Bu Blogda Ara

7 Şubat 2016 Pazar

Aradım Buldum Kapkara Taşları Sen Diye Ben Gönlüme Bağladım




Sana gönül bahçemde aylarca bin bir titizlikle güller yetiştirdim koklarsın diye kendi ellerimle, burcu burcu sen koksun istedim, bekledim gelir kokunu verirsin dedim ben severek o tatlı sen ben kokan gülüşünle, aylarca bekledim gelirsin diye, beklerken neler çektim ben bir bilsen. Gözlerim kor bir ateşin içinde yanmayı göze alarak yollarını gözledi. Ne sen geldin nede senin için yetiştirdiğim güller yetişti soldular terk edişinle. Gözlerden uzak bir sevdiğim var demiştim, şimdi uzaklarda bana yar olmayan bir sevgilim var.

Aradım buldum kapkara taşları sen diye ben gönlüme bağladım kara bahtım gibi kara gözlerin kapkara saçların gibi. Ayrılık hasretiyle bu yaralı gönlümü dağladım, Gelirsin diye gönlümde sana bu aşkımı sakladım, Yine sen gelmedin, senin için yetiştirdiğim güller yetişti soldular gönlüm ile senin terk edişinle artık ben oldum bir zavallı terk edilmiş bir âşık. Ah bu aşk senin gönlünde gülümseyerek, seni hep gülümseterek yanağıma o bal dudaklarından öpücükler bırakmasını istedim, hiç olmadı, sanki öpücüğü tokat olarak aldı, yüreğime bir Osmanlı tokat’ı vurarak seninle birlikte terk etti gitti.


Aylarca rüzgârlarla haber saldım duymadın çağrımı, kor alev yakan hasretinle beni bıraktın ellerinle sırtımdan hançerledin paramparça ettin sen bu bağrımı, oysa ben seni severken aşk ile yıkmıştım gönlümdeki yüksek dağlarımı. Ne sen geldin ne güller yetişti soldular vefasızlığınla terk edişinle, oysa ben sana gözümü kırpmadan ömrümü hayatımı verdim sana o gülüşünün uğruna. Bekledim bekledim bir gün yaslamadın omzuma o zülfün saçlarınla acaba ne gitti zoruna başını omzuma yaslamadın. Bende bir gün koşarak sevinçle gül sinene yaslanamadım hiç sarılamadım o sen kokan boynuna, Yine sen gelmedin ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle.

Sana günlerce bin bir dil ile yalvardım gitme diye sana bin kere, sen seni seven bu gönlümü beni yıktın geçtin bitirdin gittin göz göre göre, gözyaşlarımla doldurdum taştı gönlümdeki dere, Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle, kul Mehmet’in boşa gitti tüm uğraşlarım emekleri boşuna, görmedin arzularını peşinde koştun gittin.

Giderken belki güldün bu çaresizliğim gitti sanki çok hoşuna, Ne diye terk ettin gittin beni bilmem beni sen ne uğruna, Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle. Kuruyan güllerin arasına gönlümü koydum aşkımı koydum, toprağa gömdüm, güllerle yeniden yeşersin diye, ya da sonsuza kadar çürüsün diye, aynı sen gibi… Benimki toprağa gömülmeye layık yüreğime hapis olmuş bir aştı bana ve sana faydası olmayan.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-






Soldular Terk Edişinle




Sana gönül bahçemde güller yetiştirdim ellerimle
Gelir kokunu verirsin dedim ben severek gülüşünle
Aylarca bekledim gelirsin diye neler çektim bir bilsen
Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle

Kapkara taşları sen diye ben gönlüme bağladım
Ayrılık hasretiyle bu yaralı gönlümü dağladım
Gelirsin diye gönlümde sana bu aşkımı sakladım
Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle

Aylarca rüzgârlarla haber saldım duymadın çağrımı
Hasretinle beni bıraktın hançerledin sen bu bağrımı
Seni severken aşk ile yıkmıştım gönlümdeki dağlarımı
Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle

Ben ömrümü hayatımı verdim sana o gülüşünün uğruna
Bir gün yaslamadın omzuma o zülfün saçlarınla ne gitti zoruna
Bir gün koşarak hiç sarılamadım o sen kokan boynuna
Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle

Sana günlerce yalvardım gitme diye bin kere
Sen beni yıktın geçtin bitirdin göz göre göre
Gözyaşlarımla doldurdum taştı gönlümdeki dere
Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle

Kul Mehmet’im boşa gitti tüm uğraşlarım boşuna
Giderken belki güldün çaresizliğim gitti sanki hoşuna
Ne diye terk ettin gittin beni bilmem ne uğruna
Ne sen geldin ne güller yetişti soldular terk edişinle
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-





6 Şubat 2016 Cumartesi

Aşkımız Olsun Bize Yön




Kör olsa hislerim bilir hisseder gelir
Sağır değilsin ey güzel gönlüme dön
Seven sevdiğini gönlünde bilir
Güzel yârim gel aşkımız olsun bize yön

Aşk ile çarpmayan gönül söner
Gel bağdaş kuralım otağıma
Pişman olan âşık gider geri döner
Gel seni sarayım bağrıma
Güzel yârim gel aşkınla bana dön

Seven sevdiğinin acıtmaz canını
Kollarında severken dönmez sırtını yanını
Hiç unutur mu güzel yârin bakışını
Duyar fısıltı bile olsa sesini haykırışını
Güzel yârim gel aşkınla bana dön

Bir ömür boyu gözlerinin içine baksam
Küçük bir çocuk gibi yanında dursam
Bir lokma aş ile gülüşü sende bulsam
Seni terk edersem ben solsam
Güzel yârim gel aşkımız olsun bize yön

Kul Mehmet’im âşık gezer sevdiğinin neşesiyle
İnsan yaşar aşkı ile onur hasiyetiyle
Âşık sevdiğine sahip çıkar var kuvvetiyle
Bütün sıkıntılar biter elbet el birliğiyle
Güzel yârim gel aşkımız olsun bize yön
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-



1.bölüm- Anlayamamanın Uçurumunda Gezmek.

 


-Ben seni anlayamıyorum, boş düşünsem de bardağın dolu tarafından baksam da seni anlayamıyorum! Kasanda binler milyar dolar paran var, hala sorduklarında param yok diyorsun, aç ve sefil bir halde yaşıyorsun!
-Sen bilmezsin?
-Neyi bilmiyormuşum?
-Akıllı olmayı!
-Neyin akıllı olmasını?
-Parayı kazanacaksın ama harcamayacaksın, rahmetli babam söylerdi.
-Senin baban deliydi, sen de bende herkeste bunu biliyordu. Hem ne demek kazanıp harcamayacaksın? Harcamadıktan sonra ne diye kazanıyorsun?
-Daha zor günler için, saklıyorum.
-Haline bir bak, bundan daha zor gün mü olur?
-Babama söz söyletmem, o akıllı bir deliydi.
-Şimdi başka bir yerimle güleceğim ortalık kokuya vereceğim… Delinin akıllısı mı olur?
-Bilmiyorsun sen, şimdi kıtlık olsa ne yiyeceksin?
-Ne bileyim, sen ne yiyeceksin? Kıtlık olduğunda ortalıkta para ile alınacak ne olabilir ki, adı üstünde kıtlık… Anladım sen kâğıtları yiyeceksim!
-Lütfen ,dalga geçme.
-Ne dalgası deli, Paranla yiyecek alıp bir kenara koysan anlayacağım… Üstelik duyduğuma göre nerede aklı kıt insanlar varsa para vererek ortalığı karıştırdığını, kavga dövüş ile insanları birbirine düşürerek öldürterek pisliklerle uğraştığını öğrendim. Ne anlıyorsun zevk mi alıyorsun?
-Yine bilemedin, insanları birbirine düşürerek, kavgaya sokarak etrafı yıkarak şirketlerimi büyütüyorum, ben kum, çimento ve silah fabrikalarımı nasıl kurduğumu sanıyorsun?
-Kurdunda ne oldu, tek başına, insanlar seni gördüğünde bir pislik gibi suratına bakıldıktan sonra, paraları kasalarda binlerce insanın günahına girerek kazandıktan sonra ,hiçbir değeri yok ki.
-Bilmiyorsun sen!
-Sen biliyorsun da ne oluyor, bir gün bir akşam şöyle gülümseyerek oturduğun bir anın var mı?
-Şee… Şeyy, yok ama hep düşünüyorum, zihnimi taze tutuyorum.
-İnsanların geleceğini yok etmeyi düşünerek mi? Şaşırıyorum, senin beyninde hayvan beynimi var, düşünceler fikirler nasıl nereye vurarak, sana bu vahşeti yansıtıyor anlamış değilim.
-Gerçek olan gerçek aklın aynasına çarparak, yansıyor.
-Yanılıyorsun gerçekler bunlar değildir ki. Aklındaki düşünce ve dilindeki sözler sadece alevlendirmeyi hatırlatıyor, yıkmayı gösteriyor, kötülüğün merkezinde aptalca düşüncelerin pislik dolu, kokuşmuş fikirlerin içine batarak çıkarak yürürken senide pisliğin içine çekiyor. Bir insanın duruşu yaşayışı güzel fikirleri insanların mutlu geleceğini düşünme ile anlam kazanır. Duygulara yer vermeyen, insan varlığının yarınlarını güzelleştirmeyen her düşünce fikir, hatta insan olsun değersiz bir insandır. İnsan denilince, aşk sevgi iyililik merhamet akla gelir. Oysa insanlar seni gördüğünde tiksinerek suratına bakıyorlar. Sadece satın aldığın o satılık insan olmayan insan kılığındaki adiler dışında.
-Hayat bunu gerektiriyorsa, şirketlerimin çoğalması bunu gerektiriyorsa…
-Neyi gerektiriyorsa bu çok saçma, bak bana, senden huzurluyum ve mutluyum, senin kazancının yüzde binde birini kazanamasam da çok şükür huzurum rahatım sevenlerim var. Vahşi bir köpek gibi saldıran insan olamaz, insan olanda vahşi bir köpek gibi olamaz, anlatabiliyor muyum? Cevher, yani insanlık o insanın içinde var oldukça insandır, içi boş nefret dolu olana insan denilmez ki.
-Cevher dediğin insan içinde taşınmaz, kasalarda ellerde taşınır ve saklanması gerekir.
-Yanlış biliyorsun zaten senin dünyaya gelmende yanlış, tıpkı o deli vicdansız baban gibi.
-Şimdi benim tek dostum olmazsan, ben bunları yanlış anlayacağım.
-Dostun değilim sadece küçükken, bazı değerleri öğrenmeden öncesine kadar… Sana acıdığım için yanındayım ben. Sana o kadar güzel sözler söylüyorum, hala algılamada sorun yaşıyorsun. Gerçi önce insan kavramını öğrenmen lazım ki, insan olasın oda senden yok! Tanımlanma algın sıfır hiç çalışmıyor, kazandığın para ile karnı doyurmayan, sen aç kalınca tanımlama algılama hissetme ve diğerlerini ekmek diye yiyorsun o nedenle bunlar sende hiç yok. Sen insanı değerlerle arana koyduğun aklında, varlık olarak isimlendiremediğin saçmalıkların peşinde koşuyorsun.
-Hayır, var olmanın peşindeyim.
-Bu mudur var olma? Yıkarak var olunmaz, yıkarak yıkılır insan. Sende uzlaşma tanımlanması duygusu hiç yok, ben seninle boşa konuşuyorum, zamanımı boşa harcıyorum.
-Sen şimdi bana duygusuz mu diyorsun, el ile tutulmayan ve gösterilmeyenlerin peşinde koşarak zamanımı boşa harcamamı benden bekleme.
-Zaten bekleme hata, şimdi el ile tutulmayan diyorsun, bana para kazanırken duyduğun o gururu gösterebilir misin desem hayır diyeceksin, demek ki bazı şeyler gösterilmez yaşanılır ve hissedilir, sen iç âleminde neyi tarif edemesen onu yaşayarak öğrenirsin ve bu öğrendiğin güzelliği herkesin yaşamasın istersin ve buna da insanlık denir. Sende kavrama kapasitesi hiç yok. Denge unsuru sende neyse…

Devam edecek İnşallah
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Piçlik İle Hiçlik Aynı Şey





Yaygaracı insanlar etrafımızı sarmış

Tüm kötülükler yüreklerini sarmış

Akılsız iken çok akılsızlığına güvenmiş

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



Yalvarırken kötülük beni seçme diye

Kötülüğü seçer edepsizce güler sanki hediye

İyilik gülümser gel der yanıma der benim hediye

Edepsiz kaçar iyilikten akılsız hüner diye

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



İyilik kapıyı açıp içeriye girince olur

Kuru sözlerle sadece aptallık olur

Kara çamura batmış sözle iyilik olmaz

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



Haydi, sök at gönlünde tüm nefretleri

Seni sevmesin kötü niyetli birileri

Dağlarda ceylanlar kana bulamış niceleri

Gör artık yeter nefretleri

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



Gelin iyiliklere güzel enginlere varalım

Kanayan yaraları birlikte saralım

Cennet bahçesinde açan güller olalım

Nefret ateşi ile sönmeyelim

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



Kaçınılmaz yıkıştır nefret

Nasıl yaşanır onunla hayret

Haydi, bir insanı sende gülümset

Dert yolunda biraz sabret

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



Kimisi içlik yerine piçlik giyiniyor

Kıçına batınca da yandım diyor

Piçlik yangına su yok bunu bilmiyor

Yandıkça yanıyor eriyor

Kendiside ömrü de yok olup gidiyor

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



Piçlik ile hiçlik aynı şey

Sana söylüyorum hey

O elindeki kazık gibi şey ney?

Dene önce kendinde yapılmasın kör deney

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış



Yakmak sizin için olabilir zevk

Cehennemde yanarken o zaman iste size şevk

Yanmak anlarsınız çok mu zevkli

Ah olamadınız aslan yürekli

Hiçlik size ait sürekli

İyiyi kötüyü seçememiş sap gibi ortada kalmış

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Ben Zehir mi İçtim





Kandırdı beni hain gözlerin
Boşa mıydı tüm sözlerin
Kırıldı gidişinle dizlerim
Aşk diye ben zehir mi içtim
Kefenimi sen giderken kendi elinle biçtin

Ne söyleyim ben gidişine
Hasret kaldım gülüşüne
Kırıldı dizlerim gelemedim peşinde
Aşk diye ben zehir mi içtim
Kefenimi sen giderken kendi elinle biçtin

İnsanın eceli kefeniyle gezermiş peşinde
Bazen ecel gelmeden kul ölürmüş gönlünde
Mutluluk beklerken dertler gelirmiş peşinde
Aşk diye ben zehir mi içtim
Kefenimi sen giderken kendi elinle biçtin

Artık ben değilim kendimde
Mutlu olamadım ben gönlümde
Mutluluğu bulamadım acep saklı neyin içinde
Aşk diye ben zehir mi içtim
Kefenimi sen giderken kendi elinle biçtin

Bu gönlüm yanıyor alevler içinde
Kavuşur muyum yâre günün birinde
İnsanın sağlığı da olacak yerli yerinde
Aşk diye ben zehir mi içtim
Kefenimi sen giderken kendi elinle biçtin

Kul Mehmet’im yaşama derbederliği
Aşkın buymuş diyemem ölçeği
Vefasız ne yapsın aşk olamadı yar aşkın çiçeği
Aşk diye ben zehir mi içtim
Kefenimi sen giderken kendi elinle biçtin

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç