Bu Blogda Ara

26 Ocak 2016 Salı

Gönül Gönüle Hem Sohbet Hem De Röportaj-1- Monolog

  






Kul Mehmet: Sevgili okurlarımız, gönül dostlarımız bu haftaki konuğumuz amatörce şiirler yazan bir şair kardeşimiz olan, Gecelerin şairini konuk ediyor ve onunla röportajı gerçekleştiriyorum. Maksat hem gönül gönül'e sohbet hem de röportaj. Öncelikle Hoş geldiniz sayın- Gecelerin Şairi- bize biraz kendinizi anlatır mısınız? Ayrıca gecelerin şairi ismini veya kavramı nereden aklınıza geldi? Edebiyatla ilgili kavram anlayışınız nasıl acaba?

   Gecelerin Şairi: Bana bu imkânı ve gönül kapınızı açtığınız için teşekkürler ederim, kul Mehmet kardeşim. Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya Doğumluyum. Ortaokul mezunuyum. Çocukluğumda okuma hevesim, Tarkan çizgi romanı okuyarak başladı.1975 yılları idi galiba o dönemde tanıştım ve okuma hevesim aç bir kurt gibi başladı ve o dönemde çıkan gazete, mecmua, çocuk romanı-Kemal ettin tuğcu Serisinin tamamına yakınını-okudum. Mecmua ve dergiler bana yetişmiyor desem yeri azdır. Bu muhteşem atmosferi  yaşamak ve devam ettirmek için, o yaşlarda çalışmaya başlayarak, özgürce ailemden izin almadan bu dergileri özgürce alarak okumaya başladım, Bu okumanın güzelliğini nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum adeta yutuyordum. Hele gırgır dergisi, Teksas, Tommiks haftalık hiç kaçırmazdım. İlk  okuduğum roman -SUÇ VE CEZA- dır ve bu roman okuma hızımda1978'lerde başladı ve elime geçen ve yeni çıkan romanları hemen alıp, bir çırpıda okuyordum. Aynen deliler gibi hatta bir söz vardır-Aç olandan korkmayın gözü aç olandan korkun-diye bende aynen böyle idim.1982 yılı Askerlik ve daha sonrası evlilik ve yaşama atılmamla bu yükseliş, alçalmaya başladı. Evliyim 4 çocuk babasıyım.1990 yılında kamuda işçi olarak çalışmaya başladım. 2002 yılında tayinim nedeni ile çok sevdiğim şehirler arasında olan- Anakaraya- tayinim çıktı. 2010 yılına kadar çalıştım ve 2010 Ekim ayında, emekli oldum. Şimdi kendi halimce okuyor ve yazmaya çalışıyorum -Allah'ın izni ile-Sinema, tiyatrodan, kitap okumaktan, ailemle baş başa vakit geçirmekten hoşlanırım.
Öncelikle gecelerin şairi geniş anlamda düşünerek karar verdim. Gündüz edebiyat ile yazılan şiirler pek çok, ben emekli bir insanım ve en çok geceleri yazıyorum, gecenin o sessiz ve huzurlu anında yazmak, ilhamı karşılamak daha güzel oluyor, ve yanınızda sakin sakin oturuyor Allah'ın izni ile. Baktım ben hep geceleri en çok yazıyorum, gündüz değişik şair arkadaşlar geniş alanda geniş geniş yazıyorlar, benden başka geceleri şiir yazan az olduğunu düşünerek bu ismi aldım. Edebiyatla ilgili kavramlarıma gelince, anlam daralmasına girmeden, cümleleri çoğu zaman uzun yazarak, uzun okuyucu kitlesine biraz yabancı olsa da, anlaşılır bir dil ile yazmaya çalışıyorum. Okul yıllarında Türkçeye olan az merak yüzünde, üzülerek söylemek zorundayım imla kuralları konusunda çok fakirim, okul yıllarında özne yüklem tümleç konuları pek sıkıcı geldiği için, öğrenmek konusunda pek gayret gösteremedim. Gençlik yıllarımda pek yazmazdım, sadece bol bol okurdum. Şimdi emekli olduktan sonra, altı yıldır aralıksız soluksuz yazıyorum.
   
   Kul Mehmet: Evet, edebiyat sayfalarında şiirleriniz öykü ve makaleleriniz yayınlanıyor, hem yazmak, yayınlamak yorumlara cevap yazmak zor olmuyor mu?

   Gecelerin Şairi: Yüce Allah gönül'e dokununca, yazma isteği ve şevki verince hepsi çok kolay oluyor.

   Kul Mehmet: Günde kaç şiir öykü makale yazıyorsunuz?

   Gecelerin Şairi: Bu bazen şiir olunca on tane, öykü olunca bir, makale ise üç tane Rabbim yardım ediyor yazmama.

   Kul Mehmet: Bir şiir de öykü ve makale de, belirtilmek istenen duygu ve düşüncelerin kolay, anlaşılır olması için neler yapıyorsunuz?

   Gecelerin Şairi: Kelime ve hecelerin ana yapısına hiç karışmadan, akılda daha rahat kavranabilmesi için biraz düşünmek daha doğrusu düşünüş alanını boş, yani okuyucuya bırakarak, onların bulmasını isteyerek onlara bırakıyorum. Günlük hayatımızda kullandığımız dil ile yazıyorum. Günlük yaşadığımız hisleri ve duyguları kaleme alıyorum.

   Kul Mehmet: Hecelerin uyumunu sağlamak için, çok çaba sarf ediyor musunuz?

   Gecelerin Şairi: Uyum ah uyum, günlük hayatta bir birimize karşı gösteremediğimiz bu uyum, şiirde muhakkak bir araya geliyor ve bir bütünü meydana getiriyor, ahenkli ses uyumu ile değişik heceler anlam ve mana katıyor şiire. Değişik dedim, bunun altını çiziyorum, aynı toplumda yaşarken değişik düşüncelerin bir araya gelerek, anlam ve mana kazanmasına dikkat çekmek istiyorum. Çay demlenince acı oluyor, acı demlenince şairin kaleminde şiir oluyor, bunu bir yerde okumuştum. Keşke ayrılık ve uyumsuzluğumuz çok olmasa ve biz şairlerde, bu konuda hiç şiir yazmasak, hep uyumluluklarımız yazsak, şiir gibi gülümsesek, elbette ki hadi gülelim demekle de toplumca gülünmüyor, acılar gönülde pişince ama el ele gönül gönül'e, o zaman gönül yıkılmaz oluyor.

   Kul Mehmet: Tıpkı aşk gibi mi demek istediniz?

   Gecelerin Şairi: Bravo, çok güzel dediniz, ama aşkta vuslat çoğu zaman pek mümkün olmuyor. Biliriz hepimiz Leyla ile mecnunu ve diğerlerini, aşkta hasret özlem oldukça, gönül aşkın kazanında kaynıyor ve âşık sevdiğine karşı daha çok aşk ile bağlanılıyor. Toplum olarak gönülde yaşadığımız bu hayatta, azıcık dert çile ile olurken el ele gönül'e pişersek, birbirimize karşı olan değerimizin kıymeti  daha güzel anlaşılacak ve hali ile bir süre sonra, toplum olarak gülmeyi gönül kırmamayı yıkmamayı öğreneceğiz.

   Kul Mehmet: Ben şiirlerinizde diğer, diğer derken konuşma lehçe anlamında söylüyorum, yani bir çevreye göre mi yazmalı veya belli bir söyleyiş özelliği ile yazmak mı daha vurgulu oluyor?

   Gecelerin şairi: Ülkemin insanlarına ve her bölgenin konuşma şekline ben bayılıyorum. Tabi ki Şair bir çevreye öz­gü söyleyiş özelliği, dil bilgisinde vurgu yapması o bölgedeki insanları elbette ki memnun edecektir. Şiirde o bölgeye göre daha vurgulu olur ama bu bölgenin dilini bilmeyen için, elbette ki vurgulu olmayacaktır. Duygu, düşünce ve isteklerin toplumun geneline göre yazınca aktarıl­ınca, bu tabi ki benim düşüncem, bence daha vurgulu oluyor. Tabi ki her düşünceye de saygı duyarım. Yazmadan önce çok çok okurum, araştırır ona göre yazmaya gayret ederim.

   Kul Mehmet: En çok hangi yazarları okursunuz?

   Gecelerin Şairi: Mevlana, Yunus Emre, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl, Fuzuli, divan şiirlerinden okurum bol bol. Yazarken ben onlar gibi elbette ki olamam, duyguları onlar gibi aktaramasam da peşlerinde gitmeye çalışıyorum. O zamanda ki ekonomik alandaki boyutlarla sıkıntıları ülkenin durumunu da düşünürsek ve o zamanda, teknolojinin adını düşünülmesi bile imkân olanak yok iken, bu gönül dostu Üstatlar gibi yazmak ellerine su bile dökemem. Ama o zamanlarda gönüller bir birine açık, birbirlerini sımsıcak ısıtırken, günümüzde de bunun o zamanlar gibi olmadığı da bir gerçek.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
Devam edecek
Monolog: Bir kişinin tek başına konuşması demektir.

Ne Olur



Ne olur susmasan az bana kızsan
Seninle yaşasam böyle ben bir an
Ağlasam gözlerim yaşla hep dolsa
Seninle kalsam öyle donsa zaman

Gönül bu aşkın cennetten diyarı
Aşk ile versen sen gönül'e ayarı
Yıksam aşk ile seninle dağları
Seninle kalsam öyle donsa zaman

Aşk ile serelim biz seccadeyi
Varalım Rahmana açar perdeyi
Yaşarız o zaman seninle biz neşeyi
Seninle kalsam öyle donsa zaman

Kul Mehmet'im sen kalk artık kuşlukta
Seherin vaktini yaşa hoşlukla
Aşksız yaşarsan gezersin boşlukta
Seninle kalsam öyle donsa zaman
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
(Nöbetçi Şair)

Âlemlere Gönüllere Rahmetsin (Naat)



Nasıl yazsın Seni ey Nebi
Yazarken biter bu kalem
Tükenir mürekkep
Sen geldin âlem oldu âlem
Âdem değildi o âdem
Zülüm altındaydı madem
Rahman gönderdi seni o dem
Gülenleri güldürmeyenler
Gülerken pis pis
Gülmeyenler gülmeyecek sandı
Nefis şeytanla nasıl buna kandı
Kandı kandı ya işte yandı
Kâinatın kucağında nurla sen
Nura boğuldu âlem
Kamaştı gözler
Bitti o an söylenen sözler
Açıldı kapanan o mazlum gözler
Dokundu ağlayan gözlere nurdan elin
Dokundun kırılmış beli
Çölde kumda yatan Bilallin beline elin
O dokunuş ki günde beş vakit ezanla
Sesi hala kıyamete kadar kulaklarımızda
Rengi teni simsiyah yaşaması gereksiz dediler
Çöllerde karnına tonlarca taş yatırdılar
İmanını sınadılar
Bilemediler iman sınanmaz yaşanır
Bilemezlerdi onlar merhameti
İmanı
İman etmeyi
Güldürmeyi
Yaşatmayı
Sen dokundun işte
Binlerce yıldır
Hala Bilallin ezan sesi kulaklarımızda
O zalimler sadece kendileri güldü
Kendileri yedi
Kendileri yaşadı
Yürekleri merhametle hiç titremedi
Zulümle gönülleri
Evleri yıktılar
Sen geldin ve yıkıldılar
Görmediler
Göremediler
Bilmediler bilemediler
Ya Muhammed canımız sana olsun feda
Seni bilmediler
Yıkılmayı hazım edemediler
Nefreti yıkamadılar
Oysa nefreti yıkmak diriltmek
Dağlar gibi gönüllerde yeşertmekti
Güller gibi açmaktı
Unutmaktı eski bilinen yanlışlardan kurtulmak
Yeniden iman ile dirilmekti
Bilemediler
Göremediler
Hissedemediler
Yaktılar
Yandılar
Söndürdüler
Söndüler
Senin cennet gül kokunu alanlar
Koştular
Sarıldılar merhametine
Gözlerinde sevinçten pınarlar
Çatlarken sevinçten gönüller
Ah seni o nurunla görenler koştu sana
Yeniden imanla
Merhametle dirildi
Sığmadı Mekke'ye Medine'ye
Âleme
Yaydı merhametini
Cennet kokunu
Belde belde
Şehir şehir
Sığmadı âleme
Sığdı ufacık bir gönül'e
Gül cennet kokunla
Kuşlar şaşkın
Aşkınla kuşlar geçemedi sana koşanları
Kanat çırpan kuşlar kanatları yorulurken
Sana koşanların kanatlarında yok iken
Kırıldı kuşların kanatları sana koşanlara kanat çırparken
Yolda kaldı tüm kuşlar
Senin kokunla açarken güller
Sevilmez mi güller
Nurdan Muhammed
Candan Ahmed
Senin kokunla kokarken
Senin nur güzelliğinle açarken
Sensin Âlemlere Rahmet
Sen nereye baksan nur
Sen nereye adım atsan
Cennetten bir bahçe
Evler gelişinle nurlandı
Sofralar bereketi ile coştu
Aç kalanlar bereketinle doydu
Nimetler eksilmeden çoğaldı
Bilinmezdi-Emin- ne demek  
Unutulmuştu
Yok olmuştu
Mekke emin oldu
Emin olmayı gördü anladı
Anlamayan öküz gibi baktı
Eminsin dedi
Allahın nur Nebi si'sin peygamberisin demedi
Demedi mutluluk yüzü hiç görmedi
İman etmedi iman ile ölmedi
Gözlerin cennetten bir âlem
Gönlün tüm cenneti kaplayacak
Şefkat merhametten buyur eden saraylar
Görenler gördü
Susamıştı
Şefkate
Merhamete
İnsan olduğunu söyleyen
Söyleyerek saran gönlün
Sıcaklığına hasret kalmıştı
Gördü gören
Koştu
Sarıldı
Bırakmadın sana sarılanları
Onlar için geceleri
Seccadeyi gözyaşı ile yıkadın
Cehennem narında yanmasınlar dedin ağladın
Sen ağladın
Cehennem söndü sönecek
Şefaat için şefaat verdi sana Yüce Rahman
Sana koşarken şefaatine
Nur yüzüne gönlüne koşacağız
Merhamet ile yoğrulmak için
Âlemlere Gönüllere Rahmetsin
Nurdan Ahmet
Nur Muhammed(S.A.V.)
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

(Nöbetçi Şair)

25 Ocak 2016 Pazartesi

Dokunursan cana ateş değer sana



Ey kul dünya kucak açmış sana
Merhameti al gönlüne gel diyor bana
Sakın dokunma diyor sen cana
Dokunursan cana ateş değer sana

Dünya der bırakma gönlünde merhameti
Uzattım san alsana merhametle gül sepeti
Sakın alma gönlüne sakın nefreti
Dokunursan cana ateş değer sana

Her canı canın gibi bil
Nefreti gönlünde âlemde sil
Yoksa sonunda olursun rezil
Dokunursan cana ateş değer sana

Tahammülün yok mu farklı düşünceye
Tahammül götürür seni gülümsemeye
Tahammülün yoksa in boğul dereye
Dokunursan cana ateş değer sana

Hasret içinde bırakma insanı
Merhamet merhemi ile sar yaranı
Bozma insanlarla aranı
Dokunursan cana ateş değer sana

Gün ışıdı Nöbetçi şair gider 
Sanmayın şiirler gönülde biter 
Şiir gönüllüler her zaman güler 
Şairler tüm gönülleri sever 
Güzelliği yazar gider


Kul Mehmet'im ömür sürür bilinmez kaç vakit
Ömür bu kula verilmez ki peşin nakit
İnsanları fazla etme sen tenkit
Dokunursan cana ateş değer sana
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
(Nöbetçi Şair)




Gözlerim mi Görmez



Gördüm dağlar gibi yıkılışı
Gezerken sokakları her adım başı
Hayaller mi yanmış insanlar mı belli değil
Gözlerim mi görmez yanlış mı hissederim gönülleri

Gölgeler terk etmiş duvar diplerinde mahzun
Gönül ellerimi kırılmış kısa kalmış değil uzun
Kim dedi insanlara konuşmayın sizler susun
Gözlerim mi görmez yanlış mı hissederim gönülleri

Verilecek hesaplar dağlar gibi yığılmış
Nedir kim zorlar utanmaza çalınır alkış
Gönüllerde hiç kalmadı mı biraz arayış
Gözlerim mi görmez yanlış mı hissederim gönülleri

Yok mudur gönülden öte bir gönül köy anlayış
Söyleyin söyleyen var mı nedir bu hayâsızca akış
Kim gözlerde gönülde çıkardı merhameti nedir bu kör bakış
Gözlerim mi görmez yanlış mı hissederim gönülleri

Nereye kayboldu gönül yapan mimarlar
Etrafta bu kadar çok olur mu bu kadar sağırlar
Özgür gönüllere kim çizdi bu kadar sınırlar
Gözlerim mi görmez yanlış mı hissederim gönülleri

Apaçık bir yenilgidir edepsiz, bu bir zafer değil
Az gönül sev Rahman önünde sende eğil
Bu dünya bu âlem sana hiç kalacak değil
Gözlerim mi görmez yanlış mı hissederim gönülleri

Kul Mehmet'im gönül sürgüsünü kır gitsin
İnsan bu âlemde insan olduğunu bilsin
Merhametle gönüllere durmadan sevgi gülüş eksin
Gözlerim mi görmez yanlış mı hissederim gönülleri

Mehmet Aluç-Kul Mehmet (Nöbetçi Şair)

Yolların Sanma Kimsesi Yok



Ey melun kimsesiz, yolların sanma kimsesi yok
Bu yolları kendi gönlün gibi tenha sanma
Cihanın nimetini yok sayıp yola sahip çıkanlar çok
Aman hep böyle bilerek sen kendini yakma
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Dönüp dönüp etrafa bakıp yanılma
Kendi rengini sarartan çıkar alçalma
Çalarsın sessizce duyulmaz sen sanma
Düzgün yolda gidene karışma buna alışma
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Takma bela zincirini gönlüne kurtulamazsın
Düşersin bir gün derde derman bulamazsın
Derdi boş ver yanına varacak insan bulamazsın
Rüsva eden rüsva olur şimdi sen bunu da anlamazsın
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Kim abad olmuş nefreti zikrederken
Hiç yorulur mu gece gündüz Allah diyen
Hiç zarar gelir mi iman ile gezen helal lokma yiyenden
Kim sefa sürdü yol kesen gönül yıkan bu âlemde
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Konuşurken sen sakat etme sen dilleri
Halin güzel iken sakat etme sen halleri
Güzel haber var iken gönderme kötü haberleri
Neşe içinde yaşarken gönder sen neşeleri
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Bak gör her şey kendi neşesi ile çağlar
Çiçekler mor mor açmış ne güzel kokuyor bağlar
Çiçeklerin kokusu ile bayram eder insanlarla çocuklar
Bak mezarlara bir zaman sağlardı şimdi öldü onlar
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Taş yumuşak taştan katıdır senin gönlün
Hiç taş gibi gönlüne elin değmez mi bilmez misin yönün
Yok mudur sende gönül titremesi sessize mi aldın söndün
Susma söyle şimdiye kadar yıktın mutlu bir gün mü gördün
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Ölenlere bak yemyeşil sarılmış kökleri ile sarmaşıklara
Bak gör mezar gönlünde öyle fazla gitme uzaklara
At gönlündeki taşları açık kalsın yaran anlarsın yarayı bir ara
Sen yeter ki az gülümse korkma deme ki bu yarayı kim sara
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil

Kul Mehmet'im seyreyle sen bu âlemi
Rahmanın izi her yerde yaz bırakma sen kalemi
Rahman gönül yıkmaya mı gönderdi bu kimin söylemi
 Dinle tut bu sözleri ey kul ey bu dünyanın âdemi
Yolda ıssız değil insanda yalnız değil bunu iyi bil


Mehmet Aluç-Kul Mehmet-( Nöbetçi Şair)

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç