Şiir edebiyat öykü deneme güncel edebiyat aşk şiirleri,hayat,evet,röportaj,gönülden şiirler,...
Bu Blogda Ara
8 Şubat 2016 Pazartesi
Can dediğin nedir ey can
Can dediğin nedir ey can
İnsanların içinde gezdiği bir han
Sen onu bir et parçası san
İçinde dünya dolu sır saklı
Bu sır kâmili irfan kul için menzil imiş
Sanma sen kendini insanlardan ayrı
Gönül’e sokmamalı o asalakları
Bazen yüklenir o efkârı
Önünde durmaz yıkar dağları
Bu sır kâmili irfan kul için menzil imiş
Menzil dersen ötelere hayranlıkla yürüyüşmüş
Ötelere varmadan geniş yolda düşünüşmüş
Ölmeden önce gerçekten dirilişmiş
Merhametle sevip merhametli görünüşmüş
Bu sır kâmili irfan kul için menzil imiş
Kâmili irfanlı kul yolu görür hayran kalır
Diğer kullar aşırı sevgisiyle deli sanır
Kul değimliyiz bizler düşünmeden yanılır
Sarp yollara ancak iman ile dayanılır
Bu sır kâmili irfan kul için menzil imiş
Haktan ayrı yolar dikenli çamur imiş
Hakkı görmeyen göz yanılır imiş
Bazı kullar aklını peynirle yemiş
Hak yolunu gören kâmili irfan kul durmadan yürümüş
Bu sır kâmili irfan kul için menzil imiş
Kul Mehmet’im durma ara dost yüzünü gör
Dostun gönlündeki merhameti al gönlüne ör
Hak yolunda yürümeyenler zaten kör
Malını gönülde ver ol sen bonkör
Bu sır kâmili irfan kul için menzil imiş
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
Şair işte buralarda başlar öykün
Bu işin okulu yok
Şiir yazan dersen çok
Okuyan ara bulamazsın
yok
Üzülmeyelim bir gün
olur mu okuyan çok
Yaz yaz kalemin gönlün
olsun tok
Yamuk olsa da neremiz
düzgün çok
Heceler olmasın sana
küskün sanma yok
Üzülmeyelim bir gün
olur mu okuyan çok
Sen gönülleri sev
yazmaya ol düşkün
Ancak yazmak böyle olur
mümkün
Haydi, yazarak nefreti
dünyada sökün
Üzülmeyelim bir gün
olur mu okuyan çok
Şair işte buralarda
başlar öykün
Eteklerindeki taşları
durma dökün
Gönülde hissederek
yazmak mümkün
Üzülmeyelim bir gün
olur mu okuyan çok
Derdi alır şair dertli
yazar
Neşeyi alır şair neşeli
yazar
Gönlünde ne varsa azar azar yazar
Üzülmeyelim bir gün
olur mu okuyan çok
Dünyanın her köşesi
şaire zaten alan
Şair şiirleri heceleri
gönlü ile gönüllere dolan
Ara bak incele
hecelerinde hiç bulunmaz yalan
Üzülmeyelim bir gün
olur mu okuyan çok
Günlerden ne olursa
yazar bilmez o Pazar
Gönlünde halkın derdini
hece hece yazar
Gece uykusu gelince
sanmayın odur yatan
Üzülmeyelim bir gün
olur mu okuyan çok
Kul Mehmet’im gönlümüzü
elimize aldık yazdık
Rahman gönül’e dokundu
yazdık sanmayın yolda kaldık
Sevdik yazdık yazdık
sevdik kalemle gönlümüzü elimize aldık
Üzülmeyelim bir gün
olur okuyan çok hem de çok çok
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
7 Şubat 2016 Pazar
Aradım Buldum Kapkara Taşları Sen Diye Ben Gönlüme Bağladım
Sana gönül bahçemde
aylarca bin bir titizlikle güller yetiştirdim koklarsın diye kendi ellerimle,
burcu burcu sen koksun istedim, bekledim gelir kokunu verirsin dedim ben
severek o tatlı sen ben kokan gülüşünle, aylarca bekledim gelirsin diye,
beklerken neler çektim ben bir bilsen. Gözlerim kor bir ateşin içinde yanmayı
göze alarak yollarını gözledi. Ne sen geldin nede senin için yetiştirdiğim
güller yetişti soldular terk edişinle. Gözlerden uzak bir sevdiğim var demiştim,
şimdi uzaklarda bana yar olmayan bir sevgilim var.
Aradım buldum kapkara
taşları sen diye ben gönlüme bağladım kara bahtım gibi kara gözlerin kapkara
saçların gibi. Ayrılık hasretiyle bu yaralı gönlümü dağladım, Gelirsin diye
gönlümde sana bu aşkımı sakladım, Yine sen gelmedin, senin için yetiştirdiğim
güller yetişti soldular gönlüm ile senin terk edişinle artık ben oldum bir
zavallı terk edilmiş bir âşık. Ah bu aşk senin gönlünde gülümseyerek, seni hep
gülümseterek yanağıma o bal dudaklarından öpücükler bırakmasını istedim, hiç olmadı,
sanki öpücüğü tokat olarak aldı, yüreğime bir Osmanlı tokat’ı vurarak seninle
birlikte terk etti gitti.
Aylarca rüzgârlarla
haber saldım duymadın çağrımı, kor alev yakan hasretinle beni bıraktın
ellerinle sırtımdan hançerledin paramparça ettin sen bu bağrımı, oysa ben seni
severken aşk ile yıkmıştım gönlümdeki yüksek dağlarımı. Ne sen geldin ne güller
yetişti soldular vefasızlığınla terk edişinle, oysa ben sana gözümü kırpmadan ömrümü
hayatımı verdim sana o gülüşünün uğruna. Bekledim bekledim bir gün yaslamadın
omzuma o zülfün saçlarınla acaba ne gitti zoruna başını omzuma yaslamadın.
Bende bir gün koşarak sevinçle gül sinene yaslanamadım hiç sarılamadım o sen
kokan boynuna, Yine sen gelmedin ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk
edişinle.
Sana günlerce bin bir
dil ile yalvardım gitme diye sana bin kere, sen seni seven bu gönlümü beni yıktın
geçtin bitirdin gittin göz göre göre, gözyaşlarımla doldurdum taştı gönlümdeki dere,
Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle, kul Mehmet’in boşa
gitti tüm uğraşlarım emekleri boşuna, görmedin arzularını peşinde koştun
gittin.
Giderken belki güldün
bu çaresizliğim gitti sanki çok hoşuna, Ne diye terk ettin gittin beni bilmem
beni sen ne uğruna, Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle.
Kuruyan güllerin arasına gönlümü koydum aşkımı koydum, toprağa gömdüm, güllerle
yeniden yeşersin diye, ya da sonsuza kadar çürüsün diye, aynı sen gibi… Benimki
toprağa gömülmeye layık yüreğime hapis olmuş bir aştı bana ve sana faydası
olmayan.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
Soldular Terk Edişinle
Sana gönül bahçemde
güller yetiştirdim ellerimle
Gelir kokunu verirsin
dedim ben severek gülüşünle
Aylarca bekledim
gelirsin diye neler çektim bir bilsen
Ne sen geldin ne güller
yetişti soldular terk edişinle
Kapkara taşları sen
diye ben gönlüme bağladım
Ayrılık hasretiyle bu
yaralı gönlümü dağladım
Gelirsin diye gönlümde
sana bu aşkımı sakladım
Ne sen geldin ne güller
yetişti soldular terk edişinle
Aylarca rüzgârlarla
haber saldım duymadın çağrımı
Hasretinle beni
bıraktın hançerledin sen bu bağrımı
Seni severken aşk ile
yıkmıştım gönlümdeki dağlarımı
Ne sen geldin ne güller
yetişti soldular terk edişinle
Ben ömrümü hayatımı
verdim sana o gülüşünün uğruna
Bir gün yaslamadın
omzuma o zülfün saçlarınla ne gitti zoruna
Bir gün koşarak hiç
sarılamadım o sen kokan boynuna
Ne sen geldin ne güller
yetişti soldular terk edişinle
Sana günlerce yalvardım
gitme diye bin kere
Sen beni yıktın geçtin
bitirdin göz göre göre
Gözyaşlarımla doldurdum
taştı gönlümdeki dere
Ne sen geldin ne güller
yetişti soldular terk edişinle
Kul Mehmet’im boşa
gitti tüm uğraşlarım boşuna
Giderken belki güldün
çaresizliğim gitti sanki hoşuna
Ne diye terk ettin
gittin beni bilmem ne uğruna
Ne sen geldin ne güller
yetişti soldular terk edişinle
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
6 Şubat 2016 Cumartesi
Aşkımız Olsun Bize Yön
Kör olsa hislerim bilir hisseder gelir
Sağır değilsin ey güzel gönlüme dön
Seven sevdiğini gönlünde bilir
Güzel yârim gel aşkımız olsun bize yön
Aşk ile çarpmayan gönül söner
Gel bağdaş kuralım otağıma
Pişman olan âşık gider geri döner
Gel seni sarayım bağrıma
Güzel yârim gel aşkınla bana dön
Seven sevdiğinin acıtmaz canını
Kollarında severken dönmez sırtını
yanını
Hiç unutur mu güzel yârin bakışını
Duyar fısıltı bile olsa sesini
haykırışını
Güzel yârim gel aşkınla bana dön
Bir ömür boyu gözlerinin içine baksam
Küçük bir çocuk gibi yanında dursam
Bir lokma aş ile gülüşü sende bulsam
Seni terk edersem ben solsam
Güzel yârim gel aşkımız olsun bize yön
Kul Mehmet’im âşık gezer sevdiğinin
neşesiyle
İnsan yaşar aşkı ile onur hasiyetiyle
Âşık sevdiğine sahip çıkar var
kuvvetiyle
Bütün sıkıntılar biter elbet
el birliğiyle
Güzel yârim gel aşkımız olsun bize yön
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
1.bölüm- Anlayamamanın Uçurumunda Gezmek.
-Ben seni anlayamıyorum, boş düşünsem de
bardağın dolu tarafından baksam da seni anlayamıyorum! Kasanda binler milyar dolar paran
var, hala sorduklarında param yok diyorsun, aç ve sefil bir halde yaşıyorsun!
-Sen bilmezsin?
-Neyi bilmiyormuşum?
-Akıllı olmayı!
-Neyin akıllı olmasını?
-Parayı kazanacaksın ama harcamayacaksın,
rahmetli babam söylerdi.
-Senin baban deliydi, sen de bende herkeste
bunu biliyordu. Hem ne demek kazanıp harcamayacaksın? Harcamadıktan sonra ne
diye kazanıyorsun?
-Daha zor günler için, saklıyorum.
-Haline bir bak, bundan daha zor gün mü olur?
-Babama söz söyletmem, o akıllı bir deliydi.
-Şimdi başka bir yerimle güleceğim ortalık
kokuya vereceğim… Delinin akıllısı mı olur?
-Bilmiyorsun sen, şimdi kıtlık olsa ne
yiyeceksin?
-Ne bileyim, sen ne yiyeceksin? Kıtlık
olduğunda ortalıkta para ile alınacak ne olabilir ki, adı üstünde kıtlık…
Anladım sen kâğıtları yiyeceksim!
-Lütfen ,dalga geçme.
-Ne dalgası deli, Paranla yiyecek alıp bir
kenara koysan anlayacağım… Üstelik duyduğuma göre nerede aklı kıt insanlar varsa
para vererek ortalığı karıştırdığını, kavga dövüş ile insanları birbirine
düşürerek öldürterek pisliklerle uğraştığını öğrendim. Ne anlıyorsun zevk mi
alıyorsun?
-Yine bilemedin, insanları birbirine
düşürerek, kavgaya sokarak etrafı yıkarak şirketlerimi büyütüyorum, ben kum,
çimento ve silah fabrikalarımı nasıl kurduğumu sanıyorsun?
-Kurdunda ne oldu, tek başına, insanlar seni gördüğünde
bir pislik gibi suratına bakıldıktan sonra, paraları kasalarda binlerce
insanın günahına girerek kazandıktan sonra ,hiçbir değeri yok ki.
-Bilmiyorsun sen!
-Sen biliyorsun da ne oluyor, bir gün bir
akşam şöyle gülümseyerek oturduğun bir anın var mı?
-Şee… Şeyy, yok ama hep düşünüyorum, zihnimi
taze tutuyorum.
-İnsanların geleceğini yok etmeyi düşünerek mi?
Şaşırıyorum, senin beyninde hayvan beynimi var, düşünceler fikirler nasıl nereye
vurarak, sana bu vahşeti yansıtıyor anlamış değilim.
-Gerçek olan gerçek aklın aynasına çarparak,
yansıyor.
-Yanılıyorsun gerçekler bunlar değildir ki.
Aklındaki düşünce ve dilindeki sözler sadece alevlendirmeyi hatırlatıyor, yıkmayı gösteriyor,
kötülüğün merkezinde aptalca düşüncelerin pislik dolu, kokuşmuş fikirlerin içine
batarak çıkarak yürürken senide pisliğin içine çekiyor. Bir insanın duruşu yaşayışı
güzel fikirleri insanların mutlu geleceğini düşünme ile anlam kazanır. Duygulara
yer vermeyen, insan varlığının yarınlarını güzelleştirmeyen her düşünce fikir,
hatta insan olsun değersiz bir insandır. İnsan denilince, aşk sevgi iyililik
merhamet akla gelir. Oysa insanlar seni gördüğünde tiksinerek suratına bakıyorlar.
Sadece satın aldığın o satılık insan olmayan insan kılığındaki adiler dışında.
-Hayat bunu gerektiriyorsa, şirketlerimin
çoğalması bunu gerektiriyorsa…
-Neyi gerektiriyorsa bu çok saçma, bak bana,
senden huzurluyum ve mutluyum, senin kazancının yüzde binde birini kazanamasam da
çok şükür huzurum rahatım sevenlerim var. Vahşi bir köpek gibi saldıran insan olamaz,
insan olanda vahşi bir köpek gibi olamaz, anlatabiliyor muyum? Cevher, yani
insanlık o insanın içinde var oldukça insandır, içi boş nefret dolu olana insan
denilmez ki.
-Cevher dediğin insan içinde taşınmaz, kasalarda
ellerde taşınır ve saklanması gerekir.
-Yanlış biliyorsun zaten senin dünyaya gelmende
yanlış, tıpkı o deli vicdansız baban gibi.
-Şimdi benim tek dostum olmazsan, ben bunları
yanlış anlayacağım.
-Dostun değilim sadece küçükken, bazı
değerleri öğrenmeden öncesine kadar… Sana acıdığım için yanındayım ben. Sana o
kadar güzel sözler söylüyorum, hala algılamada sorun yaşıyorsun. Gerçi önce
insan kavramını öğrenmen lazım ki, insan olasın oda senden yok! Tanımlanma algın
sıfır hiç çalışmıyor, kazandığın para ile karnı doyurmayan, sen aç kalınca
tanımlama algılama hissetme ve diğerlerini ekmek diye yiyorsun o nedenle bunlar
sende hiç yok. Sen insanı değerlerle arana koyduğun aklında, varlık olarak isimlendiremediğin
saçmalıkların peşinde koşuyorsun.
-Hayır, var olmanın peşindeyim.
-Bu mudur var olma? Yıkarak var olunmaz,
yıkarak yıkılır insan. Sende uzlaşma tanımlanması duygusu hiç yok, ben seninle
boşa konuşuyorum, zamanımı boşa harcıyorum.
-Sen şimdi bana duygusuz mu diyorsun, el ile
tutulmayan ve gösterilmeyenlerin peşinde koşarak zamanımı boşa harcamamı benden
bekleme.
-Zaten bekleme hata, şimdi el ile tutulmayan diyorsun,
bana para kazanırken duyduğun o gururu gösterebilir misin desem hayır diyeceksin,
demek ki bazı şeyler gösterilmez yaşanılır ve hissedilir, sen iç âleminde neyi
tarif edemesen onu yaşayarak öğrenirsin ve bu öğrendiğin güzelliği herkesin
yaşamasın istersin ve buna da insanlık denir. Sende kavrama kapasitesi hiç yok.
Denge unsuru sende neyse…
Devam edecek İnşallah
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-Piçlik İle Hiçlik Aynı Şey
Yaygaracı insanlar
etrafımızı sarmış
Tüm kötülükler
yüreklerini sarmış
Akılsız iken
çok akılsızlığına güvenmiş
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Yalvarırken kötülük
beni seçme diye
Kötülüğü seçer
edepsizce güler sanki hediye
İyilik gülümser
gel der yanıma der benim hediye
Edepsiz kaçar
iyilikten akılsız hüner diye
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
İyilik kapıyı
açıp içeriye girince olur
Kuru sözlerle
sadece aptallık olur
Kara çamura
batmış sözle iyilik olmaz
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Haydi, sök
at gönlünde tüm nefretleri
Seni sevmesin
kötü niyetli birileri
Dağlarda ceylanlar
kana bulamış niceleri
Gör artık
yeter nefretleri
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Gelin iyiliklere
güzel enginlere varalım
Kanayan yaraları
birlikte saralım
Cennet bahçesinde
açan güller olalım
Nefret ateşi
ile sönmeyelim
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Kaçınılmaz yıkıştır
nefret
Nasıl yaşanır
onunla hayret
Haydi, bir
insanı sende gülümset
Dert yolunda
biraz sabret
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Kimisi içlik
yerine piçlik giyiniyor
Kıçına batınca
da yandım diyor
Piçlik yangına
su yok bunu bilmiyor
Yandıkça yanıyor
eriyor
Kendiside ömrü
de yok olup gidiyor
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Piçlik ile
hiçlik aynı şey
Sana söylüyorum
hey
O elindeki
kazık gibi şey ney?
Dene önce
kendinde yapılmasın kör deney
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Yakmak sizin
için olabilir zevk
Cehennemde yanarken
o zaman iste size şevk
Yanmak
anlarsınız çok mu zevkli
Ah olamadınız
aslan yürekli
Hiçlik size
ait sürekli
İyiyi kötüyü
seçememiş sap gibi ortada kalmış
Mehmet
Aluç-Kul Mehmet-
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Yayınlarım
Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?
Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç
-
1847’de Manisa'nın Kırkağaç ilçesi Gelenbe kasabasında dünyaya geldi. 1912'de aynı kasabada yaşamını yitirdi. Asıl ismi Mehme...
-
Aşık Reyhani 1932 yılında Hasankale'nin Alvar köyünde doğdu. Asıl adı Yaşar Yılmaz'dır. İran'dan göçen babası ...
-
Yunus gelirde hakka doğru yürünmez mi? Gözlerde yaş akarda Yunus görmez mi? Hak yolda hakla olan Yunus görünmez mi? Hak yol...