Bu Blogda Ara

25 Nisan 2015 Cumartesi

İman Mümine Nimettir



gönüller Kuran nuru ile uyandı
iman nuruna gönüller boyandı
ameller merhametle yağmaya başladı
nefis şeytan iman ateşi ile yandı

iman mümine nimettir
beş vakit namaz rahmettir
iyilikler müminlere ganimettir
nefis şeytan iman ateşi ile yandı

kul iman ile huzur bulur
tövbe ile günahlar af olunur
kul iman ile cehennemde kurtulur
nefis şeytan iman ateşi ile yandı

aç gönül gözünü kanatı oku
imansız değer şeytanın oku
ezan okunuyor haydin namaza
nefis şeytan iman ateşi ile yandı

Mehmet Aluç

Yüreğimi Ezme Yarim




bağlarsın başına beyaz tülden yazma
gül ne olursun bana mezarım kazma
derdimi anlatırım kırık sazımla
kaşın eğip yüreğimi ezme yarim



hele gülüşünle yaklaş sen yanıma
yaklaşta tenin değsin tatlı canıma
aşığınım ne olur girme kanıma
kaşın eğip yüreğimi ezme yarim



kul mehmet'im gönlümü yarim şad eyle
sevmiyorsan söyle beni azat eyle
gönlümü geçiririm riyazat ile
kaşın eğip yüreğimi ezme yarim
Mehmet Aluç

Duymazsın Feryadı



aç bak gönül kapını gör merhameti
kainat sağır değil sen neden sağırsın
duymazsın feryadı gönül halini anlamzsın
ıslak bir gecede ıslanmış gözyaşaları ile
feryat eden gönlünün feryadına kulak ver
martılar kanatlarında taşırken merhameti
sen görmezsin gönlündeki merhameti
yıkar yakarsın ondan sonra rahat yatarsın

soluksuz koşarken zaman gözün önünde
merhamete susamış ömrün gözlerine bakar
solarken gönlünün dili son bir hece ile can verirken
sen hala duymayan kulaklarınla
masallardan anlamayan kovulan bir çocuk gibi
mahzun kimsesizliğini bilmeden yaşarsın
nereye dönsen yarını olmayan bakışın
gönlündeki sonsuz uğultular feryatlar bitmeyecek
bunu sen bile bile hala gönül kapını açamazsın
morarmış hayatınla yalnız kaldığın için kaderi suçlarsın


ah bir döve bilsen bu inadını
yosun tutmuş fikrinin yanlışlığını bir anlasan
ses duvarını aşarak
her gün gönül kapını yıkam merhametsizliğinin
sana yakaran feryadını duysan
mutluluğa ulaşsan
ne ırmaklar yanar ne ömrün nede gülüşün yanar
arama bu dermansızlığına doktor
sensin kendi doktorun biliyorsun
aç gönül kapını merhametin kapısını aç
dokun onun ile her şeye
tespih tanesi gibi dağılan ömrün sana gülümseyecek

Mehmet Aluç

Nasip Dedim Sana Gülümsedim



Ah yarim bir gün yol olmadın bana,sana gelen yolu bulamadım gelen yolumu kapattın dikenler ektin,hiç gülümsemedin yaklaşamadım yanına,yıktın kaşlarını karartın gönlünü ,bilmem ne geçti eline...

Özlemin hasretin yüreğimi kor alev yakarken sanki bakar iken zevk alıyordun ve gülümsemiyordun..


Seni ben seçseydim terk eder giderdim ama gönlüm seçti ona söz geçirmek ne mümkündür,ama gönlümde anlayacak vefasızlığlını ve o zaman sen tek başına beni seni senden fazla seveni bulamadan mutsuzluk içinde yaşayacaksın ve pişmanlığın kahrı ile solacaksın.

Sana bunları söylemek çok zoruma gidiyor ama sen hala gönül kapını bana açmıyorsun ve gülümseyrek bakmıyorsun,aldım gönlümü kapını çaldım al bu gönül aşkı ile senin olsun dedim yüzün çevirip bakmadın be ey zalim...

Nasip dedim sana gülümsedim,kısmetim olursun dedim gülümsedim ama sen ey zalim hiç gülümsemedin bana,ben seni canıma canan olursun diye sevdim ve yanıldım...

Gözlerimde yaşlar aşk sen diye ağlar görmezsin,gayrı senden bana fayda yok elem var,gidiyorum senden uzağa,sen kal vefasız gönlünle kal baş başa,belki anlarsın kadir kıymetimi...
Mehmet Aluç

Aşkın Kapısında







vardım aşkın kapısını çalmaya
yarin gönlünü al gel dedi varmaya
vardım nazlı yarin yanına yol vermedi
aşkın kapısında yarim nasibimi bağlarken buldum


gel eyleme yar dedim varalım bu kapıya
gönlümüzü bağlayalım aşk denilen yapıya
aşk ile sevelim alalım aşk denilen tapuyu
aşkın kapısında yarim nasibimi bağlarken buldum


yar inat eyler benimi sınar yürümez ayakları
açam diyorum yarsiz açılmıyor aşkın kapıları
diyorum aşk ile güzel olur dünyanın insanları
aşkın kapısında yarim nasibimi bağlarken buldum


kul mehmet fazla uğraşma yazılandır kader
elbet hayır vardır yazılan kaderde bir mukadder
belki yar ayıkır sen sabır et gerisin geriye döner
aşkın kapısında yarim nasibimi bağlarken buldum


Mehmet aluç

24 Nisan 2015 Cuma

İman Olmadan



iman olmadan bulamadım yolumu
imansız nefis şeytan kesti yolumu
sırıtarak okşadılar gönlümü solumu
uçurumun başında kıçıma vurdular tekmeyi
kırdılar kolumu kanadımı alay ettiler
vefasızlık hançerini göğsüme sapladılar

anladım ki imandan başka güzel yol yok
iman açtı bana kolunu sardı mutluluk ile
kurumuş gönül bağlarım yeşerdi iman ile
batan güller neşe ile açıldı iman ile
yaralarım kanardı merheme oldu iman
beni düşüren nefis ile şeytan, figan eylerdim
figanıma gülümseyerek sardı nurlu iman

kul mehmet arayan aradığını aramazsa bulamaz
iman olmayınca kul dünya ahirette mutlu olamaz
iman olmayınca gönülde merhamet olmaz
merhamet olmayınca dünya zulümden kurtulmaz
nefis şeytan iman olmayınca yakar yıkar insan insan olamaz
iman olmayınca kulda gerçek kul olmaz zalim olur
Mehmet Aluç




23 Nisan 2015 Perşembe

Bu Gece Mübarek Bir Gece



Bu gece mübarek bir gece
Allah ismi dökülsün dilimizde hece hece
Nurla bezensin gönüller bu gece
Rahmana meyledelim arzulayalım bu gece
Rahmandan isteyelim huzur ile neşe

Regaip arzulama varmak istenilen demektir
Çaba sarf edilerek varmak ulaşmaktır
Gönüller bu gece açsın çiçekler gibi
Nurla bezensin gönüller bu gece
Rahmana meyledelim arzulayalım bu gece
Rahmandan isteyelim huzur ile neşe


Bu gece gönüller dilde Allah ile güler
Allah diyen gönüller mutlaka mutluluk saçar
Nefis ile şeytan o an kuldan kaçar
Nurla bezensin gönüller bu gece
Rahmana meyledelim arzulayalım bu gece
Rahmandan isteyelim huzur ile neşe


Kul Mehmet iman ile ol ömrün gönlün solmasın
Bu gece nurlu bir gece, 
İman ile ol nefis şeytan gözün oymasın
Gönlün nurla bereket dolsun
Nurla bezensin gönüller bu gece
Rahmana meyledelim arzulayalım bu gece
Rahmandan isteyelim huzur ile neşe
Mehmet Aluç

Sen içine kainatı sığdırırken

        


Kalbimin en mahrem yerinde saklanan ve ortay çıkan aşk,nazlı yar anlamaz                         senden yüreğim parçalar,yanar yüreğim kor alev...


Yıllardır aradım seni meğer sen aranmakla gelmeyenmişsin istediğinde gelenmişsin bildim amma,nazlı yar gelmez senle bir olunca anlamaz aşk'tan bilirim ondan dolayı gözlerimde yaş,yüreğime hançer saplanır kanar kanatır acır...


Nazlı yar bir kelebek gibi gelsin omzuma gönlüme konsun isterim ey aşk lakin ben yaklaştıkça o benden umman umman kaçar...


Yare küssem sensiz olamayacağım,sana küssem yar sensiz anlamsız olacak ey aşk...


Bana geldin lakin anlatamıyorum seni,anlamıyor,bundan sonra ey aşk seni dinleyeceğim,gözlerimi kapatacağım içimdeki sen yanan kor alev ile yanacağım,yeter ki sen uzaklaşma güzelliğinle ey aşk, ta ki nazlı yar yüreğimdeki seni hissedene ,anlayana,görene kadar.


Sen içine kainatı sığdırırken ben yarin gönlüne ikimizi sokana kadar sabırla seni anlatacağım,şu an kararan gönlüne senden buseler konduracağım usul usul sunacağım,nazlı yarim'de Allah'ın izni ile yudum yudum seni içecek ey aşk.

Mehmet Aluç

Ne Sen Ne De Ben





Ömür geldi geçti nasıl geçti bilemedim
Bir gün seninle güleyim dedim gülemedim
Kaşların hep çattın neden çattın sormadım
Bir gün yaptığın anlarsın dedim anlamadın
Ne sen tatlı bir aş yedin gülümsedin
Ne de ben tatlı bir aş getirebildim


Daha güzel günler yaşayacağız diye bekledim
Neden kaşlarını çattın bana karşı bilemedim
Güvendim bir ömür boyu seni kazanamadım
Ne sen tatlı bir aş yedin gülümsedin
Ne de ben tatlı bir aş getirebildim


Kul Mehmet kader ne getirir bilemezsin
Allah yazar kul sabırla yaşar bir şey diyemezsin
Ne sızlanırsın sabırla hayatın yaşa
işte o nedenle nazlı yarim
Ne sen sabır ettin ne de ben
Ne sen tatlı bir aş yedin gülümsedin
Ne de ben tatlı bir aş getirebildim

Mehmet Aluç

21 Nisan 2015 Salı

Âlemlere Gönüllere Işıksın Gül Kokan Resul





Sensin gül kokan Âlemlere Resul
Âlemlere Rahmetsin senin kokun özler kul
Sen çiçeklere kokusun ondan bülbüller,
 Güle karşı Şeyda Şeyda öterler
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Senin kokunsuz açar mı güller
Kokunla açarda ötmez mi bülbüller
Senin peşinde gelenler özeldirler
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Seni gönderdi Rahman nur Resul
Nuruna geldi cümle ağlayan kul
Gönülleri sevdin gözyaşını sildin nur Resul
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Kula yapılan zulmü reva görmedi Rahman
Gönderdi âlemlere seni Rahmet yüce Rahman
Kökünden bitti zulüm o an hileler
O asrı saatte açıldı solmayan güller
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Şimdi gel görkü kör olduk yolun kaybettik
Kokunu alan burunlar yok oldu
Gönüllerin kapısını açan kilidi kaybettik duvarlara astık
Nefis şeytan hançerini göre göre kalbimize sapladık
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Gözlerimiz gönüllerimiz arar seni durmadan
Yol belli iz belli gidemiyoruz bilmem neden ki koşmadan
Mutluluğu Kuran ile sende bulmak yerine başka yola saptık
Çıkmak zor o yolda dönmek yok dönemiyoruz Resul yandık
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Kul Mehmet der gelir misin yine ötelerde
Gönderir misin solmayan güllerinde
Beş vakit ezanda ismin gönüllerde
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Mehmet Aluç

Sıkı Poyraz Yel İle Gelen




Sonu olan dünyada sonu yokmuş gibi yürüyoruz
Menzilde mutluluk bekleyenlere varmamak için bekliyoruz
İki dünya arasında yaşan biz kullar bu dünya için yaşıyoruz
Şimdi sen söyle sen duy kimse duymaz şaşırmıyorum yaşıyoruz
Sıkı poyraz yel ile gelen eceli hiç düşünmeden keyif çatıyoruz

Ölüm geçidi her an ayağımızın altında kaymak için bekler
Kullar düşmüş nefis şeytan peşine ölümü kim önemser
Ölüm geçidini atlayınca geçecek sanan kul aptalca gülümser
Desen köylü perişan işçi memur çalışan perişan duyulmaz kavga ediyoruz
Sıkı poyraz yel ile gelen eceli hiç düşünmeden keyif çatıyoruz

Gönül dallarını kırarız arsızca birer birer düşünmeden
Vicdan satılmış beş paraya bilen yok yaşar izan etmeden
Fecrin alevi gibi yakılır ömürler kimse görmez keyif sürmekten
Sıkı poyraz yel ile gelen eceli hiç düşünmeden keyif çatıyoruz

Kul Mehmet’im şehrin en mutlu yeri şehrin kentin kenar mahalleleri evleri
Satılmamış vicdan onur dimdik ayakta gönülde yaşar hep birileri
Uğrayan olmasa da çamur olsa da sokakları gönüller uğrar gönüllere niyetler temizdir
Ömür kervanında sona koşanlar feryat ile giderken, burada gülümser gider
 İşte bu mahallede evlerde sıkı poyraz yel ile gelen eceli,
Gülümseyerek karşılama onu düşünerek ahiret için, gönüller için yaşanılır
Mehmet Aluç

Gönülden Severler


Gönülden Severler


Âşıklar severse gönülden severler

Aşktan gayrısını geriye teperler

Aşk gönlüyle âlemi yâri seyreyler

Âşıklar severse gönülden severler



Bazen hasret rüzgârı gönülde eser

Taze açmış güller gibi hep gülümser

Gönüllere girer her zaman gülümser

Âşıklar severse gönülden severler



Gönlü yanar aşk ateşi pare pare

Gönlü kavuşmak ister her zaman yâre

Yâr sevgisinden başka var mıdır çare

Âşıklar severse gönülden severler



Kul Mehmet aşk ateşi yanarsa yansın

Gönlüm aşkı anlıyor başka ne yapsın

Aşkı bilmeyen gönül aşksız ne yapsın

Âşıklar severse gönülden severler

Mehmet Aluç

Gidiyorum Rahmana Güle Güle



Ey nefsim ey şeytan yeter artık
Bunca verdiniz bana zahmet artık battık
Rahmandan uzaklaştırdınız gece gündüz yattık
Ömrüm geçti boşuna ömre güzellik katmadık
Verdiğim sözden caydırdınız iyiliğe nifak soktuk
Bana hiç acımdınız peşinizden sürüklediniz
Bir yokluk peşinde götürdünüz
Ey nefsim ey şeytan yeter artık
Aklınızda fikrinizde türlü hileler
Hiç var mı peşinizde gelip te gülenler
Peşinizde gelenler çeker dert ile çile
Artık ben gidiyorum Rahmana güle güle
Def olun gidin dünyamdan acele
Bir gün beni sevmediniz bile bile
Kendi emrinizde uçuruma gönderdiniz arkamdan güle güle
Bağladınız aklım fikrim izanımı yol vermediniz
Çekiyorum besmele
İnsan gibi muamele görmeye
Terk ediyorum sizi gidiyorum Rahmana secdeye

Mehmet Aluç

20 Nisan 2015 Pazartesi

Hiciv ustası Şair Eşref



1847’de Manisa'nın Kırkağaç ilçesi Gelenbe kasabasında dünyaya geldi. 1912'de aynı kasabada yaşamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Eşref. Manisa'da Hatuniye Medresesi'nde Arapça ve Farsça dersleri aldı. Özel öğretmenlerden matematik, tarih öğrendi. 1870'te Manisa Vilayeti Tahrirat Kalemi'nde memur olarak göreve başladı. Turgutlu, Akhisar ve Alaşehir'de mal müdürlüğü yaptı. Fatsa kaymakamlığına atandı. Arkasından Ünye, Acıpayam ve diğer birçok ilçede kaymakam olarak çalıştıktan sonra Gördes kaymakamlığı görevine getirildi. Burada gördüğü yolsuzlukları şiirleriyle hicvedince bir yıl hapse mahkûm edildi. Cezasının ardından İzmir'de gözetimde tutuldu. 1903'te Mısır'a kaçtı. Bir süre Fransa, İsviçre ve Kıbrıs'ta yaşadı. Tekrar Mısır'a döndü,. 2. Meşrutiyet ilan edildikten sonra İstanbul'a geldi. Eşref ve Musavver Eşref isimli mizah dergilerinde başyazarlık yaptı. Adana vali yardımcılığı görevindeyken emekliye ayrılıp Kırkağaç'a yerleşti. Yaşamının kalan bölümünü burada geçirdi. 

Şair Eşref cesur hicivleri, ille de siyasi hicivleri ile gönlümde taht kurmuş bir şair… Boş yere korkmuyor bu iktidarlar sanatçının her türlüsünden…Hele ki şairleri terörist ilan eden bu iktidar..
Şair Eşref’in kalemini paylaşmak istedim bugün, en tepeden başlayarak, en alt kademeye dek tüm siyasilere armağan olsun… Yarabbi şükür mü derler, yoksa kıssadan hisse mi çıkartırlar bilemem artık…


* Eşref yolda eşekle giderken İzmir Valisi Kamil Paşa yanından yaylı arabayla geçmektedir. Önüne bir çukur çıkınca Eşrefin eşek durur. Kamil Paşa yukardan seslenir "dikkat et Eşref çukura düşme". Eşref cevabı yapıştırır "merak etmeyin paşam eşek Kamil’dir".


*Her biri kendince zulüm etmekte
Insan bir memur görünce eşkiya sanıyor...
Ey zavallı, bos yere yakınma, bağırıp çağırma;
Çünkü ezilenlerin ahını işiten hükümet bunu musîki sanıyor! 


*Millete erbâbı mansıptan biri eşek demiş,
Reddedilmez böyle bir söz, amma ki pek can sıkar...
Olsa da millet eşek, eşek diyen bilmez mi ki:
Sadrazamlarla vâliler de milletten çıkar...


*Kişi, kamil oldu mu üstad mertebesinde,
ona madde üstünde bir değer vereceksin...
baktın ki; hali, tavrı değişti meclise gelişte,
çüüşşş...deyip, sırtına bir semer vereceksin.

*ey bana tıynet-i ademin çamurunda saman var mı diyen
gel bir daha etme bu sual-i hamı
çamurunda saman olsaydı eğer ebül beşerin
çatlayıp ta yarık olmazdı ananın ..mı

*Mısır'da iken İngiliz kuklası Kral Faruk'un babasının sekiz atın çektiği bir arabayla Parlamentoya gittiğini görünce anında doğaçlama olarak şunu patlatmış.

İngiliz palyaçosu şu kralın halini gör
yurdun sinesine tohum-u esaret ekiyor
yuları düşman elinde beşere çifte atar
bir mısır eşşeğini bak sekiz at zor çekiyor…


*Vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi; 
ağlatırtırdı ağzını açsan hükümet ananı! 
devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide. 
söyletirler evvela, sonra s..ler ananı!


*Kamil Paşa kıbrıs'a giderken şair eşref'e sorar; 
"Kıbrıs'tan bir isteğin var mı?" 
Şair Eşref'de 
"Paşam benim eşşek ihtiyarladı, Kıbrıs'tan bana en hasından eşşek getirir misin?" der.
Gel zaman git zaman paşa kıbrıs'tan döner. eşref gemiden inen paşayı karşılamak için iskelededir. paşa eşref'i görünce eşşek almayı unuttuğunu hatırlayıp tutuşur.
"Eşref kusura bakma senin eşşeği almayı unuttum, bir dahaki gidişte söz, alırım" der.
Eşref'in yanıtı;
"Üzülmeyin paşam siz geldiniz ya bana yeter" olur...


*Bir gün hiç sevmedigi amiriyle karsilasan Eşref bu kisiye istemeye istemeye selâm verir.Oradan doğru Askeri Kiraathane'ye gider ve dostlarına şunu okur: 
Gâvur Izmir'de sokaklar dardır 
Bir selâm tavrı ile can koruruz 
Söyle dursun atlarla araba 
Yolda eşeklere biz has dururuz.


*Bir ara,fahişelerde de vergi alinmasını öngören bir yasa taslagı hazırlanmıs. Bu taslagın başında çeşitli eleştirilere, konu olduğu bir dönemde Eşref şu dörtlügü yazıyor:

Vergi miktarını ol mertebe artırmalı ki
Sahib-î sevet olanlar da zügürt kalmalıdır
Yalniz fahişeler vergisi haksızlık olur,
Evlilerden de s........tikçe rüsum ıdır..


*Öldügü zaman da mezar taşına sunların yazılmasını istedi: 

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için 
Gelmesin reddeylerim, billahi öz kardesimi 
Gözlerim Ebnayi Ademden o türbe yıldı kî
İstemem ben Fatiha, tek çalmasınlar taşımı




Gökten üç hiciv düşmüş siyasilerin başına, inşallah ki üzerlerine alına…

Başka bir yazıda da öğrencisi Neyzen Tevfik’le birlikte olacağız dostlar..


http://www.gaziantephaberler.com/nevin-kocoglu@sair-esref---kufurlerin-efendisi-yazisi-4654.html

Ben Bilirim Ki İmanlı Gönül Merhametli Olur



Ben bilirim ki imanlı gönül merhametli olur, imanlı göz güzel görür çirkinlikleri siler, secde ile alan baş fikirsiz düşünceleri atar, izan ile idrak eder Kuran ile düşünür haksızlık yapmaz, haksızlığa dayanamaz karşı gelir. Yeri geldiğinde kendini yok sayar insanlığın mutluluğu için çalışır, gül kokan Resul de böyleydi kendisi de Gül kokan Resul izinde yürür. İnsanlığın ve dünyaya geliş amacımızda insanlığın mutluluğu için değil mi? Yüce Rahman gül kokan Resulü de bu nedenle Âlemlere Rahmet olarak göndermedi mi?

Yine bilirim Kuran Gül kokan Resul ve iman ile olan şımarık değildir, şımarıklık ile sadece kendisini hiç düşünmez, yüreğindeki kalp atışları insanlığın kurtuluşu mutluluğu içindir.
Sonsuz Ahiret için çalışır Rahman ile gül kokan Resul rızasına ulaşmayı hedefler, insanlarda çıkar beklemez hep gönlündekini verir almayı hiç düşünmez. Tarifi mümkün olmayan imanın kalp atışlarının sabırsızlığı ile derman olmak yardımcı olmak için dertli olan kulların yardımına koşar. Gönlü vicdanı para karşısın da, dünya malı karşısında eğilmez Kuran Gül kokan Resul iman ile dimdik durur, kendisi yıkılsa da insanlar yıkılmasın diye uğraşır durur.

Dünyada insanların hakkını yiyerek oturanlara, kapılarında sopacılarla oturanların gözlerine yüreğine o sopayı haksızlığı güzellikle sokar, o haksızlığın önünü keser.
İnsanların yarınlarına ait düşlerine hayallerine sınır koyanların ayaklarına engel olur, düşler ve hayallerin yoksul kimsesiz boynu bükük kalmasında asla müsaade etmez. Gönülleri kırmaz inşa eder.
Yine bilirim Kuran Gül kokan Resul ve iman ile olan kendisi ağlar, insanların ağlamasına izin vermez tıpkı gül kokan Resul gibi.

İşte İslam ve mümin Müslüman budur, bundan başka model var ise o İslam değildir onu yaşayan mümin ve Müslüman değildir. O sadece nefis ve şeytanın yardakçılarına ve şeytana esir olmuş zavallı bir mahlûktur, mahlûktur diyorum, çünkü insan bu değildir. Selam ve dua ile…

Mehmet Aluç

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç