Bu Blogda Ara

5 Mayıs 2015 Salı

Gönülleri Sevindiren Merhametli Dildir



 




Yürü ey gönül, Rahman’a iman aşkın ile
Gül kokan Resul çağırır seni, iman ile
Kadir kıymet bilmezlere de yürü, iman ile
Hicran gamı ile yananlara da yürü, güle güle

Soluk olup alemde nefes alamazsan, yürü nefes için
Kanında nerfet akanlara da yürü, dirlik için deme niçin
İman ile olan, kamildir
Gönülleri sevindiren, merhametli dildir
Hicran gamı ile yananlara da yürü, güle güle

İyilik güzelliklerin kapısını aç, gönüllere
Bırak karışma sakın, seni sevmeyenlere
Sen gülümse iman ile, seni sevmeyenlere
Gönülleri sevindiren, merhametli dildir
Hicran gamı ile yananlara da yürü, güle güle


Kul Mehmet'im, Rahmanın kapısında kanaat iste
Ne güzel mutluluk vardır, bir gülüşte
Bolluk bereket, Rahmana teslimiyette
Ol Resulde bekler cümle mümini, ol cennette
Gönülleri sevindiren, merhametli dildir
Hicran gamı ile yananlara da yürü, güle güle
Mehmet Aluç


 Not allowed! Not allowed!

İnsanlara Gönlünü Ver







Ey gönlüm sen aşk ile yürü
Nazlı yar sana canını verir
Merhametli ol her şey kolay gelir
İnsanlara gönlünü ver seninle ahirete kadar yürür

Dünya süsü ve makamından olmasın gözün
Kuran Resul iman ile olsun özün
Merhametle dilinde çıksın sözün
İnsanlara gönlünü ver seninle ahirete kadar yürür

Sen aşk ile ol harap olanlar kuş tüyü yastık verir
Gönülden sevenler olur seninle gülüşüne ortak olur
Başına tac et aşk’ı bundan güzel taç olmaz
İnsanlara gönlünü ver seninle ahirete kadar yürür

Bil ki aşk şaşkın değil hayran olana verilir
Gam gönüle verilir aşık olan’a gül gibi gelir
Canan aşkı ile ömür sanma züll ile horluk getirir
İnsanlara gönlünü ver seninle ahirete kadar yürür

Kul Mehmet’im gezme tenha koynunda
Var gir aşk ile yat yarin koynunda
Fazla gezme zevki sefa yolunda
İnsanlara gönlünü ver seninle ahirete kadar yürür
Mehmet Aluç


 Not allowed! Not allowed!

Seni Sevdim



Ölüm ile yaşamın iki arası
Yaktı beni kaşlarının karası
Merhemdir gönlüme sinenin tahtası
Cennet hurisine benzer yüzlerin

Yaz bahar ayı gibi gözlerin
Baldan tatlı  senin sözlerin
Cennetten yastıkmı dizlerin
Cennet hurisine benzer yüzlerin

Seninle gönlümü deryaya açtım
Nefret kinden uzak kaçtım
Cennet gözlerine hayran oldum baktım
Cennet hurisine benzer yüzlerin

Kul Mehmet der ki sinende gonca güller açılır
Açılırda cümle cihana saçılır
Seni sevdim cennet kapısı açılır
Cennet hurisine benzer yüzlerin

Mehmet Aluç

Gönlümü sana verdim




Gözlerimden akanı ,yağmur mu sandın?
Üzerime giydiğimi ,kefen mi sandın?
Batar gönül dikenin, gönlümü yayla mı sandın?
Ah seversin dedim, sana dil döktüm inandım
Gönlümü sana verdim, sonunda yandım!

Beni  çaylak sandın, ismim dillere doladın
Endamına güvendim, gönlümü gözyaşlarımla suladım
Bir gonca gül gibi soldum, gurbet illeri dolandım
Ah seversin dedim, sana dil döktüm inandım
Gönlümü sana verdim ,sonunda yandım!

Kendini kıtlık için mi sakladın, böylesine hissiz'sin?
Kendini derya deniz mi sandın, çok mu değerlisin?
Elinde çekmediğim dert bela kalmadı, densiz misin?
Ah seversin dedim, sana dil döktüm inandım
Gönlümü sana verdim, sonunda yandım!


Aşk’ı nakış nakış örmek,  gülmek istedim
Bu fani dünyada, mutlu olmak istedim
Yanağımda açan gülleri, dermeni istedim
Gönül yıkan sana mı düştüm, alemde bilemedim
Ah seversin dedim, sana dil döktüm inandım
Gönlümü sana verdim, sonunda yandım!

Kul Mehmet’im ,latif hoş eda ile sana yaklaştım
Kor alevde beni yaktın,  çöllere attın
Göklere çıktı avazım, avazım duymadın
Zemheride dondum, yüreğim ısıtmadın
Ah seversin dedim ,sana dil döktüm inandım
Gönlümü sana verdim, sonunda yandım!
Mehmet Aluç

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Sönüyor Ocak




Bilmem nedendir yakmak isterken ocağı
Sönüyor aşk ile yanmadan gönül ocağı
Bilmem ne zaman merhametle dolacak
Aşk merhametle yakarken sönüyor ocak

Akşam güneşi batıyor her nedense
Sabah güneşi ne zaman doğacak
Gönülleri sıkan hangi paslı pense
Sabah güneşi doğmazsa gönüle  bilmem ne olacak

Kollar sevgi ile ne zaman açılacak
Merhametli gözlerle ne zaman bakılacak
Hasret ocağında yananları kimler söndürecek
Aşk merhametle yakarken sönüyor ocak

Bilirim merhametle olunca gülümser gönül
Dert keder çözülür mutluluk yolu açılır
Merhametsiz gönüllere bulunur mu acil bir formül
Formül merhamette alınmaz gönül kapısı kapatılır

Kul Mehmet der ki zorumuz nedir gönül kırmakta
Gönüllere yakın olmak varken ne işimiz var uzakta
Ayrılık nifaktır nefret kin girer zemin hazırlamakta
Aşk merhametle yakarken sönüyor ocak
Mehmet Aluç


Aleme Güzellik Saçan Değil misin ?



Nedir gönül senin halin matemde misin
Gönül severek sevinç var iken başka alemdemisin
Rahman gönderdi aleme merhametle  adem değilmisin
Yakar yıkarsın sen söyle adam gönlü değilmisin
Dirlik birlik gönül ile cem de değil midir ağlar gezersin
Rahmana şükür ile gönüllerde birlik ile aleme güzellik saçan değilmisin

Ey gönül gezersin çamurlarda işin gücün hüzn-ü zan
Az ne olur merhamet ile ol rahat bir uykuya yat uzan
Ela gözlü yar değilmidir gönülde nazlı nazlı gezen suzan
Merhmetle ol gönüllerin derdine koş her şey olur ayan
Dirlik birlik gönül ile cem de değil midir ağlar gezersin
Rahmana şükür ile gönüllerde birlik ile aleme güzellik saçan değilmisin

Karanlık sokaklar dehlizlerde  kalmışsın doğmaz mı sana aftab (güneş)
Dört  kitap ta demez mi yıkma gönülleri yıkarsan Rahman bakmaz etmez hitap
Başka bir dine mi mahsususun ey gönül  değilmisin ehli kitap
Dönde bak aynaya  karanlıklarda gezer iken kalmışsın bitap
Dirlik birlik gönül ile cem de değil midir ağlar gezersin
Rahmana şükür ile gönüllerde birlik ile aleme güzellik saçan değilmisin

Kul Mehmet’im der ki ey gönül cehennem ateşi var firak’ta (ayrılıkta)
Sen neden dik başınla kaçar gidersin bakarsın ta ırak ta
Bak kainata varmı eksiklik yanlışlık hepsinde var cem ile iştirak (katılım
Haydi bırak benliği al merhameti yanına sende olsun  güzel bir inşirak (parlama)
Dirlik birlik gönül ile cem de değil midir ağlar gezersin
Rahmana şükür ile gönüllerde birlik ile aleme güzellik saçan değilmisin

Mehmet Aluç

Ara Bulabilirsen




Cihan içinde gönüller,gönül nedir bilmezler
Her şeyi görürüm bilirim der hiç görmezler
Acı sızı içinde yaşatırlar acıyı sızıyı sezmezler
Ara bulabilirsen cihanda gönülden seveni

Aşk ile seyreyle şafakta gör cümle alemi
Aşk ile eline al yaz kalemi gönüllere merhameti
Yaralı gönüllere derman ile koş ol tabip sür merhemi
Ara bulabilirsen cihanda gönülden seveni

Harap edilirse gönül yaşamanın ne faydası var
Merhamet yoksa arsız da ne arar namus ile ar
Arsızın başına yağsa da dağlar kadar kar
Ara bulabilirsen cihanda gönülden seveni

Kul Mehmet sen aşk ile ara gönülde keramet
Elbet bir gün bulursun sabırla bir alamet
Gönüller aşk merhametle bulur selamet
Ara bulabilirsen cihanda gönülden seveni
Mehmet Aluç


Uslanmazsın Bakarsın




Sen ne söylersin avaz avaz ey densiz gönül
Aşk ateşinde hiç sen yanmamışsın ağlarsın

gönül yıkar tarumar edersinde bakarsın
Uslan derim gönül sen uslanmazsın bakarsın



Gör derim ben sızıyı dermansız o acıyı
Gördüm dersin uyursun seni gidi ah ayı

Burnun dikine gider aşk yoluna varmazsın
Uslan derim gönül sen uslanmazsın bakarsın



Gözlerimde akan yaş ummanı inanyakar
Sen gibi edepsizler durmazanlamaz bakar

Bir damla su dökmezsin arsız hemen kaçarsın
Uslan derim gönül sen uslanmazsın bakarsın



Sanmaki yaşadığın sonsuz gelmez devrandır
Aşkla yaşayanları gör hala meydandadır

Aşk ile bakanlarki alemi seyrandadır
Uslan derim gönül sen uslanmazsın bakarsın



Kul Mehmetim aşk ile sevenin mercanı var

Aşkla gönül sevenin gönülde vardır yeri
Aşk ile sevmeyenin bir sıkımlık canı var
Uslan derim gönül sen uslanmazsın bakarsın


Mehmet Aluç

3 Mayıs 2015 Pazar

Artık Sen Mi Yok Sa Ben Mi (Hece şiir)




Gece gündüz aşk ile sana eyledim niyaz 
Anlamadın beni elinde boşa çaldın saz
Şimdi kaldık ikimizde yalnız  geçti  bu yaz
Sen mi  ben mi çekeriz artık biz  dertli avaz

Zaman durdu sanki geçmez bu ömrün saati
Acep bu ömrün biten vedasız son vaktimi
sevmezsek biz  bir daha bulamayız rahatı
Artık sen mi yok sa ben mi çeker  dertli avaz

Gece gündüz Rahman’a ederim aşk duası
Duymazsın sağır sultan duydu gönlüm salası
Gel gönlüme sığarsın gönlüm harran ovası
Artık sen mi yok sa ben mi çeker dertli avaz

Gel ne olur sen gönlüme ol sultan ya vezir
Gönlüm aşkınla dolu seni sevmeye hazır
Gözlerime bak gönlüme her an sana nazır
Artık sen mi yok sa ben mi çeker dertli avaz
Gel gir koynuma kaianatı sen seyreyle
Çıkalım ovalara baş başa mesireye
Sevelim gönlümüzü aşk ile sen seyreyle
Artık sen mi yok sa ben mi çeker dertli avaz

Ben sana oldum mecnun sen bana bildim meftun
Kul Mehmet sever seni çok inan sen çok memnun
Artık sen mi yok sa ben mi çeker dertli avaz
Gel birleşelim ne sen ne ben çeksin avazı
Mehmet Aluç








Artık Sen Mi Yok Sa Ben Mi( SERBEST ŞİİR)

Gece gündüz aşk ile gönlüm sana eyledi niyaz  
Sen anlamadın beni elinde boşa çaldın saz
Şimdi kaldık ikimizde yalnız boşa  geçti bu yaz
Artık sen mi yok sa ben mi çeker  dertli avaz 

Zaman durdu sanki geçmez ömrün saati
Acep bu ömrün biten vedasız son vaktimi
Eğer sevmezsek gönülleri bir daha bulamayız rahatı
Artık sen mi yok sa ben mi çeker  dertli avaz 

Gece gündüz Rahman’a gelmen için ederim aşk duası
Duymaz mısın sağır sultan duydu,duymazsın gönlümün salası 
Gel gönlüme sığarsın gönlüm benim harran ovası
Artık sen mi yok sa ben mi çeker  dertli avaz


Gel ne olur sen gönlüme ol sultan ya da vezir
Gönlüm aşkınla dolu seni her an sevmeye hazır
Gözlerime bak gönlüme bak her an sana nazır 
Artık sen mi yok sa ben mi çeker  dertli avaz 


Gel gir koynuma eyle gönlümü  kaianatı  seyreyle
Çıkalım ovalara kalalım baş başa çıkalım mesireye
Sevelim aşk ile gönlümüzü sen kainatı seyreyle
Artık sen mi yok sa ben mi çeker  dertli avaz 

Ben sana oldum mecnun
Sen bana  bilirim meftun
Kul Mehmet sever seni çok memnun
Gel birleşelim  ne sen ne ben çekelim avazı feryadı
Mehmet Aluç

Şimdi Sensiz, Ben Bensiz Yaşıyorum



Ah ne hayalim vardı bir bilsen,gözlerini gözlerime sabitleyip,gönlünü gönlüne yaslayarak seninle tek bir vucut olup,teninin sıcaklığında erimek isterdim,sensiz kuruyan sevdamı dudaklarında yeşertmek büyütmek isterdim,sana hasret dağların arasında sıkışmış iken sinene yaslanarak sana aşk şiirleri okumak isterdim ama olmadı,sen ah sen var ya sen vicdansız bir gün gülümsemedin çektin diyar illere gittin.

Paptyalardan sana taçlar yapmıştım,gönlümde sana saraylar kurmuştum sen tahtını boş bırakarak gittin vefasız!Benide kendinide hasretin prangaları ile karanlık hapishanelere gömdün,tahiiye edilmememeye mahkum ederek gittin!

Ney di seni benden soğutan? Ney di sımsıcak gülümseyen gönlümün gülüşünü beğenmemene sevk eden?Gönlümdeki bahar mevsimlerini kışa çeviren sen neden mevsimlerimi beğenmedin anlamış değilim!dilimde ahlar,hayal kırıklığında gülümsemeyen mevsimler saatler bırakarak beni canlı mezarlara gömdün,arkana bakmadan beni derin sancılı kederlerin içinde yalnız bırakarak çektin gittin...

Sana ben, kaprislerin,anlaşılmayan tutarsız  net olmayan sözlerin yüreğimi yakıyor dedim az kendini toparla dedim çok şey mi istedim? Az biraz gülümseyerek bana baksın gözlerin dedim,sen kaprislerin kıskançlığına takıldın beni terk ettin gittin...
Biraz aşkıma saygılı olman çok mu zordu ?Sana kucak açmış seni her hatanla seven gönlüme değer ver demem çok mu zoruna gitti?

Gidene git demek bana yakışmazdı,sana aylarca yalvardım, seninle ben umut doluyum ne olur sözlerimi yanlış anlama ,yıkma dedim seni seven gönlümü,gönül evimi sen inat ettin gideceğim dedin ve gittin,ne diyebilirdim ki ? Cümlelerin  hecelerin sözlerin bittiği andaki çaresiz mısraların çağlamayan, fayda sağlamayan anlamsız sözlerin  uçurumunda gezmenin çaresizliğinde ellerinde tutmak çok zordu!

Bana kızgın gözlerinin alevini özür dilemenin çağlayan ırmağında söndüremedim,umutsuz bakışını özür dilemenin gülümseyen deryasında özür dilemenin  gülümsemesinde gezdiremedim, bel ki haklısın sana dedim hata ettim dedim, sen af etmedin çektin uzak diyarlar gittin...Arkandan sana dilenciler gibi yalvardım,gönül köprümüzü yıkma dedim yalvardım dönüp yüzüme bakmadın cehennem alevleri içinde bıraktın gittin!

Şimdi sensiz , ben bensiz yaşıyorum,senli gülümsemesemde, umutlara ağır aksak yürüsem de...Gitmen mi gerekiyordu suratıma bir tokat atsaydın,bir süre konuşmasaydın bilemiyorum ! Kapatıyorum, çekiyorum senli düşlerin anıların yarınların fişini...

Mehmet Aluç

İman İle Olan Güzelliği Tadar



Kullar iman ile yatar
kullar iman ile kalkar
iman ile olan kulları satmaz
iman ile olan güzelliği tadar

iman yolu mezara oradan ahirete uzar
iman ile olmayan nefis şeytan ile azar
imansız olan ateşten kendi mezarın kazar
iman ile olan güzelliği tadar


Şair iman ile gönüllere sevgiler yazar
sevgiyi bulamazsa gönüllerde arar azar azar
gönlünde coşan sevgiyi duyguyu yazar
iman ile olan güzelliği tadar

kulun üzerinde olsada eski bir çul
imanı sen ey kul arada bul
iman sana dünya ve ahirette lazımdır ey kul
iman ile olan güzelliği tadar

nefis şeytan kul ile açar arayı
seçemez kul o zaman akla karayı
yıkılır o an gönül tahtı sarayı
iman ile olan güzelliği tadar

kul mehmet yaralı gönüllere ol merhem
iman ile merhametle ol her dem
iman ile kul olur erdem
iman ile olan güzelliği tadar

Mehmet Aluç

Gönül Dostu Yunus Emre 2. bölüm





Acaba tekrar Yunus Emre yi rüyamda görür müyüm diye Mehmet yatağa uzanarak uyumaya gayret etti.Uykuya daldıktan bir süre sonra gönüllerin dostu Yunus Emre yi karşısında gördü.
-Evlat nereye gittin birden bire?
-Bilmiyorum Yunus dedem!Çok şükür sana yine kavuştum.Bir şiirinizde:
Pâdişâhın kudreti gör neyledi
Od u sû toprâğ u yele söyledi
Bismillah deyip getirdi toprağı
Ol arada hâzır oldu ol dağı
Toprağ ile suyu bûnyâd eyledi
Âna Âdem demeği âd eyledi
Yel gelip ardınca dağıttı anı
Andan oldu cism-i Âdem bil bura
Od dahi geldî vü kızdırdı anı
Çünki kızdı cisme ulaştı canı
Surete girmeğe can ferman olur
Pâdişâh emrî anâ ferman olur
Sureti can girdi pûr nûr eyledi
Suret dâhi canı mesrur eyledi
Hamd û şekr etti dedi ey Zû'l-celâl
Bin benim bîğî yaratsan ne muhâl
Toprağ ile bile geldi dört sıfat
Sabr u iyi hû tevekkül mekrümet
Suyıla geldî bile dört dürlü hâl
Ol sefâdur hem sehâ lûtf u visal
Yel île geldi bile bil dört heves
Oldurur kizb û riyâ tizlik nefes
Od ile geldi bile dört dürlü ded
Şehvet û kibr û tama' birle hased
Cân ile geldi bile uş dört hısâl
İzzet û vahdet haya âdâb-ı hâl **
-Bunu açıklarmısınız? Bir de akıl dersiniz üç çeşit akıl var dersiniz:
-Evladım Akıl, pâdişâhın kadimliği pertevindendir; akılde üç türlüdür: Biri Akl-ı maâş'dır; dünyâ tertiplerin bildirir; biri de Akl-ı Maâd'dır, âhıret ahvâlin bildirir; biri de Akl-ı Kûllî'dir; Allâhu tâlâ ma'rifetin bildirir, iman, pâdişâhın hidâyeti nûrundandır; îman da üç düriüdür: Biri ilm'ûl-Yakıyn-dir ve biri Ayn'ül-Yakıyn'dir, ve biri Hakk'ul-Yakıyn'dir.Fakat o! îman ki ilm'ül-Yakıyn'dir akılda yerlidir ve ol îman ki Aynül-Yakıyn'dir, gönülde yerlidir ve ol îman ki Hakk'ul -Yakıyn'dir, canda yerlidir. Can ile olan îman canla bile gider. Uçmak pâdişâhın fazlı pertevindendir; tamu Pâdşâhın adlı pertevindendir. Toprak, pâdşâhın nuru pertevindendir; Su, Pâdişâhın hayâtı pertevindendir. Yel pâdşâhın heybeti pertevindendir. Od, pâdşâhın hışmı pertevindendir. Toprak ile su uçmakta yerlidir, od ile yo! tamuda yerlidir. Od ile ve yel ile gelen dokuz kişidir ki bunlar, binbaşlarıdır; biner erleri vardır, kime gelseler kendi makamına iletme olurlar. Toprakla, suyla gelen on üç kişidir; bunlar de binbaşlarıdır; biner erleri vardır, kime gelseler uçmaya dartarlar. Can ile gelende dört kişidit, bunlar canla geldi, canla gider. Bunlarında biner erleri vardır. Bunlarınla olanlar dîdâra müstuğrak olasılardır. Toprakla, suyla gelen, uçmakta olasılardır, odla, yelle gelen, tamuda kalasılardir, canla bile gelen Hazretde müstağraktır. İmdi bilgi! kî hangi yoldasın; hangisinin sözün tutarsan, onun bölüğündensin; Vallâhu a'lem. **

-Allah razı olsun Yunus Dedem adeta bir dantel gibi imanı sevgiyi hoş görüyü işleyip o güzel dil ve edebi ile anlatmanız biz okuyucularını okur iken iman sevgi hoşgörüyü yudum yudum içerek tadıyoruz, Allah sizden razı olsun.
-Şimdi dinle evladım:
Her davadan geçen kişi Hak’tan yana uçan kişi
Aşk şarbın içen kişi kâh esrik(sarhoş) kâh mestan( Cüret sahibi) ola
Örmez misin sen arıyı er bir çiçekten bal eder
Sinek ile pervanenin yuvasında bal olmaya
Âşıkların halini âşık olanlar bilir
Aşk bir gizli hazinedir gizli gerektir sırlar
Etmiş iki millete birlik ile bakmayan
Halka müderris( Ders veren ) ise gerçekte asidir
Akar yaşım sele benzer ömür geçer yele benzer
Güler yüzün güle benzer ne bilsin geçe bu çağlar
Aşktır âşıklar dermanı aşktan hâsıldır muradı
Aşksız kişinin sohbeti aşksız kişiye benzer
İşitin ey yarenler aşk bir güneşe benzer
Aşkı olmayan gönül benzetsen taşa benzer
-Şimdi yaşadığımız zamanda aynen dediğiniz gibi Yunus Dedem gönlümüz taşa dönmüş durumda:Anadolu üç önemli hadiseyle karşı karşıya gelir. Bunlar, “Haçlı seferleri, Moğol saldırıları ve Babailer isyanı”dır. Bu üç hadise, Anadolu’da çok büyük çapta sosyal, siyasal ve dinî kargaşalığa sebep oldu. Böylesi olumsuz hadiselerin önünde savrulup gitmemek, güçlü kökleriyle toprağa tutunarak ayakta kalmayı başaran asırlık çınarlar gibi olmak, bunun için de sağlam bir düşünceye yaslanmak gerekiyordu. Sizde öyle yaptınız. Yeni bir felsefe ortaya koymadınız. Yeni bir fikrî, sosyal ve siyasî hareketi başlatmadınız. Mutlak Hakikat’e tutundunuz. Sadece Allah'a inanıp bağlandınız ve ona yeniden çağırdınız insanları. Bir “davi”nin değil, adına “sevi” dediği bir gayenin insanı olarak hareket ettiniz. Unutulan bir gerçeği yeniden ama yeni bir dille hatırlattınız. Yani onu bu anlamda Mutlak Düşünce’nin bir “yenileyicisi”, “ sizi yeni bir yorumcusu” olarak görmek gerekir. Sizin , gönül büyüklüğünüz işte buradan gelmektedir. Böyle zamanlarda ortaya konan her iddia, benimsenebilmek için bir karışıklığı, kavgayı ve mücadeleyi de beraberinde sevgi iman dolu şiirlerinizle yok ettiniz. ***
KİBRİN (BÜYÜKLENMENİN) HİKÂYESİ (1-20. BEYİT) ***
198Eğer dinlerisen haber vireyin Akıl câsûsı ne dir göstereyin
190Kanâ'at geld'oturdı tahtı aldı Haramiler hemân yollarda kaldı
191Tururlar tag başında yol ururlar Komazlar yolcıyı yolda dururlar
192 Akıl dir casusa yort imdi girü Kanâ'ata haber benden degirü
193 Di otursun ki tâc u taht anundur İlahi devlet-ile baht anundur
194Nice tura harami tag başında Girür bir gün ele yol savaşında
195 Kibir dirler ana bilürler anı Ana uyan imansız vire canı
196 Özinden gayrı kimseyi beğenmez Yüce yirde turur aşaga inmez
197 Nice tahta binenler yire düşdi Nice benin diyene sinek üşdi

198 Sana uğratma kibrün endîşesin Uyarsan kibre ırağa düşesin
199 190. Eğer dinlersen haber vereyim. Akıl casusu nedir göstereyim.
Türkçe
191. Kanaat geldi oturdu tahtı aldı. Yol kesenler o an yollarda kaldı.
192. Haramiler dağ başında yol keserler. Bırakmazlar yolcuyu yolda beklerler.
193. Akıl habercisine şimdi geri git, kanata benden haber (ver) der.
194. Söyle otursun taç ve taht onundur, İlahi devlet ile talih onundur.
195. Yol kesen ne kadar durabilir dağ başında. O elbet bir gün yol savaşında ele geçer... 196. Ona kibir derler. Onu herkes tanır. Ona uyan canını imansız verir.
197. Kendinden başka kimseyi beğenmez; yükseklerde durur, hiç aşağı inmez.
198. Nice tahta çıkanlar yere düşüp tahtından oldu. Nice benlik davasında bulunanlar da (Nemrut gibi) sineğe yenildi.
199. Kibir düşüncesini yanına yaklaştırma. Kibre uyarsan, (Allah’tan) uzak düşersin.

216 Irak düşenlerün îmânı yokdur Ki zîrâ suretinde canı yokdur
200 Gerek canlu kişi canın sakına Ki taksîr itmeye kendü hakına
201 Tekebbür eyleme kim sevrikesin Sevürkmişler yolma birikesin
202 Kapu gözet kapu ko dip gözetme Ki devlet kapudadır koma gitme
203 Dilersen devleti kapuda turgıl Umarsan hil'ati tapuda turgıl
204 Beğenme gel seni ırak düşesin Kalup dermânde ucb-ile kalasın
205 Tekebbür sözi her nireye vara İşiden la'net okur ol habere
206 Sakıngıl olmagıl kibr-ile yoldaş Kibir kandayısa anufila savaş
207 Kogıl kibri vefa sana ne kıla Vay o gün kim suret nakşı yıkıla
208 Suret yıkılmadan kibri yıkagör Bu düşvarlık makamından çıkagör
209 200. Allah’tan ırak düşenlerin imanı yoktur. Çünkü suretinde can yoktur.
Türkçe
201. Can sahibi olan kişi, kendi kendine kusur etmemek için, canını korumalıdır.
202. Kibirlenme, varlıktan vazgeç. Varlıktan vazgeçenlerin (benliğini öldürenlerin) yolunda toplanasın.
203. Kapıyı gözet (mütevazı ol) dibi (yüksekleri, baş köşeyi) gözetmeyi bırak. Ebedî mutluluk, kapıdadır, onu bırakıp gitme!
204. Ebedî mutluluğu istiyorsan kapıda dur. Hil’ati (padişah veya vezir tarafından giydirilen elbise) istiyorsan, huzurda dur.
205. Gel, kendini beğenme! Yoksa Allah’tan uzak düşersin. Acze düşer, kendini beğenmişliğinle kalırsın.
206. Kibirlenen insanın sözü, nereye giderse gitsin; işitenler, o söze lanet okur.
207. Sakın, kibir ile yoldaş olma. Kibir, neredeyse onunla savaş.
208. Kibir vefasızdır, onu bırak. Suret nakşı yıkıldığı gün (vücudun toprak olduğunda) vay hâline..
209. Vücudun yok olmadan kibri öldürmelisin. Bu zorluk makamından (kötülük ortamından) hemen çıkmalısın***
-Yunus dedem sen gel şimdi kibir neymiş bizlerde gör, cümlemizde kibir gurur var.
-Birer umut güven insanları azalınca bunlar hep olur evlat.İktidar olanlar sadece kendisini düşünür ve halkı düşünmezse bunlar hep olur evlat.
-Söyle ne yapmalı Yunus dedem?
-Toplum kendi mutluluğu için değil ,toplumun mutluluğu için çaba sarf etmedikçe bundan kurtuluş yok evlat.Umutsuz,kırık gönülleri merhametle iman ile sarmak gerekir evlat, bundan başka kibir ,benlik sevdasından kurtuluş olmaz evlat.
Mehmet Aluç




Mustafa özçelik Bizim Yunus / Mustafa Özçelik

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç