Bu Blogda Ara

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Yar İçin Açacak



Nefretimi yensem ne güzel olacak
Sabrın engin vadisinde gezsem güzellik çıkacak
Çoktan terk ettim ey benliğim öfkem sizi ne olacak
Gönlümde bahar çiçekleri yar için açacak


Aklım emeğim bir anda yok olacaktı
Bilmem yüzüme kim gülümseyerek bakacaktı
Nefretim diz boyu bedenimde akacaktı
Gönlümde bahar çiçekleri yar için açacak

Şimdi aşk destanları yazarım yar ben sana
Sen yeter ki koşarak gülümseyerek gel bana
Tüm heceler mısralar dizeler kurban olsun sana
Gönlümde bahar çiçekleri yar senin için açacak
Mehmet Aluç


Bilemedim



Gelişin mi güzel
Gelişinin müjdesi mi güzel
Sensiz hasretin mi güzel
Gelişinle hasretinin bitişi mi güzel
Bilemedim sesini duydum
Kendimi kaybettim
Söyleyemedim

Hasret bir anda bitmez diyen ben
Gelişinle hasreti bitiren Yüce Rahman
Ne kadar kısaymış diye bana söyleten
Şükür sevinci ile secdeye vardım
Halin nedir soramadım
Kendimi kaybettim
Söyleyemedim

Terk ederim sensiz yaşayamam diyen ben
Onsuz yaşarsın dedirten yüce Rahman
Bir göz açıp kapanışıyla vuslat ile buluşturan
Aşk sevinç yolculuğunda başımı önüme eğdirdi
Gözyaşlarıma hâkim olamadım ağladım
Seni kollarıma sarıp koklayamadım
Kendimi kaybettim
Sana sarılamadım

Aşk insanı sabır ile hasret ile kadir kıymet bildirir
Sanma ki hasret dert insanı bir anda öldürür
Yüce Rahman var iken o kulunu güldürür
Gidişine aklım ermeyen güzel hoş geldin
Gelişine aklım ermeyen  güzel ne hoş güldün
Mehmet Aluç


Haydi Gülümseyin

Haydi Gülümseyin

Elinde bir kırık tarak
Ayna önünde ha bire bakarak
Ne durusun ey güzel gönül yakarak
Az gülümse bırak elindeki tarağı
Ayna karşısında gereksiz durarak
Senin aynaya değil seni sevene var ihtiyacın
Sana bakarak
Seni sararak
Seni sevmeye can atarak

Karşında seni seven duruyor kalbini oynatarak
Haydi, koş seni sevene bir adım atarak
At elindeki gereksiz tarağı fırlatarak
Haydi, sevin birbirinizi el ele tutarak

Mahrum kalmayın aşkın sefasında
Gülümseyerek bakın birbirinize her defasında
Aşk kokuyor akıyor bakın ikinizin de sıfatında
Sevinci yaşamayın bayramda seyranda
Ömür dediğimiz şey eceli bekler eli kulağında
Haydi, gülümseyin aşkı yaşayın anında


Bir anda biter güvendiğin gençlik çağın
Yıkılır bir anda güvendiğin dağın
Güller açmaz hep solar gönül bağın
Sevdiğin karşında gülümse haydi gözün aydın
Aşk nehrine koşun tereddütsüz akın akın
Haydi, gülümseyin aşkı yaşayın anında


Kul Mehmet’im aşk yakışır aşığın diline
Söz yakışır aşk ile sevenlerin gönlüne
Muhabbet yakışır aşk ile sevenlerin diline
Aşk yakışmaz iyi bilin zinhar zalime
Dinleyin sözümü boşuna dökmedim saçları bakın kelime
Haydi, gülümseyin aşkı yaşayın anında

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Münzevi Evimde


Yorgun umutlarım hazan mevsiminde
Yaşar titrek,titrek gözyaşı dolu ömründe
Köpüren sevgilerim yok olurken gönlümde
Büyüyen bir yangın sarmış yanıyor cemalim de

Ruhum kavgasında biten ömrümün hazan mevsiminde
Zehrini akıtırken, ruhuma ve bedenime kavganın şerrinde
Ömrüme yavaş,yavaş düşer iken mahkum hayallerim,
düşlerime kısık gözlerinde.
Düşlerim akarken zamana,
dünden kalmış memleketimin hasretinde.

Ömrüm kaybeden denizin gözyaşları ile güçsüzlüğümün mateminde
Ağlar ruhum tutsaklığın zindanında vaveyla,vaveyla mabedinde
Yüzerken derinsiz sellerde düşlerim,
gezerken anılarım gönlümün münzevi evinde.
Beklerim ilkbaharı münzevi bestemi yazar iken,
dinler iken gözlerinin içinde.
Bakar iken gözlerinin sahil kıyısına ürkek,ürkek,
esir düşen yalnızlığımın ertesinde sevdamın gemisinde
Beklerim seni münzevi şarkımı bestelerken seni gözlerinde
Sarmışım çocukluğumun kırmızı pabucuna hayallerimi de
Beklerim seni münzevi şarkımı bestelerken seni gözlerinde

Sabır ekmeğini kattım aşıma gözyaşıma
İçli türküleri yaktım sessiz sensiz çığlığıma
Yolladım tüm mektuplarımı körfezin yalnızlığına
Gömdüm hayallerimi umut rüzgarının sonbaharına
Baktım aşkımızın düşlerini beklerken musalla taşında
Ak gönlümün perdesi yırtılır iken hicran yarasının başında
Beklerken kırık kuşun kanadında özlemim göz yaşında
Sensizliğim can çekişir iken bir İstanbul sabahında
Hüzünlü gecelerim boğulur iken halicin serin sularında
Arar seni gözlerim istiklal caddesinin kalabalığında
Bedenim titrer iken soğuğun yankısında
İrkiliyorum Vedanın son busesinde
Biliyorum seninle olmayacak bedenim,
ikinci baharın penceresinde.
Yarım kalmış yanım üşür iken Pembe,pembe gözlerinde
Ben hala bekliyorum seni kız kulesinde,
çiğ sabahı acı,acı öten vapurun iskelesinde
Saçların savrulurken rüzgara, bahar kokan melteminde
Eriyorum içtiğim çayın içinde kattığım özleminde
Bitiyorum bir İstanbul sabahı umursamaz yangın gözlerinde
Gelmeyeceksin biliyorum bitiyor iken münzevi şarkım, bittiğinde
Gidiyorum hoşça kal acılarımla kıvranır iken sensizliğin mezarına
Sarılıyorum gömülür iken kefenimin üstündeki toprağa sen gibi
Kokuyor sen gibi terek edilmişlik kokuyor sen gibi
Terk edilmiş diyarlar gibi çamur kokuyor vıcık,vıcık sen gibi
Hiç olmazsa öldüğümü duyduğunda bir buse gönder,
soğuk mezarımın münzevi kokan toprağına
Sen gibi gönderme buseni,
benim seni sevdiğim gibi,
gözyaşı matemi gibi değil
Seven kul Mehmet'in boynu bükük
süzgün dalgın bakışlı aşkı gibi kokan kokusu ile gönder.
Mehmet Aluç

Gönül Dostu Yunus Emre 4 . Bölüm


-Evladım:***İnsan, insan olma manasını gönlünde taşır, maddi varlığıyla değil gönlüyle insan olur. Bu yüzden şiirlerinde gönüle çok önem veririm. Çünkü gönül Hakk’ın tecellilerinin aynasıdır. Nazargah-ı ilahi’dir. Beytullah’tır. “Gönül Hak yolcusunun varacağı, zirvesinde Zümrüd-ü Anka’nın yuvasını yaptığı Kaf Dağı, dağların en küçüğü, lâkin Allah’ın yanında değeri en büyük olan Tur Dağı gibidir.Gönüle girmeyen ya nefis ve şeytanın esiri olur çamurlara batar dünya ve ahirette rezil rüsva olur gider.Eğer bir kişi gönül yıkmışsa onun ibadetlerinin de Tanrı katında bir değeri olamaz. Çünkü ibadetler Allah’a yakın olmayı sağlayan davranışlardır. Gönül kıran istediği kadar namaz kılsa, istediği kadar Hacc’a gitse bile bu temel yanlışı yapmışsa bunların hiçbir kıymeti olmayacaktır,binası yıkık evde oturulurmu,temeli olmayan yıkılan bina bina değildir evladım.İnsanın görevi yıkmak değil inşa etmektir,şeytanın gayesi yıkmak yanıltmak ayağa çelme takarak uçurumlara cehenneme sürüklemektir.Bu sadece insanları değil kainatta var olan herkese ait olanı sevmek korumak ve gözetmektir.
-Yunus Dedem, bunu sen söyledin ta asırlar öncesinden günümüze evrensel bir çağrı olarak geldi.Tıpkı karanlığa ışık tutmak gibi senin sözlerin, düşüncelerin, fikirlerin.Güne ş nasıl kainatta hiç bir kimseyi ayırt etmeden ışık saçarak ısıtıyorsa senin bu sözlerinde cümle insanlığı ısıttı,gönülleri inşa etti.

-Evladım:***Buradan hareketle şunu söylemek gerekir evladım,Sevmek ve sevilmek, Allah’ın vasfıdır. Sevginin sebebi ise güzelliktir. Gerçek güzellik ise Allah’a aittir. “Allah, güzeldir ve güzeli sever” şeklindeki hadisi şerifi ile Allah, kendi güzelliğini temâşâ için kâinatı yaratmıştır. Buna göre âlemin yaratılma sebebi sevgidir. Yani “Ol” emrinde aşk vardır. Bu sevginin boyutlarına sınır çizmek ise imkânsızdır. Çünkü bu sevgi evrensel bir prensip olarak ortaya çıkmıştır. Allah’tan zuhur etmiş ve bütün kâinatın yaratılmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla bütün varlıklar, bu İlahi cevheri özlerinde taşımaktadırlar. Hepsi, esmâ’nın tecellileridir. Durum böyle olunca, en başta iman, ancak sevgiyle kemale erebilir. Bu, inanmanın esasını teşkil eder ama hadise burada bitmez. Yaratılmışlar Yaradan’dan öz taşıdıkları ve O’nun eseri oldukları için kâinatta mevcut her şeyin sevilmesi de imanın kemali açısından gerekli hâle gelir. Böylece, Yaradan’ı sevmek ve O’na kavuşmak, ancak yaradılanları sevmekle gerçekleşebilir. İnsan, bu sevgi ışığıyla karanlıkları aydınlığa çevirerek mutlu ve barış dolu bir dünya kurabilir. İnsan, ilâhi özle birlikte şeytani ve hayvani bir potansiyele de sahip bir varlıktır. İlahi tarafı onu melekler katına yükseltirken, şeytani tarafı hayvanlardan da daha aşağı bir seviyeye düşürmektedir. İşte aşk, en başta insanın kâinat içerisinde bu duruş noktasını belirlemesi açısından önem taşımaktadır.***

-Bu güzel düşüncene şimdilerde ne kadar çok ihtiyacımız var bir bilsen dedem.

-İlahı aşk ve sevgi ile iman ile ham olan insan pişer ve kemale erişir,pişmeyen insan hamdır ve yapacağı her işte sadece kendisini düşüneceği için, topluma bir faydası olmayacağı gibi kendisine de bir faydası olmayacaktır evladım.Kuran ve Resul sevgisi ile iman ile olmayandan hiç kimseye fayda gelmez evladım.Bu vasıfları taşımayan insan önce kendisini sevmeyecek kendini sevmeyen insanları sevmeyecek ve gerisini sen düşün evladım.Huzur ,sukunet, birlik,dirlik ancak sevgi ile Kuran ve Resul iman ile gönülleri sevmek ile olur.

-Yunus dedem sen Hacı Bektaşi Veli,Mevlana siz gönül kahramanları dostları sayesinde sevgi ve dostluğun değeri anlaşıldı, gönüllerin arasına karanlık çukur açanları siz yok ettiniz gönüller arasında köprü kurdunuz ve insanları ihya ettiniz.Gönül sahibinin mimarının Allah olduğunu hatırlattınız nur dedem.
-Evladım,önce insan sevgi ile kendini bulacak, kendini insanları kainatı sevecek ,ilim öğrenerek ilerleyecek yaradanına ulaşacak ve onun ilahi emri ile, insanlara ulaşacak ve onların mutluluğu için çalışacak, bu çok kolay ve aynı zamanda da çok zordur.Kuran ve Resul yolunda çağları evreni aşarak ahiretini inşa edecek, gönülleri şenlendirecek.

Sen hak peygambersin seksiz gümansız
Sana uymayanlar gider imansız
-Demem boşuna değildir evladım,insan önce kendini ıslah edecek sonra toplumu ıslah edecek,önce kendi ile barışık olacak sonra toplum ile...
-Yani dedem her halimizle ufukları aşarak tüm alemi sevgi ile Kuran ve Resul etrafında sevgi ile toplamak ve sarmaktır diyorsun?
--Evet evladım, gayemiz bu evladım.


Mustafa özçelik Bizim Yunus / Mustafa Özçelik

Dönülmeyen Yere Mi Gittin




Gözlerimde akan yaşı silmedin
Hani geliyorum dedin gelmedin
Aylar oldu bir haber göndermedin
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar

Sen gelmedin turnalar da ötmüyor
Gecem artık inan sabah olmuyor
Sensiz lokma boğazımdan geçmiyor
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar

Kaldı bakışların gül mevsiminden
Gam çekerim ayrılık hasretinden
Geceler sökülür yar yüreğimden
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar

Kul Mehmet’im seni hala beklerim
Yolların gelirsin diye gözlerim
Haberin uçan kuşlardan beklerim
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar
Mehmet Aluç©

La Mekan Sız Olan Ömrüm-3-



La Mekân ’sız olan ömrüm
Dünya değil sana Mekân
Ölüm denilen Rahman ulaşılan köprü vardır
Unutma Rahatlık ahirette dünya olsa güzel sana dardır
Ölümden sonra Rahman ile gül kokan Resule yol vardır
İman ile yaşarsan sana kardır
Sanma dünya sana yardır
Kuran iman sana Sünnet Merhamet ile kardır yardır
Bundan gerisi yakan har'dır
Bel bağla bu güzelliğe deme sakın zordur
Yoksa gerisi yakan kordur
Ötelerden gelen ölüme eş değer kış
Utan Rahmandan anla bil ölümü olsun iman ile sende bakış
Müminde olmaz hiç bıkış
İmanı al gönlüne dertler içine gir
İnşa et koş yap güzel bir çıkış
Ecel gelince ötelere vardır kalkış
Merhametle gerilerde gönüllerde bırak nakış
Ey yüce Rabbim görür müyüm Cemalin
Görür müyüm gül kokan Resul Didar’ını
Sen göster cümle müminlere bunları payidar
Sensin Rabbim Tecelli dar
Bunlar için ümmete ver sen iktidar
Cümlemizi eyle uyanık bidar
İnşallah oluruz bizler alakadar
Yoksa sonumuz cehennemde yerimiz dapdar
Mehmet Aluç

Tecelli dar: İlahî kudret ve lütuf ile meydana gelen
Didar: Yüz, çehre, görme, mülakat…
Bidar: Uyanık, uyumayan

19 Mayıs 2015 Salı

La Mekan Sız Olan Ömrüm-2-

İmanı bil hikmet
İman ile olanda vardır alamet
Kuran Gül kokan Resul ile olan yaşamaz hezimet
Her yerde gelir himmet
Sev gönülleri eyle hürmet
Karşılık beklemeden yap sen hizmet
Ahirette gülümser karşılığı gönlünde olsun merhamet
Oluk oluk yağar Rahmet
İman ile yeneriz kötülüğü çıkarız sağ selamet
Sırdır saklanır söylenmez
Rahmanın hikmeti bir anda bilinmez
İhlas ile Rahmana gönül ver
Bu yola ömrünü ser
İman ile çıkar fer
İman ile ahirette bulunur yer
Arşı gönülleri iman ile gez
Elinde fazla ne varsa sen ver
Jale gibi yağ sen
İman ile iniltiyi yen
İman ile şevkin coşsun
Bunu gören şeytan zalim kaçsın
Dünyada duralım uyanık
Sanmasınlar hasta olduk yattık
İman içine gönlümüzü kattık
Bir güzelin gönlüne merhamet ile baktık
Gönülleri üç kuruşa satmadık
İzinsiz kimsenin kapısını çalmadık
İman ile yattık çok şükür kalktık
Rahmana şükür ile yattık kalktık
Kulların gönlüne iman ile baktık
Kimsenin bağrını ezmedik
İmansız abdestsiz zinhar gezmedik
Hep gülümsedik sünnet ile gezdik
Gül yetiştirdik gönüllere ektik
Merhamet iman ektik bunları biçtik
Nefis şeytanın gözünü oyduk
Helal kazandık helal harcadık çok şükür doyduk
Rahmana iman ile kul olduk
Geçeriz iman ile evden bark’dan
İnsanları severiz biz candan
Ayaklara çelme takmayız yandan
Kuran Gül Resul sünneti iman gezer bu kandan
Müminler kardeştir sever birbirini candan
Rahman ayırmasın cümlemizi imandan
Gül kokan Resul’den
Nur Kuran’dan
İman ile olunca gelirse dert başa
Gözden mazlum için akan yaşa
Rahman çaredir her dert gelen başa
Sen yeter ki teslimiyet iman ile yaşa
Sakın soğukta oturma sen taşa
Sakın dertler ile çıkmasın feryad
Sen Rahmanı eyle yâd
Kâinatı yaratan ilahımızdan
Çok korkarız günahımızdan
Kuran Gül kokan Resul ile konuşuruz bir ağızdan
Hiçbir şeyi kazanmayız avantadan
Biz gezmeyiz çok şükür bardan
Hem dünya hem ahirete çalışırız bir yandan
Mümin kardeşimizin hatasını kapatırız çaktırmadan
İhtiyaç fazlasını veririz ihtiyacı olana yığmayız fazladan
Kazandığımızı veririz utandırmadan el altından
Sığınacak tek nokta Rahman
Mehmet Aluç


Not: Ahmet Yesevi Üstadın “Hikmetler” şiirini okuduktan sonra gelen ilham ile yazdım.Allah cümlesinden Razı olsun..

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç