Bu Blogda Ara

14 Şubat 2016 Pazar

Haydi, Az Gülümse Bana, Gamzende Çiçekler Açsın.



Haydi, Az Gülümse Bana, Gamzende Çiçekler Açsın.

Hayatın Başlangıcına ve sonuna nasıl sahip değilsek onu değiştirerek yönetemiyorsak, kendimizi değiştirmeden insanları değiştirmeye başlıyoruz. Sana ben binlerce kez söyledim aşka da müdahale etme takip et git peşinde, tıpkı hayatı takip edip peşinden gittiğimiz gibi.

Bırak aşk kalbimize hassas dokunuşu ile dokunsun, gülümsetsin gülüşü ile.
Bırak uzak geçmişin sisli hatıralarında gezinmeyi, uzat bana ellerini bugünün silinmez müziğin nağmeleri kulaklarımızda raks ederken bizde onu mırıldanırken, gel seninle güneşe doğru aşkla yürüyelim. Silinmeyen hatıralarda el ele olalım.

Aşka dair ne varsa beraber gönül gönül’e yaşayalım, sen ben ayrılık korkusunu yaşamadan, haydi az gülümse bana, gamzende çiçekler açsın.

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Güle Solmak Bülbüle Figan Düştü





Takvim yaprakları gibi kopardın kendini gönlümde
Gönlümde düşen sen değildin bir can düştü gözümde
Maverada gülüşlerimiz söndü melekler bize küstü
Mutluluk dolu seslerimiz yokuşların ucunda uçurumlarda
Paramparça yarınlarımız uçurumun ateşlerinde bizimle yandı
Ne senden nede benden bize ait bir gölge kaldı yok oldu
Ne sende nede bende bir bakış kaldı yarına bizi götürecek
 Mutluluklar çehrende bizi sarmadı ebedi
Ben güldükçe parlamadı gözlerindeki aşk bana gülmedi
Ağaçta kopan dal gibi yaparak gibi düştük gönlümüzde ivedi
Güle solmak bülbüle figan bize de ayrılık zindanında yatmak düştü
Dolaşan ben olsaydı damarlarında aşkınla yaşardım aşkla özgürlüğü
Damarlarımda aşkımla dolaşan sen olsaydın verirdin bana hayat öpücüğü
Seninle takamadık hayata bizi bağlayacak bir nişan yüzüğü
Taktık gönlümüze şimdi ayrılığın yollarını gönlümüz bölündü
Şimdi ikimizde ağaçtan düşen iki ayrı yaprak
Rüzgâr aldı götürdü bizi ayrı yönlere savurdu
Artık ne biz kaldı ortada nede birbirimizi dinleyecek zaman ve an kaldı
Şimdi bizsizlik depremi ile ayrılığın altında can çekişen iki yabancıyız
Artık ne ben sana ne sen bana uzanabiliriz
Gözlerimizdeki ayrılığın feryadı ile artık ayrı mekânlar da
Sırılsıklam biz kokmayan bakışsızlığın altında ölebiliriz artık
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Zalim Size Yakışır İzmihlal



Yaşadığımız o an sanki kıyamet
Yaşadığımız an an değil nefretten bir an
İçinde yaşarken binlerce can
Gözsüz başlar içinde nefreti göğsünde
Çökmüş yollar evler gönüller bebeler
Nefrete koşan yollar çaresizlik içinde
Sen bir yerde ben bir yerde
Gönüllere çekilmiş kapkara perde
Toz toprak içinde binlerce adam
Adam içinde binlerce lanet kaynarken
Kaynayan lanet üstüne dökülür buzdan kayalar
Donarken nefret yeryüzünde başlar güzel aylar
İftihar edilecek şey yürekteki iman
Coşar gönüllerde vatan toprağında her an
İman ne güzel demişti nefreti yık
Gönüller gülsün artık
Görsünler bakalım kimler uyanık
Birazda onlar gezsin gönülleri yanık
Az da biz gezelim bağrı açık
Olmasak ta bizler kaçık
İman ile yaşarız
Yolumuza iman ile bakarız
Nefrete çok güzel el ele yumruk çakarız
Düşmez bu millet
Yaşatılmaz ona illet
Karşı çıkmanın olur maliyeti size yüksek
Yer iman gök iman ile coşar yeryüzünde olmaz tümsek
Bir kuru parça olsa da beraber yeriz tatlı gelir ekmek
Hiç bırakılıp gidilir mi söylesen vatanı olur mu gitmek
Vatanı olmayanın gitmesi gerekir hayâsızlar yönünü bilmemek
Bilmezse yönünü mezara çevrilir biter hayâsızca ürümek
Müslümandır imanı ile yaşayan Müslüman
Söyleyin Müslüman değildir ağlatan ağlayan
Müslüman değildir nefreti ile coşan koşan
Müslüman bir an sarsılsa da nefrete kanmaz
Nefret ile karnını doyurmaz
Başlar birazda vatanında olmayanın edepsizce velvelesi
Onlar için yoktur gelecek zaman istiklal el ele
Biraz sonra akacaklar iman ile coşup gelen sele
Helak etmek isterken olurlar helak
Boşa gider nefrete sarılmaları hırsları hele bak helke bak
Ne de hoş boğuluyor iman selinde ahmak
Sana izin verir miyiz vatandan bir parça ey avanak salak
Birlik kardeşlik iman yetişti imdadımıza o her an
Yazık olsa da vatanının nurlu evladına
Vatan verilmez bölünmez şahadetle ölünüp gidilmez
Çıkarır mıyız sizi sabaha
Önünüzde yakarız çıkamazsınız ateşten vaha
İzin verilir mi ihlalinize nefretinize
Konuşamazsınız olur dilleriniz lal
Yok, size toprağımızda istiklal
Git toprağında kur sana yakışmaz ya istiklal
Sana yakışır izmihlal
Yaşamak yaraşır siz pürmelâl melal
Ne hoş yakışıyor size feryat
Hazansız solarsınız her sabah
Matemi yaşamak artık senin hakkın
Ölüm şimdi cehennemle sana daha yakın

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

İzmihlal: Çöküntü
Melal: Can sıkıntısı, usanç

13 Şubat 2016 Cumartesi

Muhabbetle Atışmamız-2-



Bende geldim atışmaya muhabbeti canlandırmaya
Muhabbetle gönülleri sarmaya
Haydi, hecelerde gelsin arka arkaya
Haydi, durmayın atışalım çekmeyelim zahmet

Sen geldin hoş geldin üstadım
Sende geldin haydi devam edelim yürüyelim adım adım
İyi ettin hoş geldin bende dedim bak yalnız kaldım
Atışmayla çekmeyiz zahmet hoş geldin kardeşim Ahmet

Kimsin ben seni tanımadım buralarda yenisin
Kimsin sen in misin cin misin?
İnde olsa cinde olsa muhabbeti sevmez sen bizdensin
Ahmet kardeşim hoş geldin hepimiz değil miyiz ümmet

Hay ağzına sağlık çok güzel dedin
Muhabbet ile bak nasıl ısındık bizde gülümsedik
Yolumuz bir gönlümüz bir gönülleri severiz dedik
Hepimiz ümmetiz haydi sende hecelerin ile bizleri gülümset

Hay sizler sağ olun beni yalnız bırakmadınız
Gönül güzelliği ile şiirleriniz ile gönlümü aydınlattınız
Yolumuz bir gönlümüz bir gönülleri severiz yanılmadınız
Aydınlığınızla gönlüm şenlendi neşenize güzelliğinize ettim hayret

Gayret bizden başarı yüce Mevla’dan
Gönüllere gülümseyerek yürüyelim buradan
Yolumuz uzundur yürüyelim durmadan
Aydınlığınız güneş olsun doğsun sen gülümsemeleri seyret

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-



12 Şubat 2016 Cuma

Dön Ağla Yan Ağla



Her çektiğimizin vardır bir sebebi
Düşün günahını anla bil serseri
Adam olmanın yokmuş mektebi
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Günahınla kuru gönül mürekkebi
Ara bul gönlünde ağlamanın nedir sebebi
Merhamet sabır olmazsa kurur iyiliğin nesebi
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Anlamak için çözmeye çalışma hayat denilen bilmeceyi
Hayat dediğin yaşanılır anlama sende iki heceyi
Hayat bizim değil zaten yaşarız iç güveyi
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Hayata karşı olamazsın külhanbeyi
Külhanbeyi anlamaz hayat ala aşağı eder kükremeyi
Ara bulursan buldun bulmazsan arama neşeyi
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Bazen olmazsa olmuyor adam boş ver
Nefret kin bu gönlü paramparça eder yer
Kader değil günahlarınla günahını bil yeter
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Başa gelenleri sen yaşadın zaten evvelden
Yaşadıkların başına gelir elbet bu günden
Ne gelirse insana gelir lanet dilinden
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Nasibin varsa koşar gelir Bağdat’tan
Nasibin yoksa topladıkların dökülür çantadan
Bir öpücük alayım dersin nefret dökülür yanaktan
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Dermansız derde düşersen düşün günahını bil anla
Bazen gözlerinde yaş yerine dökülür derdin kanla
İnsanoğlu nankördür hep yaşar düşünür zanla
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Tövbe ile günahı ancak o paklar
Cümle kullar o kapıda sanki hiç yoklar
Nefis şeytan o kapıya vardırmadan sapıtır saklar
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Kul merak etmez önüne çıkan sokak hangisi
Bir an her şeyi bilir sanır hiç yoktur bir gram bilgisi
Hayat ölümle yaşam arasında bir ölçek çizgisi
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Yükler omzuna dünya âlemin günahını
Bilmez şeytan ile geçirdiği kötü anı
Mezara günahıyla girer sığmaz mezara hiçbir yanı
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Kutsaldır bu can içine nefret sokulması haramdır
Sızım sızım sızlayan ellerimizle açtığımız yaradır
Kul yüzüne bakmaz nefretle sürdüğü hep karadır
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla

Kul Mehmet’im bilmeyiz ölümden sonra ne kalandır
Dünya sanki babamızındır bilmeyiz oda yalandır
Nefis şeytan çamurlu yollarda iyiliklerimizi çalandır
İnsanın imanla olmalı biraz edebi
Bilmezsen günahınla dön ağla yan ağla
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-












İnsan Olmaz Bin Bir Çabayla



Semada yeryüzüne nur yağar
Edepsizlerin yüzüne kor alev düşer
Edepsizlerin yüzüne insan nasıl bakar
Bir gün giderler diye kul huzuru ister
Kul huzurla buluşmayı bekler tutuşur

Helal olmasın edepsize tüm nimetler
Yıkıp bölmek için uğraşan zalimler
Burnunuzda gelsin yediğiniz nimetler
Bir gün giderler diye kul huzuru ister
Kul huzurla buluşmayı bekler tutuşur

Tebessümü bilmez zalim nefretle konuşur
Nefret yüreğine saplansın şeytanla buluşur
Onlarla yaşamak zor gelir onlardır edepsizin uşağı
Bir gün giderler diye kul huzuru ister
Kul huzurla buluşmayı bekler tutuşur


Zordur onların tarifi kalem yazmaz
Sözler kelimeler dersen onlarla olmaz
Yüzlerine bakınca adam oldukları anlaşılmaz
Bir gün giderler diye kul huzuru ister
Kul huzurla buluşmayı bekler tutuşur

Şerefsiz olmak parayla değil desem parayla
Gönül değil ahır içindeki kokuyla sanki yayla
İnsan etmek için uğraşma insan olmaz bin bir çabayla
Bir gün giderler diye kul huzuru ister
Kul huzurla buluşmayı bekler tutuşur

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Muhabbetle Atışmamız




Yaklaşalım yan yana edelim az muhabbet
Muhabbetler daim olsun yaşamayalım hasret
Ayrılık uzun sürerse geç gelir nusret
Çalsın gönül sazlarımız başlasın muhabbet (Kul Mehmet)

İşte yaklaştım gönlüne yakın
Bu güzel muhabbete bir alkış çalın
Aman size diyeyim hasretten uzak kalın
Çalsın gönül sazlarımız başlasın güzel olsun akıbet (Nöbetçi Şair)

Yaklaşıp gelen gönül hoş gelmiş
Tüm güzellikleri almışta gülmüş
Sanki hasretlikle az gönlün ölmüş
Çalsın gönül sazlarımız yağsın başımıza Rahmet

Hoş bulduk dedim Muhabbete başladım
Rahmetle yaklaşmayan şeytanı taşladım
Herkes gülsün diye diye ocakta yemeği haşladım
Çalsın gönül sazlarımız başlarsa hasret az sabret

Asıl zor olan gönüllere girmek budur marifet
Muhabbetsiz hayat çekilmez sonumuz ahiret
Az sev az gülümse muhabbete olma muhalefet
Çalsın gönül sazlarımız başlasın muhabbetle zarafet

Küs olmasın gönüller sen gel affet
Affın sonunda yağar bol bol rahmet
Az çeksen de bu dünyada zahmet
Çalsın gönül sazlarımız muhabbetle çekelim ziyafet

İman ile nefsi şeytanı def et
Sev sevil az insanları gülümset
Hepimizin gideceği yer zaten ahiret
Çalsın gönül sazlarımız başlasın muhabbet
Çektirmeyelim can olan canlara zahmet

Kul Mehmet sözümüz bazen aşarsa meclisten dışarı
Bazen bu getirir bize biraz başarı
Zeytinle beraber yemeyelim kaşarı
Çektirmeyelim can olan canlara zahmet

Nöbetçi şairim geceleri yazarım
Ara sıra uyur sızar kalırım
Genellikle gönüllere şiirler yazarım
Çektirmeyelim can olan canlara zahmet
Başlarına her zaman yağsın nurdan Rahmet

Nöbetçi şairim bir kıta daha söyleyeyim can
Gönüllerde kaçmayalım yan yan

Dünya bildiğimiz iki kapılı han
Ağlayarak girdik gülerek çıkalım ey akmasın kan
Yanmasın kem sözlerle cümle can ey can
Başlarına her zaman yağsın demet demet Rahmet




Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Yaşayamadım



Küheylan gibi koştun ayrılığa bana kaldı utancım
Kahır dolu günlere götürdü rüzgârlar başladı sancım
İnsan kendi gibi bilir herkesi ben böyle sana kandım
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Neydi beni anlımda vurduran bu ihanetin şiddetle
Sanki ben yanıldım seni hep tanıdım samimiyetle
Sana her akşam koşardım iş çıkışı samimiyetle
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Bu güne gelmek için onca gayret sarf ettim bin bir zahmetle
Böyle bir sona gideceğimizi hiç düşünmedim iyi niyetle
Bir parça güzel niyetle yaşayabilirdik aşkı az samimiyetle
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Sen mi aşkımız mı hayat mı beni sınar
O güzel günleri hatırladıkça yüreğim kanar
Hasret kapımda vuslat bana uzakta bakar
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Artık gerek kalmadı vuslata isteyen beni kınar
Zaten kurudu kaldı gönlümde akan pınar
Yıkıldı çürümeye başladı gönlümüzdeki çınar
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Artık söylenecek kalmadı kelime
Aşk bir daha ulaşmaz bu gönlüme
Kim yaklaşır artık benim bu sefil halimle
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

İçimde hala o günlerin silinmez izi var
Yaz günümde başıma yağar tonlarca kar
Bana olmadın bilmem kime oldun yar
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Aşk yar hasreti ile yaşanır budur aşk için önemli neden
Ben değilim odur çekip uzaklara edepsizce giden
Ben değil gönlüm değil odur gönlüm içinde ölen
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Kul Mehmet’im gönlünde aşktır seni perişan eden
Bundan başka bir şey aramam başka bir neden
Bırak yandıkça yansın aşkla hasretle bu beden
Biter hasret güldürür aşk gönlünü çok geçmeden
Kandım yandım yaşayamadım aşkımızı gururla

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


11 Şubat 2016 Perşembe

Hiç Düşünmeden Anılarımızı Bir Köşeye Biriktirdik



Hiç düşünmeden anılarımızı bir köşeye biriktirdik, oysa sevgimizi biriktirmek yeşertmek gerekirken onu gülüşlerimiz ile donatmamız gerekirken, keder dolu sözlerimizle bakışlarımızla  hissiz hislerimizle bir odaya hapis ettik, hiç yarınını yarınımızı düşünmeden amansız nefessiz bıraktık. Şimdi sen bensizlikten, ben sensizlikten yakınarak suçu birbirimizden bulduk oysa ikimizde suçluyduk. Birbirimizin gönlünde aşkı öğrenmeye talip olmak yerine, kendi arzularımızın anlamsız isteklerinin peşinde yerlerde sürükledik, paramparça ettik, onu parçalarken kendimizi parçaladığımızı unuttuk ve şimdi ayrı yollarda ayrı mekânlarda birbirimizden ayrı yaşıyoruz. Gönüldeki yaramız ürperirken gözlerimizde, göremedik hissedemedik şimdi yalnız kaldık.

Şimdi eski günlere dönmeyi arzulamak beklemek boşuna, o günlere dönmeye çalışsak buna değer mi bilemiyorum, oysa o ilk günkü gibi sadece aşkı takip ederek yaşamaya devam etseydik, aşkı incitmeden gururumuzla çepeçevre sardırmasaydık… Vazgeçtik… Bakışlarımız sözlerimiz bize acı verirken, acıyı nasılda hissetmedik farkına varamadık, en sonunda uçuruma düşerken fark ettik bu düşüş anında fark etmek ise fayda vermedi. Sen sen, ben ben olmayı bir kenara bırakarak, biz olamadık biz olamayınca sen ben ayrılık oldu, gidecek aşka doğru yol bulamadık kaybolduk.

Şimdilerde titreyerek üşüyen sıtmaya tutulan sevgimize ilaç çare derman bulmaktan aciz kaldık, bunun sebebi ise birbirimizi görmeye tahammül edemeyen benlik kavgamızın bizi çaresiz ayrı bırakmasına izin vermemiz oldu. Şimdi sen ayrı bir evde, ben ayrı bir şehirde birbirimize bunları itiraf etmekten uzak, gerçi itiraf etsek de ah o tahammülsüzlük sancısını gönlümüzde sökmeden hatta o gönlümüzü yerinden koparırcasına söküp atmadan, bir araya gelmemiz hiç mümkün değil! Artık hecelerinde kelimelerinde kalplerini edepsizce kırdık, onlarda bize fayda sağlamak yerine şimdi suskun kalarak, bizi bir araya getirmekten uzak bizim gibi ayrılık müziğimizle raks ediyorlar haklılar, değer vermez isen değer görmezsin…

 Şimdi anlatacaklarım için karşıma seni alıp söylesem sen dinlemeyeceksin, sende beni çağırsan bunları anlatsan bende dinleyecek halde değilim, bazı güzellikleri anlamak için ondan ayrı kalarak değerini anlamamız gerekir, düşüncesindeyim. Birbirimize söyleyeceklerimizi tam anlamı ile anlayarak dinlememiz şu anda pek mümkün görünmüyor. Yeniden birbirimiz keşif etmeyi özlersek istersek belki yine o zaman birlikte olmayı sorgulayabiliriz, şimdilik beklemekten başka bir şey gelmiyor , beklemek usanarak yerini vuslata bırakana kadar bekleyeceğiz, umarım bu vakit en kısa zamanda gerçekleşir.

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Okuma Canıma Ölmeden Rahmet



Az yaklaş yanıma okuma canıma ölmeden Rahmet
Severken beni yaklaşmadın bana çektirdin onca zahmet
Sessiz sessiz kapıma açtırdın soktun içeriye hasreti
Söyle ey zalim ben şimdi sensiz ne edeceğim
Bu hasret dolu yokluğunla ben kime gideceğim

Bunca yıl yaşadığımız sanki oldu bir öykü
Aşkımızı yaşarken bumuydu gönlümüzde ülkü
Sanki bana sen yedirdin her gün zıkkımın kökü
Desene ben bunca yıl omzumda taşıdım boşa bunca yükü
Viran ettin gittin gönlümdeki köşkü
Bu hasret dolu yokluğunla ben kime gideceğim

Kurudu gönlümde akan aşkın kaynağı
Ettin beni sen yanarken hasret manyağı
Yedin bitirdin ömrüm gibi gönlüde bitti aşkın kaymağı
Onca sözlerinle kandırdın demek ki onlar ağız söz kalabalığı
Hırçın yel gibi geldin estin gittin yıktın evim ocağı
Bu hasret dolu yokluğunla ben kime gideceğim

Sana gönlümde aşkı sundum elimle tek tek
Sen bana sevmeyen gönlünle hep attın kötek
Söyle ey zalim bu acılarımla hangi tabibe ben gidem
Bu hasreti yaşarken hangi viran evler içinde ölem
Yaprak yaprak sararıp hangi toprağa düşem
Bu hasret dolu yokluğunla ben kime gideceğim

Beni sevmiyordun ne diye güldün madem
Kurudu gönül obamda açmıyor artık çiğdem
Solan benzimi görenlere ben söyle ne diyem
Çömeldim yollarda izini ararım gönlüme ne söyleyem
Ancak bir mezar eşem içine girem öldüm diyem
Bu hasret dolu yokluğunla ben kime gideceğim

Kul Mehmet’im yaşamadın say bunu kalma naçar
Rahman bir kapı kapatır beş tane açar
Güzel günler bak işte sana karşıda bakar
Koş mutluluğa hasreti kim koluna takar
Bul kul artık hasretle değiş mutlulukla yatar
Hasret dolu yokluğun bitti artık sen kime gidersen git

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç