Bu Blogda Ara

9 Aralık 2015 Çarşamba

Sevginin Dili




Kırk bin kapıya varır sevginin güzel dili 
Eğer bilir isen sen bunun nur kıymetini 
Kine bulaştırırsan sevginin nur dilini 
Nefretle uzatma sen ne olursun elini 
Ne kadar koşarsan koş sonun hüsran olacak 

Garibin başına hep sanma yazın yağar kar 
Seninde başına kar yağar olur dünyan dar 
Bu dünyada yarın ne olacağı bilinmez 
Kine bulaştırırsan sevginin nur dilini 
Ne kadar koşarsan koş sonun hüsran olacak 

Merhametli olursan heyben sevap dolacak 
Nefretinle gezersen heyben günah dolacak 
Bu dünya ne sana ne bana sanma kalacak 
Herkes ne kazanırsa onla mezar dolacak 
Ne kadar koşarsan koş sonun hüsran olacak 

Her zaman bu hayatın gitmez düze akışı 
Gönül'e güzel olsun bu gönlünün bakışı 
Haydi, durma sevgiyle ör gönül'e nakışı 
Ah birde gönülde aşkla olursa bakışı 
Hep koşarsın cennete hep koşarsın sevgiye 
Mehmet Aluç-Kul Mehmet- 



Not: Elif Keskin Karabulut Kardeşimin-NAKIŞ-Şiirinde 

ilham alınarak yazılmıştır. 

Gönül'ün gönül'e yakınlığı...




  Gönül'ün gönül'e yakınlığı cennetten bahçelerinde çiçekleri açtırır, kokusu evi mahalleyi şehri sarar, hatta o çiftin mutluluğu gönülleri sarar, herkes böyle bir mutluluğu yakalamak için gayret gösterir? Hangi zamanda? Ne zaman? Nerede? Kim yapar? Nasıl yaparız? Binlerce soru ile dolu bu güzelliği gerçekleştirmek için! Aslında çok kolayda ah egomuzu benliğimiz bizi yok eden bu benliğin kapısına yapışmış elimiz gönlümüz bir serbest bırakarak özgürlüğe bir koşabilsek o zaman olacak. Lakin ama velhasıl nasıl becereceğiz?

   Bu dünya gelip geçici imtihan dünyası bunu unutmazsak, yaptıklarımızdan hesap vereceğimizi bilsek ne kadar güzel olacak, dünya hayatında cennet hayatını yaşamış olacağız. Kendimizi yok edenlere bağlı olmaktan kurtularak, güzelliklere götüren var eden mutlu edenlere bağımlı olsak, ah gel gör ki egomuz arzularımız nefsimiz buna izin vermiyor! Verse bilene biz istemiyoruz, alışmışız iyi olmayanla yaşamaya, sanki bize kaba geliyor sevmeler, sarılmalar gülmeler! Gönüllerimiz hep son baharı yaşıyor, güzelliklerimiz dallarında bir bir yere dökülüyor, birbirimizin sevgisine ihtiyacımız olduğunu bildiğimiz halde, yok olmaya uçuruma düşmeye yakın aklımıza geliyor, heyhat o zamanda etrafımızda kimsecikler olmuyor.
   Geceleri sokakları aydınlatan sokak lambaları gibi, gönlümüzde sevginin lambaları hiç yanmıyor hep sönük! Kim fişini çekti neden? Niçin? Niye? Ne mantıkla çektiğinden de haberimiz yok! Tam bir keşmekeş muamma! Şöyle elimizle yüreğimizi yakan nedir diye elimizle bir yoklasak, gönlümüzün var olduğunu anlayacağız amma bunu da yapmıyoruz! Herkes bir köşede kendi yalnızlık kâbus dolu dünyasında, araya betondan duvarlar örmüş oturuyoruz!
   Acaba sevmenin yolunda yürüyünce çok yoruluruz diye mi korkuyoruz? Oysa sevgisizlik yolunda koşarken nefesimiz ömrümüz bitiyor, yorgun bitap düşmekten bir adım dahi atamıyoruz, yok oluyoruz... Ellerimizi ayaklarımızı gönlümüzü kıran bu sevgisizlik yolunda hala yürümekte ısrar ediyoruz. İnşallah en kısa zamanda Yüce Rahman'ın izni ile bu yok oluştan kaçarak, yeniden sevgi ile dirilmenin yolunda yeniden el ele gönül gönül'e var olur güzelliği ile mutlu yarınlara yürürüz inşallah. Selam ve dua ile.

Ah bakıyorum sevgisizliğe koşuyorsun
Nereye koştuğunu bilmeden
Yolda ayağın takılarak düşüyorsun
Yüreğinle beraber dizlerin kanıyor
Görmüyorsun hala düşmenin yolunda
Yoluna devam ediyorsun bilmiyorsun
Görmüyorsun
Hissetmiyorsun
Yağmur gibi sevgisizlik yağıyor başına
Kocaman taşlar gibi
Kendini sevgi ağacının altına
Alıp korunmuyorsun
Kanıyor bütün vücudun
Hala görmüyorsun
Bilmiyorsun
Hissetmiyorsun
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Beni Kapından Kovduğun Gibi...



Beni Kapından Kovduğun Gibi...

Sürüne sürüne kapına geldim
Halimden anlarsın sen belki dedim
Geldiğe beni sen bin pişman ettin
Sende benim gibi hep sürünesin
Gün var iken gün yüzü görmeyesin
Beni kapından sen kovduğun gibi
Tüm kapılarda sende kovulasın

Akan gözyaşımı silersin dedim
Kanar yaram merhem olursun bildim
Yaşarken bir gün güldük mü görmedim
Beni başından sen def ettin gittin
Halim ne olacak hiç düşünmedin
Beni kapından sen kovduğun gibi
Tüm kapılarda sende kovulasın

Garip bir kulum ben hakka sığındım
Sana geldim kaçtın benden on adım
Ben sana hep koştum koşar adım
Yalancı sözlerine nasıl kandım
Geç ayıktım eyvah bende yanıldım
Beni kapından sen kovduğun gibi
Tüm kapılarda sende kovulasın

Kul Mehmet'im sevsen yolum olurdun
Sen bana dermanım elbet olurdun
Candan sevecek bir yârim olurdun
Boş olan gönlüme sen sultan olurdun
Gönlümde açan gül çiçek olurdun
Beni kapından sen kovduğun gibi
Tüm kapılarda sende kovulasın
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Sen Var Kaybolmuşluğunla Yaşamaya.



Sıcaklık sevgiyle başlar
Oysa ben terk edişinle
Kızgınlık dolu
Sıcaklık duyuyorum
Benimle sokaklara taşan
Beni kor alev yakan
Masmavi göğün
Düşleri yağar diyordum
Külleri yağdı başıma
Hadi neyse
Verseydin gitmeden bir buse
Görünüşün kalbimde kalsaydı cüsse
Döndün gittin ya
Arkada gördüm sadece bir ense
Elinde yüreğimi söken o pense
Aşkımızı
İsyanının bayrağına ne diye diktin
Nefret ederim bilirsin ben isyanda
Nasılda terk ettin bir anda
Seni canım sandığımda
Yüreğime sakladığımda
Sen terk ettin gittin
Ben ağladığımda
Arkanı dönüp bakmadın
Ben yıkıldığımda
Kalkmaya çalışırken kalkamadığım da
Haydi neyse
Artık af etmeyen
Yitik sokakların bekçisiyim
Yolun düşerse uğrama
Sana kapalı
Yıkayım diyorum hasretliği
Senin gözlerin gibi bakınca
Yaklaşamıyorum yanına
Sen kim bilir şimdi nerdesin
Hangi kollardasın
Ama ben hala
Seninle yakıyorum
Gönül lambamı
Akşamın karanlığı ile söndürüyorum
Sendeki karanlığı anlamak için
Ama boğuluyorum
Koşuyorum sahile
Denizdeki yakamozların
İçinde kayboluyorum
Hala seni anlayamıyorum
Haydi neyse
Ben düştüm hapise
Sen giy pembe elbise
Hasret kalsam da gülüşe
Sanma yürüyorum güneşe
Yine sendeki karanlıkta kayboluyorum
Sana da kızamıyorum
Sadece nefret ediyorum
Sonrasında üzülüyorum
Artık bir şey söylemiyorum
Ben gidiyorum kaybolmaya
Sen var kaybolmuşluğunla yaşamaya
Devam et.
Mehmet Aluç -Kul Mehmet-

Uyuyamıyorum


Seni uyurken y(c)anımda görmek
Saçlarına doyasıya sarılmak
Gözlerine bakarak uyumak isterdim
Gittin artık sensiz uyuyamıyorum
Pencerelere çıkamıyorum
Sensiz perişan halimi
 Kimse görmesin istiyorum
Kâbuslarım çığlık olacak
S (c)ana ulaşacak diye uyuyamıyorum

Her gün hasretinle yat(n)ıyorum kalkıyorum
Yanıma geleceksin diye bekliyorum
Ama yine s(b)ensiz uyanıyorum
Hala yastığında senin kokun
Ve ben hala hasretinle yalnız yaşıyorum
Gittin artık sensiz uyuyamıyorum
Kâbuslarım çığlık olacak
S (c)ana ulaşacak diye uyuyamıyorum

Sen tutkulu sevmeyi
Hatta hiç sevmeyi bilemedin
O nedenle anlamazsın beni
Bir sensizlikten bir sessizlikten korkuyordum
Şimdi ikisini de yaşıyorum
Gittin artık sensiz uyuyamıyorum
Kâbuslarım çığlık olacak
S (c)ana ulaşacak diye uyuyamıyorum
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-



Ben Sevdim Sen Terk Ettin Ve Gittin.



Kalemimde benim gibi
Gidişinle yıkılmış gibi heceleri yazamıyor
Gönlüm gönlüne kaysın istedim
Seninle bir ömür yaşamak yaşlanmak istedim
Çok gördün bunu bana
Aşkın medeniyetini
Yeniden el ele kuralım dedim
Sen var olan medeniyetimi de yıktın
Gittin
Terk ettin gittin
Kanayan yüreğime
Bir bant çekmeden gittin
Beni gülüşüne hapis et dedim
Çıkmaz sokaklara değil
Sen unutmuş gibi yaptın
Ama ben beceremedim
Formülünü bulamadım
Canın sağ olsun güzelim
Ben sevdim sen terk ettin
Ve gittin

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Bir Ekmeği İkiye Böldüm Bir İken İki Oldu....



Bir Ekmeği İkiye Böldüm Bir İken İki Oldu....
Rabbim verdin aşımı ikiye böldüm
Komşumu aç iken ben gördüm üzüldüm
Bir ekmeği ikiye böldüm bir iken iki oldu
Meleklerin hayır yazan kaleminin sesini duydum

Yolda geçerken bir garip gördüm
Çevirmedim başımı çok üzgün o an bildim
Yanına yaklaştım aç mısın dedim
Bir ekmeği ikiye böldüm bir iken iki oldu
Meleklerin hayır yazan kaleminin sesini duydum

Yolda giderken neşesiz bir çocuk gördüm
Döndüm yönümü neden neşesizsin dedim
Babam işsiz annem ağlar açız şimdi dedi üzüldüm
Bir ekmeği ikiye böldüm bir iken iki oldu
Meleklerin hayır yazan kaleminin sesini duydum

Yolda baktım içi para dolu cüzdan
Ne parası borç listesi fatura dolu cüzdan
Adresinde buldum sahibi olan yaşlı amcayı o an
Cüzdanımda var olanı ikiye böldüm verdim
Meleklerin hayır yazan kaleminin sesini duydum

Eve giderken dört ekmek almıştım
Bir ekmek kalmıştı paramın yarısı azalmıştı
Ya Allah bismillah dedim evin kapısından içeri girdim
Mutfakta dört ekmek cebimdeki paranın iki katı parayı gördüm
Meleklerin hayır yazan kaleminin sesini yine duydum

Çağırdım hanımı bu ekmeği kim aldı nedir bu para
Dedi fırıncının çırağı getirdi fırında unutmuşsun bir ara
Para ise cebinde düşen kasaya verirken cebinde düşmüş o ara
Birde selam gönderdi hayırlı olsun ötelerdeki yeri öyle demiş Ahmet amca
Gözlerim doldu o anda şükür ettim Rabbime secdeye varınca
Meleklerin hayır yazan kaleminin sesini yine duydum
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

8 Aralık 2015 Salı

Cefa ile sefa


Cefa ile sefa
Önce sefa sonra cefa
Cefadan önce sefa olmaz derde deva
Ben çekerim cefasını
Sen sürersin sefasını
Sefasını cefasını
Cefası olmalı insanın
Cefanın olmalı sefası
Cefa insan yapar insanı
Sefa rezil yapar insanı
Cefanın yok cüzdanı
Sefanın var cüzdanı
Cefan çekenin olur namazı
Sefa sürenin olmaz namazı
Hatta olmaz hiç niyazı
Cefanın olur merhametten divanı
Sefanın olmaz merhametten divanı bir anı
Cefası olan dünya insanı
Sefası olanın eğlence zevk kaynar kazanı
Cefası olanın vardır yaşam oranı
Cefası olmayanın çalar hep borazanı
Cefası olan olur adam uzmanı
Sefası olanın bol olur haram kazancı
Cefaya sabır eden bulur güzel sefayı
Sefayı çok harcayan bulur cefayı
Sefaya alışan çekemez cefayı
Cefa içinde var sefa bilmez sabırla kalmayı
Cefasız sefa çeken insan halinden anlamaz
Cefa sabırla gelir deva
Sefa düşerse cefaya bulamaz muhteva
Hayat cefa ile sefa arası
Sefa sonra cefa zor olur yarası
Yüzüne sürer karası
Cefası olan bulamaz ekmek parası
Kuru ekmekle olur güzel arası
Sefası çok olan beğenmez pastayı
Çok olur parası
Sefadan düşünce cefaya
Olur, âlemin fukarası
Âlemin fukarası
İstemez hava parası
Derin olsa da yarası
Sabırla derman bulur yarası
Cefa çekenin yuvası olsa tavan arası
Olur, onun sarayı
Sefası çok olan yaşar sarayda
Beğenmez yaşamak ister uzayda
Cefa sefa
Sefa cefa
Dünya hali
Cefası olana acır ahali
Der insanlık hali
Sefası olana bakmaz ahali
Yürüyüşünü gören der sanki vali
Yaz kış bitmez festivali
Cefalı
Sefalı
Dünya hali


Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Peygambersiz Halimiz Hal Değil.



Diril ey kalbim dalma uykuya
Gör âlemi gerçekleri değil gördüğün rüya
Var tövbe kapısına günahınla basma cihana
Dünya bu yaşanmaz da inan bedavaya

Uykuyu mezara bırak sen ölmeden diril
Gönül gözüyle bak cihana et az tahlil
Tahlil ederken sakın olma sen rezil
Dünya bu yaşanmaz da inan bedavaya

Çevir yönünü Âlemlerin Peygamberine sultanına
Var yanına nuruna gark ol var otur yanına
Onunla olursan nurla çıkarsın yarına
Dünya bu yaşanmaz da inan bedavaya

Dinsiz imansız kul hem sefil hem olur rezil
Din iman ile gönüllere olursun sen vezir
Nur Muhammed'e var koş sende sevil
Dünya bu yaşanmaz da inan bedavaya

Kul Mehmet'im peygambersiz halimiz hal değil
Günde beş vakit Rahman önünde eğil
Bu dünya hiç kimseye kalacak değil
Dünya bu yaşanmaz da inan bedavaya

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Ne Halin Varsa Istırabınla Yaşa



Farz etki ben seni çok ama çok sevdim
Sen hiç sevmedin benimle eğlendin
Sonrasında çektin gittin arkana dönüp bakmadın
Gönlümde açtığım çiçeklerimi kopardın
Beni hasret çiçeğinin başına köle diye bıraktın
Kalbimi söküp kanı ile avucuma bıraktın
Hiç mi bir parça vicdan merhamet insanlık yoktu sende
O güzel aşk şarkılarını neden söyledin
Senin yüreğinde kalmam için neden beni çağırdın
Gökyüzü kadar hasreti neden yüreğime bağladın
Bari giderken bir ayrılık busesi yanağıma bıraksaydın
Ağlarken gözyaşlarımı bir ömür boyu silmezdim
Sen her şeyi zaman bıraktın ey zalim
Beni kime bıraktın da gittin söylesene
Yüreğimi söktün de gittin
Etrafıma dikenleri çektin yürüdün arkana bakmadın
Gece gündüz mutlu sonla biten şiirler yazdım
Neden en mutlu olanları yırttın karaladın da gittin
Sen gitin ya aynı çocuk gibi yani elbisesi yırtık
Evet elbisesi yırtık çocuğun elbisenin yırtıklığını saklar gibi
Yüreğimdeki seni saklamaktan artık bıktım
Sen beni zamansız mevsimsiz öldürdüğünü sanıyorsun
Ama zamansız mevsimsiz ölenler aniden dirilir
Dirilir ve yüreğini işgal eder seni bağımlı yapar
İşte o zaman seni af etmem için sakın gelme
Çünkü geldiğinde kazdığın mezarda kendi cesedini bulacaksın
Yokluk sancısı ile yanacaksın ıstırabın bin bir acısını yaşayacaksın
Ben sana uzaktan yüreğim kan ağlayarak bakarken
Senin sırtını dönüp gittiğin gibi gideceğim
Arkama dahi bakmayacağım
Çünkü seni kırmamak adına kendimi kırdım parçaladım
Artık benim yerime az da sen kırıl paramparça ol
Yaralı yüreğindeki haykırışların
Yüreğine hançer olsun saplansın
O zaman beni anlarsın
Aynı senin kendini zaman teslim ettiğin
Beni kime teslim ettiğini düşünmeden gidişin gibi
Her şeyi zaman bırakalım ben gidiyorum zamana
Senin ne halin varsa ıstırabınla yaşa gör tek başına

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Ya Nebi Sensiz Yüreğimiz Sızlar.



Ya Nebi sensiz yüreğimiz sızlar
Senden uzaklaştık biz azar azar
Sensiz etrafımız dolu hep mezar
Dünya meyil yakar yüreğimizi

Sensiz dünya bizi hepten yok eder
Nur Kuran Sünnetin bizi var eder
Sensiz hayat yokluğa doğru gider
Ya Nebi sensiz yüreğimiz sızlar

Senle koşmuştu ümmet tüm cihana
Dünya bir yana sen canda bir yana
Herkes erdi seninle muradına
Ya Nebi sensiz yüreğimiz sızlar


Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Ya Nebi Âlemlere Sen Rahmetsin Nursun.



Ya Nebi âlemlere sen Rahmetsin Nursun
İsterim hayatımız adımlarımız yolunda dursun
Sen gönlümüzdesin sanmasınlar yoksun
Ya Nebi âlemlere sen Rahmetsin Nursun

Senin nurunda binlerce güller açar
Kokusu cümle âlemi nurunla sarar
Cennete melekler senin nurunla bakar
Ya Nebi âlemlere sen Rahmetsin Nursun
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-




Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç