Bu Blogda Ara

21 Mart 2016 Pazartesi

Bugün Şiir Günümüz


Bugün şiir günümüz



Kimisi özünü görür diye hiç bakmaz yüzüne
Kimisi özünü görür gülümser koşar şiire
Şair gönlünde gülümser koşar hecelere
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Şiir yazıldığı gibi okunmaz
İçinde sır vardır okuyan anlar sanmayın anlaşılmaz
Aşk vardır sevgi vardır güzel günler vardır yanılmaz
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Şairin gönlünde açan çiçeklerdir
Okuru için gülümseyen gülücüklerdir
Ağlarken güldüren hecelerdir
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Şiir çiçek kokar oku sende kokacaksın
Çıkmaz sokağa girdin ise oku onunla çıkacaksın
Gönlünde hicran varsa onunla kavuşacaksın
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Şair boğaza takılan düğümleri şiirle çözer
Sanmayın yazdıkça okuyucuyu üzer
Tüm aşk sevgiyi çiçekleri önlerine serer
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Renk renk yazar şair şiir
Tüm çirkinlikle onunla irkilir
Güzellikleri hece hece yazar dağıtır sanmayın biriktirir
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Damlar gönüllere hoş bir neşe içinde tane tane mısralar
Silinir gönülde biriken dertler kalmaz kara noktalar
Gülümseyerek hece hece bakar herkese güzel yarınlar
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Şiir mahzun üzgün dursa da okuyanım yok diye
Okunsun diye hep koşar gönüllere mütemadiyen
Gönülleri yazar gülümsemeleri yazar harfiyen
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Bazen kor olur kor gönülleri yazar kor kor
Bazen yolda kalmışı yazar ne ister diye sen sor
Bazen nasıl bizler hayatı zorlaştırır diye yazar çok zor
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Bazen kolu kanadı kırılanı yazar
Kolu kanadı kırığa merhem diye hep koşar
Sanmayın sakın şiir adresi bilmez şaşar
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Ne derseniz deyin şiir gönlümüzdür
İçinde yazılanlar bir ömrümüzdür
Şair ile heceler gülümseyen günlerimizdir
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun

Kul Mehmet’im derki şiir evrensel bir dildir
Tüm insanlık onun içinde ayrım yapılmaksızın birdir
Gönüldeki pası silen bir ömür boyu gülümsetendir
Bugün şiir günümüz herkese şiir tadında kutlu olsun
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Gençlik İhtiyarlık Serüveni-1-


 


Gençlik çağında ihtiyarlık hatıra gelmez
İhtiyarlık gelince gençlik gibi gülümsemez
Hayat bu kıymetin bilmezsen geri gelmez
Deli hoyrat rüzgârlar gibi eserdin
Zamanın kıymetini bilmeden gezerdin
İhtiyarlık neymiş diye gülerdin
Başa geldi şimdi neylersin
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil

Yazlar gibi geçerdi her ayın
Duymazdın hayat derdi etrafına bakın
Çok gezerdin olurdun birde çapkın
Ölüm yaklaştı ihtiyarlık şimdi ki şıkkın
Gitti gelmez artık gençlik çağın
Çürümüş elinde tuttuğun ağın
Şimdi etrafına sen iyice bakın
Pişmanlığınla artık bol bol yakın
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil

Sorumluluğunu bilmedin her anı sandın izin
Şimdi tutmuyor mu o koşan sağlam dizin
Yeter artık çok karaladın çok çizdin
İhtiyarlığa geldin yavaşladın sanma bittin
Yanlış sapa yola çok çok girdin
Şimdi söyle bakalım sen onca yıl neler gördün
Yetmiş yıl öncesi sanki dün bugün sanki o gün
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil

Her günü kendine kar saymıştın
İhtiyarlığı hesaba katmamıştın
Etrafına yutacakmış gibi bakmıştın
İhtiyarlık anını unutmuştun
İşte geldi başına unuttuğunu buldun
Bunları yaşamak için dünyaya gelen kuldun
Unuttun da sanki gençliğinde ne buldun
Gençliğin kıymetini bilmedin şimdi duruldun
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil


Tutmaz artık çelik gibi sandığın beden
Düşün bakalım kimdir seni var eden
Var edeni hiç düşünmedin sensin kaybeden
Şimdi ihtiyar olsun arama artık neden
Tövbe kapısına var durma birden
Yüce Rahmandır gülümseten
Şimdi kat Rahmanı her anın içine şimdiden
Var olsun çürümesin ruh ile beden
Bunlardır seni imanla insan kul eden
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil

Hayatın yükünü attın çekmedin sanma eziyet
Hiç sende bulunmadı bir parça ülfet
Bilemedin zaten taşıdın bunca yıl külfet
Her anında vardı göremedin Rahmet
Şimdi ihtiyarlığa sen deme sakın eziyet
Kula has bir güzelliktir budur meziyet
Var artık her şeyin farkına Rahmanı zikir et
Haydi, bundan sonrası olsun afiyet
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil

Şimdiye kadar yoktu sende ciddiyet
Şimdi nedir bu asabiyet yaşadığın galibiyet
Her an yaşadığın dı nefret
Şimdi galibiyetle çek biraz zahmet
Ciddiyet yoktu şimdi var cibilliyet
Kula hastır ihtiyarlık az fikir et
Kul değil ki bu dünyada yaşamaz ebediyet
Kula ait değil kendisi ile dünya denilen mülkiyet
Yaşa ihtiyarlığı et hayret
Hayret ile biter inşallah tüm nefret
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil

Cana düşünce ihtiyarlık deme ki ne eylerim
Gençlik gitti de hiç olmazsa de güzel günler beklerim
Solan gençliğin içine son demimde çiçekleri ekerim
Gençlik gibi görmezsem de hiç olmazsa az gülümserim
Pişmanlığımla hep gezmişim şimdi tövbe ile gezerim
Bağrı yanık gezmişim görmemişim artık neylerim
Bu ihtiyarlık anında yavaş yürür yoluma devam ederim
Hiç olmazsa şimdi ihtiyarlığın kıymetini bil

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Devam edecek inşallah

20 Mart 2016 Pazar

Seçme Dini Yazılar (Alıntılar)



Ey İman Edenler Allah'a Ensar Olun 
Ey İman Edenler Allah'a Ensar Olun
Mü'minleri, dinine ensar olma şerefine nail kılan Allah'a hamd, ensarlık yolunu en güzel şekilde beyan eden Allah Rasûl'ü, ashabı, âl-i beyti ve hidayet önderlerine salât ve selam olsun.

"Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun! Meryem oğlu İsa'nın havarilere: 'Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?' demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: 'Allah'ın yardımcıları bizleriz.' Böylece İsrailoğullarından bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkâr etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler." (37/Saff, 14)

"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslam'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır."(47/Muhammed,7)

Allah'a subhanehu ve teâlâ ve O'nun dinine ensar olmak… Allah'ın subhanehu ve teâlâ merhametinin tecellisidir bu çağrı… Bu öyle bir çağrıdır ki, selim kalpleri tarih boyunca kendine tabi kılmıştır. Çağrıyı farklı kılan, çağrının sahibinin vasıflarıdır; El-Aziz, El-Kavi, El-Metin, Es-Samed olan Allah'tır subhanehu ve teâlâ. O'nun hiç kimseye ihtiyacı yoktur, O herşeye gücü yeten El-Kadir'dir. Herşeyin kendisine muhtaç olduğu Es-Samed'dir.

Hakikat bu iken kullarını O'na ve dinine ensar olmaya davet etmiştir. Kulların felah bulmaları için sunduğu fırsatlardandır. O'na ensar olmaya niyet eden kulun, ensarlıkta dahi O'nun muvaffak kılmasına muhtaç olduğu düşünülürse, bu çağrının sadece O'nun lütuf, kerem, ihsan ve fazlından olduğu daha iyi anlaşılır.

Ensarullah, Ensaru'd Din olmak fıtratı bozulmamış, imanına şirk, kalbini dünya sevgisi ve ölüm korkusuyla örtmemiş, hidayet nurunu masiyetlerle karartmamış sadık erler ve saliha kadınlar için en büyük şereftir. Bu çağrıya icabet etmek için en değerlileri feda etmekten bir an tereddüt etmezler. Bu çağrıya icabetin dünyada onlara kazandıracağı izzet, ahirette elde edecekleri nimetler, tüm dünyayı ve içindekileri onların gözünde değersizleştirir.

İnsanlar önce Rasûllere etbaâ (tabi) oluyorlardı. Bunlardan seçkin olanlar ise, daha sonra ensar…

Ensarlık seçkin bir zümrenin gönüllü icabet ettikleri bir süreçti.

Bizlerin böyle bir seçim hakkı yoktur. Zikredeceğim iki sebep, bizler için bu çağrıya icabeti zorunlu kılıyor. Bu bazılarımızın yapacağı farz-ı kifaye değil, her birimizin mecbur olduğu farz-ı ayn babındandır.

Birincisi: Algıların bozulduğu, tasavvurun dumura uğradığı bir çağda yaşıyoruz.

Öyle bir zaman ki, Allah Rasûlü dahi her namazın akabinde şerrinden Allah'a sığınma gereği duymuştur. Kapkaranlık, fitnelerin kol gezdiği, hayrın şer, şerrin hayır addedildiği, tevhidin şirk, şirkin tevhid diye isimlendirildiği, bidatlerin sünnet, sünnetlerin bidat olarak sınıflandırıldığı, fitnelerinin vakur insanı dahi şaşkına çevirdiği bir zaman. Bizler eskilerin etbaâlık dediği şeyi ensarlığın da üstü olarak algılıyoruz. Bugün 'Mücerred iman ve haftada bir gün derse katılmanın' dine ensarlık addedildiği bir gündür. Böyle olunca ensarlık yerde kalmıştır. Hatta Rabb'imin rahmet ettikleri müstesna, unutulmuştur.

İkincisi: Yaşadığımız zaman diliminde İslam'ın ve Müslümanların durumundan, Allah'a subhanehu ve teâlâ şirk koşulmak suretiyle gece-gündüz hakaret ediliyor. Kur'an'ın inancı kalplerden, hükümleri yönetimden, amelleri pratikten silinmiştir. Allah Rasûlü'nün rehberliği terk edilmiş, dili bizim dilimiz, cildi bizim cildimiz olan, cehennem kapısının davetçileri rehber olarak nasb edilmiştir. İslam ümmeti en değersiz insan topluluğu haline gelmiştir. Süper güç diye isimlendirilen vahşetin silahlarını denedikleri denek konumundadır. Ebu Cehil'in dahi: "Arab'a, 'Muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem kızlarını ve çocuklarını korkuttu' dedirtmem" dediği cahileyinin en karanlık dönemlerinde kabul görmüş insani erdemlerinden mahrum bırakılmıştır Müslümanlar.

Her 6 ayda kapılar tekmelenip, Ebu Cehil'in kendine yakıştırmadığı kadın ve çocukları ürkütülmesi söz konusudur. Hiçbir mukaddes gözetilmeden İslam'a hakaret ediliyor. Dinin şiarları hainlerin ellerinde ve dillerinde alay ve şaka malzemesi edilmiştir. Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem minberleri, Lat'ı, Menat'ı ve onların kutlamalarını ihya eder vaziyettedir.

Bu durumda kalbinde zerre-i miskal hayat olan, onu şirk ve masiyetlerle öldürmemiş insanın başka yolu var mıdır?

Dine ensar olmayacak, Rabb'inin çağrısına icabet etmeyecekte ne yapacak?

Şairin dediği gibi:
'Ölünün yarasının elemi olmaz…

Ancak ölmüş kalp ümmetin bu durumunda elem duymaz.'

Ensar olmak…

Bu, derdi olan insanların gündemidir. Dert sahibi olmak İslam'ın ve Müslümanların derdini kendi derdi görmek, bu ancak selim kalplerin kârıdır. Dünya ve lezzetlerinden, lüksü ve rahatından selamette olan kalpler, onların kalbi Allah subhanehu ve teâlâ ve O'nun yanındakilere mütealliktir. Kalbi semada ve yücelerde olanın, gözü aşağılarda olabilir mi?

Kalbi arşa asılı olanın ayağına, dünya takılıp ona engel olabilir mi?

Yaptıkça daha fazla yapmak isterler. Onlar hep üstte olanları örnek alırlar, yaptıkça kendilerini ve amellerini küçümser 'Daha fazla ensar olmalı, daha fazla davaya adanmalıyım' derler. Onlar cennet ve Allah'ın subhanehu ve teâlâ rızasını elde etme yarışında kiminle yarıştıklarını bilirler. Mus'ablar, Ammarlar, Bilaller onların örneğidir. Yarıştığı genç Mus'ab radıyallahu anh olan hangi insan amelinden razı olup 'Bu kadar yeter' diyebilir ki?

Yarıştığı Bilal radıyallahu anh olanın karşılaştığı zorluklara 'Zorluk' demeye nasıl dili varır ki?

Hasta olan kalplerin derdi dünya ve onun rahatıdır. Onun ne katıldığı bir yarış ne de o yarışta kimlerin olduğu gibi bir derdi yoktur; o rahatsa dert yoktur. Bütün ümmet kan ağlamış İslam davası yerlere düşmüş… Onun gündemi değildir. Kalbi yere ve alçak olanlara mutaallık olanlar ulvi meseleleri dert edinmezler. Kalbi yerde olanın gözü de ayağı da yerdedir. Her engel onları yavaşlatır. Bunun sonu kendi halinden ve ümmetin halinden hiçbir elem duymayan 'ölü kalp'tir, Allah muhafaza.

Rabb'ini ve İslam davasını unutan, sadece kendi için yaşayan insanın cezası, unutmak ve unutulmaktır. Ensar olup lezzetini tadanlar 'Daha fazla' dedikleri gibi unutan ve umursamayanlar her geçen gün biraz daha batarlar.

"Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu."  (9/Tevbe, 67)


Devamını linkden tıklayarak okuyunuz.
Kaynak:
http://tevhiddergisi.net/tevhiddergisi-ey-iman-edenler-allah_a-ensar-olun--1-12

Dünya Ahiret Sana Gülsün





Vakit giderken sona
Ecel gelmeden cana
İman et gir hana
İmansızlığa iman ekle
Otur sonra eceli bekle
Beklemene de gerek yok
Vakti gelince gelir bulur
İman dolu kalbinle sana yol olur
İman et dünya ahiret sana gülsün
Gönül bahçende ötsün bülbül


İman eden kul Rahmanı bulur
İman etmeyen şeytan ile olur
Şeytan nefis ile olan yok olur
İman eden her iki cihanda nur olur
İman et gamına sabır ekle
Yaşanmaz kirli gömlekle
Şeytan durmaz bedel ödetir
Boş yolda boş işlerle uğraştırır bekletir
İman et dünya ahiret sana gülsün
Gönül bahçende ötsün bülbül


Mademki bu hayatı bize verdi Yüce Rahman
Onunla olmalıyız her an her zaman
Yoksa hayatımız olur darmadağınık duman
Yıkılır ömrümüzde tüm liman
Nefis şeytan yıkar olmaz açıklayan
Ömür boşa geçer olur ziyan
Her zaman açılmaz iki kapılı han
İman et kendini insan san
İman etmezsen istediğin kadar yan
İman et dünya ahiret sana gülsün
Gönül bahçende ötsün bülbül


İman eden gerçeği hakkıyla bilirler
İman ile yolda gülümseyerek yürürler
Ağlayan gönülleri ağlarken görürler
Gözyaşların silip derman ile sarıp üzülürler
Kahır ile imansız kalıp yolda süzülme
Şeytan yoluna koşarak yok olmak için düzülme
İman et hayata yaklaş gülsün
Nefis şeytan o an ölsün
İman et dünya ahiret sana gülsün
Gönül bahçende ötsün bülbül

Haydi, eski hayatı geride bırak
Yeni iman dolu hayatla olma gönüllerden ırak
Hayat bu yeniden ol sen çırak
Gülümseyerek iman ile güzel izler bırak
Gönüllere var koşarak
İman et yaşayarak
Pişmanlık zaten sana yeter
Tövbe et olma sakın beter
İman zaten sana yeter
İman et dünya ahiret sana gülsün
Gönül bahçende ötsün bülbül
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-





Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç