Bu Blogda Ara

27 Ocak 2016 Çarşamba

Ah Çekincenin Karanlık Yüzü



Sıkıştım kaldım dar anlamlı sözlerin arasında
Koşup gelsen kurtarsan beni bu esaretten
Ah uyumsuzluk uçurumuna düşmüşken
Koşup gelmeni istemem abes
Senin koşup gelmende imkânsız
Gözyaşlarımla ıssız evimdeyim
Ayrılık ölüme bedel
Vuslatı gömdük kara toprağa
Koşup gelmeni istemem abes
Senin koşup gelmende imkânsız
Ah çekincenin karanlık yüzü
Az aydınlık olsan bana
Koşar gelirim ben sana
Geniş dar kavramlı düşüncelerin
Arasında kaldım
 Paramparça yüreğim
Ne yöne dönsem önüm kapalı
Yıksam çekinceyi koşsam sana
Sarar mısın bilmem
Açar mısın kapını
Ah farklı anlamlar
Tek bir anlam yüklenseniz
Anlasam görsem yârin niyetini
Saplarsın yüreğime paslı hançerini
Uzatsan elini
Aramızdaki kapalı kapıyı açsan
Benden tarafda kapının kolu yok
Azalıyor kelimelerim hecelerim
Havasız kalıyorum nefessiz
Feryadımda sen
Düşlerimde sen
Sana çağrışım yapmıyor mu?
Doğan güneş
Baharlar
Açan çiçekler
Ah bir çözülsen
Anlasan beni
Anlasam bende seni hemen
Fikrimiz arasında olsa bir bağlantı
Sarılsa birbirine
Sarılsak birbirimize neşeyle
Aşmalıyız kurallarımızı
Yıkmalıyız
Onlar bizi yıkarken
Neden yıkmıyoruz
Kör müyüz?
Gözlerin ruhuma hitap etse
Ben seni kollarıma sarsam
Yolun ah bir kapalı yoluma uğrasa
Varsam senin mukaddes yoluna
İline şehrine gönül vatanına
İçinde miyim gönlünün
Dışın damıyım gözlerinin
Ah bir görebilsem
Ah farklı anlamlar
Tek bir anlam yüklenseniz
Anlasam görsem yârin niyetini
Yıkılın karşımda farklı anlamlar
Yârin niyeti ile geçin karşıma
Kaldım kargaşa karmaşa içinde
Sizler sanki bir değirmen
Öğütürken beni aklımı hislerimi
Yıkılın gidin yanımda
Varın yârin yanına
Gönlümdeki aşkının çağrışımını söyleyin
Gösterin
Hissettirin
Boşuna başımda Azrail gibi beklemeyin

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Nöbetçi Şair



Şair emekli olunca
Zamanı da bol olunca hece ile dolunca
Gecenin huzurunda usul usul yazınca
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Hecelerin duygu dolu dünyası
Hecelerin hareketi ile şimdi yazma sırası
İlham ile baş başa kalınca yanar gönül lambası
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Gece huzur sessizliğin huzurlu anı
Şair mutlulukla yazar sözler ile dolar zamanı
Şiirler sıra sıra dizilince boşa gitmez hiç bir anı
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Şair yazmazsa yüreği yosun bağlar
Nasıl olurda gönüllere akar
Hasret ile bu âleme bakar
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Gece şair hecelerle süslenir
Yazar yazar gönüllere seslenir
Yazar yeni heceler beklenir
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Gece nöbette kalır şair geceye seslenir
Rabbinin yardımı ile gecelerde gezinir
Heceler odaların içinde yüreğine seslenir
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Gecenin sessizlik anı şairi huzura taşır
Yazar yazar güzelliklere buluşur
Sever gönülde yazar insan gönlüne ulaşır
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Şiir ile varılır elbette güzelliğin menziline
Heceler ile şair gönlü gelir o an dile
Yazmak gerekir bu güzel canım millete
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Şair döner yüzünü insana
Zamanı şiir içindir vakti yoktur plana
Sözler peşinde düşer erer muradına
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Katar şair gönlünü şirin mayasına
Yazmak ayrı bir dünyadır var kalem başına
Haydi, durma yazmaya devam et Allah aşkına
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Geceyi hep bekler şair neşeyle
Bekleyen olmalı gece yazmalı budur vesile
Nöbette kalmalı gece Allah'ın izni ile
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair

Sabahları olur mahlasım Kul Mehmet
Yazarken Allah'ın izni ile çekmem zahmet
Gönüllere ekerim çiçekleri demet demet
Geceyi bekler yazar nöbetçi şair
Kul Mehmet gündüz yazma sırası sende
Gündüz anlarını haydi dile getir
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
(Nöbetçi Şair)



Gönül Gönüle Hem Sohbet Hem De Röportaj -2-monolog

   

   Kul Mehmet: Yazarken çekinceleriniz var mı acaba?

   Gecelerin Şairi: Olmaz olur mu kardeşim, her şairin birazcık çekincesi vardır yanlış anlaşılmaktan dolayı. Geniş kavramı ve anlamı çok olan kelimeleri yazarken, başka bir anlamı ile karıştırılmasından çekiniyorum. Geniş kavramlı ve dar kavramlı kelimelerin arasında, bazen sıkışıp kalmakta var. Dile dayanan bir tür olduğu için edebiyat, bazen kelimeleri hangi yöne çeksen farklı anlamlar kattığı için, hali ile çekincelerim olmuyor değil.
   Kul Mehmet: Okuyucular daha doğrusu millet olarak, edebiyat ile bilgilerden etkinliklerden ne kadar haberdarlar? İlgi ve alaka konusunda, neler söylemek istersiniz?
   Gecelerin Şairi: Yüreğimize saplı paslı hançere elini attın... Duymayı haberleri olmayı bırakın, cebinde her gün markalı sigaraya verdiği parayı, ayda bir defa bir kitap alarak, bunu Edebiyata layık görmüyor, sanal âlemde binlerce tweet beğeni ile geçirdiği zamanı, iki sayfa şiir öykü okumaya ayırmıyoruz. Ama ümit var, okuyan gençlerimiz var, okullarda edebiyatı sevdirmek gerekiyor, okumanın güzelliğini ona açılan kapının ardındaki, gül kokusunu çocuklarımıza aşılamak gerekiyor. Ortak öyküler şiirler derslerde yazdırılarak, küçük ödüllerle okumayı sevdirmeliyiz, zaten okumanın kapısını eli ile açtıktan sonra sen o büyülü havayı teneffüs ettirdikten sonra karışma, o merdivenleri yavaş yavaş çıkacaktır. Bunu topluma da birlik ve beraberliğin atmosferine, kültür sıçraması ile daha güzel yarınlara varacağımız müjdesi ile aşılarsak, önümüzde kimse bizi tutamaz.
   Kul Mehmet: Bir duyguyu, söylenilen şekli ile değil değişik bir şekli ile yeni kelime haznesine yenilikler katmaya doğruya yeni kelimeler bulup okuyucuya aktarmakta şairin görevi ne kadardır? Şiir öykülerde Monolog yani yazarın kendi kendisi ile konuşması şiir öykü ve tiyatronun vazgeçilmezindendir, siz bu konuda ne söylersiniz?

   Gecelerin Şairi: Şair yazar, yazdıkça kelimeleri azaldıkça, yeni kelimeler arayışına girecektir hali ile yazarken, yeni sözler bulmak için çetin uğraşlar verecek ve edebiyata ve dilimize yenilikleri katacaktır. Monolog yani yazarın şairin yazarken tek başına şiirinde konuşması, baş aktör yerine geçmesi en güzel örneklerden bir tanesidir. Benim bu konuda yazdığım şiirim aklıma gelmiyor ama size şair kardeşimiz elimde olan Şenay Lamba oğlu tarafından söylenen monolog adlı şarkının sözleri ile örnek vereyim.

Sustum sanki iyi mi oldu
içime huzur mu doldu
sanki çok pişman da o
pişkin pişkin gülümsüyor
baştan işi sağlama alsam
geçmişten de ders çıkarsam
yürür giderdim şimdiye
ne kaldı bak ellerimde?
Monologdan öteye geçemedim
inceden inceye kendimi yedim
içimdeki kurtla baş edeyim derken
sen beni hiç mi hiç
hiç ama hiç, hiç hak etmedin
yanlış bu işin en başında
bak gözlerimin yaşına
siler giderdim şimdiye
kalakalırdın geçmişimde
güzel günlerimiz olmasa
çoktan sarardım en başa
şimdi sor neden diye
dinlemek büyük erdemse 
   
   Kul Mehmet: Teşekkürler ederim okuyucuları aydınlatmak adına bu şiir çok güzel oldu. Aslında bu röportajda bir monolog veya iç monologda diyebiliriz.Konularınızı ele alınıp işlenmesini veya şiir öykü ve denemelerinize konu seçerken zorlanıyor musunuz? Bu konuları nasıl buluyor ve işliyorsunuz eserlerinize?
   
   Gecelerin Şairi: Şair olmanın okulu yok biliyorsunuz, bu bir Allah vergisidir. Şimdi bana siz şairsiniz diyenlere bir şey demiyorum ama içimde monolog olarak konuşunca ve iç sesimle konuşunca, şair olmadığımı sadece yazdığımı söylüyorum ve bununda böyle olduğunu ben biliyorum. Gönül'e Yüce Allah dokununca ve yazma şevki oraya girince bu çoğu zaman kolay oluyor, konular kendiliğinde mısralar arasında seçilerek yazılıyor. Yani ortamın kapısın açıp kalemi alıp gönül kapısını da açarak girdiğinde zaten konu kendi potasında ortaya çıkarak, heceleri mısraları taşıyarak konuyu meydana getiriyor. Bir bakıyorsunuz hecelerin birleştirici unsurları el ele omuz omuza vermiş konuyu şiiri götürmek istediğiniz konuya taşımış, sizi büyük bir yükten kurtarmış oluyor. Ama sizinde heceleri mısraları sevmeniz gönlünüzde gülümseyerek sevmeniz gerekiyor. Gönlünüz soğuk ise hecelerin sıcak olmasını, siz gülümsemiyorsanız hecelerin gülümsemesini beklemeniz çok yanlış ve abes olacaktır. Bu arada dilinde bu birlikteliğe karışmadan takip etmesi ve uyum sağlaması da önemlidir.
   
   Kul Mehmet: Kısacası şair heceler gönül ve dilin ortak bir çalışması ile şiire ilham gelir, birliktelik sağlanır ve eser meydana çıkar.
   
   Gecelerin Şairi: Çok güzel ifade ettiniz, ben uzun anlattım, siz kısa bir kaç söz ile bunu anlattınız temayı ana fikri ortaya çıkardınız. Çünkü siz şu an bu konuya odaklandınız, büyük bir emek vererek çalışıyorsunuz ve hali ile hecelerde sizinle veya siz onunla uyumlu çalışınca çok güzel sözler eserler meydana geliyor. Binanın tuğlaları gibi...
  
   Kul Mehmet: Algılama ve değerlendirme biçimi diyorsunuz kısacası.
  
   Gecelerin Şairi: Sizin şairliğin... Pardon sizde bizim yazarsınız tabiî ki bir şair gibi olacak sözleriniz, insan bir ara kendini kaptırınca... Kelimeler heceler yan yana gelince çok güzel anlamlar ifade ediyor, işte bundan dolayı şiiri çok seviyorum. Bir yol izlerken, hep güzelliğe sevgiye aşka götüren heceler ve kelimeler, gözü ve gönlü okşayan şiir ve kelimeler heceler ve şair vazgeçilmez dörtlüm diyebilirim. Göze kulağa hatta ruha heyecan ve coşku vermesi, bakış açısını güzelleştirme başka hiç bir yerde bir arada bulunmayan, ruhu gönlü ömrü dinlendirme mekânı diye biliriz şiir için.
   
   Kul Mehmet: Bir konuyu anlayışı tüm anlamı ve yönleri ile sımsıkı kavrayarak, kelime ve heceleri süsleyerek okuyucuya aktarmada diye bilir miyiz?
   
   Gecelerin Şairi: Tabi ki, şiir'in öylesine çok anlamı var ki onu anlatmaya kalksak saatler alır. Okuyucunun değerli gönlünü alarak kendi değeri ile onu alarak kendi anlamları içinde harmanlayan bir bakış açısı da diyebiliriz. Gönülleri gülümseme ile birbirine bağlayan ve yaşatan bir akımda diyebiliriz.
Devam Edecek
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

26 Ocak 2016 Salı

Gönül Gönüle Hem Sohbet Hem De Röportaj-1- Monolog

  






Kul Mehmet: Sevgili okurlarımız, gönül dostlarımız bu haftaki konuğumuz amatörce şiirler yazan bir şair kardeşimiz olan, Gecelerin şairini konuk ediyor ve onunla röportajı gerçekleştiriyorum. Maksat hem gönül gönül'e sohbet hem de röportaj. Öncelikle Hoş geldiniz sayın- Gecelerin Şairi- bize biraz kendinizi anlatır mısınız? Ayrıca gecelerin şairi ismini veya kavramı nereden aklınıza geldi? Edebiyatla ilgili kavram anlayışınız nasıl acaba?

   Gecelerin Şairi: Bana bu imkânı ve gönül kapınızı açtığınız için teşekkürler ederim, kul Mehmet kardeşim. Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya Doğumluyum. Ortaokul mezunuyum. Çocukluğumda okuma hevesim, Tarkan çizgi romanı okuyarak başladı.1975 yılları idi galiba o dönemde tanıştım ve okuma hevesim aç bir kurt gibi başladı ve o dönemde çıkan gazete, mecmua, çocuk romanı-Kemal ettin tuğcu Serisinin tamamına yakınını-okudum. Mecmua ve dergiler bana yetişmiyor desem yeri azdır. Bu muhteşem atmosferi  yaşamak ve devam ettirmek için, o yaşlarda çalışmaya başlayarak, özgürce ailemden izin almadan bu dergileri özgürce alarak okumaya başladım, Bu okumanın güzelliğini nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum adeta yutuyordum. Hele gırgır dergisi, Teksas, Tommiks haftalık hiç kaçırmazdım. İlk  okuduğum roman -SUÇ VE CEZA- dır ve bu roman okuma hızımda1978'lerde başladı ve elime geçen ve yeni çıkan romanları hemen alıp, bir çırpıda okuyordum. Aynen deliler gibi hatta bir söz vardır-Aç olandan korkmayın gözü aç olandan korkun-diye bende aynen böyle idim.1982 yılı Askerlik ve daha sonrası evlilik ve yaşama atılmamla bu yükseliş, alçalmaya başladı. Evliyim 4 çocuk babasıyım.1990 yılında kamuda işçi olarak çalışmaya başladım. 2002 yılında tayinim nedeni ile çok sevdiğim şehirler arasında olan- Anakaraya- tayinim çıktı. 2010 yılına kadar çalıştım ve 2010 Ekim ayında, emekli oldum. Şimdi kendi halimce okuyor ve yazmaya çalışıyorum -Allah'ın izni ile-Sinema, tiyatrodan, kitap okumaktan, ailemle baş başa vakit geçirmekten hoşlanırım.
Öncelikle gecelerin şairi geniş anlamda düşünerek karar verdim. Gündüz edebiyat ile yazılan şiirler pek çok, ben emekli bir insanım ve en çok geceleri yazıyorum, gecenin o sessiz ve huzurlu anında yazmak, ilhamı karşılamak daha güzel oluyor, ve yanınızda sakin sakin oturuyor Allah'ın izni ile. Baktım ben hep geceleri en çok yazıyorum, gündüz değişik şair arkadaşlar geniş alanda geniş geniş yazıyorlar, benden başka geceleri şiir yazan az olduğunu düşünerek bu ismi aldım. Edebiyatla ilgili kavramlarıma gelince, anlam daralmasına girmeden, cümleleri çoğu zaman uzun yazarak, uzun okuyucu kitlesine biraz yabancı olsa da, anlaşılır bir dil ile yazmaya çalışıyorum. Okul yıllarında Türkçeye olan az merak yüzünde, üzülerek söylemek zorundayım imla kuralları konusunda çok fakirim, okul yıllarında özne yüklem tümleç konuları pek sıkıcı geldiği için, öğrenmek konusunda pek gayret gösteremedim. Gençlik yıllarımda pek yazmazdım, sadece bol bol okurdum. Şimdi emekli olduktan sonra, altı yıldır aralıksız soluksuz yazıyorum.
   
   Kul Mehmet: Evet, edebiyat sayfalarında şiirleriniz öykü ve makaleleriniz yayınlanıyor, hem yazmak, yayınlamak yorumlara cevap yazmak zor olmuyor mu?

   Gecelerin Şairi: Yüce Allah gönül'e dokununca, yazma isteği ve şevki verince hepsi çok kolay oluyor.

   Kul Mehmet: Günde kaç şiir öykü makale yazıyorsunuz?

   Gecelerin Şairi: Bu bazen şiir olunca on tane, öykü olunca bir, makale ise üç tane Rabbim yardım ediyor yazmama.

   Kul Mehmet: Bir şiir de öykü ve makale de, belirtilmek istenen duygu ve düşüncelerin kolay, anlaşılır olması için neler yapıyorsunuz?

   Gecelerin Şairi: Kelime ve hecelerin ana yapısına hiç karışmadan, akılda daha rahat kavranabilmesi için biraz düşünmek daha doğrusu düşünüş alanını boş, yani okuyucuya bırakarak, onların bulmasını isteyerek onlara bırakıyorum. Günlük hayatımızda kullandığımız dil ile yazıyorum. Günlük yaşadığımız hisleri ve duyguları kaleme alıyorum.

   Kul Mehmet: Hecelerin uyumunu sağlamak için, çok çaba sarf ediyor musunuz?

   Gecelerin Şairi: Uyum ah uyum, günlük hayatta bir birimize karşı gösteremediğimiz bu uyum, şiirde muhakkak bir araya geliyor ve bir bütünü meydana getiriyor, ahenkli ses uyumu ile değişik heceler anlam ve mana katıyor şiire. Değişik dedim, bunun altını çiziyorum, aynı toplumda yaşarken değişik düşüncelerin bir araya gelerek, anlam ve mana kazanmasına dikkat çekmek istiyorum. Çay demlenince acı oluyor, acı demlenince şairin kaleminde şiir oluyor, bunu bir yerde okumuştum. Keşke ayrılık ve uyumsuzluğumuz çok olmasa ve biz şairlerde, bu konuda hiç şiir yazmasak, hep uyumluluklarımız yazsak, şiir gibi gülümsesek, elbette ki hadi gülelim demekle de toplumca gülünmüyor, acılar gönülde pişince ama el ele gönül gönül'e, o zaman gönül yıkılmaz oluyor.

   Kul Mehmet: Tıpkı aşk gibi mi demek istediniz?

   Gecelerin Şairi: Bravo, çok güzel dediniz, ama aşkta vuslat çoğu zaman pek mümkün olmuyor. Biliriz hepimiz Leyla ile mecnunu ve diğerlerini, aşkta hasret özlem oldukça, gönül aşkın kazanında kaynıyor ve âşık sevdiğine karşı daha çok aşk ile bağlanılıyor. Toplum olarak gönülde yaşadığımız bu hayatta, azıcık dert çile ile olurken el ele gönül'e pişersek, birbirimize karşı olan değerimizin kıymeti  daha güzel anlaşılacak ve hali ile bir süre sonra, toplum olarak gülmeyi gönül kırmamayı yıkmamayı öğreneceğiz.

   Kul Mehmet: Ben şiirlerinizde diğer, diğer derken konuşma lehçe anlamında söylüyorum, yani bir çevreye göre mi yazmalı veya belli bir söyleyiş özelliği ile yazmak mı daha vurgulu oluyor?

   Gecelerin şairi: Ülkemin insanlarına ve her bölgenin konuşma şekline ben bayılıyorum. Tabi ki Şair bir çevreye öz­gü söyleyiş özelliği, dil bilgisinde vurgu yapması o bölgedeki insanları elbette ki memnun edecektir. Şiirde o bölgeye göre daha vurgulu olur ama bu bölgenin dilini bilmeyen için, elbette ki vurgulu olmayacaktır. Duygu, düşünce ve isteklerin toplumun geneline göre yazınca aktarıl­ınca, bu tabi ki benim düşüncem, bence daha vurgulu oluyor. Tabi ki her düşünceye de saygı duyarım. Yazmadan önce çok çok okurum, araştırır ona göre yazmaya gayret ederim.

   Kul Mehmet: En çok hangi yazarları okursunuz?

   Gecelerin Şairi: Mevlana, Yunus Emre, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl, Fuzuli, divan şiirlerinden okurum bol bol. Yazarken ben onlar gibi elbette ki olamam, duyguları onlar gibi aktaramasam da peşlerinde gitmeye çalışıyorum. O zamanda ki ekonomik alandaki boyutlarla sıkıntıları ülkenin durumunu da düşünürsek ve o zamanda, teknolojinin adını düşünülmesi bile imkân olanak yok iken, bu gönül dostu Üstatlar gibi yazmak ellerine su bile dökemem. Ama o zamanlarda gönüller bir birine açık, birbirlerini sımsıcak ısıtırken, günümüzde de bunun o zamanlar gibi olmadığı da bir gerçek.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
Devam edecek
Monolog: Bir kişinin tek başına konuşması demektir.

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç