızlık karşısında susma
Günahın varsa tövbe kapısında kaçma

Gittiğin mezar sana son durak
Şeytanın yolunu bırak
Tövbe kapısı değil ırak
Haydi, cennete ait düşler kurak
Gül Kokan nur Resule varak
Mazlumların hali ne diye sorak
Bu dünyada elimiz gönlümüz boş olmayacak
Rahman derse ey kulum hani eserin
Günaha daldım duymadın görmedin neredesin
Duymazsın tövbe kapısına gidenlerin ayak seslerini
Şeytanın ezgisini duyma
Onda yok sevgi ona koşma
Haksızlık karşısında susma
Günahın varsa tövbe kapısında kaçma

Kul Mehmet’im açan ezan çiçeklerinin kokusunu hisset
Hissetince açılacak bulunacak sende basiret
Gör işte şeytan yolunu kesti
Tövbe kapısının nur kokan rüzgârı esti
Doğru cevap ile haydi çöz testi
Yoksa bak ömür gelip geçti
Şeytanın ezgisini duyma
Onda yok sevgi ona koşma
Haksızlık karşısında susma
Günahın varsa tövbe kapısında kaçma
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-




Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç