Bu Blogda Ara

27 Mart 2016 Pazar

Gönüllerimiz Zaten Birer Saray Sadece Kapısını Bir Birimize Açalım Yeter.



İnsan bunca hınca hınç nefreti savaşı ölümleri görünce okuyunca sormuyor acaba biz insan mıyız yoksa nefret dolu bir insan görüntüsüne bürünmüş bir vahşi bir varlık mıyız diye? Bizler dünyayı güzelleştirmek süslemek el ele gönül Gönül’e yaşamak için dünyaya gelen fani kullarız ve bu üç günlük dünya hanında bir nefes alarak ahirete yanımızda dünyada kazandığımız güzellikler iyiliklerle gidenlerden değil miyiz? Evet, aynen böyleyiz lakin yaşarken bunları unutan, sadece kendi çıkarı için yaşayan akıl ve duygusu ile hareket etmeyen vahşilere döndük, ne kadar korkunç ve ürkütücü değil mi? Acaba hangi hainlik nefretle dolu bir tesadüf bunları yolumuza çıkardı diye soranlarımız vardır ama yanlış sorudur bu! Doğrusu bizler hangi elimizle bu hainlik ve nefreti gönlümüze nasıl aldık şeklinde olması gerekirken, suçu başkalarında aramanın edepsizliği ile kendimizi aklayarak hala boş işler ve düşünceler içinde çırpınarak yaşamaya çalışıyoruz, pes doğrusu!

Aramızda yakınlaşmanın bir sonu yok ki sevgi saygı gülümseme ile birbirimize yaklaşmamız gerekirken her nedense umman umman bir birimizden kaçıyoruz! Kendimizi kendi suçumuzla aldatarak suçumuzu makul görerek tüm güzellikleri bir hiçlik uğruna feda ederek yaşamayı seçtik adeta! Her şey bitti mi acaba? Geri dönüşü mümkün değil mi acaba? O güzellikleri mutlulukları sevgiyi tekrar gönül gönül’e yaşamak içim? Elbette ki her şey bitmedi, geri dönüş yolumuz hala açık. Bir birimize sımsıkı sarılmanın acı dolu şiddetini yaşamadan, dönelim yanlış yolumuzdan sarılalım sımsıkı birbirimizi, kendimiz için değil hepimiz için çalışalım dost olalım gönülden dertlerimize çare olalım.

Zaten birbirimize vermek için fazla bir şeye de gerek yok, gülümseme sevgi saygı birbirimizin haklarımıza gasp etmeden yaşamak ve gasp edenlerinde dersini haddini el ele vermek den fazla bir beklentimiz de yok. Hiç birimiz, birimiz için saraylar kurmamıza zaten gerek yok zaten gönüllerimiz birer saray sadece kapısını bir birimize açalım yeter. Yoksa bu ayrılık nefret benlik sevdası bizi diri diri mezara gömecektir bundan da emin olalım. Muhabbeti yok ettik bilmeden gerek yok dedik, söylenecek birbirimize güzel bir söz ve yarın yok dedik kabuğumuza yalnızlığın karanlığına gömüldük, karanlık gibi karanlık olduk, ışıkları da kapattık karanlıkta sağa sola çarparak yıkarak yürümeye çalışıyoruz pes doğrusu! Nasıl düştük böyle yıkımla dolu bir zaafa anlaşılır gibi değil, insanlara insana nasıl utanmadan edepsizce iftira atılır hayret doğrusu! Nasıl yıktık bu gönlümüzü gönüllerimizi ellerimizde hala gezer birer adet kürek. Bırakalım elimizdeki kor alev yakan kürekleri, çıkaralım diri diri gönlümüzde yaşattığımız benlik kokan iğrençliğin leş kokan rehberini yol haritasını… Baksanıza iğrençlik leş kokuyor hala burunlarımızda mı koku almıyor? Haydi, sevmeye sevilmeye inanın bundan daha güzel bir adım ve gülümseme bulamayız bu dünyada.

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Kazandığın Her Fazla Senin Değil

http://mehmetaluc06.blogspot.com


Bu dünya imtihan dünyası
Varmamız gerekir manevi haza ermek
İman ile yaşamak gerek
Hak yolunda hakka yürümek severek
Bundan başka bu dünyada var mı mutluluğa eren beğenerek
Dünyanın bu gerçeğini bilmek gerek görerek
Yaşamak gerek yürüyerek
Var mı bu dünyada ve ahirette imansız güzelliğe eren
Var mı gören dünya malını yanında alıp götüren
Sonucunda hepimiz bir karış mezara yerleşen
Bir parça bez kefen ile giden
Kim dünya malını aldı mezara koydu
Salih amel iman ile olan mezara iyiliğini koydu ve oldu
Kim dünya malı ile can bulan
Bir gülümseme bir candan muhabbetle dostluk ile var olan
Gönüllere dolan ölse bile unutulmayan
Herkes gönlünü iman Salih amel ile kursun
Zalimin karşısında haksızlığa imanı ile dursun
Haksızlığa imanı ile gölge olsun
Hem dünya hem ahiret hayatı için çalışsın yol olsun
Gönül’e ne güzel yakışır iman ile ar
Onun yanında da ne güzel cennet gibi kokar yar
Bundan gayrısı insan gönlüne olur dar
Haydi, insanlığı ve yârini sar
Onca nimet gelir önümüze
Fazlasını ne diye sokarız gözümüze
İhtiyacı olan içindir fazlan olan Rabbim verir önüne
Götür ver der fakir olan birine
İmtihanın amacı Rahman verince almak
Fazlasını alıp emaneti vermek imtihan sırrına varmak
Fazlası senin değil ihtiyacı olanın anla
Ateşle doldurma kasayı artık yeter anla anla anla
İmtihanı yaşa bu canla imanla
Yaşama nefis şeytan malla
Yolumuz iman yoludur sapmayalım
Can ile canları sarmaktır kopmayalım
Derdi olana ulaşmaktır gayemiz kaçmayalım
Kaçarken şeytan aldatır inanmayalım
Bu dünyadaki her şey Yüce Allah’a ait biliriz
Neden bilmez gibi gezeriz
Neden gönüller ezilir muhtaçtır yardıma gitmeyiz
Yüce Allah senin elinle verir fakirin ihtiyacını
İmtihan eder bu kulum veriyor mu emaneti
Yoksa ateş olarak saklıyor mu emaneti kendine
Cenneti istiyor mu?
Yoksa cehennemimi istiyor
Alıyor mu saadeti
İstiyor mu cehennem ateşi
Budur imtihanın amacı sırrı işareti
Zaten doyacağın kadar veriyor dünya nimetini
İste emanet ile cenneti
Sana gönderiyor cenneti anlasan ey kul anla anla anla
Kalma ne olursun şeytanla
Koşma cehenneme şeytanla bu nurdan canla
İmtihanla gönlün niyetin taranmaktadır
Virüs varsa ver o emaneti sahibine ver sil tüm virüsleri
Kazan cenneti güzellikleri
Yüce Rabbim cennetlikle cehennemlikleri seçmektedir
Herkese bu fırsatı vermektedir
Kazandığın her fazla senin değil
Az yüce Rahman önünde secdeye eğil
İhtiyacından fazlası senin benim değil
Budur imtihanı kazanmak haydi her şeyi sil
İman ile gez her şeyi bil
İman ile dönsün konuşsun o dil
Cenneti anlatsın döndüğü kadar budur tahsil
Budur kul dünyadaki ahirete yansıyan temsil
İman ile yetişsin haydi nesil
Olmayalım lütfen embesil
İman ile emanet dünyada canı diri tutmaktır
Yüce Rahman yolunda Rahman’a ulaşmaktır
Nefis şeytan mal hırsı şeytanla cehenneme atılmaktır
Gayemiz bu dünyada iman ile var olmaktır
Cennet yoluna hep beraber varmaktır
Dünyada olduğu gibi ahirette kucaklaşmaktır
Nefis şeytan dünya malı hırsı yandırır
İman ile gezmek emaneti sahibine vermek kazandırır
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Embesil: Budala, ahmak, aptal

Nede Gönlüm Karalar Bağlar

http://mehmetaluc06.blogspot.com


Nazlı canan zülfün eline almış gülümseyerek tarar
Ben aşk ile sevmezsem nazlı cananın zülfü neye yarar
Nazlı cananda sevmezse bu yüreğim her gün kanar
Zaman gelir nazlı cananın zülfünü ellerim tarar elbet
Nazlı canan gülen gözleri ile gözlerime aşkla bakar
İşte o zaman ne yüreğim kanar nede gönlüm karalar bağlar

Ben bu gönlümle nazlı yâre oldum bülbülü Şeyda
Artık kalmadı kalbimde bir damla süveyda
İkimizde sevmez isek bu ömür bu gönül ne fayda
Eyvah ki eyvah gündüzümüz olur Leyle-i süveyda
Zaman gelir nazlı cananın zülfünü ellerim tarar elbet
İşte o zaman ne yüreğim kanar nede gönlüm karalar bağlar

Bir gülümserse canan her yılım olur bahar
Söyle ey cananım seni benden başka kim sarar
Başkası kem gözle bakarsa bu yüreğim cayır cayır yanar
Aşksız söyleyin yaşar mı bu canlar
Zaman gelir nazlı cananın zülfünü ellerim tarar elbet
İşte o zaman ne yüreğim kanar nede gönlüm karalar bağlar


Aç kollarını güzel canan beni kollarına sar
Gülümsersen eğer bu gönlüm bir ömür seninle yaşar
Eğer gülümsemez isen bu gönlüm viran olur şaşar
Zaman gelir nazlı cananın zülfünü ellerim tarar elbet
İşte o zaman ne yüreğim kanar nede gönlüm karalar bağlar

Atalım aşkla gönlümüzde riyayı
Senin için kurdum gönlümde sarayı
Gel çekelim seninle düğünümüzde halayı
Aşkıma karşı çıkan olursa gösterelim Hanya’yı Konya’yı
Zaman gelir nazlı cananın zülfünü ellerim tarar elbet
İşte o zaman ne yüreğim kanar nede gönlüm karalar bağlar

Kul Mehmet’im aşk olmazsa bu hayatın cefası çok olur
Ar kadar eri sevdiği olanın dağ kadar yeri olur
Unutmayalım altın ateşte, insan mihnette belli olur
Gönlünde aşkı olmayanın hali nice viran olur
Zaman gelir nazlı cananın zülfünü ellerim tarar elbet
İşte o zaman ne yüreğim kanar nede gönlüm karalar bağlar

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Şeyda: Aşk çılgını, çok tutkun, âşık
Süveyda: Kalpteki gizli günah

Leyle-i süveyda: Gece karanlığı. Geceye benzeyen siyahlık

Cihanı Nasıl Aşksız Sevgi İle Süsleriz




Söyleyin bana aşksız nereye gideriz
Aşk ile sevmezsek bizler biteriz
Aşk gönülde olur seversek güleriz
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Yüce Rahman aşkı vermiş sakla mı demiş
Aşk ile sev herkese gülümse demiş
Aşk ile sevmeyenler nefret ile gebermiş
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Aşk ile sevmeyen söyleyin neymiş
Şeytan gelmiş kolundan tutmuş götürmüş
Aşk ile seven şeytanı yerin dibine gömmüş
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Aşk ile sevmeyen söyleyin neyi bilmiş
Bildim derken bilgisizlik ile yerlerde sürünmüş
Aşk ile sevene gönlün tüm sırları görünmüş
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Aşkın gözü kördür denilmiş
Kör olan sevgiyi aşkı nasıl Gönül’e ekermiş
Aşk ile seven nasıl sevdiğini görür bilirmiş
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Aşk ile sevenler Gönül’e yönelmiş
Aşk ile sevmeyen önünü görmezmiş
Aşk ile seven bir ömür boyu gülermiş
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Aşk sevmek için Gönül’e verilmiş
Aşk ile sevmeyen söyleyin neyi bilmiş
Aşk ile sevmeyen söyleyin neyi görmüş
Aşk ile sevmeyen zaten körmüş
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Aşk ile seven hiç incitir mi?
İncitir de yâri yolda bekletir mi?
Aşk ile sevmeyen Gönül’e girer mi?
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz

Kul Mehmet’im aşk dokunsun cümle cana
Gönlündeki aşk ile bende varayım sana
Aşkı içelim biz gönülde kana kana
Cihanı nasıl aşksız sevgi ile süsleriz
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-




Gönül Dili Susarsa



Aşk ile seven gönlüm bir gelse dile
Koşar sarılırsın sen bana göz göre göre
Bülbül konsun her açan güle
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Açmayan gül söyleyin bülbülü nasıl göre
Seven sevdiğini isterim her gün göre
Bülbül konar aşk kokusu ile açan güle
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Gönül aşk ile severse atlamaz daldan dala
Gönülden seven sevdiğinin gönlünde kala
Aşk sözleri dilinde kalmayıp gönülde ıslana
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Seven aşık hiç olur mu aşkı ile budala
Ey hasret sen nereden çıktın hoppala
Ne işin var kapımda ey ukala
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Aşk ile çıkalım bizler sokağa
Seven sevdiğini aramaya çıkmasın dağa
Aşk çiçekleri ekelim gönüldeki bağlara
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Dinle aşk sırrını söyler kulaktan kulağa
Aç dinle gönül kapını çokta kaçma uzağa
Uzağa kaçarsan düşersin tuzağa
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Aşk ile sevmeyen insanlığı nasıl bile
Gönülden sevince gönül gelir dile
Aşkın mayasında bulunmaz hile
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Bırakalım aşk dokunsun Gönül’e
Azda dokunsun bu arsız dile
Sevdamız anlatılsın bin asır dilden dile
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala

Kul Mehmet’im gidelim aşkı gönüllere dökmeye
Kin nefreti aşk ile haydin sökmeye silmeye
Aşk ekelim ovaya yaylaya şehirlere tepeden tepeye
Gönül dili susarsa dil onun yerini ala
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-





26 Mart 2016 Cumartesi

Yakışmaz Gönül’e


Bakarsın gönülde bakışın gider hoşa
Bazen de bakarsın gönül de bakışın gider boşa
Gitse de hoşa ya da boşa gönül hep coşa
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

Dikkat et ayağın takılmasın yerdeki taşa
Bakarsın bir gün gelir değer bu garip başa
Gönülde neşen bol olsun sen onunla yaşa
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

İncitme sakın gönülde kabaran duyguları
İçine sevgi kat gönder sen o güzel bakışları
Bir de güzel olursa anlayışın anlarsın yalvarışları
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

Bakarken olursun bazen âşık
Âşık olurken birden olursun şaşkın
Güzel bakışınla sevdaya olsun bir katkın
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

Sana aşk nağmeleri okusun dillerim
Sana aşk ile uzansın bu ellerim
Seni ve aşkını taşır ta ölene kadar bu gözlerim
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

Bu aşkım için bir sen gerek
Sende sev beni benim gibi sevinsin bu yürek
Haydi, koş gel bana beraber gülek
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

Aş bak gönlüne gönlüm içinde kalmış
O gülümseyen bakışların beni benden almış
Aşk bu gönlümü dünden çalmış gönlüne takmış
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

Kul Mehmet’im aç gönlümde sensin bağım
Seninle tütsün sönmesin gönlümde yanan ocağım
Sen gönlümde olmazsan ben düşerken kime tutunacağım
Sırra kadem basıp gitmek yakışmaz Gönül’e

Mehmet Aluç-Kul Mehmet




Dalgalanır Bayrağım



Vatan toprağının taşına değmesin düşmanın ayağı
Düşmanlar bu ara çok azmışlar nefretleri ile bayağı
Bol bol yine yemek isterler yine Osmanlı dayağı
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Şehitler semada bakar vatanına nur bakışıyla
Seslenir düşman basmasın nefret dolu yakışıyla
Düş peşine göğsündeki imanla kaçsın haykırışıyla
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Kahraman ecdadımın kanıyla vatan vatan oldu
Zalim düşman nefret kusar bilmem yine n’oldu
Şehidim cennete koşarken düşman bir bir yok oldu
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Vatan üstünde imanı ile gezen gerçek candır
Düşmanın nefreti ile istediği akan kandır
Bu vatan toprağımda düşmana ait değil ecdattan kalandır
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Ey düşman sen emeline hiçbir zaman eremeyeceksin
Dünya âleminde mutlu bir an yaşayarak göremeyeceksin
İman dolu Mehmetçiğimi yıkarak vatanıma erişemeyeceksin
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Bayrakla vatanı vatan yapan şehidimin kanıdır
Yüreğimizde onunla cennete giden cümlemizin canıdır
Birlik beraberliğimizin içinde yıkılan düşmanın bağıdır
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Bastığımız toprağı milletimin şehidimin bakışıyla tanır
Nefreti ile gezen düşman sanma bu vatan sana kalır
Vatan uğruna can verilir sınırlarımız nefretinize kapalıdır
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Mehmetçiğimin adını toprağa yazsam sığmaz yazamıyorum
İman gönlümüzde kükrer vatandan kaçanlarla kaçamıyoruz
Düşman hala yenilgi dayağına doymaz onu da anlayamıyorum
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Bizi yıkamaz korku ile derin kuşku
İçimizde volkan volkan imanla dalgalanır coşku
Olmaz gezmez gözlerimizde vatanı sattıran ölü derin bir uyku
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Aç göğsünü imanınla kükre düşman vatanıma girmesin
Vatan toprağımda düşmana bir çakıl taşı dahi verilmesin
Göğsünde iman var ki sen onunla siper et hiçbir zaman devrilmesin
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Kul Mehmet’im yıkmaya gelen yıkılır bunu kimse bilmez
Düşman ile gezende bu âlemde mutlu güngörmez
Bu âlemde hak ile batılın savaşı hiçbir zaman bitmez
İmanı göğsünde taşıyan Mehmetçiğim ölse de ölmez
Dalgalanır vatanımda şehit kanıyla sulanmış bayrağım

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


Kimseye Verme Vekâleti



Öğüt ver sen şu gönlüne önüne bakmadan yıktı geçti
Hak yolunda yürüyenler güzelliği bilenler seçti gitti
Dünyaya gelen ey kul dünya hayatı bir okul ecel ile bitti
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

Yüce Rahman günde bin defa bakar gönlünü yoklar
Helal kazanır helal yer iman eden beşer kullar
Hak yolu cennet gülü gibi elbet kokar
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

İmansız gezdin işte bittin söndün
Yerlerde sürünen zalim kula birden döndün
Ecel geldi işte sen son nefes çekişte şimdi öldün
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

Ek gönlüne merhameti gönlün demeti olmasın sahra
Sev insanları beraberlik dirlik kalmasın başka bahara
Ayrılıkta vardır yara merhamet yoksa yarayı kim sara
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

Kul kendi eliyle nefretiyle kalır bahtı kara
Edep olmazsa gönül’e sığmazsa yüzü olur kara
Merhamet yoksa radarda taksa gönül hep düşer çukura
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

İmansız kul etmez çulu ile beş para
İman eden kul çulu ile makul bir numara
Zikir ile gez çıkma görünmez sarp dağlara
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

İmansız kul olur külü ile yaman
Nasıl geçer bilmez onu biçer zaman
Mezara girince der nasıl bitti zaman eyvah aman
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

Kul Mehmet’im güler mi kul gelip iman etmeden
Akar iken doldur küpünü dur akan çeşmeden
Kul beşerdir şaşar hep ne şaştığıyla yaşar bilmeden
Gönlüne giy kefeni kimseye verme vekâleti
İman ile yık cehaleti Salih amel ile al cennet bileti

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-






Dilimizin Ucuna Gelen Merhamet Sözlerini Tekrar Yutmak!



Ağlayan gözlerimiz neye hasret kaldı da ağlıyor? Gönlümüzde neden buzdan soğuk rüzgârlar esiyor? Gülümsemesi gereken gönlümüzle dudaklarımız neden bükük duruyor? Sözlerimiz neden hep gönül yıkıyor, anlam mana ve ifade taşımadan dilimizden çıkmadan sönüyor? Sorular sorular cevabını bildiğimiz halde o cevaba kucak açmayan, elimizin tersi ile yerlerde süründürdüğümüz cevaplar… Gönlümüzde çağrısını heyecanını gülümsemesini hissettiğimiz sevgiye önem vermeyen, cesur olmamız o çağrıya cevap vermemiz gerekirken, cevapsız kalmamız ve daveti ret ederek sevgisiz bırakmamız sonucunda bunlar başımıza geliyor. Hareketsiz kalan ruhumuzu canlandıracak olan birazcık gülümseme ve sevgi ile olmamız gerekirken, bakan kör gözlerimizle sevgisizlik ikliminde gezerek, mutsuzluğun pençesinde kıvranarak suçu kendimizde değil çoğu zaman kaderde arıyoruz…

Gönül kapısını kapatarak, başına nefret bekçisini sevgisizlik yayan benliği çıkara bağlı ilişkilerin uçurumuna düşerek paramparça olmuş, insanların fikirlerini yerleştirerek yerlerde acılar içinde sürünüyoruz ve hala suçu kendimizde değil kaderde talih şans dediğimiz felekte buluyoruz. Bu ne kadar saçma değil mi? Ondan sonra kaos stres ve yalnızlığın kara kışında titrer iken, bizi ısıtan her şeyi yıktıktan sonra bizi ısıtması için bir şeyler arıyoruz ya da bekliyoruz!
Eğilerek bükülerek kendi çıkarımız için merhameti olmayanda çare arar veya onunla yola çıkarsak, o çıkarı için insanı insan görmeyen zihniyetin fikirsiz ‘ligi ile her şeyi yakar yıkar yok ederiz. Az düşünün! Allah aşkına yüreğinde merhamet acıması olmayandan, nasıl bir merhamet ve acıma beklenile bilinir ve onunla yola çıkılır? Nasıl yarınlara güzelliklere yürünür bakılır inşa edilir? Bu olsa olsa insan hakkına tecavüz edilme yok edilme öç ile yıkmak değil midir?

Sevmek kucaklamak var iken yıkmakta neyin nesi? Birlik beraberlik var iken ayrılıkta neyin nesi? Bahar mevsimlerini yaşamak var iken, öfke estiren fikirsizlik rüzgârında neden yok olmayı seçeriz, peşinde koşarız? Akıl, kullanmak anlamak, iyi ve kötüyü güzel ve çirkini az onunla tartarak anlamak için değil midir? Kollarını açarak sarmayı isterken, sana koşana çelme takmakta neyin nesi? Ey utanmaz ve rezil insan olan nefreti taşıyan insan, nedir bizlerinde bu edepsizlerin peşinde gitmemiz, paramparça yüreğimiz yarınlarımızı parçalamamız? Gönlümüzdeki aşkın şarkısını nağmelerini dinleyelim onunla beraber mırıldanalım… Dilinin ucuna gelen merhamet sözlerini tekrar yutma, o sözler yutmak için değil söylemek içindir. Olması gereken var iken, olmaması gereken çirkinliklerin peşindeyiz. Haydi, atalım gönlümüzde sevgiden başka her şeyi birbirimizi dünyamızı sevelim…
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


25 Mart 2016 Cuma

Alın Teri



Kul kendini bilmez her şeyi satar
Kul iman teslimiyetle her şeyi bilir içine bal katar
Halden anlamaz bilmez yan gelir yatar
Nefis şeytanla gezen kul o an batar
Ey kul sen teslimiyetle imana ol müşteri
Bu yolda akıt sen bol bol alında teri

Kendini bilmeyen kulun olmaz yeri
Teslimiyle iman edenin her zaman bellidir yeri
Nefis şeytan ile atma bir adım geri
Teslimiyetle gönüllere yürü seri seri
Ey kul sen teslimiyetle imana ol müşteri
Bu yolda akıt sen bol bol alında teri

Gel Allah deyi deyi
Nefis şeytanın yanındadır kör kuyu
Helal kazan helal ye iç suyu
Ölüm kula bir adım boyu
Ey kul sen teslimiyetle imana ol müşteri
Bu yolda akıt sen bol bol alında teri
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-




Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç