Bu Blogda Ara

13 Nisan 2016 Çarşamba

Can İçinde Canını Bulan Dönmez Bir Daha Bu Ana




Ben fakir bir derviş seyyahım
Gönülleri âlemi gezerim
Gönlüme dost diye dost ararım
Dost olmadan yolda kalırım
Yüce Rahman gönülleri gezer
Yüce Rahmanın gezdiği gönülleri kim sezer
Ararım o gönülleri dostu ömrüm biter
Biten ömrümde dost gönülde dirilir
Dirilir hakka doğru yürürüm
Aradım yolu gönül dostunu bulamadım
Bu gönlüm bana yol ile dostmuş anladım
Hak yolunda Rahmana kul oldum yolda kalmadım
Canıma can Yüce Rahmanmış buldum yanılmadım

Gece gündüz kendimi aradım bulamadım aşkı buldum
Aşkı buldum kayboldum Rahman yolunu buldum kul oldum
Kulluk ile yüce Rahmana teslim oldum nur oldum
Ben gitti yok oldu bende her şey oldu Yüce Rahman
Kendimde âlemi ararken Âlem Rahmanmış her an
An da zamanı ararken zamanda kayboldum Rahmanı buldum o an
Nefis akıtırken gönülde kanı varmamak için akıttım kanımı o an
O an devam ettim yolumu buldum Rahmanı derdime odur derman
Dermanı buldum nefis yıkıldı o an fermanmış derman benliğime her an
Derman Rahmanmış tüm çaresizliğe Yüceler Yücesi Rahman
Canıma can Yüce Rahmanmış buldum yanılmadım

Dipsiz derin kuyulardan çıktım vardım Rahmana çok şükür bu ana
Bu anda canıma can olan Rahman nurmuş bu cana bana
Yıllardır nefsime söyledim çıkarma beni yoldan diyorum sana
Hak yola varmak içinde nefis gerekmiş anladım o anda bu cana
Çilesiz taşlı yolda düz ovaya çıkılmazmış varılmazmış yüce hana
Bu dünya beden acılar yolda kılavuzmuş meğer anlayana
Anlamayana ne söylesen boş ne çare derman ağlamayana
Hak yolda kul olup günde beş vakit elin bağlamayana
Her şey bulmak içinmiş bulup kavuşup cana varmaya
Gerisi boş meşgale dünya içinde cana varmadan yok olmakmış o ana
Her şey ne güzeldir Rahman ile olan o cana
O canın içinde dünya âlem varmış görüp bakıp arayıp bulana
Her şeyin tek gayesi çaresi yüce Allaha kul olmakmış cümle cana
Can içinde canını bulan dönmez bir daha bu ana
Takip et izini sende canına canı bul var o zamana
Canıma can Yüce Rahmanmış buldum yanılmadım

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

12 Nisan 2016 Salı

Sorun Bakalım



Gönül uçtu nefes için aşk iline
Sorun bakalım aradığını buldu mu?
Durun bakalım aşk değdi mi diline
Sorun bakalım kendi dediğimi aşkın dediğimi oldu

Gönüldür bu aradığı değil aşk ile bulduğuna olur âşık
Aradığı çile içinde aşktır gezmek ister onunla barışık
Sözü geçmez aşk ilinde aşka, çünkü kendi düşüncesi karışık
Sorun bakalım kendi dediğimi aşkın dediğimi oldu

Bilir aşk ile olmazsa unutulur kaybolur
Hazan rüzgârlarına dayanamaz yok olur
İçindeki yarayı aşktan başkası saramaz sonu olur
Sorun bakalım kendi dediğimi aşkın dediğimi oldu

Gönül bu misafir gibidir umduğunu değil bulduğuna koşar
Eh işine de gelir yaşamak için çaresizce içinde coşar
Aşk elin kolun bağlasa da dediğine uyar yaşar
Sorun bakalım kendi dediğimi aşkın dediğimi oldu

Aşk esiri oldu gönül artık kanamaz
Gayrı aradığında pek özellik aramaz
İşine gelmeyince ayrılık ili var diye kaçamaz
Sorun bakalım kendi dediğimi aşkın dediğimi oldu

Kul Mehmet’im aşka zincir vurulmaz
Gönül vursa da aşk içinde yaşamaz
Kabul etmeden zaten bu hayatta ayakta durulmaz
Sorun bakalım kendi dediğimi aşkın dediğimi oldu


Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Bir dörtlük daha




İmanla merhamette var gülüş

Rahman’sız imansız merhametsiz olursak başlar çöküş

İmansız olmaz ki hiç sağlam görüş

Rahmanın rahmeti yağar aleme her an görsene

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Kısa bir dörtlük-2



               Bu kadar mı meraklıyız insanları öldürmeye      
                                   
                                         İnsan gülmezse bu dünyada söyleyin kim güle
                                         
                                             Bırakın konsun bülbül her açan güle

       Nefrete koşmak için neden olduk piyade 

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Kısa bir dörtlük-1-




Kul Mehmet’im dönmeliyiz yüzümüzü hakka

Hepimiz din kardeşiz dilimizde erisin o bakla

Kendi çıkarımız için yıkmak için atmayalım takla

Nefrete koşmak için neden olduk piyade

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

11 Nisan 2016 Pazartesi

Eyvah Geldi Geçti Ömrüm


Eyvah geldi geçti ömrüm
Bir gül gibi soldu gönlüm
Elimde süpürge dertleri süpürdüm
Eyvah geldi geçti ömrüm

Ağlayanla hep ağladım
Gönül dağlayanla gönlüm dağladım
Namazda Rahmana elim bağladım
Eyvah geldi geçti ömrüm

Ağlarken gülenle güldüm
Aç gezerken bir lokmamı bölüştüm
Yeri geldi zalimle döğüştüm
Eyvah geldi geçti ömrüm

Güneş batar iken fakir sofrasında doğdum
Ekmek diye suyu içtik yudum yudum
Şükür ettik çok şükür doyduk
Eyvah geldi geçti ömrüm

Zahmet çekerken kolay oldum
Yokuş yollar varken düz yolda kendimi buldum
Kendime zararım varsa da Allaha kul oldum
Eyvah geldi geçti ömrüm

Dağlar düzüldü önüme
Ecel göründü gözüme       
Bu dünyada çıkarını düşünme
Eyvah geldi geçti ömrüm

Zengin sofrasına hiç gitmedim
Fakir aç içen tok gezmedim
Ağlayanlar var iken hiç gülmedim
Eyvah geldi geçti ömrüm

Elimde olan ile yetindim
Elimde olanı bölüştüm kendim yemedim
Zalime haddin bildirdim başım eğik gezmedim
Eyvah geldi geçti ömrüm

Bu dünyaya gelen göçer gider
İman eden kul imanıyla cennete girer
Zalim zalimliği ile cehennemde ne eder
Eyvah geldi geçti ömrüm

İnsanları sevdim bir gül gibi
Bu âlemin bizlerin Yüce Allah sahibi
Olsak ta bu âlemin en garibi
Olmadı çok şükür gönlümüz buz gibi
Eyvah geldi geçti ömrüm

Geldi bu ömrün son demleri
Bu dünya kendisine kalacak sanır birileri
Mevla’m güldürsün cümle garipleri
Eyvah geldi geçti ömrüm

Kendim kırıldım kalp kırmadım
Kuş tüyü yatakta hiç yatmadım
Edep ile gezdim namus çizgisini aşmadım
Eyvah geldi geçti ömrüm

Dağlarda gezdim çiçekleri hiç ezmedim
Hakkım olmayan bağda ekin biçmedim
Fakir kardeşim varken zengin olanı seçmedim
Eyvah geldi geçti ömrüm

Halden anlayanlar gibi gezdim güldüm
Vakti gelince bende herkes gibi öldüm
Mum gibi gönüllerde yandım dertleri bölüştüm
Eyvah geldi geçti ömrüm

Yüce Allah’ı Rabbim bildim secde ettim
Verdiği nimetlere şükür ettim
Ecel ile çağırınca yanına gittim
Eyvah geldi geçti ömrüm

Nurdan nur Resulü çok sevdim
Peşinden giderken kendimden geçtim
Ahirette şefaatine erenlerle olmayı istedim
Eyvah geldi geçti ömrüm

Ömrün gayesi Allah’a kul olmakmış
Bu dünyada imanla yürüyüp varmakmış
Derdi olana derman olmakmış
Dermanın yoksa gülümseyerek kalmakmış
Eyvah geldi geçti ömrüm

İşte böyle geçti ömrüm
Dertlerimin içinde kendimi gülerken gördüm
Allah ve Resulüne birazcık kul olmak için yürüdüm
Eyvah geldi geçti ömrüm


Fazla söze ne hacet
Halini her zaman Yüce Allah’a arz et
Bu ömür ahiret için bu dünya bir ticaret
Eyvah geldi geçti ömrüm

Kul Mehmet’im çok ağladım hiç gülmedim
Viran iller gibi viran gezmedim
Dert bana neden geliyor demedim
Namert ile zalimleri hiç sevmedim
Eyvah geldi geçti ömrüm
Mehmet Aluç-©Kul Mehmet-



Sen Ağlama Hep Gülümse




Şafağın alnıma düşmüş kızıllığında baktım kendime
Ülkemin her tarafı boyandı şafaktan kızıla
Kuşlar uyanırken mahmur mahmur kanatlarındaki şafakla sabaha
Bir ben sana uyanamadım şafak bakışlım
Saçlarına tutundum uzattım şafağa sessizce
Gezdik şafağın kanadında sen kucağımda
İşte ufukta ben yitik yüreğinde ağlıyorum
Sen yoksun yanımda yine uykudasın
Ben ise yalnızlığımla başındayım ağlıyorum
Gözlerimde yaş damlarken yanağına
Uyanıyorsun telaşla yüzüme bakarken masum
Titrek hüzünlü mahcup
Titrek ellerinle silerken gözyaşlarımı
Bir buse bir cennet kokusu yanaklarıma kondururken
İşte ben gülüyorum yine seninle beraber
Senin yüreğin benim avcumda
Benim yüreğim senin yüreğinin içinde
Alıp koyuyorum göğsünün içine
Yüreğimdeki deprem durdu o an gülüşünle
Usulca açıldı gönül kapım içinde yine sen vardın bende yanında
Utangaçlığının saflığı yüzünde bir bahar çiçeği gibi açmış
Kokusu gönlümü sarmış
Öpüyorum anlından
Sana hasret sana tutkun bir sevdayla gönlümü öpücük diye konduruyorum
Öpücüklerim kelebek oluyor konuyor gönlüne
Yüreğimiz tatlı bir serinlikle sallanıyor
Yalçın kayaların üzerinde uçarken
Kartalların kanat sesi güneşli ufka doğru kanat çırparken
Yuvasındaki anlamsız sıcaklık çarpıyor yüzümüze
Bir o kadar soğuk sıcaklık
Ürkek paramparça
Sarılıyorum sıcaklığına beni saran
Göğsündeki pamuk tarlasına yaslanıyorum
Uyuyorum dizlerinde
Uyurken gözlerim az hafif açık
Bana bakarken gülümsüyorsun
Bir bahar gibi
Bir düş hayal gibi
Merhameti  ile alemi kaplamış bir dünya gibi
Bir çocuk gibi
Yakalıyorum onları avuçlarımla
Saklıyorum göğsümdeki avucumda
Kefenlenir mezara konulurken
Açacağım göğsümdeki avcumu
Bu gülümsemelerinle
O karanlık mezarımı aydınlatacağım
Seni anlatacağım toprağa
Sen olacak toprak yine
Künyemi seni seven aşık diye okuyacaklar
Sendeki güzelliği sevgiyi aşkı görünce yaklaşacaklar ışığına
Gülümsemelerin susmasın hep gülümse diye sana göz kapağımın altında bakıyorum
Uyanmıyorum hep bakıyorum
Ayaklarımın ucunda ta başıma kadar sarıyor beni sımsıcak gülüşünün sıcaklığı
Sarıyor beni bir zırh gibi
Uyanmak isterken
Uyanamıyorum
Üzerimde bembeyaz kefenim
Toprak altında üzerimde toprak
Gülümsemen bir ışık içeriyi kaplamış
Anlıyorum
Senden önce ben girmişim mezara
Ama sen ağlama ne olursun sana demiştim ya
Sen ağlama hep gülümse
Bir ömür boyu yaşattın beni gülücüklerle
Sen daha fazla yaşamalısın
Yaşatmalısın etrafındakileri
Seni görenleri sevenleri
Eşini dostunu tüm gülücüklerinle
Ben bekliyorum seni
Sen acele etme
Gönlümün avucunda
Gülüşlerin vardı
Onları açtım koklayarak
Gülüşlerine bakarak
Seni yaşıyorum hala kollarında dizlerinde göğsünde
Zaman seni ellerimden alırken
Çekip senden gittiğimi düşünme
Aç gönül kapının kapısını ben oradayım
Bir yanımı içine sakladım
Senin gülüşlerinin gölgesine sakladım
Aç bak ben oradayım seninleyim
Elini uzat saçlarına ellerimin sımsıcak izleri hala duruyor
Dokun hisset beni
Dokundun saçlarına
Gülümsemelerinin sıcaklığı ta buraya kadar geldi
Bir güneş gibi doğdu
İşte hep böyle gülümse
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç