Bu Blogda Ara

7 Eylül 2015 Pazartesi

Sen Adam Olamazdın Olamazsında

Sen Adam Olamazdın Olamazsın da...
Karşıdan bakınca ekşi suratını görünce
Adam olmadığını anladım
Gönlünde nefreti
Kabaran nefsin iştahını görünce
Senin adam olmadığını hemen anladım
İnsanlara gülümsemeyişini
Kazandıklarında gözünün oluşunu
Adım atarken sinsi sinsi yürümeni hiç sevmedim
Sokak kaldırımlarında yürürken
Kaldırım taşlarının utanç içinde ezildiğini
Yüreğindeki ağır fikirsiz değerlerin ağırlığında
Ezilişini görünce,
Adam olmadığını anladım
Sen hayatında hiç gülümsemedin ki
Hiç kimseyi
Bir çocuğu dahi sevmedin ki
Sadece kendini sevdin
Gerisini düşman gördün
Önüne geleni ezdin geçtin
Baharda açan çiçekleri hep ezdin
Eline bir tane alıp koklamayı bile beceremedin
Tek derdin daha çok kazanmak
Kazandığını ölünce
Ardında değersiz bir parça olarak bırakmak
Zaten karşıdan bakınca adam olmadığını anladım
Adam kılığında bir şeytan olduğunu anladım
Yağan yağmurun topraktaki kokusunu
Umudun gönülde çiçek açan yapraklarını
Hep kopardın
Umut adına ne varsa yıktın geçtin
Kendi umutların hariç
Zaten seni hiç sevende çıkmadı
Yüzünü görmek istemeyenler
Yüzünü hep gerisin geriye döndü
Gelişini
Gidişini
Nefes alışını
Hiç sevmediler
Hep öküzün trene baktığı gibi
Öküzleşmesine baktın
Vatan
Millet
İnsanlık yoktu sende
Sadece kasanı
Alev ateşi
İle cehennem ateşi ile doldurmak
Vardı
Onula bilmedin
Ama ölüm gelip ensende tutunca
Eyvah eyvah feryadı içinde
Bileceksin
Kasandaki alevlerle
Yanacaksın sonsuza kadar
Yanacaksın yaktığından fazla kat kat
Sonsuza kadar yanacaksın
Duyan olmayacak
Senin duymadığın gibi
Zaten ilk gördüğümde
Anlamıştım
Sen adam olamazdın
Olamazsında
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Gel Haydi Dost Gel Gayri



Yeter artık ayrılık dost gel gayri
Ayrılığın bize inan yok hayrı
Ayrılık defterinde,
Temiz sayfa kalmadı gel gayri
Dostluğun güzelliği olsun,
 Bize rehber dön gel gayri
Ağlamaktan gözümde yaş kalmadı
 Gel dost haydi dost gel gayri

Seherde ayrılık rüzgârı eser
Eserde bağrımı deler geçer
Derdime dermanı gelişin iyi eder
Ayrılık ateşi yanmasın yeter
Yüreklerdeki yangın sönsün,
Gel gayri yeter haydi
Ağlamaktan gözümde yaş kalmadı
 Gel dost haydi dost gel gayri

Ah çekerim sensiz yüreğim yanar
Hançer saplanmış yüreğime kanar
Senden gayrisi bu yaramı mı sarar
Ayrılık inan ömrümüze zarar
Dostluk yolunda buluşalım bize bu yarar
Gel gayri yeter haydi
Ayrılık hançeri yerine,
Aşk hançeri saplansın yüreğimize gel haydi
Ağlamaktan gözümde yaş kalmadı
 Gel dost haydi dost gel gayri

Kul Mehmet'im dertler yüreğim yakar
Gel dost gayri düşman uzakta bize bakar
Gönlüme hüzün çöktü kaldım ben naçar
Gönül seni ister her gün yoluna ağlayarak bakar
Ne sabır kaldı ne yürümeye takatim var
Bu bedende can çıkmadan gel gayri
Ağlamaktan gözümde yaş kalmadı
Gülerek yaşadığım günüm olmadı
Dilsiz diller dillensin gel haydi
 Gel dost haydi dost gel gayri

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Kaybettim Gökyüzünden Önce Yeryüzünde Aşkımı Ben...



aşk mı beni tanımıştı
ben mi aşkı tanımıştım
yaşım on altı
terlerken bıyıklarımın gölgesinde
yüreğim uçarken
güvercinlere inat gökyüzünde
içindeki o taptaze aşk ile
ben mi uçtum
yüreğim mi tek başına uçtu
yoksa hepimiz mi uçtuk
utangaç boynu önünde
ses kısık
haykırsan aşkı be salak
o zamanlar haykırmak yoktu
yolların toz isi vardı
çamuru vardı
gülen insanların temiz yüreği vardı
ama bazıların hala yoktu
şimdilerde olmayanlar gibi
gökyüzüne bakardım
benden önce yüreğimi
uçuran aşkın arkasında
benden önce sevdiğimin koynuna giren
sessiz
seni seviyorum cümlesinin
boynu bükük duruşu ile
rüzgârlar yüreğimi sökercesine eserdi
yüreğimi benden önce alan
rüzgâra yetişemezdim
aşkımı da haykıramazdım delikanlı gibi
utanırdık
neden utanırdın
sevmekten
evet
sevdiğimizi haykırmaktan evet
YIL 1978
O yıllarda öyle her söz söylenmezdi
öyle her halayın başında oynanmazdı
her sofranın başına ortasına oturulmaz
en sonuna oturulurdu
oturdukta ne oldu
aşkım benden önce
beni terk etti gitti
yüreğimde acısını bıraktı gitti
kim duydu acımı
kim gözyaşlarımı gördü sildi
kim halimi anladı
hiç kimse
hiç kimse için
aşkımı söyleyemedim
kısık sesler içinde kayboldum
hani delikanlı yanım
sende benden önce korkak çıktın
gökyüzüne hala bakarım
o günlerin izini ararım
Ama boşuna bakarım
gidenin arkasında
kaçanın arkasında
ancak gözyaşı dökülür
bende dökerim hala
yüreğim sızlar
kim bilir
sus büyükler yanında
anne banan yanında konuşma
ayıp diyenler için
kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı
artık gecelerim zemheri geceleri
güneş doğsa karını eritemeyecek
saplandı o hançer
çıkamaz yerinde
geçti gitti
bir deli rüzgâr
aldı götürdü
elimden aşkımı
koşamadım ayıp olur diye
haykıramadım
büyüklerim duyar diye
şimdi bağırsam ne fayda
toprak gibi sessiz oldum
toprak gibi bereketli olamadım
yüreğimdeki toprakta yetişenler kurudu
benim gibi
yağmur yağsa da yeşertemez artık
çünkü yüreğimde beni canlı
diri tutan aşk gitti
içi boş kaldı
kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı ben
ırmağa değil okyanusa düştü
aşkım ile söyleyemediğim
yüreğime sığmayan sözlerim
kurtlar kuşlar kaptı o güzel
uykusuz gecelerde
söylemek için biriktirdiğim sözleri
geride ne kaldı
içi boş bir ben
içi boş bir o kaldı mı bilmem
kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı ben
aşktan hicret etmiş gönlüm
yolunu izini kaybetmiş yüreğim
değerini gidişi ile kaybetmiş
yüreğinin sahibini kaybeden bir yürek
kanayan ve kırılan kanatlarım
hala kırık hala kanar
damla damla her saniye
yıkar beni
diz çöktürür sancısı ile
bağırmak istesem de bağıramam
kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı ben
Mevsimler yazmış
kim diyor
bende hep kış
gündüzler güneş doğunca
ışık olurmuş dünya
benimki niye karanlık
kendim karanlıkta bıraktım
çevremde kuşlar bile uçmuyor
kargalar bile uğramıyor
gönül tarlamın etrafına
benim gibi viran olmaktan korkuyorlar
haklılar
çok haklılar kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı ben
ağlasam artık gözlerinde yaş mı kaldı
söyleyecek söz mü kaldı hepsi lal oldu
adım atacak hal mi kaldı
gidişi ile dizlerim kırıldı
hala kırık
yerden kaldıran mı oldu
anlayan mı oldu
kısık sesimle kendim duyduğum
seni seviyorum
sözünü söylemekten korkan
seni duyan mı oldu
anlayan mı oldu
yüreğimde o ukde
her gün saplar hançerini
sen
kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı der
saplar acımasızca hançeri yüreğime
bari bir gün sus be kapat o ağzını
yine hançerini saplayacaksan sapla
ama yok hala söyler
yüreğim ile kanadımın
kanadığını görmez
feryadımı sancımı duymaz
vuruda vurur
gerçi alıştım artık
hissetmiyorum
hiç bir şeyi
çünkü ben
kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı ben
beden dersen nerede kaldı
his duygu
bakış dersen eller aldı
bir içi boş gönül ile ruh kaldı
o da nefes almak için
gerisini ben yıllar önce
kaybettim ben
ben ise evet ben çok acı ama
kaybettim gökyüzünden önce
 yeryüzünde aşkımı.
Mehmet Aluç -Kul Mehmet-





Kuşkucu Olmayan, Analiz Etmeyen, Düşünmeden Karar Vermenin Pişmanlığı!

Kuşkucu Olmayan, Analiz Etmeyen, Düşünmeden Karar Vermenin Pişmanlığı!

İnsanoğlu dünyaya gelirken ona yüklenilen değerler için yaşar, yok eğer bu değerler için yaşamıyorsa onun insanlığından düşünce ve fikirlerinden söz etmek değersiz boş safsatadır... İnsan vatan için bayrak için namus için ülkesinin geleceği ve insanların mutluluğu için savaşmıyor ve bu güzellikleri yüreğinde taşımıyorsa ona insan demek çok zordur. Kuşku dolu fikirsiz fikirlerin peşinde koşarak insanların hayatını hiçe sayanlarla birlikte olmak en adi şerefsizlikten başka bir şey değildir. Başkalarına vicdanını ve fikrini satanlar kendi haklarını da savunamazlar, her haksızlıkta sükûnet içinde başını öne eğerek kabul ederek zilleti yaşar, yaşattığı zillet gibi!


Aşırı duygusallığını da satmış olduğu için hiç bir şey hissetmesine imkân verilmeyen bu insan sadece bir "KUKLADIR".hiç bir zaman kendi temel düşüncesinin temeline dayanmayan fikirsizliklerin içinde gel git, emredersiniz efendim saçmalığı içinde ömrünü heder edecektir ve çok yazıktır! Onu kukla olarak kullananlar kuşkucular aç gözlüler doymazlar fikirsizler, kendilerine karşıt olanları böylesine kuklaları kullanarak maşa vaziyeti olarak kullanmakta, nefreti ile kazancına göz dikileceği endişesi ile hayvandan daha aşağı duygularla saldırmaya devam edecektir. Gerçek olmayan safsata fikirsizliklerle gerçek olmayan fikirlerden çok uzak toplumda kendisi hariç diğerlerinin yaşamını olanaksız çekilmez hale sokmaya devam edecektir.


Haset'i ile yıkmaya devam edeni yıkmak gerekir ona merhamet etmek, merhamete zulümdür. Gaddar olana yumuşak davranmak alttan almak onu iyice azıtacak ve yoldan çıkaracaktır, baskı altında tutmaya çalışanı daha güçlü bir baskı ile üzerine yürüyerek yaptığının daha fazlası ile dersini vermek insanlık görevimizdir. Her rakip gördüğüne zulüm etmek ve ona seyirci kalmakta, zulme ortaklık etmektir.


Birde zulüm yapanların fikirlerini benimseyen akılsız fikirsiz tayfası, onların eylemlerini sırf onlar gibi haset içinde oldukları için, soyut olarak algısız algıları ile algılayarak, kendi fikrine yardımcı oluyormuş safsatası ile olduğuna inanarak, hem kendini kandırır ve bir süre sonra o fikirsiz fikirlere karşı çıktığında gözlerini kırpmadan kendisini de yok ettikleri gerçeğini görür ama o zamanda iş işten geçmiş olur, kuşkucu olmayan, analiz etmeyen, düşünmeden karar vermenin pişmanlığını çok acı bir şekilde yaşayacak ve yalnız tek başına kalacaktır. İmtihan dünyası seç beğen yaşa, karşılığına razı ol ya mutlu yaşa, ya da köle olarak yaşa.

Mehmet Aluç -Kul Mehmet-

6 Eylül 2015 Pazar

Ne Gereği Var Ki


Tut ki karanlıklarda gülümsemene hasret kaldım
Günahlarım başaklar gibi boyumu aşmış
Sen yanımdan olmadıktan sonra hayal etmek neye yarar
Tövbe kapısına varmadıktan sonra günahın âlemi aşmış ne yarar
Seni kalbimde saklamak neye yarar bana gülümsemedikten sonra
Senin hayatın sana benim hayatım bana der çeker giderim

Ses çıkmayan kara toprak gibi sessizce sarmayınca
Yağan yağmur gibi akan gözyaşlarımı silmeyince ağlayınca
Yaraların kangren olup da merhem olup sürmedikten sonra
Sen bana yar olmamışsın ben sana yar olmamışım neye yarar
Aynı evde buzdolabı gibi odalarda yatmaya ne gerek var
Seni kalbimde saklamak neye yarar bana gülümsemedikten sonra
Senin hayatın sana benim hayatım bana der çeker giderim

Yaşarken birbirimizi sevmedikten sonra
Boşuna yaşamaya ne gerek var
Sen benden ben senden korkarak kaçtıktan sonra
Yolların yol olmasına ne gerek var
Yolda düzgün yürüyen olmadıktan sonra
Her yola çıkışında seni korku ile bekleyeceksem dönmeni
Seni sevmenin ne gereği var bana gülümsemedikten sonra
Artık sevmeye ne gerek var sen sevilmeyecek biri olduktan sonra
Seni kalbimde saklamak neye yarar bana gülümsemedikten sonra
Senin hayatın sana benim hayatım bana der çeker giderim

Mehmet Aluç -Kul Mehmet-

Bugün günlerden pazar



 Bugün günlerden pazar
Herkes okuryazar
Lakin ne okuyan var biraz
Ne de yazılana itibar eden az
Sen istediğin kadar yaz
Okuyan yok herkes göz ucu ile bakar
Okumaktan bilmeme niye kaçar
Al sana bol beğeni ey yazar
Yazar istemez bol beğeni okunsun ister az biraz
Okuyan olmayınca yazar solar
Sen istediğin kadar yaz
Ne okuyan var olsa da az
Herkesin elinde yok saz çaldığım der hala saz
Tavuk yer der yediğim kaz
Sen istediğin gibi emek ver yaz
Okuyan yok olsa da dersin biraz
Herkeste var inanılmaz naz
Hala eli boş der çaldığım saz
Elinde yok saz işte elin boş anlamaz
Yazar bembeyaz düşleri ile yazar
Okuyucularıdır gönlü bembeyaz
Yazarda olmaz imtiyaz
Okuyucu anlar biraz
Olamamak gerek birazda bağnaz
Yazar ile okuyucu olmaz hiç kurnaz
Yazılanları az okusa biraz
Yazardır dil saz yani gönül yapan
Yazdıkları olamaz saçma sapan
Okuyucudur yazarı seçkin yapan
Okuyucudur yazar için candan okuyan
Yazar ile okuyan elinde geleni yapan
Şartlar çok zordur bilir okuyan yazan
Okuyucudur yazar ile birlik beraberlik yapan
İyilikleri gönüllere beraber yayan
Ah okuyucu olarak az daha okusak
Haksızlık karşısında susmasak
Yüreğimizde olsa az yumuşak
Nefreti olan yumuşak gönlü eder istismar
Nefret kusanları ellerimizle yakalasak
Nefretinin içine merhamet katsak
Neyse çok uzun oldu
Sanki yazar yazdı da dünyamı değişti biraz
Olan yine vatandaşa oldu her yaz
Yine günlerden pazar
Kul Mehmet'im
Sen yine yaz okuyan çıkar biraz
Dünya güzelliklerle değişir
Okuyan gönüllerce biraz
Okuyanlara verdim selam
Dertlere olalım el ele derman
Dilde çıkmasında yalan
Okuyuculara olalım hayran
Mutlu okuyucu ile devam etsin devran
Çok eyledik kelam
Haydi, yazmaya okumaya devam
Herkese bol bol gönülden selam
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Koşsun Can Bulan

Koşsun Can Bulan


Hayat yolunda giden yolcu

Sanma hayat anlaşılmaz ve tuhaf yorucu
Bağışlama ile olsan yargılamazsan olursun coşturucu
İman sana nimet iman ile güldür âlemi budur doyurucu
İmanını gören imansız olan
İmansızlığına ağlasın yolda yolsuz kalan
İman içinde olmaya koşsun can bulan
Merhametli ol
Merhametle ver kararını ey iman ile olan
Bu yalan dünyada misafirsin
Sev güzel insanı merhameti güzel emeli
Güneş görünmez olur bakarsın ne demeli
Tüm kızıllığı ile kaybolur aniden
Çöker bir alacakaranlık ey ani giden
Sağı solu görür gibi olursun önünü görmeyen
Aniden bir bakarsın
Koyu kapkaranlık oluverir ortalık birden
Gelen ecel ile ömür istemeden
İnsan cahildir
Çoğu zaman kâmildir
Ölümü bekleriz
Solgun bakışla
Ölüm gibi gülümsetmeden
Ölüm gibi olmayan hayatta
Var mıdır bu âlemde ölüm gibi

Sonsuz hayata götüren var mı?
Devran değil bizim merhamettir bizim
Derttir bizim gülümsetmek bizim
İman ile gezmeli iki gözüm
Sana geçer sözüm
İmandan başka yok çözüm
Muhabbet âleminde hazan gibi solma
İmansızlığa sakın yol olma
İşte dünyaya geldik
İşte dünyadan gittik
Ne kaldı merhametten başka
Yürümek gerekmez mi sevmek ile aşka
Nedir gönülde giden başka
Merhametsiz eli çek candan
Merhamet akıyor cümle kandan
Merhametini kaybetme bir andan
Can ölüme revan giderse ne kalır geriye candan
Kalmasın kuru bir virane gönül arkadan
Can ecel ile itibara bakmadan uçtu gitti bu dünyadan
İtibar merhamet ile ölçülür gerisi boştur bu canda
Merhametsiz ruhta nöbet tutan can olur yalan
Merhametle nöbet tutan can cümle gönül hayran olur inan
Şebnem damlasın gönüllere elinde
Canı terk edecek başka dermanın mı var
Her gönül'e koşar gönül başka dostun mu var
Rüzgâr olsa da yolda sert
Az olsa da gönülde dert
Gülümseyerek def et olma namert
Her zaman ol sen cömert ey gönlüm
Yıkarsın olursan aşırı sert
Sana geldi gülümseyerek dert
Gülümseyerek al olma sakın sert
Merhametle merhametsizliğin
İçini dışa dışını içine çevirme
içini dışa dışını içine çevirme ile
Merhametsizlik değişmez
Merhamet değişmez
Sen değişirsin bu âlemde ancak
Merhametle ey gönlüm
Ey Kul Mehmet kızıl gül gibi kızma
Kızıl gül gibi kok ey gönlün ile
Nefreti sakın yazma
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

5 Eylül 2015 Cumartesi

Umutlarına Umutsuzluğun Kefenini Biçen İnsanlığımız Battı O Sahilde Aylanım




Dolu dolu hayallerle çıktın yola sen ailen ile ey aylanım
Büyük bir umutla bindin ölüm kokan sandala aslanım
Bilemedin insanlar aç gözlü hoşça kal demeden yok ediyor insanlığı
Bırakıp gittin dolu dolu hayallerle yitirdiğin yüreğinle bizi yüzümüze tükürerek
Sırtını insanlığımıza dönerek terk ettin gittin sonsuz cennete
Yakıştı insan olmayan bizlerin arasında ayrılıp gitmen
Bir hoşça kal demeyi mutluluğu sana çok gören biz vicdansızlara
Sırtını dönerek gidişin yüreğimize bomba gibi düştü
Ama biz yine ayıkamadık umutsuzluk eken umutsuzluğumuzla baş başa kaldık
Umutlarına umutsuzluğun kefenini biçen insanlığımız battı o sahilde Aylanım

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Af Et Bizi Aylanım



Ruhumuzun açık kapısı sevgi ile vardır bilirdik yanılmışız Aylanım
Ruhumuzda yokmuş kapısı da nefret kin ile kapalıymış hatırlattın Aylanım
Nefret kin arkasında dünya malına sevgi diye yaşadığımız boş serüvenmiş
Bereketsiz yüreğimizle ancak sana dünyaya felaket getirdik Af et bizi Aylanım

Şehla değil gözlerimiz bin yerden kusurlu kör görmez
Yelkeni kopmuş kayık gibi yüreğimiz seni sahile ölüme attı
İnsanlığımız seni sahile ölüme attı arkasında gitti yattı
Bin bir hayallerinin içine insan olmayan insanlığımız acı zehir kattı
Bereketsiz yüreğimizle ancak sana dünyaya felaket getirdik Af et bizi Aylanım

Aslında bir palavra insanlığımız gönlümüz hayatımız adımlarımız palavra
Yüreğimizde varmış kör gözle görmeyiz derinden açık yara
Sen düştün ana karaya biz düştük cehennemden çukura
İnsanlığımız etmezmiş gösterdin bize beş para
Bereketsiz yüreğimizle ancak sana dünyaya felaket getirdik Af et bizi Aylanım

Sen bencilliğimizle yalancılık kendimizi beğenmişlikle çocukluk dalını kırdın yıkıldın
Dalgalar seni değil bizleri yuttu senden önce anlayamadık kendimizi insan saydık yanıldık
Kanatlandın cennete uçtun merhametin sahibi Yüce Allah'a ulaştın, biz nefret ile kaldık
Kul Mehmet'im der ki insanlığımız etmezmiş gösterdin bize beş para
Bereketsiz yüreğimizle ancak sana dünyaya felaket getirdik Af et bizi Aylanım

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Aylan (Akrostiş)


Aylanım sırtını döndün insanlığa cennete gittin
Yüreksizliğimizle bize küstün Rahmana yöneldin gittin
Lal oldu dilimiz gönlümüz nasıl dayandın sen o verdiğimiz çileye
Anladın sen bizi biz seni anlamadan sırtını dönüşün anlattı bizi bize
Ne zormuş senin insansızlığımızdan azat olman, yaşadığımız azapmış anladık gidişinle

Aylanım sırtını döndün insanlığa cennete gittin
Yakışmadı bu bize insanlığımıza gidişinle bizlere neler dedin
Lakin hala anlayamadık hala kavgadayız birbirinizi sevin dedin
Aylanım melekler saf saf üzerine indi yüreğimiz bu sevinçle az söndü
Ne zormuş senin insansızlığımızdan azat olman, yaşadığımız azapmış anladık gidişinle

Aylanım sırtını döndün insanlığa cennete gittin
Yoktu sana karşı insanlığımız insanlık adına
Lal oldu insanlığımız sen bizden önce vardın nurdan cennet katına
Aylanım şimdi vardın işte merhametin tadına
Ne zormuş senin insansızlığımızdan azat olman, yaşadığımız azapmış anladık gidişinle

Aylanım sırtını döndün gittin, kalemimde bana sırtını döndü
 Yazamadım kaç gündür seni yazamadım kalemimde bana küstü
 Lakin bugün sen cennette güldün kalemimde bana güldü
Ağlasam da çare olur mu seni unutanlarla beraber yaşadığım için
Ne zormuş senin insansızlığımızdan azat olman, yaşadığımız azapmış anladık gidişinle

Mehmet Aluç- Kul Mehmet-

Aylanım sahilde sen değil İnsanlığımız öldü...


Aylanım sahilde sen değil İnsanlığımız öldü

Aylanım sırtını döndün bize küstün gittin ,biliyorum vicdanlarımız gönlümüz kaos içinde,sana sahip çıkamadık,nur yüzünü güldüremedik,kaydın gittin elimizde sahilde kumların üstünde,sen cennete uçtun,biz seninle pişmanlığımızın karanlığında bir ışık ararken senin gülümseyen ışığınla aydınlandık Aylanım...

Yüreğimiz kaos içinde,fikirlerimiz gönlümüz kaos içinde,yaktın bizi ayıktırdın gidişinle sırtını bize dönüşünle Aylanım...Babanı üç kuruş dolar uğruna sağlıksız sandal ile okyanus ortasında bıraktıran vicdansıza dur diyemedik,dersini veremedik Aylanım ,kaydın gittin ellerimizde Nur Cennete...Mazlumdun sadece rahat nefes alacak bir hayat istiyordun baban gibi,nefes aldırtmadı nefessiz kalasıcalar Aylanım...

Bir lokma ekmeğine göz diken vicdandan yoksunlar üç kuruşu olan babanın elinden,rahata ereceksiniz yalanı ile aldılar,yarı yolda okyanus ortasında bıraktılar,küsme bize Aylanım,sırtını dönme bize aylanım!Suçumuz çok büyük af et bizi Aylanım...
Gerçi bizler denizde şezlong üzerinde uzanmadık ama uzananlar şimdi rahat uzansınlar...Sana sahip çıkamayan Medeniyet fukarası zalim avrupa,şimdi timsah gözyaşlarını dökmeye başladı gidişinle Aylanım...Sen kıyıda öldün bizler evlerimizde senden önce öldük Aylanım...
Merhametin gerçek anlamını bilemedik öğrenemedik öğrense idik sen sahilde sırtını bize dönerek ölmezdin Aylanım... Aylanım merhametli bir insanın vasıflarını en doğru şekilde ne olduğunu gidişinle sırtını dönüşünle yüz üstü sahilde kumlara sarılışınla öğrettin,yaktın paramparça ettin yüreğimizi,utandık ağlayamadık,senden önce biz mezarlara gömüldük Aylanım...

Çocuklar sevgi ve merhametin kol gezdiği hakim olduğu mutluluk ortamlarda yetişirler ama biz sana bunu çok gördük,seni ölüme sürükleyen o vicdansız üç kuruş para ile vicdanını satanlara karşı çıkamadık Aylanım... Zayıf olanlar her zaman kuvvetli merhametli olanlar tarafından korunur kollanırlar Aylanım, gel gör ki biz senden önce merhameti birlik beraberliği kuvveti kaybettik,nefsimize yenik düştük,dünya malı zevki peşine düştük ,sana bir avuç toprakta oynama hakkını veremedik Aylanım...Biz senden önce öldük Aylanım,arkanda gözyaşı dökemedik,göz yaşı dökmek için yüreğimiz paramparça etmiştik biz kendi aramızda,gözlerimizi merhamete güzelliğe değil üç kuruş fazla kazanmak için karşımızdakinin kazancına takmıştık,seni göremedik Af et bizi aylanım af et Aylanım...

Cennettesin,bizleri bekleme orada olup olmayacağımız meçhul, bu paramparça merhametten eser olmayan yüreğimiz nur Kur'an ve nur sünnetten ayrı giden hayatımız ile...Ağlamak istiyorum ,istiyoruz ağlayamıyorum, ağlayamıyoruz! Bende bizde olması gereken yüreklerimiz, gönlümüz çalınmış işgal edilmiş,nefret kin dünya malı sevgisi ile...Af et bizi Aylanım af et...

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Doğru sebep doğruya Yanlış sebep Yanlışa götürür.


Doğru sebep doğruya Yanlış sebep Yanlışa götürür.
Sebebe yapışırken, doğru veya yanlış sebebi ayırmak da çok zordur. Sonuç şerre götürüyorsa yanlış sebebe yapışılıyor, sonuç mutluluğa birlik beraberliğe götürüyorsa doğru sebebe yapışılmıştır.

Âlemlere Rahmet Peygamber efendimiz s.a.v. (Ya Rabbi! Doğruyu bize doğru olarak göster ve ona uymayı bize nasip et ve yanlış, bozuk olan şeylerin yanlış olduklarını bize göster ve onlardan sakınmamızı nasip et! İnsanların en üstünü hürmetine bu duamızı kabul buyur!)


İnsan olarak bizi yaratan Yüce Allah c.c. bedenimize bizim ihtiyacımız olan her şeyi yükleyerek yaratmış ve bu dünya âlemine göndermiştir. Belli bir gayesi olan insan, gayesi dışına çıkar, kendi fikri nefsi için her şeyi istemeye kalkarsa, yanlış sebebe yapışarak yanlışlıklar uçurumuna doğru gider, kendi için yanlış olan insanlık için doğrudur ve bu yanlışlığı sonucunda, insanlara eziyet ederek hakkı olana razı gelmeyerek her istediğini yapmak zorunda kalacaktır yanlış yolda gittiği için. Ama yüce Allah insanı dünya âlemine gönderirken günde beş vakit ibadet etmesini, çalışarak alın teri dökerek kazanmasını, insanların hakkına tecavüz edilmemesini, muhtaç olanlara yardım edilmesini isteyerek doğru olan sebepler peşinde giderek, doğru yolda olmasını istemektedir, bu hem kendisi açısında hem de toplumun huzuru için çok önemlidir. 


Tarlada buğdayın yetişmesi ve hasat haline gelmesi için, tarlayı zamanında sürmek, tarlayı zamanı geldiğinde ekmek, ekini zamanı geldiğinde biçmek gerekir ki doğru sebep sonucunda emeğinin karşılığını alasın. Tarlayı sürmeden, ekin zamanı geldiğinde ekmeyen kişi hasat zamanında bir şey bekleyemez hali ile yanlış sebebe yapışan kul eli boş kalacak ve kendi geçimi için bu defa, helal kazananların kazancına göz dikecek ya çalacak veya zorla alacaktır, yanlış sebep yanlışa götürür toplumun huzurunu bozar.
 Doğru olan tüm Sebeplerin hepsi ilim yolunda ilerlemek ile aklıselim düşünmekle, kazanılan bu güzel yolun tecrübesi ile insan hakkına tecavüz edilmeyen hesaplarla olunacak güzelliklerdir. Bakın dünyaya, doğru giden bir yaşantı var mıdır, elimizi nereye atsak ya elimizi yakıyor ya gönülleri harap ediyor, insan değeri hiç kalmamış, insanlar kendi çıkarı için insanları utanmadan edepsizce katl ederken, yanlış sebepler yapışmalarının sonucunda dünyayı yaşanmaz hale getirmektedir. İşte burada doğru sebepleri bilenlerin devreye girmesi beklenirken onlarında sessiz kalınmasının sonucunda, doğru bildiğini sananlarda yanlış sebep de olanlara yardımcı olarak günahına ortak olmaktadır. 


Artık bundan sonra yapılan dualarda geçersiz olacaktır Yüce Allah c.c. katında, çünkü yanlışı bilenlerin yanlışını, doğru bilenler ona hatırlatmadığı ve yolundan çevirmediği için, onunla aynı kategoride olmayı seçmiş olmanın yanlışlığı ile aynı yolda yürümenin sebebine olanak verdikleri için aralarında hiç bir fark olmayacaktır. Netice olarak imtihan dünyasında olan kul için, Allah'u teâlâ, ezelde, kulları neyi ister, neyi talep ederlerse, istedikleri şeye kavuşmaları için, onlara uygun şartlar hazırlamış, sebepler yaratmış ve takdir etmiştir. Yani kul ister Yüce Allah ona sebep yaratır, seçim kulun ister veya yürür o yolu o kulun istediği şekilde yaratan Yüce Allah c.c.'dır. Sonuç itibarı ile seçtiği yolda yürüyen kulun günahı kendine aittir, başkasına ait değil. İnsanları öldürmek için yola çıkana o sebebi yaratan veya insanları mutlu etmek için yola çıkana kulun istediği sebebi yaratmak yüce Allah c.c. aittir, yürümek kula, sonuca koşan kulun seçimidir sonuçları. İmtihan dünyasında olmamız sebebi ile samimiyetimiz niyetimiz denenmekte, ona göre cennet ve cehennemi kazanmaktayız. Rabbim doğru sebebe yani insanları mutlu eden sebeplere yapışan kul olanlardan, yanlış sebebe yapışarak yanlış yola gidenlere de, yanlış yolda olduğunu söyleyen kullarından eylesin bizleri. Âmin. Selam ve dua ile.


Mehmet Aluç - Kul Mehmet-

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç