Bu Blogda Ara

4 Ağustos 2015 Salı

Koalisyon Koalisyon




  

Bu gidişle olmaz koalisyon
                            Karşındakinde yok ki adaptasyon      (uyarlama)
                Bende var diyor yok ki diyor akreditasyon    (Uyum)
Ondan sonra diyor kurulmuyor koalisyon
Koalisyon koalisyon
                          Karşıda yok delegasyon        (temsil etme)
Bu gidişle siz toplantıya verin son

                      Karşıdakinde var aberasyon             (sapma)
                     Kendi vermez ister adisyon              (hesap)
                               Milletin kararına saygı duymaz yapar ampütasyon  (organı kesip çıkarma)
                                 Birde utanmadan gizlice yapar asimilasyon   (kimlik yok etme süreci)
Koalisyon koalisyon
                                    Karşıda yok delegasyon                   (temsil etme)
   Bu gidişle siz toplantıya verin son

                                       İşi güçleri deformasyon                       (biçim bozma)
Bunlarla yapılmaz koalisyon
Yaşadıkları zaten depresyon
         Bilmez yamuk yürür birde bilirim der dekorasyon
                                Hepsi birlik olmuş yaparlar derogasyon      (Aykırılık)
Koalisyon koalisyon
                                          Karşıda yok delegasyon                     (temsil etme)
      Bu gidişle siz toplantıya verin son

Yaptıkları iş hep fason
                            Yanında görmez derler kim o Arson      (kundakçılık)
                               Hep isterler beklerler benison                (Kutsama)
Bu gidişle kurulmaz hiç koalisyon
Milleti sanırlar hayvandan bizon  
                         Sözleri seçerler eylerler hepsi caparison   (süslemek)
Koalisyon koalisyon
                                    Karşıda yok delegasyon                   (temsil etme)
Bu gidişle siz toplantıya verin son

Kul Mehmet’im beklemeyin der koalisyon
Sonumuz onlar gibi olur yaşarız depresyon
Her şeyimiz bir anda olur deformasyon
Bu gidişle siz toplantıya verin son


Mehmet Aluç (Kul Mehmet)

Not: Resim internet'ten Alıntıdır.

Yanılırmış İnsan Demek Ki


Duydum kahroldum terk etmiş sevdiğin
Zayıflamışsın derdinden kederinden
Tutmamış ilk günkü gibi seni ellerinden
Gülmezmiş bazen insan kendi kaderinden
Çok mutlu olacaksınız sanırdım ilk gördüğümde
Yanılırmış insan demek ki ilk gördüğünde

Gözleriniz gönlünüzce buluşunca volkan kaynardı
Bunlar ne hoş konuşur bakışır etmez derdim lakırtı
Söyle bana çekinme o vicdansız seni nasıl kızdırdı
Çıkmadı değimli beklediğin gibi bir âdem evladı
Çok mutlu olacaksınız sanırdım ilk gördüğümde
Yanılırmış insan demek ki ilk gördüğünde

Aşk limanı sanırdım sizi yanaşmak isterdim iskelenize usuldan
Bir şeyler öğrenmek aşk’ı yaşamak için kısa olan yoldan
Aşk sanki kanınızı kaynatırdı saldırırdı sanki iki koldan her yandan
Ağzım açık kalır yatardım hayran kalırdım yaşardım aşkı sizinle bedavadan
Çok mutlu olacaksınız sanırdım ilk gördüğümde
Yanılırmış insan demek ki ilk gördüğünde

Boş ver be Şeyda ben varım yanında arkadaşın
Anlat bana onda bulamadığını arayalım benim can yoldaşın
Korkma bakmam sana aşk gözü ile bende olan sana az gelir şaşkın
Yanaş yamacıma az gül eskisi gibi güller açsın mahallemizde
Bırak onu yerde kalsın elinde duran diken gibi batan çıkın
Çok mutlu olacaksınız sanırdım ilk gördüğümde boş ver sen gülümse
Yanılırmış insan demek ki ilk gördüğünde seninle benim gibi
Mehmet Aluç (Kul Mehmet)




Ne Senin Nede Benim



 
Derdime senden deva uman ben
Devaya muhtaç mısın bilemedim sen
Mezara dönmüş ömrü hayatın senin
Benimle olman lazım senin deva için
Bu gökyüzü bu âlem
Ne senin nede benim

Kanımızda erisin iman öyle yeşertsin ki bizi
Görenler şaşırsın deva aksın âleme
Peşimizde gelsin insanlar dizi dizi
Benimle olman lazım senin deva için
Bu gökyüzü bu âlem
Ne senin nede benim

Bir sütün gibi doğru olalım
Yanan yüreklerin acısının dumanı tütsün yüreğimizde
Sen toprağa ayrı bir kök ben toprağa ayrı kök salalım
Çepeçevre saralım âlemi imanımızla salınsın köklerimiz
Ne bu gökyüzü bu âlem
Ne senin nede benim

Derde derman uman dallarımızda meyve yesin
İman tadı ile derman bulsun derman olmaya koşsun
Yalnız ne beni nede seni görsünler
Birbirimizi görsünler bir deva umman dolu iman bulsunlar
Ne bu gökyüzü bu âlem
Ne senin nede benim

Sana bana cümlemize can olsun mezar
Başımızda açsın çiçekler ötsün Hezar
Bir kabre öyle sığalım ki cümle kabirler canlansın
 Cümle mezarın içi sahnil lalezar olsun
Ne bu gökyüzü bu âlem
Ne senin nede benim

İman ile kanını eriten gelsin
Maksadı deva ile derman olan gülsün
Olmasın kimse bizar
Derman olmanın alevine dayanmayan
Toprağımızda devaya kansın, elinde olmasın hızar
Kıskanır belki devayı elinde hızar olan
Ey elinde hızar olan oturmuş dert ile sızan
Ne bu gökyüzü bu âlem
Ne senin nede benim

Ey elinde hızar olan
Bak gör insan nasıl devasızlığa dayansın
O maksadın nedir senin seni görenler ağlamasın
Mezarlara gömmek ise maksadın gel gir mezara
Gör içindeki alevi yaksın mezarınla seni
Ondan sonra yapalım senin ile münazara
Gör bakalım o zaman nasılmış manzara
Söyle bakalım o zaman
Ne bu gökyüzü bu âlem bu canlar
Ne senin nede benim
Doğrumu değimli söyle
Ağzı kalabalık, gürültücü farfara

Mehmet Aluç (Kul Mehmet)

Hezar: Bülbül
Sahni lalezar: Lale bahçesinin ortası
Bizar: Tedirgin, bezmiş, usanmış
Münazara: Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma.

Sev beni sende biraz


Dalda sallanır kiraz
Haydi, bana gül biraz
Gönlünü bana yaz
Sev beni sende biraz

Yaklaş bana az biraz
Yanağından bir buse ver olsun az
Seninle olur kışlar yaz
Aşkımı kalbine kaz

Elimde kırık saz
Ne olur etme naz
Severken al haz
Küsmek alınmaz ki baz

Evin önünde geçer kaz
Gönül sazın eline al sende çal biraz
Yanakların sanki kiraz
Ne olur yapma bana naz

Ne olur olma sakın kurnaz
Sevgime etme sen itiraz
Aşkınla sev beni çapraz
Yönün çevirme biraz

Kul Mehmet sevmez az
Elimde kırık bir saz
Çalayım dinle biraz
Sende söyle olsa da az


Mehmet Aluç (Kul Mehmet)

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Yalnızlığımın peronu



yalnızlığı terk ederken yalnızlığımın soğuk ürkek peronunda kaçıyorum
kalabalık olan şehre adım atarken yeni umutlarımın sevincinde içinde
kan pıhtısı yalnızlığımdan kurtulurken
gözlerim kalabalığın içinde sevinci haykırır iken
yalnızlığıma son veren güzel halkım
sizinle yalnızlıktan kurtuldum derken
efsaneler beklerken
ekmeğime beraberlik neşesini katmayı düşünürken
eyvah eyvah eyvah ki
yalnızlığın koskocaman uçurumuna düştüm
beraberlikle yıkanmış avluların serinliğine koşarken
afyon gibi yalnızlığı tatmış suskunlar korosunun içine düştüm
daha dün son defa zorlukla tiksinerek
yalnızlıkla sevişmiştim
kaçarak birlikte kalabalık olmanın neşesine doğru uçmuştum
her şey darmadağınık
buzlu kaldırımlarda isteksiz yürüyerek kayanlar
sizleri de mi yalnızlığa benim gibi mahkûm ettiler
kendim için ağlayan ben
şimdi sizler içinde mi ağlayacağım
çığlık hatıraları yeniden düşünerek çığlık mı atacağım eyvah
kör ediyor beni bu yalnızlık
beceriksizliğin dili de benim gibi dilinizde
gözlerimizde sarp kayalık derin uçurum
tek tek gözlerinizdeki kayalıklara çarpmak
derin uçurumlarda tek tek uçmak yerine
ben gidiyorum yine tek başına yalnızlığımın peronuna
ıssızlıkta göğsüm titrese de
bir yüreğim titrer
sizlerin yerinede göğsüm titrer ise
donarım kaskatı kesilirim
tek başına bendeki yanlışları yaşayan ben
sizlerinde yanlışlığının içinde boğulurum
bende bildiklerimi sizde unutamam
ölü hayallerim çizdiğim umut resimlerim sizinle canlanmaz
uzaklarda çalan umudun lirik şarkısı sizden geliyor sanmıştım
eğik boynumla kendi trajedimi kendim yaşamaya
kendi yalnızlık peronuma gidiyorum
bom boş sayfama yeni bir yalnızlık çizmeye
yeni bir arayış sözcüğünü karalamaya
yeni kocaman sancılar içinde gözyaşı içinde boğulmaya gidiyorum
Mehmet Aluç (Kul Mehmet)



2 Ağustos 2015 Pazar

Aşkın Kendisindedir



Gönül aşk’a düşerse çare kimdedir
Gönüle meyil vermek nedendir
Bahtım kara diye sızlanmak niyedir
Gönül aşka düştü çare aşk’tadır
Gönüle meyil vermek aşkın kendisindedir

Bir gül ver bana gönül bağından
Bir öpücük ver bal ile bezenmiş dudağından
İzin ver gezeyim gönül bağından
İzin vermez isen gezerim çöller ile hasret dağından
Gönüle meyil vermek aşkın kendisindedir

Ararda benim gibi seven bulamazsın
Sevmez isen aşk ile gülen olmazsın
Bir ömür boyu yalnızlıkla dost olamazsın
Üzülürüm sana candan sevilen yar bulamazsın
Gönüle meyil vermek aşkın kendisindedir

Ne çekerse gönül çeker dilinden
Uzat bana aşkı gönül elinden
Sev beni bırakama gurbet elinden
Yaralama gönlümü sen derinden
Gönüle meyil vermek aşkın kendisindedir

Seven gönlü ret etmek güzele yaraşmaz
Sevene hasret kapısı aralanmaz
Aşksız bu hayatın tadına varılmaz
Aşk ile olan gönül paslanmaz
Gönüle meyil vermek aşkın kendisindedir

Kul Mehmet’im yar gönlüme ayrılık oku saplama
Yollarımızı ayırıp beni dermansız dert ile ağlatma
Seviyorum seni sende sev beni gönlümü dağlama
Üç günlük dünyada beni yarı yolda sen bırakma
Gönüle meyil vermek aşkın kendisindedir
Mehmet Aluç (Kul Mehmet)



1 Ağustos 2015 Cumartesi

Sordun Mu Kendine



Hiç düşündün mü kaç kalp kırdın
Hayat denilen yolda nasıl yalnız kaldın
Halim ne olacak diye sordun mu kendine
Ne için geldin cihana bildin mi sordun mu kendine

Gam yükünü boşa topladın elinde tuttun
Aradın da sanki dengini mi buldun
Sararan yapraklar gibi soldun
Ne için geldin cihana bildin mi sordun mu kendine

Bilmedin irfan yolunun kuluyuz
İrfan yolunda ağaç olmuş dalıyız
Yüce Allah’a şükür eden kuluyuz
Ne için geldin cihana bildin mi sordun mu kendine

Yürürken kendinden yükseğe bakma
Hayat denilen yolda gönül yakma
Nefis ile şeytanı koluna takma
Ne için geldin cihana bildin mi sordun mu kendine

Dert değmesin gönül denilen kuşuna
Kederler değmesin kara kalem kaşına
Nefretin taşı değmesin başına
Ne için geldin cihana bildin mi sordun mu kendine


Gönlünde iman ile seyreyle alemi
Merhametle çıkar gönülde kalemi
Merhameti al yanına kul gönlüne katma elemi
Ne için geldin cihana bildin mi sordun mu kendine


Çöl olan gönül tarlasında açılsın güller
Gönül yıkan derdi ne bilsin gülenler
Kul Mehmet’im haydi yaraya dermanı sarsın bilenler
Ne için geldin cihana bildin mi sordun mu kendine
Mehmet Aluç (Kul Mehmet)

Kul Hidayeti bekler mi ?



hidayet

Hidayet doğru hak olan yol, Kuran yolunda olup olmadığımıza bağlıdır. Hidayet yüce Allah tarafında kula verilir ve nasip ederse kul hidayete erer Kur’an yolunda sapmadan yoluna devam eder. Bundan sonra batıl’a gittiği yolu terk eder, hak olan yolda hayatına devam eder.
Yüce Allah’ın kulunu darlıktan genişliğe, onun rızasına ulaşmada kolaylık uyum içinde yolunda gitmesine yardım eder.


“(Resulüm!) Onları hidayete / hak yola getirmek senin görevin değil, lâkin Allah dilediğini hidayete / doğru yola getirir.”(Bakara, 2/272),
“Bu müminler hâlâ öğrenmediler mi ki Allah dileseydi bütün insanları hidayet eder, doğru yola koyardı.”(Rad, 13/31);
“Hiç kötü işleri kendisine güzel görünen kimse, iyilik edip dürüst işler işleyen kimse gibi olur mu? Allah dilediğini dalalete / sapıklığa, dilediğini hidayete / doğru yola iletir. O halde o insanlardan ötürü üzülüp kendini mahvetme! Çünkü Allah onların bütün yaptıklarını bilir.”(Fatır, 35/8)
(Allah, dilediğine hidayet verir [İslamiyet’e ulaştırır], dilediğini dalalette bırakır.)[İbrahim 4]

Kul bekler mi hidayeti, hidayet gelince bilir mi kıymetini, bilinmez amma hidayet her kula nasip olmaz, hayat yolunda bekle kul yolun var bir nihayeti, merhamet ile olursan alırsın hidayetin tacını takarsın gönlüne, okursun.
Kur’an ayetlerini hece hece gönüllere gülümseyerek gönülleri gülümseterek…
Hayat ile ölüm arasında mesafe bir adım bile değil bir bakarsın yolun sonundasın, haberin yok, şaşırır kalırsın! Bırak nefretin ile kulun peşini bırakmazsan veremezsin inan son nefesini… İman olmalı kafada gönülde, adımlar olmalı camide namazda, olmamalı barda pavyonda…

Kur’an ile haktan merhamet alan merhamet dağıtır, şeytandan kin nefret alan nefret kin dağıtır bu bellidir bunu aksini söyleyecek bir yiğit var mıdır? Hak ile doldur heybeni yarın için, yalan dolan doldurursan yolda aç kalırsın sen vermeyince, sızlan bakalım ince ince, şeytan nefis sana gülünce…
Rahman sana gönül vermiş, nefret nefis şeytandan uzak dur demiş, sen uzak durmaz isen Rahman sana ne yapsın, iyilik sana ne yapsın, sana koşan kul nefretinle yıkılırsa ne yapsın? Var mı cevabı olan? Gönüllerimize huzur ile dolduran Rahman bizimle her an, görmez isen geçer zaman, sonunda ölüm gelir o an.
Ne ararsın, kendi gönül bağın var iken başka bağlarda? Önce kendi gönül bağında meyveler yetiştir dağıt, sonra izin al gir gönül bağlarına, sonra seyran eyle gönüldeki o güzelim bağları… Çıkarsın dağlara inmezsin merhametle bağlara kul ne yapsın, Rahman ne yapsın sana, hak ettiğini çektirecek elbet sana… Tarihi araştır merhamet ile olanlar gönüllerde yaşıyor, merhametsizler nefretleri ile lânet b. çukurunda lâneti ile batıyor, yatıyor.
İman ile hayatta nöbet tutmak var iken, nefret kin kapısında köle olmak niye? Ne geçecek eline? Kuru bir b. oda işe yaramıyor artık köylerde oda yakılmıyor, doğal gaza geçti herkes! Sen hala uyu uyanığım diye geçin ey salak!
Bak tarihine hepsi ilim irfanla besleniyordu, sen nefret ile beslen nah kazanırsın, gönül güzellikleri ile ecdadın kâinata güzellik saçarak fetih ediyordu, senin benim gibi yatmıyordu yan gelip ağız üstü hem adamda satmıyordu, nefret ile öne arkaya da bakmıyordu.
Sen hala kendi fikrini fikirsizin aklına köle et, sonrada insanları yok et, yok edince sende yok olacaksın, ağlayıp sızlanacaksın, fikirsizler basacak kıçına tekmeyi haydi uçurumdan hop hop aşağı… Güm güm aşağı… Düş kalk aşağı… Çıkmak için yukarı yol yok yok yok… Arama güzellik aşağıda, zaten her yer b…Çabuk düş kurtul, kurtaracak ip arama dün kesmiştin hatırla, ya da hatırlayacak akıl yok sende, düş aşağı yukarıya çıkacak yol yok.
Mehmet Aluç

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç