Bu Blogda Ara

23 Kasım 2015 Pazartesi

Öğretmendir Vefalı Gül Çiçek Yetiştiren...


İlimle yan yana o gece gündüz yaşayan
İlimle öğrenciye ilmi o aşılayan
Öğrenciyle ağlayan onunla o gülen
Öğretmendir vefalı taze çiçek yollayan

Beladan fenadan o ayrı durur yanaşmaz
İlim fen bilim yolu onsuz olmaz açılmaz
Onun yanında dirsek sürten gönül paslanmaz
Öğretmendir vefalı taze çiçek sulayan

Ömrü boyunca insan yetiştirir usanmaz
İnsanların fikriyle zikri nedir hiç sormaz
İnsan yetiştirir o yarına hiç yorulmaz
Öğretmendir vefalı taze çiçek koklatan

Ömrün yarısını da odur gülle süsleyen
Mezun olduktan sonra güle güle git diyen
Hayatın her yönünü bilgi ile besleyen
Öğretmendir vefalı taze çiçek toplatan

Kul Mehmet'im bu şiir Bekir hocama gitsin
Ellerinden öperim Allah uzun gün versin
Çoluk çocuğu torun ile beraber gülsün
Öğretmendir vefalı gül çiçek yetiştiren

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Dua Ve Kul...


dua kulun acizliğini bilmesidir
acizliğinde Mutlak Kadir olana gitmesidir
nefis şeytanı bu yolda ezmesidir
gözyaşı ile dolsa da dua
göz yaşını silenin Allah(c.c.) olduğunu bilmesidir
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Aşkın Mayası Merhamettir...





Ey Resulüm! Biz seni ancak 
Âlemlere rahmet olarak gönderdik(1)
Resulün(s.a.v.)Onun aslı nurdur.
Allah-u Teâlâ o nurda tecelli ettiği için
Sirâc-ı münîr Nur saçan kandil olmuştur
Mübarek vücudu serapa nurdur
Bu nur ile körler bile görür 
Duymayan kulaklar duyar,
Kapalı kalpler açılır, yolunu şaşıranlar yol bulur
Rahman bize merhamet etti içine de
İncelikle acıma şefkat etme 
Merhamet etme, affetme ve mağfiret ekleyerek
İçine de aşkı katarak yüce Rahman(C.C.)
Onun hatırına kâinatı merhameti ile yarattı
Aşk ile bezedi.
Onu gören Hz Hatice
Amcası oğlu küçük Hz Ali (K.V.)
Hz Ebubekir Sıddık (R.A)
Yüce Allah’ın Cebrail aleyhi selamla
Haber gönderdiği “Ben o kulumdan razıyım 
O kulum benden razımı” şerefine nail olan.
Hz. Ömer bin Hattab (R.A)
Şeytanın kaçtığı sahabe
Hz Osman bin Affan
Meleklerin ondan hayâ ettiği
Ve diğerleri
Onlar Resuldeki merhametin aşkı ile bağlılıkla gördüler
Âşık oldular ilahi aşkla ona Kurana Yüce Allah’a
Diğer âlimler insanlar
Hatta “zamanın eşsizi” Said’i Nursi
O da merhametin sahibi yüce Allah’ın 
Merhametini kuranda gördü âşık oldu
İlahi aşkla
Ondaki aşkı görenler takıldı peşine
Yoksa Hayat’ının her safhası zindanda
Yerlerde betonda
Bir kuru ekmekle
Tüm dünyanın nimetini elinin tersi ile itilir mi
Aşk dolu kalpte vardır gülle bezenmiş merhamet
Aşkın içinde olmaz kesinlikle ihanet
Aşk anlar gönlün bu suskunluğu koşar hemen bulur selamet
Kalbin etrafını merhametle hemen sarar olur sükûnet
Gül yaprağı gibi aşk ile açar gönülde merhamet
Hüzün dolu kalpte başlar inkişaf
Akıl hemen bulur fehamet
Aşk artık anlatır gönle her gece konuşur, verir selamet
Aşk devamlı anlatır dünya hayatının güzelliğini
Sonra baki olan ahiret hayatını anlatır ölümsüzlüğünü
Gönülde yok olur silinir melanet
Gönüller aşka koşar bulur selamet
Aşk gönle olunca şah ile vezir
Gönülde başlar güzellikler saçılır keramet
Yüce Rahman ona eklemiştir kendisinden merhamet
Gül çiçeği gibi açar aşta merhamet
Zaten aşkın mayasıdır merhamet
Kereme aslı gibi
Mecnuna Leyla
Ferhat’a şirin gibi açar derin ve manidar aşkın merhamet gülü
Aşk ile aslı her açtığında yüreğini, kerem dinlemek ister
Yanmak kül olmak ister kerem
Leyla aşkı diline doladığında
Mecnun bir bülbül gibi öter etrafında döner
Dağları çölleri gönlüne yol eylemiştir
Kaybettiği Leyla'sının gönlüne kavuşmak için
Feryat aşkın merhametini şirinde bulunca
Baki olan ahiret hayatını anlattığını bilince
O aşkla dağları deldi
Şirinin gönlüne kavuşarak
Her gece baki olan ahiret hayatının
Sonsuz badesini içmek için dağları deldi
Gönlündeki aşkın merhameti ile.
Hiç konuşmadılar 
Hep sustular, 
Sustular ve dinlediler
Aşk bazen Leyla’da
Bazen Aslı’da
Bazen Şirin’de
Bazen Şems’de anlatırdı hep kocaman yüreğiyle merhameti
Ve artık susan olmuştular
Susmuştular
Hamuş oldular
Suskun
Susan oldular
Sadece dinlediler
Hissetiler 
Kavruldular 
Aşkın merhametini yaratan Allah için susmak
Allah aşkındaki merhamet için yüreğini yakmak kül eylemek
İçinde erimek yeniden dirilmek
İşte cennet
İşte cennet
İşte cennet
Aşkın içindeki merhamet için çaresizliğince teslim olmak
Yüce Allaha ulaşmak
Teslimiyetle teslim olmak
Benliği öldürmek
Kül eylemek
Aşkı dinlemek
Yolunda gitmek
Aşktaki merhamette Yüce Allah’a varmak
Tanıyarak güzelliği karşısında sükût eylemek
Benliğini idam etmek
Aşkın merhametinin içinde yoğrulmak
Aşk olmak
Merhamete karışarak güller gibi açmak
Güle koku vermek
Mevlana merhamet için şeb-i Arûs ile terk eyledi dünyayı
Sevgiliye kavuşma gecesi, beklenen
Yıllarca usanmadan aranan
Çilenin bağrında
Çöllerin kumlarında
Aranarak bulunmayan aşk ile merhamet
Leyla olmayınca
Aslı olmayınca
Şirin olmayınca
Şems olmayınca nasıl bulunsun
Kömürü yakan ateş olmayınca kömür kapkaradır
Nasıl yansın kendi özünü bulsun
Aşkın ömrüne ömründe binlerce tatlıkla ah çekilen 
Çileden bir ömür kahır içinde bülbül gibi ötülen
Çile çekilen ama çileyi çile hissettirmeyen merhamet
Şemste buldu merhametin kaynağını 
Ülkeyi karış karış yol eyledi
Çölleri hem yol eylediler
Hem de gönüllere aşkın güllerini ektiler
Tarif ettiler
İşte aşk bu
İşte merhamet bu
İşte aşk ile merhametin ispatı da budur
Kul Mehmet derki
Sen gel de o aşk için gebermede dur
Kalmadı aşk ile merhamet dillerde vır vır ile dırdır
Her yerde cilve gözlü ihanet gözleri fıldır fıldır
Kanını malını emmenin peşinde
Kalmadı ki etrafımızda merhamet Kul Mehmet
Var git indir gönlün şalterini
Son sözünü söyle uzayan şiirin son nağmesinde
Yüce Allaha ulaşmak
Teslimiyetle teslim olmak
Benliği öldürmek
Kül eylemek
Aşkı dinlemek
Yolunda gitmek
Aşktaki merhamette Yüce Allah’a varmak

Mehmet Aluç

1-." (21 Enbiya suresi 107)

Sen Hala Gülüyorsun


Yorgun


Sağdan Bak Ayı Soldan Bak Ayı...



Yaz yaz anlamaz ayı
Matematik dersen bilmez sayı
Yer yer doymaz bu ayı
Nefretle geçirmiş balayı
Olur, olmaz basar kalayı
Çekin fişi gelmesin fazı

Zordur insanı etmek razı
Nefreti ile yer oturur kazı
Elinde bozuk çalmaz sazı
Sağdan bak ayı soldan bak ayı
Nefretle geçirmiş balayı
Olur, olmaz basar kalayı
Çekin fişi gelmesin fazı

Çalış güzellikle yanına varmaya çalış
Anlamak iyilikten etmez hiç aldırış
Hep nefretle yemeye alışmış
Zerre dersen yok hiç anlayış
Sağdan bak ayı soldan bak ayı
Nefretle geçirmiş balayı
Olur, olmaz basar kalayı
Çekin fişi gelmesin fazı

Ne yaparsın bu nefretli ayı
Bir yerine girsin keman yayı
Kafasına da insin küreğin sapı
İyiliğin yoktur veresin hapı
Ne zaman varsam kapalı kapı
Sağdan bak ayı soldan bak ayı
Nefretle geçirmiş balayı
Olur, olmaz basar kalayı
Çekin fişi gelmesin fazı

Esirgemez utanmaz söyler sözü
İyilikte pişmemiş anlamaz özü
Hep nefretle yanar gönül közü
Merhamete yanaşmaz yoktur yüzü
Yakar yıkar anlamaz yokuşu düzü
Sağdan bak ayı soldan bak ayı
Nefretle geçirmiş balayı
Olur, olmaz basar kalayı
Çekin fişi gelmesin fazı

Kul Mehmet'im almaz o ayı iyilikten payı
Yeter söylem anlamıyor işte ayı
Arkasında var binlerce dayı
Her gördüğü yerde alır utanmaz payı
Bir gün görür Hanya'yı Konya'yı
Çekemezsin artık nefret halayı
Yapılmaz sana bekleme cenaze alayı
Sağdan bak ayı soldan bak ayı
Nefretle geçirmiş balayı
Olur, olmaz basar kalayı
Çekin fişi gelmesin fazı

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


Sensizlik Yangını Söndürecek...


 




gönlüm değil yorgun

benimle olan zaman yorgun

az buçuk gönlüm belki kırgın ama değil durgun

sensiz gerçekleşmeyen gülümser iken küsen hayallerim

dilimde dolanan söyleyemediğim seninle gülümseyen dileklerim

adım atarak yürüyerek varamadığım ötelerde bekleyen senli yarınlarıma

kavuşmayınca zaman yanımda yorgun kaldı gönlüm zaman takılı kalmadı

yürüyorum yüreğimdeki sensizlik yangını söndürecek olan buzullardaki kışa doğru


Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

22 Kasım 2015 Pazar

Medeniyet Ah Medeniyet-1-





Medeniyet ah medeniyet
Ar namusla süslenir isen ne güzel olur
Ah seni soyar soğana çevirirler
Çıplak kalırsın üşürsün bilirim
Ah seni taşıyamayanlar
Kucağa almayanlar
Yerlerde süründürenler
Bilmez insan sensiz neler gelir başına
Üzerinde yük gibi taşıyanlar
Taşıyamayanlar
Bir beden büyük
Ya da dar gelen medeniyet
Sus ağlama
Anlarım halinden
Bilirim solan güllerinden perişansın
Ah medeniyeti taşıyamayanların ağır yükü
Ah onların adımları sokaklara ağır gelir
Taşımak istemez ah ne zor gelir
Şehrin sokakları bu ağır adımlarla çöker
Ah mevsimler sizlerinde rengi değişir
Ah medeniyetsiz'lerin ağır yükü
Sizi de yıkar
Onlar ki sert granit taşları ezer
Sizler nasıl dayanırsınız
Ah asırların öldüremediği
Güzel çınarlar sizlerde solar'sınız
Sınır iklim taşımadan
Yok, olan edepli
Namusla süslenmiş
İman ile örtünmüş medeniyet
Neredesin? Nereye kayboldunuz?
Gün dönümü yine geldi
Hala o şen türkülerin söylenmiyor
Ayaklar çıplaktı gezerdi sokaklarda
Sen ey kaldırımlar
Şehrin sokakları o insanlar ne kadar hafif
Kalırdı yürürdü üzerinizde
Siz şehrin sokakları
Ölmez hayatın sırrına
Erişmiş gibi
Siz onlardan önce uçar'dınız
Sevinçle
Ah olgular param parçasınız
Kanıtınız var
İnananlar az
Ah algılama eksikliği
Ah duruşlar
Suratınız beş karış
Yüreğinizde acıdan parçalanmış
Yurtlar mı saklı
Sukutun çığlıkları
Cidarları parçalarsınız
İnsanlar parçalanmaz
Duymaz
Mahkûmiyetin kurbanı olan
Şehrin sokakları
Kaldırım taşları
İnsan yükü ağırdır
Kulakları da sağırdır
Yakıp yıkmaya da hazırdır
Değmedi sana bir güzel kalemin ucu
Medeniyetin var mı suçu
Kendine iyi bak
Sendin ak
Tek dişi kalmış
Canavara döndürdüler seni
Sen sokul yamacıma
Yorgunsun
Ben taşırım seni omuzum da
Bakma çok durgunsun
Merhametin yolu uzun
Yıkanırız denizinde
Yağar üzerimize Rahmet
Sus ağlama
Nar'ımız büyük
Senle olmaz karımız küçük
Taşıdın ecdadımı cihana
Cihan seninle güldü
Sendin varımız
İmanın gölgesinde gezerdin yarınımız
Düşlerin sislerle kaplı bilirim
Takıl koluma
Yürüyelim yan yana
Bakma sen seni taşımaza
Seninle yanmaza
Mevla'm yanımda
Yardım eder
Alır ey sokaklar yükümüzü
Mevla'm kerimdir
Biter inkârcı düşünceler sözler
Çıkarız açığa seninle
Biter karanlıklarda
Işığa çıkmama cezan
Sana bu cezayı verenler yok olur
Seni gizleyenler gizli olur yok olur gider
Sil gözyaşlarını
Dur ben sileyim ellerinle
Sen ağlama
Mehmet Aluç
Cidar: Duvar

Mültecileri Batır, Türkmenleri De Bitir*



Mültecileri batır, Türkmenleri de bitir*
Batır sen batır, katır, alamazsın sen takdir
Ruhunu insanlığa yatır ya da ha sittir
Niyet Mülteci batır Türkmenleri de bitir

Vay utanmaz batı sen medeniyetsiz çağı
Kendi nefretinde kay edepsizlik kuşağı
Bakışın bile bozuk bakışın baş aşağı
Niyet Mülteci batır Türkmenleri de bitir

Kendi nefretinde sen batacaksın sen batı
Türkmenleri yıkamak kolay değil ol katı
Müslümanlar yıkılmaz ihanetle çık katı
Niyet Mülteci batır Türkmenleri de bitir

Güneşin ışığı hiç silinmez yokta olmaz
Savaş ta bizler şehit oluruz siz leş bu az
Sizler bu sözlerimi bir yerinize sen yaz
Niyet Mülteci batır Türkmenleri de bitir

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


*Haber 7 yazarı Hasan Kara kaya'ya ait bir söz alıntıdır.

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç