Bu Blogda Ara

16 Eylül 2015 Çarşamba

Gönlümüzün ayarını insana doğru ve Mescidi Aksaya göre ayarlamalıyız.


Gönlümüzün ayarını insana doğru ve Mescidi Aksaya göre ayarlamalıyız.

Yaşadığım dünyada nefreti toprağa gömeceğimize farkında mısınız kardeşliği birlik beraberliği toprağa gömüyoruz!Kafamızın içinde dünya sevgisi fırtınası estikçe, dünyaya daha çok meyil ettikçe, Yüce Kur'an Nur Sünnet ve imandan ve onun merhametinden ve kardeşliğin bağından uzaklaştıkça uzaklaştık, hiç yakın olarak bir araya gelemedik. İşte yine Filistin de Mescidi Aksaya Siyonist İsrail kirli ayakları ile ezerken hala o Siyonist ve onun destekçilerine bir ders vermekten uzakta hala olayı anlamaktan uzak, düz yolda patinaj yaparak birbirimize uzak düşmenin sevincini yaşarken Mescidi Aksaya ve Filistinli kardeşime yapılan zulmü görmezlikten gelerek yaşamaya devam ediyoruz. Nur Kur'an ile bir zamanlar gönüller sarılırken, zalimin haddi bildirilirken, şimdilerde bu unutularak herkes kendi ülküsünü kardeşlik ile belirlemesi gerekirken, nefsine ve dünyaya olan meyilli ile ülküsünü gayesini unutmuş durumdadır.

Dünyanın huzur atmosferini bozanları görmezden gelerek, huzurun ne olduğunu unutarak, mazlumların ağlamasına seyirci kalınarak, kardeşliğin imanın derinliğindeki merhametten uzak, kaosla, içlerimizi ürperten kin nefretle haşır neşir olarak, kardeşliğin kapısını edepsizce kapatarak yaşamaya devam ediyoruz. 

Dünya kendisini kurtaracak bir kurtarıcı içinde çıkarmaktan aciz değil ama gel gör ki, kurtarıcı olarak çıkanı da yerden yere vurmak için bekleyen biz çamura yatırmanın hazırlığında olduğumuz için çıkmasını beklemekte abes olacak galiba! Hala ıstırap dolu gecelerde yatarak, ufkumuzu karartanların safına geçerek safımızı yönümüzü kaybettik, ruhumuz yönsüzlüğümüzle paramparça olurken, düşmanın yanında olduk ya da düşmana karşı savunma alacak bir oluşumun içinde olmadık, hayata ait ışık olan ruhumuzdaki ışık sönmek üzere hala karanlıkta kalmayı kabullenerek düşmanı adeta alkışlayarak Mescidi Aksa da, Suriye'de, Myanmar da, diğer ülkelerde Müslümanlara yapılan zulümleri görmezden gelerek adeta alkış tutuk düşmana...

Konforu yan gelip yatmayı söyleyen şeytanı lüks koltuklarda oturtarak, bizde dizinin dibinde aşağılanmanın ezilmenin esareti ile sırıtarak şeytan ve yardakçılarına gülümsüyoruz, ağlamamız gerek halimiz için. Gönlümüzün ayarı insan doğru değil, nefis şeytan dünya malına ayarlamışız, hissiz duyarsız besili inek gibi beslenerek kesilmeyi bekliyoruz edepsizce... Düşmanın şeytanın bizi yok eden asansörüne binerek kardeşliğimizi katl ederek hala yaşadığımızı sanıyoruz. Gönlümüzün ayarını insan doğru ve Mescidi Aksaya göre ayarlamalıyız.Kudüs, vahye dayanan bütün kutsal dinlerde kutsal sayılan bir şehirdir biz Müslümanlar için. Bunun başta gelen sebebine gelince Yüceler Yücesi Yüce Allah'ın insanları doğru yola iletmeleri için gönderdiği ve görevlendirdiği peygamberlerin birçoğunun ise bu şehirde yaşamış olmasından en azından hayatlarının bir bölümünü bu şehirde geçirmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu peygamberlerden bazılarının ise ibadet için mabet olarak kullandıkları mekânlar da bu şehirdedir yani Filistin'dedir.

Kudüs, İslâmi hayatımızda yaşantımızda Müslümanlar için özel bir yere ve kutsiyete sahiptir. Müslümanların ilk kıblesi olan yönü gönlü olan Mescidi Aksa'yı bağrında nuruyla barındırması ve Resulullah (s.a.v.)'ın isrâ ve miraç mucizesine şahit olması bu üstünlüğünün gönlümüzde yer etmesinin sebeplerinin en başında gelir. Yüce Allah, Nur Kura'nı Kerim'de şöyle buyurur: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksaya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1) Burada dikkat edilirse iyi okunursa Mescidi Aksa'dan "çevresini mübarek kıldığımız" bir şeklinde söz edilmektedir. Mescidi Aksan'ın çevresi ise başta Kudüs sonra diğer Filistin topraklarıdır mübarek olan topraklardır.

Şimdi bu ayetler ve Mübarek topraklar için bir parça kalan onurumuzu yitirmeden, duvara toslayan zalimin kafasına duvar değmesin diye çaktığımız yastıkları sökerek, yerde debelenen düşman yerine sen dur sen az güçlüsün sen dur senin yerine biz yerde debeleniriz fikrini aklımızdan silerek, dondurucu soğukluğu ile yüreğimizi soğutan kibri ateşlerden yakarak, tekrar Nur Kur'an ve nur Sünnet ve imanın nuru "Kardeşliğimizle" birbirimize sarılarak, düşmanları yok etmeliyiz, onların hain planlarına uymaktan vazgeçerek, Kardeşliğimizle yeniden dirilmeliyiz. Dünyada kardeşliğimize sahip çıkarak, düşmanın nefretine son noktayı kardeşliğimiz ile koymalıyız. Saflarımız sıkı sıkı tutarak yönümüzü hakka dönerek, Müslüman olduğumuzu dünyaya göstermeye çalışalım...
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Ah Mescidi Aksam Yüreklerimiz Ak Değil Kapkara Kömür



Ah mescidi Aksam ayrılıktır belimizi büken
Ayrılığa koşarken yüreğimize batıyor diken
Ayrılık nifak tohumun ah kimlerdir eken
Ah Mescidi Aksam yüreklerimiz ak değil kapkara kömür
Yanına varmaya sancını dindirmeye yeter mi ömür

Siyonist her gün masumlara kefen biçiyor
Ayrılık nifakın da Müslümanlar vazgeçmiyor
Tam birlik beraberlik oldu derken nefis izin vermiyor
Ah Mescidi Aksam yüreklerimiz ak değil kapkara kömür
Yanına varmaya sancını dindirmeye yeter mi ömür

Ayrılık önümüze dikilmiş koskocaman bir dağ
Viran olmuş gönlümüzde açmıyor kardeşlik denilen bağ
Bu halimizle bize yaşıyor Müslüman der mi sağ
Ah Mescidi Aksam yüreklerimiz ak değil kapkara kömür
Yanına varmaya sancını dindirmeye yeter mi ömür

Gönül gözümüze çekilmiş kapkara bir perde
Senin halini gören kul düşmez mi çare için derde
Kardeşliği unuttuk hepimiz sürünüyoruz sanki yerde
Ah Mescidi Aksam yüreklerimiz ak değil kapkara kömür
Yanına varmaya sancını dindirmeye yeter mi ömür

Ah mescidi Aksam Siyonist azmış
Aramıza kör çukurları kim kazmış
Seni görenler senden önce yanmış
Ah Mescidi Aksam yüreklerimiz ak değil kapkara kömür
Yanına varmaya sancını dindirmeye yeter mi ömür

Ah mescidi aksam kardeşliğimiz unutuldu ah nidelim
Bu dünyayı terk edelimde nereye gidelim
Mezara girince Mahşerde Gül kokan Resule ne diyelim
Ah Mescidi Aksam yüreklerimiz ak değil kapkara kömür
Yanına varmaya sancını dindirmeye yeter mi ömür

Masum insanların feryadını melekler göğe yazdı
Kul Mehmet'im der ki kardeşlik tadına doyulmaz bir hazdı
Nefret çukurlarını gönüllere kimler nasıl kazdı
Ah Mescidi Aksam yüreklerimiz ak değil kapkara kömür
Yanına varmaya sancını dindirmeye yeter mi ömür

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Ah Mescidi Aksa Senin İçin Gözlerimizde Az Yaş Aksa...


Ah Mescidi Aksa Senin İçin Gözlerimizde Az Yaş Aksa...

Ah mescidi aksa
Senin için gözlerimizde az yaş aksa
Gönüllerimiz nefsimizce mahzun olmazsa
Seninle ah gönüllerimiz merhametle can bulsa
Nur Resul bize gülümseyerek ötelerde baksa
İslam'ın kurtuluş mesajı ile var olsak
Yalancı dünyanın labirentinde kaybolmasak
İslam'ın merhamet fışkıran nehrinden yıkansak
Merhametin tebessümü ile yanında yer alsak
Ah mescidi aksa
Senin için gözlerimizde az yaş aksa
Gönüllerimiz nefsimizce mahzun olmazsa
Seninle ah gönüllerimiz merhametle can bulsa


Ah mescidi aksa
Hakka teslim olmuş bahtiyar gibi seninle yan yana olsak
Nur resul kokan sinen kokunu içinde içimize çekmek için
Menfezler açsak yanına varsak
Güneşin doğması ile yeniden insanlığımızla doğsak
Senin yandığın gibi gönüller yanmakta
Seni hiç kimse hakkı ile savunmamakta
Filistin'de yine sen yalnızsın yine Siyonist'in yüzünde maske
Siyonist ilerliyor kan döke döke
Yüreğimizde seni yalnız bıraktığımız için utancımız bir kara leke
Ah mescidi aksa
Senin için gözlerimizde az yaş aksa
Gönüllerimiz nefsimizce mahzun olmazsa
Seninle ah gönüllerimiz merhametle can bulsa


Ah mescidi aksa
Aşkınla olamadık bir mecnun
Âşık olamadık olamadık işte memnun
Siyonist oynadıkça oynar oyun
Meleyerek yanına varamadık olamadık koyun
Siyonist'e diyemedik yeter yaptığın bu yaptığın son oyun
İman gücüyle vuramadık tokat diyemedik bitti artık oyun
Ah mescidi aksa
Kul Mehmet'im sana uzakta üzülerek bakmazsa
Senin için gözlerimizde az yaş aksa
Gönüllerimiz nefsimizce mahzun olmazsa
Seninle ah gönüllerimiz merhametle can bulsa
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

15 Eylül 2015 Salı

Mescidi Aksa Ümmetsizliğe Ağlıyordu


Mescidi Aksa Ümmetsizliğe Ağlıyordu

Ezilirken Mescidi aksa Siyonist'in kirli ayakları altında ağlıyordu
Ağlıyordu Müslümanların paramparça haline fedakârsızlığına
Teslimiyeti soluklamayan kucaklaşmayan
Ümitlerini umutlarını tek başına bırakmış ümmetsizliğe ağlıyordu
Siyonist, mazlumları tek başına görünce kirli tezgâhında eziyordu
Gözyaşları akıyordu Mescidi aksanın kan kırmızısı
Teslimiyeti unutanlara gülümsüyordu
Bir babanın bir annenin yetimliğine ağlıyordu
Allah c.c. gönüllerdeki gülümsemenin kapısını kapatanlara bakıyordu
Ümitlerini umutlarını tek başına bırakmış ümmetsizliğe ağlıyordu
Dünya malı peşinde koşan gezenleri ayrılık vicdansızlığı ile olanlar
Yetim gözyaşlarından feryadından ne anlar anlamıyordu
insanlığın merhamet çeşmesinde su içmeyenler için,
Toprağa sığmayan dünya malları peşinde koşanlar için ağlıyordu
İnsanlık bir anda nasıl kurudu, paramparça oldu merhametin hududu
Siyonist, ümmetsizliği görünce iyice kudurdu, insafsızca vurdukça vurdu
Birlik beraberliğin güzel olmadığını kim buyurdu, gönüller nasıl dağıldı
Ezilirken mescidi aksa Siyonist'in kirli ayakları altında, ağlıyordu
Ağlıyordu Müslümanların paramparça haline fedakârsızlığına
Teslimiyeti soluklamayan kucaklaşmayan
Ümitlerini umutlarını tek başına bırakmış ümmetsizliğe ağlıyordu
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Gülümseye Gülümseye Sar Yaraları


Gülümseye Gülümseye Sar Yaraları

Beşer uyurken sabah ezanına kur gönlünü ey gönlüm
Alın terin ile helal alınla secdeye var
Ondan sonra sen var düşün ölümü korkma kuldan
Titreye titreye titresin üstündeki çulun vazgeçme yolundan
Alın terini avuç avuç avuçlayarak sildiğin nur ellerinle
Var duaya gönüllere merhameti sermeye
Yardım iste Yüce Rahmandan isteye isteye
Gülümseye gülümseye sar yaraları

Merhametin kokusu sinsin gönlüne
Ruhuna acemiliğin gülümsemesi sinsin
Nefretin kapkara gözleri sinmesin
Vicdansızlığı ile mevsimsiz sokaklarda gezme
Merhametinle bahar mevsimlerinin kaldırımlarında yürü ezme
Var duaya gönüllere merhameti sermeye
Yardım iste Yüce Rahmandan isteye isteye
Gülümseye gülümseye sar yaraları

Ümmetin derdine derman olanın yanına var gönül
Secde edenlerin yanında secde et arkasında yürü gönül
Ölen mazlumların geride kalanlarının gözyaşını silenle ol
Siyonistlerin gaddarların yüzüne tokadı atanla ol işte sana nurlu yol
Var duaya gönüllere merhameti sermeye
Yardım iste Yüce Rahmandan isteye isteye
Gülümseye gülümseye sar yaraları


Vicdanı ile şehir kuran ruhları İslam'la insanlığı hissedenle ol
Fakirlerden yana ol sisli dumanlı yolları insanlık özlemi ile silenlerle otur
Doğuştan olan insanlığın basireti ile merhamet tiryakisi ile olanlarla âlemlere at bir tur
Görmenin nezaket irfanı ile hisli kalp çarpışlarını yaşayanlarla gönlünü coştur
Var duaya gönüllere merhameti sermeye
Yardım iste Yüce Rahmandan isteye isteye
Gülümseye gülümseye sar yaraları


Gülümseyen güleç gönlü merhametle ürperen iman ümit ile koşanlar
Aydınlık bakış açısıyla hayatın akışını İslam'la inşa edenlerle coşanlar
Nefreti üst üstüne merhamet ile sökenler merhametin kapısında el pençe duranlar
Yeni bir duyuş ile İslam'ı gönlüne alanlar Hakkın sözünü yâd edenlerdir var olanlar
Var duaya gönüllere merhameti sermeye
Kul Mehmet'im sen yardım iste Yüce Rahmandan isteye isteye
Gülümseye gülümseye sar yaraları
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Nefret İle Yaşayanların, Fikri Düşüncesi Önümüzü Aydınlatan Kandil Veya Çıra Olamaz..


Nefret İle Yaşayanların, Fikri Düşüncesi Önümüzü Aydınlatan Kandil Veya Çıra Olamaz..

   İnsanlığın merhamet çeşmesinde su içmeyen, İslam'ın dünyaya geliş maksat ve amacını gayesini bilmekten uzak olanların, yarınlara bizi mutlulukla ulaştırmaları ve taşımaları asla mümkün olmayacaktır. Merhametsizliğin katran karası suyunu içip, fikirsizliğe düşerek beli iki büklüm olan düşüncesi ile İslam'ın davetinden uzak, din görüşü ile ülkedeki kanayan yaraya parmak basamayan, değişik fikirsiz fikirleri ile ülkeyi kan gölüne çevirenlerin, fikrine ortak olanların, gülümsetecek bir şeyler mırıldandığını söylemek ancak aptallık olur. Temaşa ettiği nefret, kin, kanı, fışkırarak akmasına bakarak, ülkeyi seçilmiş olarak yönetenlere nefret ile bakarak ülkeyi yok olmaya götürenlerle olanlar, ülkenin yok olmaması, insanların kanının akmaması gerçeğini haykıranlara sırtını dönerek gitmesi, kendisi ve toplumun ebedi olarak var olmasını sağlamayacak, nefreti taşıyanların nefretinde kendiside boğulacaktır.

   Kulağı tırmalayan müzikle hiç alakası olmayan armonilerle bir şeyler mırıldandığını sananlar, mırıldandığının yalnızlık ve ümitsizlikten başka bir şey olmadığını anladığı anda hayatının, umutlarının yarının bitmiş olduğunu görecek ve çok çok pişman olacaktır! Gönüllerin bahtiyar olmasını hedefleyen seçilmişleri karalayarak, iman kaynağından bir damla merhamet içerek merhameti ile ülkeyi yarınlara taşımaya çalışanları suçlayarak, orijinal olmayan nefret sahibi insanların fikrine ortak olarak, cennet vatanı, nefret ile yaşayan ve yaşatanlar, bilin ki o nefret sizi de boğacak çünkü nefreti taşıyarak ülkeye sokanların, merhameti insanlığı hiç yoktur, bir yudum mutluluğu sadece kendisine hasmış gibi davranan, bahtiyar olmak nedir, insan olmak insanların mutluluğu yarını nedir bilmeyen zavallıların, nefretinde sizlerde boğulmaya mahkûm kalacaksınız!

   İslam imandır, birlik beraberlik, ahlak, insan canına malına ırzına sahip çıkmaktır, merhametli düşüncedir ilimdir, bilimdir, o nedenle nefreti ile dolaşanların etrafında dolaşanlar, İslam inancınızı imanınızı tekrar gözden geçirin. Nefret ile olanın kalbinde İslam ile İman yani Nur Kuran ve Nur Sünnetin ışığının olduğunu kim söyler ise bilsin ki yalandır! Semavi merhametin pınarı olan Nur Kur'an Nur Sünnet onun ışığı olan İslam ve iman pınarında bir yudum iman etmenin bir yudum suyunu içen, nefret ile olamaz, nefreti taşıyanların peşinde zelil olmak için gitmez ve yürümez. Çünkü nefret yarınları tesis etmez ancak yıkar, nefret yarınlara taşımaz yarınları viran eder, endişe ve yalan vaatlerin gölgesinde bir iki adım attıktan sonra nefretin çukuruna düşerek o zehirli fikirsizlik okları ile yaralanarak ölmektir.

   Nefretin sağladığı bir hayat seviyesi düzeni olabilir mi? Nefretin kan ile sağladığı huzurlu yaşama biçimi olabilir mi? Yalancı çıkmaz veya labirentlerin içinde çıkmazın kuyusunda tek başına seni o kuyuya atan nefret sahiplerince terk edilerek ölmendir. Nefretin hayatı renklendiren bir armonisi var mıdır, sadece kendinden kendi fikrinde olmayanları ,öldüren yok edenin, hayatı renklendirecek bir armoniye çeşitliliğe sahip olduğunu kim söyleyebilir?

   Merhamet ile soluklanmayan nefes almayan hayat varlığını mutlulukla devam ettirebilir mi? Boynuna takılan nefret zinciri, prangası ile bedenini paramparça eden "esaret" ile ileriye bir adım atılabilinir mi? İslam'ın ruhuna aykırı olan düşüncelerin peşinde, ben Müslüman'ım diyen koşar mı? İslam'ın nurdan ruhundan fışkıran merhameti ile gönüllere şefkat ile sarılmak var iken, parçalayarak yok eden nefret ile olmak ta neyin nesi? Sonsuz Merhametim kapısı olan kardeşliğimizle dağlar taşlar ovalar merhamet çiçekleri ile açarken, fikirsizlik dolu nefretin kılıcını kuşanarak o merhamet çiçekleri budayarak, nasıl karaçalı ve dikenler ile o çiçekleri yok ederek, dağları, taşları ovaları viran bırakabiliriz?

   Mütevazı tavırları ile sadece ülkeyi bölmeye çalışanların dersini veren seçilmiş, tebessümü ile gönüllerde yer eden, hükümetin Cumhurbaşkanına, ülkeyi bölenlere ders verdiği için nefret içinde kin kusarak, nefret içinde olanların safına katılabilinir? Diken dikendir batar, kokmaz ki! Mutluluğa doğru giden ışıklı yolda ışığa lanet okumakta neyin nesi anlatabilecek olan var mı acaba? Edep ile olmayanın edepsizliğini, edep diye kabul etmekte neyin nesi, açıklayan var mı acaba? Merhamet taşımayan nefret taşıyan iğreti leş kokan fikirsiz sözlerin peşinde koşarak ülkeyi yıkanların yanında olanlar vebal sizin, sizde o nefret sahibinin nefreti ile boğulacaksınız haberiniz olsun. Şu an çıkarınız için karşınızdakini karalamaya çalışanların gözlerindeki ışıltı yarınlara giden yoldaki ışıltı değildir, kendi çıkarı içinde olmayanları kandırarak kendi safına alarak kanını emen kurt'un nefret ile karanlıkta kalan gözünün parıltısıdır!

   Yarınları zamanları kucaklayan Ülkenin Cumhurbaşkanına nefret söylemleri ile yaklaşanlar, fırtına ile devrilmeyecek gücünü halktan alan merhameti ile gönüllerde sevilen Cumhurbaşkanını ve seçilmişlerin fikrini beğenmeyerek sadece benim fikrim olacak diyenler, her zaman kaybetmeye mahkûmsunuz! Kaynağı dış mihraktan beslenen fikirler fikir olmaz, ülkeyi yarınlara taşıyan yollar olamaz, nefret ile yaşayanların, fikri düşüncesi önümüzü aydınlatan kandil veya çıra olamaz buda böyle biline... 
Selam ve dua ile...

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Anadolu'nun Toprağı Gibi, Emek Helal Alın Teri Samimiyet Kokan...


Anadolu'nun Toprağı Gibi, Emek Helal Alın Teri Samimiyet Kokan...





   Yağmur yağar dünyaya rahmet rahmet, insanlar doğar dünyaya gelir yağan yağmur gibi, rahmet gibi, ağlarken dünyaya gelen insan, gülümsetmenin muhteşem güzelliğini anlamak yaşatmak için ağlamadığı ne malum! Merhametli olmaz isen yüreğinde taşımaz isen ey insan ağlamaya mahkûmsun, Allah c.c. yaratırken eksik yaratmaz, canı alırken de eksik almaz, yüreğinde ne taşımış ise ona göre muamele eder. Birde yağan yağmur gibi dünyayı terk ederken cenneti güldürenler, rahmet olarak geride merhametin rahmetini bırakanlar var, bazılarının da felaket fırtınası gibi nefretin ile giderken nefretini bırakarak beddua ile gidenler ve cehennemi sevindirenler var.

   Merhameti ile olanlar terk ederken dünyayı merhametinin kokusu ve daha sonra eksikliğinin kokusu belli olur gönüllerde, aynı kokuyu merhameti duymak için takip edilir peşin sıra, imanı aldığı gibi alırsın imanı gönlüne, alın teri ile helal kazanarak harcayarak, gece teheccüd ile sabah namazına gönlünü kurarak kıyamda beklemenin nurdan onuru ile sarılmak, Âlemlere Rahmet peygamber efendimize layık ümmet olmanın sevdası ile gönlündeki alarm zilleri hep merhametle çalar.

   Merhamet ile iman ile olanlar öyle kimsenin kazancında gözü olmaz, bir lokma ekmek arasına kuru soğan veya iki zeytin ile karnını doyururken yarısını da ihtiyacı olan vererek, merhameti ile merhametin kokusu ile dünyayı terk ederek gideninkokusunu dünyada yok olmasın, herkes koklasın diye uğraşır... Kafasına sıcak geçmesin haram gölgesi çarpmasın diye markası önemlide değil bir şapka papak geçirir mutlu mesut yaşar. Kafasında Paris moda evinde milyarlar vererek gezen gönlünde her zaman dert sıkıntı mutsuzluk ile gezen, hakkı olanın hakkını alarak onların kazancına dolanmış şapka ile gezmez. 

   Sen halay çekersin Anadolu'nun toprağı gibi, emek helal alın teri SAMİMİYET kokan müzik eşliğinde, o vals ile yabancısı olduğu ne anlam ifade ettiğini bilmediği yabancı müzik eşliğinde sahte gülüşlerin gölgesinde dans eder. İşte ülkemde yağmur gibi rahmet olan insanlar, yağmur gibi rahmet olmayı hak etmeyen karanlık düşüncelerin sahilinde gezerken nefes alamayan insan manzarası.

   Kartvizite de gerek yok. Yağmur gibi rahmet gönüllü olanlar için, onların merhameti zaten hem dünyada hem ahirette kartvizittir, iman kokan mürekkep matbaasının kokusu ile.Selam ve dua ile.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

İman Hazinemizdir Merhamet Yolumuz


Tarihin yolunu bize yazdı ecdadımız gösterdi yolu
İman ile merhamet ile yazdı tarihi,
Zalimin kırdı kanadın uzanan nefret kokan kolu
İman hazinemizdir merhamet yolumuz
Tarih yazarız bize miras bırakan ecdadımız gibi

Bazen oluruz Fatih Sultan Mehmet
Bazen oluruz Yunus bazen Mevlana
Bıraktıkları iman dolu eserleri varlığımızın temeli
İman hazinemizdir merhamet yolumuz
Tarih yazarız bize miras bırakan ecdadımız gibi

Nefreti ile gezeni yıkarız dünyada
Sığamazsa bu dünyaya göndeririz aya
Gitmezse kaydırırız ayağı gider kaya kaya
İman hazinemizdir merhamet yolumuz
Tarih yazarız bize miras bırakan ecdadımız gibi

Tarih yazmayan vatanını sevmeyen olmaz paşa
Gönlündeki imanınla sen gülümseyerek yaşa
Yaşarken neler gelir bu dünyada başa
İman hazinemizdir merhamet yolumuz
Tarih yazarız bize miras bırakan ecdadımız gibi


İnsan seven ecdadımız gibi olmaz gündüzümüz gecemiz
Vatanımı kaplamışsa nefret durmaz yıkarız nefreti,
Dilimizde gönlümüzde iman dolu merhamet hecemiz
Ölüm gelene kadar vatan bayrak insanımızı hep seveceğiz
İman hazinemizdir merhamet yolumuz
Tarih yazarız bize miras bırakan ecdadımız gibi

Vatanıma düşmüşse ateş, ateş düşüreni yakarız
Korkup geri çekilerek sanmayın zalimi kolumuza takarız
İman dolu gönlümüzde merhametle yarınlara bakarız
Kul Mehmet'im ecdadın bıraktığı serhat'tı çiğnetmeyiz yaşarız
İman hazinemizdir merhamet yolumuz
Tarih yazarız bize miras bırakan ecdadımız gibi
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


14 Eylül 2015 Pazartesi

Sevda Kokmayan sokakların Kaldırımında Dizlerim Kanarken...

Sevda Kokmayan sokakların Kaldırımında Dizlerim Kanarken...


Gülümserken bende hiç tükenmeyen bir hayatın izleri vardı, kırlarda yetişen çiçekler gibi kokan gülümsemen, yalnızlık kokan mazim den beni tutup çıkaran gülümseyen gözlerin gamzelerin değil miydi, sana koşarken yolda ayağım kayalara takılıp düşerken, sen değil miydin sevgilim elimden tutan gülümseyen gözlerinle beni kaldıran, sana sonsuz muhabbetle seven, iyi ki gönlüme geren sen, seni seven ben sana müteşekkirim...

Sararmış güz yaprakları gibi sararan gönlümdeki umutları gülümseyişinle yeniden yeşerttin, soluk yüzümde 
aşkçiçekleri gibi açtın ey sevgili, ey nur yüzlüm, gamzelim...

Kalan zamanımın gülümsemeyen son demlerinde sevda kokmayan sokakların kaldırımında dizlerim kanarken, yaralarıma gülümseyişinle, sevgi dolu gönlünle merhem olan, kaldırımlarımda solmayan çiçekleri açtırdın nur yüzlüm, çiçek gamzelim...

Tam umutsuz yıllarım benimle ağlamaya başlarken sen gülümsettin, bana yar olarak can olarak, eş olarak gönlümün kapalı kapısını neşen ile açtın, hayatıma ömrüme neşe sevinç kattın nur yüzlüm, çiçek gamzelim, sen hep gülümse, yiğitleri cömertleri yetiştiren yarının anneleri elleri öpülesi yüce Allahın bize emaneti çiçeklerimiz gülümsemelerimiz olan sizler başımızın tacısınız, yolumuzun ışığısınız, gönlümüze saray, sarayın koltuğuna oturmaya layık sultanlarsınız...Hakkı ödenemeyen...

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Dereye İnen Patikanın Yolunda


Dereye İnen Patikanın Yolunda


Gülümseyerek ekiyorum kuşlara ekmekleri
Umutlarımı yarınlarımı paylaşıyorum
Korkmuş ağlarken düşlerim
Düşlerin arasında kaybolmuş benliğim
Yok, oluyor kuşların kanat çırpışlarında
Umutla ışıltı'yan suda
Yeniden gülümseyerek doğuyorum
Ağaçlara çırpan korkularım
Yalnızlığım
Kırılan umutlarım
Yeniden yeşeriyor kuşların kanat çırpışında
Dereye inen patikanın yolunda
Beni bekleyen şiirlerimde
Kendimi buluyorum beni bekleyen
Bana gülümseyen
Geride kalan
Ağlayan düşlerim
Bana ait olmayan benliğim
El sallarken
Koşarak kayboluyorum ormanın içinde
Hiç denenmemiş ormandaki yolların içinde
Bakir orman içinde
Kusursuzluğu artık aramayan ben
Uyuyan toprakta uyurken
Zıplayarak uyanan yine ben
Bakir düşlerime koşarken
Uzaklıklar aslına çok yakınmış
Sözcükler beni anlatmayan
Benimle olmayan s/essiz sözcükler
Şimdi beni âşık/âr eyledi
Bir noktaydım kendimle v/ar olan
Başlangıçta sonra bir çizgi benimle son bulan
Ah şiirlerim yalnızlıklarıma kalabalık olan
Yüreğimin kuşları
Bakir düşlerimin ışıkları yıldızları
Vefasızlık utancımı yırtan yok eden
Gülümseyen gönlümün şiirleri
Her yazmaya başladığımda bana gülümseyen
Her biten şiirlerimde bana elveda e/derken
Ağlayan şiirlerim
Ağlamayın
Yine sizlerle beraber olacağım
Öyle çelimsiz güçsüz durmayın
Her zaman sizinleyim
Siz benimlesiniz
24 saat açık nöbetçi eczanemsiniz
24 saat aile hekimimsiniz
24 saat acil hasta hanemsiniz
24 saat açık olan yara bandımsınız
24 saat kapımda acil ambulansımızsınız
Dilsizliğime dil olan s/izlersiniz şiirlerim
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Bedeni Hayatı Ömrü Savunmasız Bırakan Nedir? Bedeni Ömrü Hayatı Savunan Nedir?

Bedeni Hayatı Ömrü Savunmasız Bırakan Nedir?Bedeni Hayatı Ömrü Savunmasız Bırakan Nedir?


  Merhamet gönülde sabit değilse nefret sahibi hiç bir zaman önünü net bir şekilde göremez. Kimi zaman değil, her zaman önünü net görmeyecek ve doğruları mutluluğu sevinci hiç hissedemeyeceği, bir şekilde değişecektir. Bu ani değişim çok daha yavaş bir şekilde salim aklını, fikrini, ömrünü yok edecektir, yokluğun uçurumuna sürükleyecektir. Kabiliyet denilen becerisini yok ederek, bu nefretini kontrol altına alması da güçleşecektir. Nefretle izole olmuş beyni bir zaman sonra duracak, çeşitli düşünce ve fikir olmayınca akıl-stop-diyecektir bedene! Artık beden genetik olan nefret ile hızla çökecek, zaten suni olan nefret ile mutluluk ve özgürlüğün kapısı açılacağı, savlarının yalan olduğu gerçeği ile umutsuz desteksiz kalacaktır.

  İşte bu nefretinde kurtulmak için bir adım attığında burada en önemli nokta, şahsi yaşam amaçları ve fikirsiz fikirlerini terk ederek ne olursa olsun, Yüce İslam dinin yaşam amacı olduğu gerçeğini anlaması ve ters olan yönünü çevirerek, yeniden umutla dirilişle Yüce İslam'ın tek mutluluk ve kurtuluş kapısı olduğunu idrak ederek yönünü Yüce İslam'a çevirmesidir. Bir anda yaşam alanındaki nefret ateşinin söndüğünü ,insanların birbirine çok yakın olduğunu, mutluluğun çok ama çok güzel olduğunu Yüce İslam dini içinde birçok çeşitte insan ve fikirlere zorlamadan saygı duyduğunu içinde bin bir çeşitlilik olduğunu anlayacak. 

  Daha önceki nefret dolu hayatının içerisinde hiçbir çeşitlilik olmadığı gerçeği ile pişmanlığı ile kalacaktır. Etkisiz kalan nefret kin ve diğer olumsuzluklar etkisiz durumda kalacak ve hayret içinde sevinç içinde kalacaktır.

   Geniş bir imanlı bilgiye sahip olmayan insanlar, çok kolayca aldatma ve yalanla insanların yalan ve manipülasyonlarına(kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde etkilemesine )  hali ile kanarak, gerçekle alakası olmayan savların peşinde gidecek gerçekten uzaklaşacak ve hayattan ve yaşamadan soğuyacaktır... Nefret ile gelen sinir ve hırs dalgaların sinir uçlarına ömre bedene hayata tahribatı dışında, vücutta nefretin açısı, şiddetin acısı olarak kalıcı olarak kalacaktır. Nefret etmeden önce nefretin bedenimize ömrümüze ne kadar zarar vereceğini bilmemiz mümkün değildir ama sonucuna katlanmak ve acısını çekmek pek mümkündür. 

   Her adım attığımızda fayda ve zarar ikilisini düşünerek yanına veya gönlümüzde nur İslam alalım hiç bir zaman zararlı çıkmayız. Sadece nefret neden zararlıdır dersek, açtığı hasarları tamir ve koruma mekanizmasının olmamasındandır. Ama her an her zaman bedeni ömre karşı hasarları, düşünceye karşı hasarlı olanları tamir eden Nur İslam'ı alalım yolumuza devam edelim merhametle gülümseme ile. Selam ve dua ile kardeşlerim

Mehmet Aluç (Kul Mehmet)

Gitti Ömrümden


Gitti Ömrümden
Sevemedim kaçırdım yâri elimden
Gonca gülleri deremedim gönlünden
Seveyim dedim ayrı düştüm gülümden
Aradım da nazlı yâri bulamadım
Yiğitlikte sevdamda gitti ömrümden

Gurbet illeri gezer yâri ararım
Gören var mı diye her gelene sorarım
Belim bükük kolum kırık kaldım yanarım
Aradım da nazlı yâri bulamadım
Yiğitlikte sevdamda gitti ömrümden

Mevla'ya sığındım dedim yârimi bulam
Yârimi bulayım da onunla olam
Yaşarken dünyada cennetimi bulam
Ararımda nazlı yâri bulamadım
Yiğitlikte sevdamda gitti ömrümden

Kul ağlasa da kadir Mevla'm sonunda güldürür
Nazlı yârin kokusunu esen rüzgârla gönderir
Nazlı yârsiz kalanı dert sıkıntı öldürür
Aradım da nazlı yâri bulamadım
Yiğitlikte sevdamda gitti ömrümden

Kadir Mevla'm güzelliği yârin gönlüne vermiş
Lale sümbül gönlünde taze taze açılmışta yeşermiş
Nazlı yârini sevmeyen bulmayan dünyada yaşamadım dermiş
Aradım da nazlı yâri bulamadım
Yiğitlikte sevdamda gitti ömrümden

Kadir Mevla'm kulunu sevdiğine sevdirir
Arayıp ta sevdiğini bulana dünyada cenneti gösterir
Kul Mehmet'im ara nazlı yâri Mevla'm yolunu gösterir
Yoksa yiğitlikte sevdanda gider ömrümden
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

13 Eylül 2015 Pazar

Ülkemizde Oynan Oyunlar İşte Yanlış Algılatma Yıkma Oyunudur.



İnsan aklının ve nefsinin kör yanılgısı ile tutarlı olmayan- doğru olanı bırakarak- yanlışlığa düşmeye görsün, gerçek olup olmadığını araştırmadan, haklılık payı var mı yok mu araştırmadan, yanlış olan o fikrin peşine düşer gider, o yaşanılanları o yalan dolan dolu hislerin peşinde haklı olanı, haksız görmenin yanılgısı ile yalan olanı gerçek olarak bilir. Hastalıklı bilgilerin peşinde insanları yanıltmanın peşinde koşan, nefret ve kin sahipleri, nefrete yıllardır uzak olanları bir anda kendi safına çekerek olayları farklı algılatmanın yanlışlığına sürükleyerek, kendi safında nefreti ülkeye yaymaya çalışırlar. 

Akıl sağlığı yerinde olmayanlar daha önce Çanakkale de ele geçirememenin hezimetini yaşayanlar, ülkeyi tekrar ele geçirmek için, vatanı ve bayrağı esaretleri ile ele geçirmek için, akıl sağlığına önem vermeyen her an ele geçirilmeye hazır, fikri her an fikirsizliğe açık olanları da ele geçirerek yıkmanın ele geçirmenin peşinde, ülkeyi yıkmaya masum insanları öldürerek, kan dökerek ele geçirmenin hisleri ipotek altına alarak, görme algısını bozarak, insanların haklı olanı haksız görmesini sağlar nefret ve kin sahibi olanlar...

Ülkemizde oynan oyunlar işte yanlış algılatma tekniğini kullanan nefret sahibi insanların, oynadıkları ülkeyi kendi çıkarı için yıkma planına insanlarımızın ortak olma oyunudur
Unutmayalım ki dünyada kimin peşinde hangi işler ile meşgul olduğumuz hislerimiz ve duygularımızla neler yaptığımız hakkında,yüce Allah'a hesap vereceğimizi unuttuğumuz için böylesine nefret ve kin mensuplarının peşinde koşuyoruz.

“O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır…” (el-Mülk, 2)

“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız!” (el-Mü’minûn, 115)
“Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten hesaba çekileceksiniz.” (et-Tekâsür, 8)

Biz kullar gönüllerimizi aklımızı fikrimizi imanın nehrinde, vahyin terbiyesiyle terbiye etmeden onu olgunlaştırarak ancak nefret peşinde koşanların ve nefis ve şeytanın hile ve desiselerine ve nefret saçanların nefretini temizlemez isek, çok büyük günaha vebale kapılmaktan kendimizi alamayız ve bunun hesabını yüce Allah C.C. veremeyiz...

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Ey Nefreti İle Gezen Nefret Sahibi, Az Ol İnsan...



  İnsan bazen gönlündeki coşkun sevgi ile karşısındakine al gönlümdeki sevginin tamamı senin olsun az biraz gülümse der, ama maalesef o karşındaki sevgiden anlamaz, gönlüne nefret tohumları ekmiştir anlamaz bilmez sevgiyi, bilmez sevgiyi, sırtını ihaneti ile döner gider... Sessizce usulca gönlüne dokunmak istersin kükreyen Aslan gibi seni parçalamak ister, sanki sen onun rızkına mani oluyormuşsun gibi,algıda seçici olmadığı için, algıları nefret ile köreldiği için anlamaz, yağan yağmurlar rahmettir çiçekleri böcekleri güldürür ama nefreti ile gezeni güldürtmez o rahmet ,çünkü kalbinin kapısını rahmete sevgiye kapatmıştır, anlamaz, bilmez, hissetmez!

  Hep kavgaya tutuşmak ister, hep yenilir tekrar kavga ister... Kalbini nefreti hırpalar yok eder görmez, masum olanı yıkmaya çalışır, pişmiş kelle gibi sırıtır, onu ancak cehennem paklar, ya da kul çaresiz kalınca ağlar o zamanda ölmeden önce yüce Rahman alnından haklar o nefret ile gezeni. Akşamdan üstüne yattığı zaten nefret, kalktığında elbise diye giyindiği nefret, günde üç öğün yediğin nefret, nasıl böylesi sancı gaz yapmaz midende hayret, hayallerin geleceğin ayakaltında bakar kör görmez. Ah nefreti ezip geçen gurur, hayatın aynasında o çirkin suratınla nasıl güzel görünmeye çalışırsın bilinmez! Seni taşıyanlar paramparça olur hayalleri geleceği nasıl anlamaz muamma! Çanakkale de yazıldı destan, destanı kabul etmez içindeki düşman nefretini kusar hala anlasana ey insan! Elinde dilinde nefret söylemi bundandır o batı denilen zalimlerin, yenilgiyi hazım edemez, zaten hep yıkılmaya mahkûm olan anlasan ey insan!


  Ey nefreti ile gezenler gezen, ülkenin bağrına vurduğun yumruk senin yumruğundur, o yumruk senin yüreğini de acıtacak biraz sonra ne zaman mı -ESARET-altında kalınca, işte o en umursuz gününde sana umut olacak bir şey bulamayacaksın, nefreti ile yanında gezdiğinde umut yok ki sana da versin, onda hep nefret var bunu anladığında çok geç olacak, yaktığın mazlum yüreklerin ateşi senide yakacak, o zaman bağrına yumruk değil dağlar çökecek ve altında ezileceksin, seni o zaman elinden tutarak kaldıran da olmayacak, çünkü nefreti olan hep yıkmayı bilir, kaldırmaktan anlamaz, cayır cayır nefret ile yanmadan önce iyi düşün ey ülkemin güzel insanı, yakarsan yanarsın, yıkarsan yıkılırsın unutma, itersen son bir defa daha düşün, yıkanla değil, inşa edenle yürü... 

  Sen ekmek dersin o kavga ile yıkım der, sen helal ekmek dersin o haram ekmek der, sen koyun dersin, o kurt gibi saldırır ve kurtların saldırdığı ortamda onunla olan yüreğini o kurt'a kaptırmış demektir, can çekiştiğinde önce senin can çekmeni ister...

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Batmaz Ülkemde Hilal Al Bayrağım Vatan Sevgisi



Bu nasıl zulümdür geldi girdi gönüllere
Yıkılır insanlar sinsi kurşunla ateş düşer gönüllere
Dış mihraklı ateş düştü vatanımın toprağına kırılası ellerce
Çanakkale de almadı mı dersini o zalimlerin dördü beşi
Ölürken ölenler insan değildi yere serildi binlercesinin leşi

Nasıl çıktı sardı vatanımda insanların gönlünü nefret
Masum insanlar ölür kör gözler inat uğruna koşar kalmadı mı basiret
Nefret ile kurulur pusu vatanıma nedir nefretin sebebi ey körler
Görmez misiniz istenilen özgürlük değil ESARET
Nasıl peşinden gidersiniz var mıdır bunu açıklayacak utanmaz mazeret
Ölürken ölenler insan değildi yere serildi binlercesinin leşi

Kaynıyor ihanet yetim kalırken masum çocuklar ne istiyor bu zalim beşer
ESARET' tir gayesi bilmez misiniz gönüllere sinsice nefret ile kurşun sıkar
Vatan sevgisi bittimi sizde ey nefreti ile gezen ülkemin insanı sizlersiniz yere düşen
İnsafınız kurusun sizinle sizde kalmamış insanlık hani nerede asalet
Kör nefis uğruna haklıyı haksız gösterirsiniz nerede geldi bu nefret
Ölürken ölenler insan değildi yere serildi binlercesinin leşi

İhanetin adı nasıl hayâsızca girdi o gönüllere ey yüzsüz
Hakikat gün gibi aşikâr ESARET için dış güçler oyun oynar görmezsin ey gönülsüz
Şiş sokulsun sinenize soluksuz bıraksın nefreti ile gezen ey görüşsüz
Vatanına nasıl ihanet edersin nasıl nimetini yerde ihanetle gezersin ey düşsüz
Çiğnetilmez vatan namerdin ayağı ile ey hain ülkemin insanı korkak güçsüz
Batmaz ülkemde hilal al bayrağım vatan sevgisi Mehmetçiğim ezerde geçer
Ölürken ölenler insan değildi yere serildi binlercesinin leşi

,Kul Mehmet'im ihaneti anlamaya aklım ermiyor
Zalimler ülkemi yıkıyor insanlar nasıl görmüyor
Bu ülkem Çanakkale de çiğnetilmedi şimdide çiğnetilmeyecek
Dağlar taşlar yıkılsa da imanlı gönüller yıkılmaz budur işte gerçek
Yıkılsa da taşlar yıkılmaz iman ile secdede olan başlar bilsin bunu beşer
Vurulup arkasında haince vatan evladım toprağımda yatıyor
Zalim ile olanlar zalimle beraber ondan önce cehenneme düşer
Batmaz ülkemde hilal al bayrağım vatan sevgisi Mehmetçiğim ezerde geçer
Ölürken ölenler insan değildi yere serildi binlercesinin leşi

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-






12 Eylül 2015 Cumartesi

Ayrılıp giderken geride bıraktığımız yüreğimizin bir parçasıdır.



    Hiç düşündük mü bilmem bir yerde üç beş yıl kaldıktan sonra, terk etmek zorunda kalınca arkamızda bıraktığımız izlerimiz, gülüşlerimiz mi yüreğimiz midir? O kaldığımız yere kendimizden bir şeyler katsak o güzelliği arkamızda bıraksak ta galiba geride bıraktığımız yüreğimizin bir parçası galiba... Geride bıraktığımız düşünceye mutluluk huzur kattığımızla beraber, terk edip giderken bizsiz bir sokağın başında bizsiz kalan yüreğimizin bir parçasıdır arkamızda bizden ayrı kalan,  bizden ayrı kalan yüreğimizin bir parçası, bir daha ne zaman kavuşacağını bilmeden sessizce ağlayan ve ardımızda kalan...

   Ne gariptir şimdiye kadar hiç böyle düşüneniniz oldu mu bilmem? Kaldığımız o beldede kendimizden o kadar şey kattık ki, oradaki insanlardan o kadar çok güzellikler aldık ki, en sonunda yolcu yolunda gerek diyerek, başka bir şehre gitmek gerekir, ayrılığın şafağında bizden ayrı kalan bir parçamız gözyaşı dökmeye başlar ama biz görmeyiz hissetmeyiz, ta ki yola çıkıp yol alıncaya kadar...

  Doldurduğun pınarlardaki bidonların suyunun boşaldığında, seni dolmak için beklediğini hayal ederken, geride bıraktığın o bir yanın gülümser, sokaklar adımlarınla adım atarken çocuklara gülümsediğini o anlarına hasret kaldığını düşünürken kaldırım taşlarına oturan çocuklarla beraber sana gülümser, kopmaz bir parçandır geride bıraktığın, yüreğinden kopan ve seninle arasında binlerce kilometre mesafede olsa kopmayan, gecenin karanlığını aydınlatan geride kalan yüreğinin parçasındaki umudun ışığıdır sokakları aydınlatan, sen terk edip gitsen bir daha dönmesen de seni hala orada temsil eden, gülümseyişinle orada yaşadığın insanlara hatırlatan, giderken senden kopan yüreğinin bir parçasıdır...

  Ah İnsanın, kendi elinde olmadan birden bire yaşadığı yörenin halkı ile gülümseyerek çok güzel deneyimleriyle elde ettiği mutluluk dolu anları, olguların geride ötesinde hiçbir zaman orada geride kalanların yaşamları hakkında varlığını bilemeyeceğini düşündüğü anda, unuttuğu bir şey var orada kalan yüreğimizin bir parçasıdır, her zaman bizimle irtibat halindedir, biz bir parça geride kalanları düşündüğümüzde esen ılgıt rüzgârlarla bize haber gönderen, gülümseyen insanların beyinde geçen algılar düşüncelerin huzurunu hissettirir geride yüreğim, bizde koparak kalan o parçamız... 
  
Kimileri şimdi buna anlamsızlık diye bilir, saçmalıkta diye bilir, şöyle sakin bir kafa ile bir düşünün bakalım, anlamsızlık mı, anlam mı dolu bu söylediklerim? Bu insanın toplumda yerleştiği yerdeki değerlerden kopamama duygusudur. Kendi gerçeği ve birlikte olmanın gerçek güzelliğini bilmek ve görmektir. Selam ve dua ile

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-


Ağlamayı Öğrettin Giderken Bana



Günlük yaşamımı etkiledin iki gözümsün
Gönül bahçemde açan sen gülümsün
 Gönül bahçemde yine öten bülbülümsün
Tutarsız düşünceleri bırak sev beni
Tenha karanlık gibi karanlıklarda bırakma beni
Gözlerimde ağlamayı öğretme bana severim seni

Şimdi vakit seninle olmanın vakti
Söyle ayrılık fikrini kim aklına taktı
Ayrılık diyince zaten yüreğim yandı
Dön gel bak gel bir akşam vakti
Tenha karanlık gibi karanlıklarda bırakma beni
Gözlerimde ağlamayı öğretme bana severim seni

Dudaklarımda ismin dökülsün gülümseyerek
Hasret gözyaşları süzülmesin yanaklarımda
Yüreğim çölleri ayrılık dağında yalnızlığı yaşamasın
Geceler sensiz bitmez güneşim sensiz doğmaz odama
Tenha karanlık gibi karanlıklarda bırakma beni
Gözlerimde ağlamayı öğretme bana severim seni

Kul Mehmet'im sen yoksun şimdi yastayım
Dakikam günüm anım ayım sensiz kör karanlık
Söyle ben sensiz önüme nasıl bakayım
Hasret yüreğimde iken söyle sensiz nasıl güleyim
Tenha karanlık gibi karanlıklarda bıraktın beni
Gözlerimde ağlamayı öğrettin giderken bana
Söyle ben seni nasıl seveyim bundan sonra ben seni
Mehmet Aluç-Kul Mehmet



11 Eylül 2015 Cuma

Çalışmak Algılama Duyularımıza Göre Hareket Etmekten Kurtarır.

                          Çalışmak Algılama Duyularımıza Göre Hareket Etmekten Kurtarır



İnsan aklı ile topladığı verileri, kaynağı olmadan kendi aklı ile süzerse, topladığı düşünce verilerin gerçek değerini bulamaz, bulsa da yanılmaların ekseninde bir adım ileriye adım attırmaz. Karşımızda somurtarak duran kişinin neden somurttuğunu anlamamız için onun gözü bizde aklı bizde olmadığı için ilk görüşte anlamamız mümkün değildir asıl gerçek düşünce denilen gerçek olan göz ile herkesin kendi gördüğü gözü iledir sanılır ve yanılır, karşımızdakini anlamak için onun gözü ve fikri bizde olmalı ki ilk bakışta anlayalım, yok o ana sağımıza solumuza bakmadan anında kendi aklımızla apar topar gördüğümüz veya az bekleyerek, sanarak bilgi topladığımız aslında boş durduğumuz an, gördüğümüz an itibarı ile kendi aklımız, gözümüz ile olayın aslını bilmemiz mümkün değildir. Ya gidip kendisine sormalı, yâda onu yakından tanıyana sormalı... Yani bir anda algı denilen duyularımızla hareket edersek, bunun bir anda kendi topladığımız verilerle doğru olan olmadığını anlarız. Çünkü o anda somurtarak duran kişinin gözü düşüncesi bizde olmadığından, her zaman duyularımızla algı mekanizmalarımızla kendi fikrimizle hareket edersek yanılırız, yolda kalırız...


Yaşadığımız dünyada yaşamla ilgili türlü olgu ve belirtileri, nedenini kabulde, ilkeler bakımından inceleme, amaç taşımayan sadece kendi düşünce ve olguları ile kabul etmek yerine, nedenleri ile kabul etmede yaşanılan olguları yüreğinde taşıyan insanın düşünce yapısına göre hareket ederek ve ona sorarak ondan cevabı almaz ise, diğer insanlara sorarak araştırarak anlamaya çalışmak algılama duyularımıza göre hareket etmekten kurtarır, araştırarak doğru olanı bularak, karşımızdakini anlayarak yardımcı olmanın kapısını açar gönül ve düşünce kapımızı açar araştırarak öğrenme... Yoksa insan yok efendim ben az önce tam görmedim ama sanki o yöne doğru koşan ve sanki hırsızlığı o yapmış gibi hızlıca koşan o idi savı ile gerçek gözlemlere dayanmayan sözler ile karşımızdakini suçlayarak vebal altına girmiş oluruz. Belki o dediğin kişi arka kapıdan kaçan hırsıza yetişmek için kestirme olan yoldan ona koşmaya çalışan mağdur olabilir, ne bilinebilinir çıplak olan algı ile olayın aslını o anı çıplak gözlerimizle görmeden, görenden bilgi almadan yapılan her kaynağı belli olmayan, kendi anında ortaya çıkan düşünce ve savlarımızla ancak günah kazanırız, hüsran kazanırız, pişmanlık kazanırız.


Hani ne olur, kişi bir olayda tecrübe kazanmıştır yeteneği vardır, tam kesin olgu ve bulgular içermese de o doğru yola götüren bulgularla, kimseyi suçlamadan hayatı kolaylaştıran kendine has olan yetenek ile kimseyi suçlamadan, olayın aslına varana kadar sessizliğini bozmayan hep araştıran olayın özüne kadar inen insanlara her zaman ihtiyacımız vardır ve bu gibi kişilerin eksikliğinden dolayı hala yaşarken olayların gerçek yüzünü görmeden bilmeden anında birbirimizle savaşa girerek, gönülleri yıkarak, hala küs yaşamaktayız.

Fayda, vicdan, algılamada irade gücü araştırma gücü üçgeni ile yola çıkan az önce somurtarak oturanı somurtkanlığa götüren nedeni arayarak bulandır, yoksa somurtarak oturana neden somurtuyorsun sorusunu bağırarak soran değildir. İnsan dediğin böyle olmalıdır, böyle insanların çok olmasına ihtiyacımız vardır. Araştırmanın amacı karşımızdakinde hata bularak onu karalamak aşağılamak yerine, araştırarak o olaya giden yoldaki çarpıklığı yanlışlığı bularak o insana yardımcı olmanın hazını duymaktır ve böylesi insanlar çoğalmalı, çogalmalı çoğalmalı... 

Olayları çarptırarak, kaos çıkaranlar gibi değil, çalışarak kazanmanın farklılığı hissettirerek, olayın gerçekliğini kabul ederek ,onu çözmek için alternatif doğru yolları bularak, o yolu açarak tüm insanlara sorgulayarak araştırarak doğru hedefe varılacağını göstermek, hayatın bazen acımasız olduğunu bu acımasızlığı bizlerin meydana getirdiğini de hatırlatarak, kendi becerimiz ile övünmeden insanlara yardımcı olmak, sabit fikirlerden uzaklaşarak ,olması gereken insanlık ve insan olarak çalışmanın başarısıdır.

11-09-2015
15.05
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Geberir Gider Nefreti İle Habersizce.


Geberir Gider Nefreti İle Habersizce

laftan anlamaz yıkar gönülleri edepsizce
ülkemi işgale yeltenir söz söyler edepsizce
yıkmak ona hoş gelir yıkar kalleşçe yaklaşır habersizce
yüreğinde merhamet yoktur yıkar merhametsizce
şehitler ölmez vatan bölünmez bilmez terbiyesizce
dolaşır ayakaltında utanmadan adaletsizce
geberiri gider nefreti ile habersizce


dünya yüklenirken nefret ile üçü beşi
dünyada nefretin var mı bir benzeri eşi
batar gönlünde nefreti ile olanın karanlık güneşi
Mehmetçiğim polisim serer yere o leşi
bilmezki vatanımda insanlar din kardeşi
vatan bayrak millet olunca göğsünde yanar cehennem ateşi
şehitler ölmez vatan bölünmez bilmez terbiyesizce
dolaşır ayakaltında utanmadan adaletsizce
geberir gider nefreti ile habersizce


birlik beraberliğimizle vatan gönülden silinmez
namert olanın vahşeti kendini yakar bileğimiz bükülmez
vatan bayrak için milletimin asil duruşu var sanki görülmez
görmezlerse yıkılırlar birer birer Mehmetçiğin karşında eğilmez
gönlümüz vatan için siper,
imanımı biter sandın nurdan neferin yenilmez
şehitler ölmez vatan bölünmez bilmez terbiyesizce
dolaşır ayakaltında utanmadan adaletsizce
geberir gider nefreti ile habersizce


ölümler çoğalır toprak utanır gökyüzünde yağar mermiler
sanma ki ey edepsiz kırıktır eller sana kalkmaz bu mübarek eller
dünya yüklenirken senin nefretini,
destek ile zalimin üçü beşi onlarda beşer
iman dolu sinemizle,
sizlerin nefretine leşten kazarız mezar onlarda sizinle göçer
şehitler ölmez vatan bölünmez bilmez terbiyesizce
dolaşır ayakaltında utanmadan adaletsizce
geberir gider nefreti ile habersizce



kefeni giymişiz çıkmışız yola,
siz kimsiniz ki biçersiniz kirli ellerinizle nefret biçer
neslim gerçek ecdadım gerçek,
Çanakkale'yi unuttunuz galiba çiğnetilmez vatan ey köçek
şehitler ölmez vatan bölünmez bilmez terbiyesizce
dolaşır ayakaltında utanmadan adaletsizce,
geberir gider nefreti ile habersizce
Mehmet Aluç -Kul Mehmet-

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç