Bu Blogda Ara

10 Nisan 2016 Pazar

Bilge Kişi Ve İnsan-2- (Özgürlüğü Arayan İnsanın Kendisi İle Buluşması)



Bilge Kişi Ve İnsan-2- (Özgürlüğü Arayan İnsanın Kendisi İle Buluşması)



-Sen ne diyorsun? Çok mu basit? Beni güldürmeyin? Öyle olsa idi herkes.
-Sen herkesi bırak herkeste sendeki ruh ve asalet yok ki.
-Bak bunda çok haklısın! Şimdi ben ne yapmam gerekiyor bir an önce onu söyleyin de bir an önce onu yapayım?
-Çok basit kalabalığın içine girerek karşınızdaki güvenlik güçlerini görünce çekilmeye kalkışanları kaçmamaları, geri çekilmemeleri bu haklı davadan bu kargaşa çıka. Yanlış söyledim dilim sürçtü bu haklı direnişiniz de geri çekilmemeleri hususunda onları ikna edeceksin onları motive edeceksin?
-Nasıl yani onları önemi süreceğim?
-Bravo hemen de anladınız, sizi tebrik ederim!
-Sağ olunda onları öne sürmekle onları ateşe atmış olmayacak mıyım?
-Ne ateşinden bahis ediyorsun, sen lidersin sen davanın selameti için yapman gereken ne ise onu yapacaksın, gerisine bakmayacaksın.
-Ama oy. Öyle. Öyle olunca da şey olmuyor mu yangına benzin..
Gerisini getiremedi durdu düşündü.
-Tamam, liderlik diyorsun ama o ortamda öyle liderlik olmaz ki ancak olsa, olsa profaksa.
Karşısındaki kızaraktan sözünü kesti.
-Sen ne diyorsun duygusallığa yer olmaz şimdi o ortamda, hem böylesi ortamlar ve her zaman ele geçmez kızışmış iken tam çatışm. Yanlış söyledim ilerlemeye haklı davanız için bir adım atmanıza ramak kalmışken sen kalkmış neler söylüyorsun?
-Haklı dava derken ben sadece oradan geçiyordum kalabalığı görünce birden kendimi onların içinde ve şimdide burada biraz önce yanımda başkası vardı şimdide sen. Haklı dava derken bana haklı dava hakkında bilgi verirmisin? Onu bileyim de ona göre onlara liderlik edeyim?
-Bu o kadarda önemli değil.
-Sen! se. Sen ne diyorsun neler söylediğinin farkında mısın? Saçmalamaya başladın? Biraz önce haklı dava derken şimdi ise!?
Karşısındaki kırdığı potu anlayarak şaşkınlıkla
-Sen beni yanlış anlıyorsun, buluruz bir şeyler demek istedim. Bu o kadarda önemli değil derken, bir defa ile hiçbir şey olmaz buluruz bir şeyler.
İnsan hiddetlenerek
-Ama zamanı değil ki orada o ortamda!
-Zamanı değilse sen zamana uyacaksın, bir şey olmaz günah olursa da Allah af eder, gerçi bu kadar günaha girdikten son. Bak beni de telaşlandırdın, fazla düşünme yoksa kafayı yersin.
İnsan hiddetlenerek
-Bak yine o kadarda önemli değil diyorsun hem dava diyorsun hemde önemli değil diyorsun hakikaten sen çok yalpak hatta kusura bakma çok cıvık birisine benziyorsun? Dur hemen kızarma renkten renge girme! Yani biraz önce söylediklerin ile şimdi söylediklerin birbirine ne kadarda tezatlık ve tutarsızlık içinde her ne ise içinde olduğunun farkında değilsin galiba? Bunlar insan hayatında çok önemlidir, senin bundan haberin yok galiba?
-Şe.! Şeşe tabi ki haberim var!
-Hem senin rengin sanki değişiyor galiba yüzünün hali neden değişiyor?
Birden arkasında hissettiği elin hissi ile sıçrayarak arkasına döndü. Karşısında biraz önce gördüğü ve kaybettiği bilge kişiyi görünce şaşırdı ama hemen kendini toparlayarak sevinç içinde.
-Bende seni arıyordum, sen nereye kayboldun, gelmen çok iyi oldu biraz önce sen kaybolduktan sonra karşıma birisi çıktı senin gibi gizemli konuşmuyorsa da değişikti şimdi bana bir şeyler söyledi, Bende onunla bu konuda tartışır iken sen tekrar geldin. Şimdi sen bana bu konuda yardımcı olurmusun sen yardımcı olmayı seversin, şimdi söyle karşımdaki kişiye.
Arkasını döndü kimse yoktu
-Ama biraz önce sen gelmeden önce yanımda idi. Sen gelince kork. Korktu kaç.
İyice afallayarak şaşkın gözlerle bakınmaya başladı. Bilge kişi yanına yaklaştı.
-Galiba hala olayın şokunda kurtulamadınız galiba.
Başını kaldırdı, konuşamadı sustu. Bilge kişi
-Galiba aramaktan vaaz geçtiniz, pes mi ediyorsunuz?
-Pe. !Pes değil de yani bu yaşadıklarım, bilinmeyenler bu yaşadıklarım muamma, aldatma yanıltmalar şu an yıkımı yaşıyorum dersem!
-Gözlerinde belirli oluyor ama vaaz geçersen hayatın her alanında önüne çıkacak olan bunlarla nasıl baş edeceksin? Bunlar her an karşında olacak ve bunun için şimdiden pes edersen hayatın boyunca hep bu pişmanlığın ezikliğini duyacaksın. Aradığın özgürlüğü bulmuşsun galiba?
-Hayır bulamadım!
-Buradan bakınca bulduğun belirli oluyor!
-Nasıl yani?
-Sence özgürlük nedir?
-Bence özgürlük, müdahale olmadan seçimlerde ve kabullenmeler de müdahale edilmeden herkes istediğini seçerek ve kabullenerek yaşamalıdır. Nasıl ki tüm seçimlerde Yüce Allah bizleri seçmede ve kabullenmeler de özgür bırakmış iken be seçimlerimiz sonucunda kabullenmelerimizin karşılığında nasılda bizler sorumlu oluyor isek yaşam alanından da hiç müdahale edilmeden herkes istediğini seçmede kabullenmede özgür olmalıdır.
-Çok güzel tarif ettin. Peki, neden arıyorsun? Kayıp mı ettin?
-Bilemiyorum!
-Şu anda buraya gelirken seni engelleyen oldu mu?
-Hayır!
-Kabullendiğin bu yolda başıma gelenleri senden başka çeken ve katlanan var mı?
-Hayır!
-Peki, bunları kabullenirken seni bu yola iten ne idi? Neyine güvenerek kabul ettin ki bu kadar mutsuzsun?
-Kendi seçimim değildi, kalabalığın bağırmalarına ve yürüyüşlerine katılarak gönlüme yani kalbime sormadan olduğu gibi yola attım. Yani tartıp biçmeden aklımın süzgecinde vicdanımın süzgecinde geçirmeden yola çıktım ondan olabilir mi acaba?
-Yani özgürlüğü araman boş ve gereksiz, zaten özgürsün?
-Bu açıdan bakınca evet ama insanlarda benim gibi seçmede özgür değiller mi özgürlük için bağırıyorlardı? Hem onları yolda yürürken engelleyen bir engel yok iken neden böylesine bağırarak özgürlük diye bağırarak etrafı yıkarcasına yol alıyorlardı, ta ki etrafa zarar verene kadar diğer insanları!
Durdu sanki bir icat bulmuş gibi gözlerinde sevinç pırıltıları ışıldamaya başladı. Sevinç içinde
-Taki diğer insanların özgürlüğünü kısıtlamanın yolunu kapamak için etrafa zarar vererek kendi dediklerimiz doğrudur diyerek ten zorca kabul ettirmek için ve ortada hiçbir neden yok iken ortalığı toz dumana katarak yola çıkana kadar. Evet, evet ben hiçte böyle düşünmemiştim. Sana teşekkür ederim ban doğru olanı gösterdiğin ve yardımcı olduğun için.
-Teşekküre gerek yok.
-Peki, biraz önce yanımda olan kişi kimdi, beni böylesine körü körüne bir yola çıkarmak için kandırmaya çalışan kimdi? Hem suratında da bir insanlık belirtisi olduğu da söylenemezdi, tıpkı ateş gibi sımsıcak, ürkütücü sanki yakmak ve yıkmak için eğitilmiş veya yola çıkmış, Sahi sen tanıyor musun onu?
-Sen tanımadın mı? İstersen biraz düşün etrafına bir bak, bak ama gör ,sadece bakma göz bakmak için ve görmek içindir ,unutma.
-Şey, görmek derken göremiyorum mu ki böyle söylüyorsun? Bak görüyorum!
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
Devam Edecek İnşallah

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Mihnetim Benimdir



Mihnetimi söylemem benimdir
Halden bilmez öğrenirse gözüme sokar
Mihnetim benimdir gönlümde gizlidir
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Halden anlayan gelsin mihnetimi dinlemeye
Halim bilmeyen benim gibi acımla inleye
Nazlı cananım bu halimi hiç bilmeye
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Garip anam bu halimi görmeye
Varsın gitsin buğdayını dermeye
Gönlüm içindeki sırrı ortaya dökmeye
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Halden bilmezde olmaz sağlıklı bir ifade
Halim bana yeter zaten olmuş ziyade
Beni anlamak için halden bilmez baksın aynaya azade
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Yanımda gezer benimle seccade
Hakkın verdiği mihneti söyleyemem her halde
Kötü düşünenlerin sözlerini ederim ben iade
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Gönlümde vardır coşkun bir irade
Rahmanın mihnetinde vardır bin bir çare
Mihnetini söyleme kurumasın akan berrak Nehir’e
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Yüce Rahmandır halimi bilen
Odur tüm sıkıntıları gönülde silen
Odur ister kulu halden anlasın temsilen
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Mihnet gelirse Rahmandan kuldur kabul eden
Onunla yaşarken odur halden o an bilen
Kul yaşarken imtihan için her şeydir başına gelen
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Gönlümüzü çevirelim gönüldeki aşk ile sevmeye
Nazlı yârim halim bile beni dinleye
Başlasın gönlündeki aşk tırpanı ile mihnetimi dermeye
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Bazen zamanımız olmaz ecel gelir beden gider ölmeye
Geride kalan iyiliklerimiz kalır mezarda bizimle başlar gülmeye
Geride bıraktığımız sevgiyle insanlar başlar birbirini sevmeye
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Halden bilen derman için yolda durur hal hatır sorar
Bir damla su ile cümle çiçekler açar âlem çiçekle dolar
Halden bilmeyende merhamet olmaz hem de adam hiç olmaz
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Kul Mehmet’im az sabırla dertler biter acilen
Bu âlemde sabırla olan kuldur sevilen
Ne güzeldir mihnet sırrı ile gezebilen kadir kıymet bilen
Halden bilmez bilirse el âleme söyler hilekâr

Mihnet: Sıkıntı, üzüntü

Azade: Başıboş, erkin, serbest

Kendi Kurduğumuz Boş Hayallerin Takıntıların Akışını Terk Ederek…






Ömrümüzde önümüze gelen sayılı günlerimiz içinde, bize müjde diye sunulan kaç günümüz vardır? Hele ki kendi elimizle kurduğumuz veya yerleştirdiğimiz olmamasına rağmen! Sayılı günlerimizi heba edercesine yaşarken, bizi yaratan Yüceler Yücesi Rahmanın bize sunduğu müjdeli günlerinden olan, Mübarek Recep ayına girmiş bulunmaktayız. Doğru olan hayatımızda hep var olandır görsekte görmesekte, yalan ise uydurduğumuz çıkarlarımız için arkasına saklandığımız kara bir perdedir hep saklansak ta... Kendi ellerimizle hayatımızın akışını yıkacağımızı bilen yüce Allah, bu nedenle biz kullarını sevdiği için böylesine güzel müjdeli sevap nur dolu günleri, biz kullarına sunarak faydalanmamızı elbette ki istiyor.
   Yıllardır biz unutsak ta görmesek te, yaşadığımız ömrün her senesinde mutlaka tekrar karşımıza çıkarak, bizi davet ederek bir parça nurdan nur almamızı istemektedir. İlgisizliğimiz karşısında Yüce Allah bize azap etmemek için, hala bu gülümseyen nurdan aylardan olan ayların içine girerek, hala bir parça nurdan faydalanmamız için beklemektedir, bizi mutlu mesut görmek istemektedir. Dünyayı değil, sadece Yüce Allah ve Resulünü içine sığdırmamız gereken kalbin içine, dünyayı binlerce kez sığdırarak bu kadar duyarsız hissizlik akılsızlıklarla doldurmamıza rağmen hala bize Bu mübarek ay ile çağrı yapmaya devam ediyor Merhameti Rahmeti Keremi… Sonsuz Yüceler yücesi Allah. Aptallığımızı bırakarak bu kutlu ayın içinde sevinçle nura koşan olmak en güzeli doğru olanı değil midir? Ölümlü olduğumuzu ve öldükten sonra yaşadığımız bu hayatın hesabını vermekte olacağımız gerçeği karşısın da, ne dersiniz?
   Yüce Allah biz kullarına idrak edin diyor, bilin öğrenin faydalanın diyor. Farkına varın farklı olun benimle kalın mutlu olun diyor bunu anlamak bu kadar zor mu acaba? Bazen karşımızda olan ve bize sihirli cümlelerle bir şey anlatanları dinlemeden geçer gideriz ,ama lütfen bu defa bu mübarek ayın söylediği güzel nurdan sözleri az dinleyelim ve biraz duyarlılıkla elimizden geleni yapalım hiç olmazsa da asık suratımıza bir gülümseme dahi olsa da ekleyelim.
Nedir Recep ayı derseniz Üç ayların başlangıcı Yüce Allah’ın nurdan ayı, işte nurdan nur Nur Resulün ağzından Recep ayı ile ilgili hadisler.
• Allahü Teâlâ, Recep ayında oruç tutanları mağfiret eder. [Gunye]
• Recep-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Recep’in hepsini tutmuş gibi sevap verilir. [Miftah-ül-cenne]
• Ramazan ayı dışında Allah rızası için bir gün oruç tutan, iyi bir yarış atının bir asırda alacağı mesafe kadar Cehennemden uzaklaşır.) [Ebu Yala]
• “Recep-i Şerif’in birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci günü oruçlu olmak iki senelik ve yine üçüncü günü oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur.” buyuruyorlar. (Camiu-s sağir)

   Böylesine müjdelerle dolu mübarek aylardan daha biri olan Nurdan Recep ayıile kendi kurduğumuz boş hayallerin takıntıların akışını terk ederek,Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın bize sunduğu bu güzel nurdan ayların güzelliğini kıymetini bilmenin şuuru ile olalım. Her şeyimiz bizde var iken hiçbir şeyimiz yokmuş gibi garip garip garipliği yaşamayalım, her an bizimle bizim yanımızda olan Yüce Allah bizi gerçekten sevdiği için böylesine müjdeli günleri senemizin içine cennet kokusunu serpiştirmiştir. Ne mutlu bu cennet kokusunu duyarak onun hakkını verenlerden olmak için az çaba sarf ederek bu mübarek ay ve gecelerden bir parça nur alarak gönlüne yerleştirenlere ne mutlu. Haydi, kendi ellerimizle bedenimize vurduğumuz dünya sevgisi zincirlerini böylesi nurdan gülümseme ile kıralım yok edelim, yoksa bu zincirlerle yaşamak çok zor olacak ömrümüz boşa gelip geçecektir. Selam ve dua ile.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

9 Nisan 2016 Cumartesi

Derman İline Tabip Mi Olur



Cihan içinde aşk Gönül’e bir han
Var yolcusu ol bul sende can
Damarda boşuna aşksız dolaşmasın kan
Cihanda aşk bu Gönül’e bir imtihan
Dert anlamayanda aşk ile olmaz insan
İnsan olmayana derdini söyleme her an
Dertten anlamayan yıkar her zaman
Secde ’siz ey kul aşk mı bulunur
Günde beş vakit miracı olmayan
Derman iline tabip mi olur
Aşksız insan hekim mi olur
Hekim olsa derman mı bulur
Aşksız benlik şeytan ile dost olur
Şeytan ile olan yıkılır yok olur
Aşk ile kul aradığını bulur insan olur
İnsan dediğin Rahmana kul olur
Aşksız kul dermansız olur soyulur
Haramiler cihanda aşksız diyarla da bulunur
Aşksız illerde merhamet zor bulunur
Aşksız cihanlar mı kurulur
Secde ‘siz ey kul aşk mı bulunur
Günde beş vakit miracı olmayan
Derman iline tabip mi olur
Aşk dergâhının yolunda olmaz taşlar
Edepten eğilir kalkmaz başlar
Aşk gönülde bir damladır akmaz yaşlar
Aşk nehrinde olmaz bentler
Yıkılır aşk ilinde benlikle kinler
Secde ile açılır cennet bağında güller
Secde ‘siz aşk bağında cennet kokar mı güller
Aşk gönlünde akar aşkın pınarı
Yıkılır içinde benlik dağları
Cennet içinde gezer aşkın canları
Susuz pınarın bağları kurur aşksız gençlik çağları
Ara bul gönülde aşkla gezen canları
Secde ‘siz ey kul aşk mı bulunur
Günde beş vakit miracı olmayan
Derman iline tabip mi olur
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Gönül Suretim



Gönül suretimi ben aşkla yaktım bu beni
Gönül suretinde ben gördüm hiç sanma seni
Aşk suretime bak o zaman görürsün seni
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Toprak suret surette bizde toprak değil mi?
Topraktan gelen bizler toprak olan değil mi?
Bu kavga dövüşler hırs hepsi boşa değil mi?
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Aşk suretinde gezen gönlüm işte kayboldu
Benlik denilen nefse bunlar bir bir ders oldu
Aşk ile yanmazsam aşk arar mı söyle beni?
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Göz göz olup yaşını aşk ile akıtacak
Gönül gönül olup aşk ilinde hep koşacak
Yar dediğin karşıda aşkla sana bakacak
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Düş oldun düşümde ben bensizde gördüm seni
Aşk ilinde sen aşksız gördün mü söyle beni
Leyla gibi giydin mi gönle aşk elbiseni
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Aşkı yaşamazsam o aşk söyle neyler beni
Çare Rahmandan neyler o çaresizlik seni
Nefes Rahmandan nefes ölüm neyler bedeni
Mezar kapı ne eder bu içine gireni
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Hak yolunda yürüyen aşığa aşkı yeter
Aşk yolunda yürüyen sanmayın olur beter
Cümle nefret kinler aşk yolunda çürür biter
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Gönül suretime sen bakma görmezsin seni
Gönül suretim aşkla oldu aşkla gör beni
Aşk yolunda pervane ol sen görürüm seni
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni

Kul Mehmet’im aşk için kaybolursam bul beni
Aşk suretine bürün görürsün sende beni
Aşk suretine girdin bende gördüm bak seni
Gönül suretime sen bakma görmezsin seni
Mehmet Aluç-Kul Mehmet


8 Nisan 2016 Cuma

Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı



Gönüllerin müminlerin neşesi
Gönüllerin akan kesilmez şelalesi
İyiliklerin batmayan sönmez güneşi
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Gülmeyeni nuru ile güldüren
Nuru ile evleri gönülleri nurlandıran
Alemi kokusu ile saran
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Recep ayı nurdan nur ayı
Gönüllerin tükenmez sarayı
Herkes muhakkak alır içinde payı
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Gönüller nuru ile doldu
Ondan kaçanlar soldu
Arayan aradığı cenneti buldu
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Alanlar içinde alır merhametten maya
Kırılır içinde sertten tüm kaya
Rahmet semadan iner arka arkaya
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Arz eder hallere bin bir çare
İçinde akar cennetten bir dere
İçine giren ahirette güller dere
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Belki bu son mevsimimizdir yine
Bulur mu acep gönül yine define
Değsin merhameti tüm gülüşüne
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Rahmanın rahmeti ile yeryüzüne indi
İçinde merhametten nuru göründü kullar sevindi
Cennetten kokusu bilindi müminlere göründü
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı

Kul Mehmet’im gönüller nuruyla oldu ak
Çık mübarek nurdan gülümseyen yüzüne bak
Salih amel iyilikle az gönlünü içinde yak
Hoş geldin nurdan nur Recep Ayı
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Hakka Varmak İçin Çık Yola



Aklım ile düştüm ben yola
Gönlüm dedi çıkmadan ver mola
Dünya malı için çıkarmışsın dedi yola
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Gönül dedi emanet olan bu canı dünya ile doldurma
Ahiret yurduna vardırmadan boşa soldurtma
Aşk deryasına sal onu dünya malı ile doldurtma
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Aşk deryasına beni batır hak yolunda beni yatır
Dünya denilen bu iki satırı fazla sevme bazen bilmezsin hatır
Hak yolunda sen bul hatır dünya derdi çoktur ağlatır
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Hak yolunda hakka aşık olsan onun sırrı ile dolsam
Bu yolca bu cana ile olsan birde benim halim sorsan
Can içinde canlarda gör yüzünü hak ile söyle sözünü
Bu dünyanın yüzünü vuslata varmazsan göremezsin özünü
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Kendi canında kendini gör aşk ile içini ör
Kendi canını görmeyen kör canlar için nasıl olur bonkör
Ara kendinde bu maksadın önün aydın olsun bakma kör
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Sakın ola gönül kırma gözde akar bazen yaşlar sırma
Hak yoluna çıkınca canların hatırını sor şaşı bakma
Nasipte varsa nimet paylaş paylaşmadan gönül heybene tıkma
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Akıl pusulası şaşırır gönül pusulanla yola çık dağları aşırır
Aç kapısını içini görenler şaşırır içindeki senindir kimler karışır
Bazen dünya ile aklın karışır hak yolda olanlar herkesle barışır
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Akıl ile cahil sofrasında olma paşa halk sofrasında abdal ol yaşa
Bu dünya ömrün varsa hak ile yaşa bir dost bul onunla mutlu yaşa
Dünyayı hak gözüyle eyle temaşa sakın etme sen münakaşa
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola

Oku gönlünle gönülleri hece hece hayat dediğin bir bilmece
Kul Mehmet’im bazen yatmazsın gece yazarsın uzun uzun hece
Hayat basamak basamaktır bilgece çıkarsın onu derce derece
Dünya malını boş ver hakka varmak için çık yola
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-



Mübarek Recep Ayı



Geldi Recep ayımız nurlarla evimiz dolsun
Recep ayına kavuşan kullar Rahmana koşsun
İman edenler cennette Nur Resulle buluşsun
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulün ile dolaştır

Recep ayında Rahmet yağar oluk oluk
İyilikte bulun al bir nefes soluk
Recep ayında sevaplar müminde zirvede doruk
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulün ile buluştur

Recep Yüce Allah’ın ayıdır
Gönüllerde açan rahmet bağıdır
Recep ayında iyilikler ihtiyacı olana dağıtılır
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulün ile konuştur

Üç aylar geldi çok şükür ayrılıklar bitti
Üç aylar gittiğinde sanki gönüller kökten söndü
Gelişi ile cümle gönüller şükür güldü
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulüne hoşlaştır

Müminler Recep ayının sevabına koşuyor
Kapanmış gönül kapıları nurlar ile açılıyor
Semada melekler müminlere hayran hayran bakıyor
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulün ile tanıştır

Siyah duvakla örtülü gönlümüz açıldı
İyilikler müminlerin elinde âlemlere saçıldı
Nefis şeytanda uzak kalındı kaçınıldı
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulün ile konuştur

Bayat yaşantılarımız öldü Receple gönüller dirildi
Çok şükür bu mübarek aylar ile bu güzellik bizlere verildi
Günde beş vakit namaz ile müminler Rahman önünde eğildi
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulüne yakıştır

Kul Mehmet’im karanlık şafaklarımız nurla doldu
Üç ayların başı Recepte kullar kendini buldu
Çok şükür Recep Şaban Ramazana yol oldu
Ya Rabbi cennetinde bizi Resulün yolunu yaklaştır

Mehmet Aluç-Kul Mehmet







Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç