Bu Blogda Ara

20 Eylül 2015 Pazar

Düşüncelerdeki Fikirlerdeki Utanç, Suçluluk Duygusu...


Düşüncelerdeki Fikirlerdeki Utanç, Suçluluk Duygusu...

   Fikirlerdeki çeşitlilik insanların birbiri ile seçtiği parametreleri yok sayıyor ise, yok atalardan kalma din ile alakası olmayan savların süzgecinden geçirerek, bu inançları onlarca kendi parametrelerine uymuyor diyorlarsa bilmelidir ki her fikir farklı özellikleri taşıyordur, kendi fikirleri nasıl kendilerince doğru kabul sanıyorlarsa, karşısındakinin fikri parametreleri kendince doğrudur. Önemli olan hangi parametrenin kime veya neye göre doğru olduğunu bulmak konusunda hem fikir olmak gerçek olan doğruyu bulmaya çalışmak olmalıdır.

   Aynı fikirde olan toplumda zaman içerisinde fikirde görüşte çeşitlilik, her toplumun kendi içinde bile kendi kendine zaman içinde oluşabilmektedir. Bu fikir karşısındakinin fikrini yok etmeye yönelik ise yanlıştır ve fikir değil, fikirsizliktir. Çeşitliliği kendi fikir potasında süzerek anlamak her insanın harcı, her toplumun harcı değildir. Hatta hoşgörü ortamında doğru ve yanlışları ortaya çıkarma açısından topluma faydası oladır değişik fikirler ve düşüncedeki kişilerin parametreleri. Bu hoşgörü ortamındaki fikirlerin yanlışlığı ortaya doğru olan-doğru olan ne derseniz" Nur Kur'an ve Nur Sünnettir derim" bu doğru olan modifikasyon ile imkânı kendiliğinden ortaya çıkacak ve toplumu tekrar birleştirecektir.

  Kültürel birikim mekanizması imanın potasında eritilerek, bireylerin akıl özelliklerine göre anlatımı ile daha kolay anlaşılır olacaktır Nur Kur'an ve Sünnet. Fikir aynı düşünce ve pratiklik değişik olsa da, Mesela iyilik konusunu ele alalım, birisi yolda on adımı beş adımda geçerek yardım yapacağı kişiye ulaşsa diğeri, diğeri on iki adımda ulaşsa veya parası olan para, parası olmayan elinin alın terinin gücü ile yol almasında elbet sakınca yoktur. Ama bu adım sen az attın, ben çok attım benim sevabın şu kadar vs tartışmasına girerse, bu anlaşılır olmayı baltalamak araya nefis ve şeytanı katmak olacaktır. Buna Ne Nur İslam dini hoş görür ne Yüce Allah(c.c.) nede Nur Peygamber efendimiz (s.a.v.) hoş görür.

   İlk önce din kabul eden veya etmeyen o kendi kabulü seçimi özgürlüğüdür, sonra o önce çeşitlilik içinde beraber insan ve toplum dünyanın hak ve hukukuna göre yaşanılacak yol haritası çizilir veya oluşur, ardından da zaten hemen hiç aramaya gerek kalmadan adaptasyon (uyum) meydana gelir, herkes hali ile bu adaptasyon mekanizmasına müdahale etmeden birlik beraberlik ilişkisi içinde yaşar gider. Artık her değişik fikirlerdeki varyasyonlar (değişim veya sapmalar)haliyle bu sağlam işleyen mekanizmanın içinde eritilerek uyumlu hale getirilecektir. Gelişimdeki fikir ayrılıklarındaki sinir uçları alınmış olacak herkes müdahale etmeden sınırı aşmadan yaşayacak gidecektir. Önemli olan bu çok çeşitliğe faktör(etki eden, etki) toplumun çok olan inancı ile süzülerek, karşıdaki inancın-Gerçi Allah katında ve dünyada geçerli olan din İslam'dır- aşırı nefret uyandıran sinirlerini alarak tedavi etmektir. Düşüncelerdeki utancı, suçluluk duygusuna yol açacak olanları ahlaki bakış açısına göre izole edilmeli ve yaşama geçirilmelidir, bunlar yapılmadığı takdirde toplumsal barış, imanın gerekliliği olan beraber yaşamanın bakış açısı yakalanmış olmaz. Hala yıllardır laik olanlarla, dini kendi inancı gibi yaşayan Müslümanların kılık kıyafeti ile uğraşarak yılları boşa geçirmek, nefreti yaymak adına ancak kutuplaşmanın ve nefrete giden tartışmaların kapısını açmış oluruz.

Yüce İslam dini inanç sistemleri içinde tek vazgeçilmezidir Müslüman'ın. Bunun böyle düşünmeyenler olduğunu düşünüyorum, düşünmeyenlerde olabilir. O halde insanlığın huzur içinde haklarına müdahale edilmeden, huzur yaşanabilir toplumlar içinde fikirlere saygılı olmanın erdemi onuru için gerekli olan "benlik" kaygısını, benim senin değil "bizim" mutluluğumuzun ortak paylaşım alanında gülümseyerek birlik içinde kontrolün olabileceğini, bunun yıllardır kısır çekişmeler içinde toplumu geriye götürdüğü zulüm ile acılar içinde bırakan "benliği" söküp atarak yaşanacağına inanmıyoruz veya inanmadan yıllarımızı kavga fişleme inançlar ile alay etmenin edepsizliğine götürdü o anlarda anlayamadık? E ne demişler kılavuzu karga olanın burnu. Çıkmazmış. İşte bu kısır düşünceleri potasında eritecek doğru mekanizma o gün akla gelseydi veya bunu niyeti olanlar biliyor da, gayesi zulüm olanlar bozdu ise şimdi mezarda bozduğunun kendi ahiretini bozmanın ıstırabı feryadı ile baş başa yatıyordur, eminim. Niye mi eminim? E Merhamet etmeyene merhamet edilmezde ondan. Veya o zaman din ile ahlakın yan yana olduğunu bilenler dinden ayrı uygulamaya gitti ise vebalini çekecektir. Düşüncelerdeki fikirlerdeki utancı, suçluluk duygusuna yol açacak olanları, ahlaki bakış edep açısına göre izole edilmeli ve yaşama geçirilmelidir.

Selam ve dua ile kardeşlerim.

Mehmet Aluç (Kul Mehmet)

Halim Benim (Gazel)



Gözlerim çeşme akar budur har halim benim
Seni sevmek günahım budur yar halim benim

Gece gündüz etsem de figan çarem de sende
Sevmek günahsa yârim ah dilim dilim benim

Perişan halim ayan âleme sen görmezsin
Ararım esen yelde sensin hayalim benim

İncindi gönlüm çıkar yine semaya ahım
Aşkın çilesi ile ağardı saçım benim

Gece gündüz yollarda ben seni hep ararım
Kalmadı dermanım son adımımdır bu benim

Cefam boyumu aştı duam hakka ulaştı
Figan içinde çıkmaz sesim bu derdim benim

Sensizliğe son olsun bu feryadım son bulsun
Duy feryadımı yârim uzansın elim benim

Aşkla Rahman yanında vardır benim yerimde
Senin gönül kapında neden yok yerim benim

Gönül kuşum uçtu yar artık kafese dönmez
Kapattım gönül kapım artık sevgim yok benim
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-





Yıkalım


Yıkalım

insanlık çıkmalı karaya
yeter maskeler çok girdi araya
kardeşlikle gelelim bir araya
yıkalım düşmanın esaret olan
zincirden nefret kalesini

kanıyor gönüller gözler görmez mi
vahşet ortada gönüller bilmez mi
bu kin nefret artık yetmez mi
yıkalım düşmanın esaret olan
zincirden nefret kalesini

Kul Mehmet der ki görmez misiniz nefret eder sefil
en sonunda nefret eder insanı rezil
nefret ile hiç kimse olmadı ki vezir
yıkalım düşmanın esaret olan
zincirden nefret kalesini

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Beklemek Gerek Bazen-2-

Beklemek Gerek Bazen-2-


beklemek gerek bazen
yağan karda
bahar yürüyüşü için
her yağan kardaki
hikmeti anlamak
ne için yağdığını bilmek için
ölmeden dirilmek için
dirilerek ölmemek
severken terk edilmemek
gülümserken solmamak
var iken yok olmamak
Allah'a kul olmak için
secde eden kullardan olmak
iman ile yol açmak
ağlayanın göz yaşını silmek
nefret mirasın reddini
insan olmanın cibiliyetini
tanımak için ceddini
yıkmak için nefsini
gülümsemenin neşesini
bilmek için

bazen beklemek gerek
yoksa ortaya çıkar ezen
gerek bazen gönle ömre çeki düzen




olmalı bazen gönüllere varan semazen
diller söylemli gerçeği olmamalı mecazen
sevmeli gönülleri kıymet vermeli özen
yoksa ortaya çıkar ezen
gerek bazen gönle ömre çeki düzen

beklemek gerek bazen
kaçamak yaşamamak
çirkinle güzeli değiştirmesinler diye
damarlarda nefret akmasın diye
kin nefret niye
güzeli doğruyu
ezan sesindeki hakkın sesini
çağrıyı duymak için
hakkın sesi ile olmak
hak yolda olmak
hakkı
söylemek için bazen beklemek gerek
gülümseyerek
gönüllere girerek
yoksa ortaya çıkar ezen
gerek bazen gönle ömre çeki düzen
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

19 Eylül 2015 Cumartesi

Beklemek Gerek Bazen-1-



beklemek gerek bazen
hakkın sesini duymak
hakkın sesini duyurmak
hak ile beraber olmak
hak yolunda olmak
hakkın sesinin peşinden gitmek için
hakkın sesi ile var olmak için
hak için secde de olmak için
sabah namazını beklemek gerek
beklemeyenler yerine
yıkılmamak için gönlü beklemek gerek,
yoksa ortaya çıkar ezen
 gerek bazen gönle ömre çeki düzen

beklemek gerek bazen
günde beş vakit namazı
nur namaz ile
günde beş vakit dua ile Sema'yı
doldurmak için
merhametli olmayı
öğrenmek bilmek için
hakkın bayrağını dalgalandırmak için
gönlü beklemek gerek,
yoksa ortaya çıkar ezen
 gerek bazen gönle ömre çeki düzen

beklemek gerek bazen
gönüldeki putları
iman ile yıkmak için
Nur Kur'an
Nur Resul
Nur iman kapısında
beklemek gerek
bekleyerek kavuşan
nur ile dolan
nur ile koşan
nur ile yaşayan
nur ile bakan olmak için
beklemek gerek bazen
yoksa ortaya çıkar ezen
gerek bazen gönle ömre çeki düzen
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Gökyüzünde Dalgalan Benim Şanlı Bayrağım.



Hakkın müjdesini taşıyan özünde bayrak
Şehit olanların gayesi manasıdır ak
Gönlündeki özgürlüğü candan coşturarak
Gökyüzünde dalgalan benim şanlı bayrağım

Cümle gönüllerin sensin o candan hür sesi
Vatanın bölünmez yıkılmaz iman adresi
Yıkılmazlığın dalgalanan vatan neşesi
Gökyüzünde dalgalan benim şanlı bayrağım

Vatan olmaya seninle olur candan giden
Seninle olup da her gün candandır o gülen
Seninle özgürlüğün tadını yaşar bilen
Gökyüzünde dalgalan benim şanlı bayrağım


Yıkılır sana nefretiyle mertlik taslayan
Rezil olur seni hep indirmeye çalışan
Sensin bağımsızlığınla olanı yormayan
Gökyüzünde dalgalan benim şanlı bayrağım


Sensin bu cennet vatanı rengiyle süsleyen
Gölgesinde yaşayanlarda var o kardeşlik 
Vatan toprağı ile rengiyle birleştiren
Gökyüzünde dalgalan benim şanlı bayrağım

Şehitler gölgende kalkıp da bir gelse dile
Binlerce ders verir yine nefretli gafile
Seni indirmek nasip olmaz hiç bir millete
Gökyüzünde dalgalan benim şanlı bayrağım

Kul Mehmet'im ne kadarda kursalar da pusu
Bayrak ile yıkılmaz bu kardeşlik kokusu
Düşmanın eceli gelmiş yok vatan duygusu
Gökyüzünde dalgalan benim şanlı bayrağım

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Her Giden Gittiğinde Yüreğini Bırakıpda Giden Miydi? Bir Ceset Olarak Kalarak Terk Edip Giden Mi Cesetti Anlayamadım!



   Seninde hayallerin güllerin bağrında gül kokusu ile açsın isterim, sen ne kadar benim hayallerimi yıktınsa da, senin benim gibi hayallerin ağrı dağı gibi üzerine çökmesin yıkılmasın isterim, bilirim çok zordur nefes aldırtmaz, sokaklarda, caddelerde adım attırtmaz... Yaram sen sen derken, sen terk edip giderken, anlamayan duymayan gönlünle, hayallerin yıkılmasın isterim, yok yok yıkılsın en güzelinden yıkılsın ki, yıkmak ve yıkılmak neymiş öğrenesin diyeceğim amma gel gör ki diyemiyorum, kendi yalnızlığımla, sen kokan kokunla odamda kendi yalnızlığımı kendi yıkılmışlığımı ve yaralar içinde kalan hayallerimin yaralarını sarmakla meşgulüm... Sen kokan sözlerim cümlelerim, gölgelerin karanlığında kaldı, onlara ışık olmak için çabalıyorum ama nafile, yıkık gönlüm ne kadar çabalar ise çabalasın, kalmamanın sözlerime kulak vermemenin kırık oku ile yüreğim hala kanarken, gölgede kalan sözlerim ve cümlelerime ışık olamıyor!
   Nedir acı olan bilir misin, rüzgâr sana sevgimi ılık esen tatlı esintisi ile sevgimi sana ulaştırırken, senden ne bir ses ne bir koku getirmemesi çok ama çok acı, elem ıstırap dolu! Kalbimde sevdamız dillere düşmesin diye, sokağa, caddeye çıkarken sahte mutluluk maskesini takıyorum, senin adın terk edilen olmasın diye, ben terk ettim diyorum!
   Kapı eşiklerinde savrulmuşluğumun terk edilmişliğimin o kapkara izini silmeye çalıştım ama terk edişinde ,yüreğimi parçalayan bana dönmeyen yüzünün gönlünün kapkara izi hala duruyor, silemiyorum silinmiyor! Aslında gidişin benim gidişim miydi, senin gidişine çare olmayan gönlümün çaresizliğimi idi hala çözemedim, gidişine nasıl çare olamadım, yoksa her giden gittiğinde yüreğini bırakırda giden miydi? Bir ceset olarak kalarak terk edip giden mi cesetti anlayamadım! Gönül bahçem rıhtımın yıkık olsa da terk ettiğin için, o umut kokan sahilleri, o yıkık rıhtımı terk edecek değilim, umut kokan sahillerinde özlemlerin koktuğu vuslatın martıları uçtuğu için, gönlümün yıkık rıhtımını terk etmem, yıkık olan rıhtıma umutsuzlar değil, umutların tadına varanlar ,aksak olsa da aksak yürüyüşü ile umutlara doğru yürüyenler umutlarını yeşertecektir...
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç