Bu Blogda Ara

21 Nisan 2015 Salı

Âlemlere Gönüllere Işıksın Gül Kokan Resul





Sensin gül kokan Âlemlere Resul
Âlemlere Rahmetsin senin kokun özler kul
Sen çiçeklere kokusun ondan bülbüller,
 Güle karşı Şeyda Şeyda öterler
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Senin kokunsuz açar mı güller
Kokunla açarda ötmez mi bülbüller
Senin peşinde gelenler özeldirler
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Seni gönderdi Rahman nur Resul
Nuruna geldi cümle ağlayan kul
Gönülleri sevdin gözyaşını sildin nur Resul
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Kula yapılan zulmü reva görmedi Rahman
Gönderdi âlemlere seni Rahmet yüce Rahman
Kökünden bitti zulüm o an hileler
O asrı saatte açıldı solmayan güller
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Şimdi gel görkü kör olduk yolun kaybettik
Kokunu alan burunlar yok oldu
Gönüllerin kapısını açan kilidi kaybettik duvarlara astık
Nefis şeytan hançerini göre göre kalbimize sapladık
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Gözlerimiz gönüllerimiz arar seni durmadan
Yol belli iz belli gidemiyoruz bilmem neden ki koşmadan
Mutluluğu Kuran ile sende bulmak yerine başka yola saptık
Çıkmak zor o yolda dönmek yok dönemiyoruz Resul yandık
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Kul Mehmet der gelir misin yine ötelerde
Gönderir misin solmayan güllerinde
Beş vakit ezanda ismin gönüllerde
Âlemlere gönüllere ışıksın gül kokan Resul

Mehmet Aluç

Sıkı Poyraz Yel İle Gelen




Sonu olan dünyada sonu yokmuş gibi yürüyoruz
Menzilde mutluluk bekleyenlere varmamak için bekliyoruz
İki dünya arasında yaşan biz kullar bu dünya için yaşıyoruz
Şimdi sen söyle sen duy kimse duymaz şaşırmıyorum yaşıyoruz
Sıkı poyraz yel ile gelen eceli hiç düşünmeden keyif çatıyoruz

Ölüm geçidi her an ayağımızın altında kaymak için bekler
Kullar düşmüş nefis şeytan peşine ölümü kim önemser
Ölüm geçidini atlayınca geçecek sanan kul aptalca gülümser
Desen köylü perişan işçi memur çalışan perişan duyulmaz kavga ediyoruz
Sıkı poyraz yel ile gelen eceli hiç düşünmeden keyif çatıyoruz

Gönül dallarını kırarız arsızca birer birer düşünmeden
Vicdan satılmış beş paraya bilen yok yaşar izan etmeden
Fecrin alevi gibi yakılır ömürler kimse görmez keyif sürmekten
Sıkı poyraz yel ile gelen eceli hiç düşünmeden keyif çatıyoruz

Kul Mehmet’im şehrin en mutlu yeri şehrin kentin kenar mahalleleri evleri
Satılmamış vicdan onur dimdik ayakta gönülde yaşar hep birileri
Uğrayan olmasa da çamur olsa da sokakları gönüller uğrar gönüllere niyetler temizdir
Ömür kervanında sona koşanlar feryat ile giderken, burada gülümser gider
 İşte bu mahallede evlerde sıkı poyraz yel ile gelen eceli,
Gülümseyerek karşılama onu düşünerek ahiret için, gönüller için yaşanılır
Mehmet Aluç

Gönülden Severler


Gönülden Severler


Âşıklar severse gönülden severler

Aşktan gayrısını geriye teperler

Aşk gönlüyle âlemi yâri seyreyler

Âşıklar severse gönülden severler



Bazen hasret rüzgârı gönülde eser

Taze açmış güller gibi hep gülümser

Gönüllere girer her zaman gülümser

Âşıklar severse gönülden severler



Gönlü yanar aşk ateşi pare pare

Gönlü kavuşmak ister her zaman yâre

Yâr sevgisinden başka var mıdır çare

Âşıklar severse gönülden severler



Kul Mehmet aşk ateşi yanarsa yansın

Gönlüm aşkı anlıyor başka ne yapsın

Aşkı bilmeyen gönül aşksız ne yapsın

Âşıklar severse gönülden severler

Mehmet Aluç

Gidiyorum Rahmana Güle Güle



Ey nefsim ey şeytan yeter artık
Bunca verdiniz bana zahmet artık battık
Rahmandan uzaklaştırdınız gece gündüz yattık
Ömrüm geçti boşuna ömre güzellik katmadık
Verdiğim sözden caydırdınız iyiliğe nifak soktuk
Bana hiç acımdınız peşinizden sürüklediniz
Bir yokluk peşinde götürdünüz
Ey nefsim ey şeytan yeter artık
Aklınızda fikrinizde türlü hileler
Hiç var mı peşinizde gelip te gülenler
Peşinizde gelenler çeker dert ile çile
Artık ben gidiyorum Rahmana güle güle
Def olun gidin dünyamdan acele
Bir gün beni sevmediniz bile bile
Kendi emrinizde uçuruma gönderdiniz arkamdan güle güle
Bağladınız aklım fikrim izanımı yol vermediniz
Çekiyorum besmele
İnsan gibi muamele görmeye
Terk ediyorum sizi gidiyorum Rahmana secdeye

Mehmet Aluç

20 Nisan 2015 Pazartesi

Hiciv ustası Şair Eşref



1847’de Manisa'nın Kırkağaç ilçesi Gelenbe kasabasında dünyaya geldi. 1912'de aynı kasabada yaşamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Eşref. Manisa'da Hatuniye Medresesi'nde Arapça ve Farsça dersleri aldı. Özel öğretmenlerden matematik, tarih öğrendi. 1870'te Manisa Vilayeti Tahrirat Kalemi'nde memur olarak göreve başladı. Turgutlu, Akhisar ve Alaşehir'de mal müdürlüğü yaptı. Fatsa kaymakamlığına atandı. Arkasından Ünye, Acıpayam ve diğer birçok ilçede kaymakam olarak çalıştıktan sonra Gördes kaymakamlığı görevine getirildi. Burada gördüğü yolsuzlukları şiirleriyle hicvedince bir yıl hapse mahkûm edildi. Cezasının ardından İzmir'de gözetimde tutuldu. 1903'te Mısır'a kaçtı. Bir süre Fransa, İsviçre ve Kıbrıs'ta yaşadı. Tekrar Mısır'a döndü,. 2. Meşrutiyet ilan edildikten sonra İstanbul'a geldi. Eşref ve Musavver Eşref isimli mizah dergilerinde başyazarlık yaptı. Adana vali yardımcılığı görevindeyken emekliye ayrılıp Kırkağaç'a yerleşti. Yaşamının kalan bölümünü burada geçirdi. 

Şair Eşref cesur hicivleri, ille de siyasi hicivleri ile gönlümde taht kurmuş bir şair… Boş yere korkmuyor bu iktidarlar sanatçının her türlüsünden…Hele ki şairleri terörist ilan eden bu iktidar..
Şair Eşref’in kalemini paylaşmak istedim bugün, en tepeden başlayarak, en alt kademeye dek tüm siyasilere armağan olsun… Yarabbi şükür mü derler, yoksa kıssadan hisse mi çıkartırlar bilemem artık…


* Eşref yolda eşekle giderken İzmir Valisi Kamil Paşa yanından yaylı arabayla geçmektedir. Önüne bir çukur çıkınca Eşrefin eşek durur. Kamil Paşa yukardan seslenir "dikkat et Eşref çukura düşme". Eşref cevabı yapıştırır "merak etmeyin paşam eşek Kamil’dir".


*Her biri kendince zulüm etmekte
Insan bir memur görünce eşkiya sanıyor...
Ey zavallı, bos yere yakınma, bağırıp çağırma;
Çünkü ezilenlerin ahını işiten hükümet bunu musîki sanıyor! 


*Millete erbâbı mansıptan biri eşek demiş,
Reddedilmez böyle bir söz, amma ki pek can sıkar...
Olsa da millet eşek, eşek diyen bilmez mi ki:
Sadrazamlarla vâliler de milletten çıkar...


*Kişi, kamil oldu mu üstad mertebesinde,
ona madde üstünde bir değer vereceksin...
baktın ki; hali, tavrı değişti meclise gelişte,
çüüşşş...deyip, sırtına bir semer vereceksin.

*ey bana tıynet-i ademin çamurunda saman var mı diyen
gel bir daha etme bu sual-i hamı
çamurunda saman olsaydı eğer ebül beşerin
çatlayıp ta yarık olmazdı ananın ..mı

*Mısır'da iken İngiliz kuklası Kral Faruk'un babasının sekiz atın çektiği bir arabayla Parlamentoya gittiğini görünce anında doğaçlama olarak şunu patlatmış.

İngiliz palyaçosu şu kralın halini gör
yurdun sinesine tohum-u esaret ekiyor
yuları düşman elinde beşere çifte atar
bir mısır eşşeğini bak sekiz at zor çekiyor…


*Vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi; 
ağlatırtırdı ağzını açsan hükümet ananı! 
devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide. 
söyletirler evvela, sonra s..ler ananı!


*Kamil Paşa kıbrıs'a giderken şair eşref'e sorar; 
"Kıbrıs'tan bir isteğin var mı?" 
Şair Eşref'de 
"Paşam benim eşşek ihtiyarladı, Kıbrıs'tan bana en hasından eşşek getirir misin?" der.
Gel zaman git zaman paşa kıbrıs'tan döner. eşref gemiden inen paşayı karşılamak için iskelededir. paşa eşref'i görünce eşşek almayı unuttuğunu hatırlayıp tutuşur.
"Eşref kusura bakma senin eşşeği almayı unuttum, bir dahaki gidişte söz, alırım" der.
Eşref'in yanıtı;
"Üzülmeyin paşam siz geldiniz ya bana yeter" olur...


*Bir gün hiç sevmedigi amiriyle karsilasan Eşref bu kisiye istemeye istemeye selâm verir.Oradan doğru Askeri Kiraathane'ye gider ve dostlarına şunu okur: 
Gâvur Izmir'de sokaklar dardır 
Bir selâm tavrı ile can koruruz 
Söyle dursun atlarla araba 
Yolda eşeklere biz has dururuz.


*Bir ara,fahişelerde de vergi alinmasını öngören bir yasa taslagı hazırlanmıs. Bu taslagın başında çeşitli eleştirilere, konu olduğu bir dönemde Eşref şu dörtlügü yazıyor:

Vergi miktarını ol mertebe artırmalı ki
Sahib-î sevet olanlar da zügürt kalmalıdır
Yalniz fahişeler vergisi haksızlık olur,
Evlilerden de s........tikçe rüsum ıdır..


*Öldügü zaman da mezar taşına sunların yazılmasını istedi: 

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için 
Gelmesin reddeylerim, billahi öz kardesimi 
Gözlerim Ebnayi Ademden o türbe yıldı kî
İstemem ben Fatiha, tek çalmasınlar taşımı




Gökten üç hiciv düşmüş siyasilerin başına, inşallah ki üzerlerine alına…

Başka bir yazıda da öğrencisi Neyzen Tevfik’le birlikte olacağız dostlar..


http://www.gaziantephaberler.com/nevin-kocoglu@sair-esref---kufurlerin-efendisi-yazisi-4654.html

Ben Bilirim Ki İmanlı Gönül Merhametli Olur



Ben bilirim ki imanlı gönül merhametli olur, imanlı göz güzel görür çirkinlikleri siler, secde ile alan baş fikirsiz düşünceleri atar, izan ile idrak eder Kuran ile düşünür haksızlık yapmaz, haksızlığa dayanamaz karşı gelir. Yeri geldiğinde kendini yok sayar insanlığın mutluluğu için çalışır, gül kokan Resul de böyleydi kendisi de Gül kokan Resul izinde yürür. İnsanlığın ve dünyaya geliş amacımızda insanlığın mutluluğu için değil mi? Yüce Rahman gül kokan Resulü de bu nedenle Âlemlere Rahmet olarak göndermedi mi?

Yine bilirim Kuran Gül kokan Resul ve iman ile olan şımarık değildir, şımarıklık ile sadece kendisini hiç düşünmez, yüreğindeki kalp atışları insanlığın kurtuluşu mutluluğu içindir.
Sonsuz Ahiret için çalışır Rahman ile gül kokan Resul rızasına ulaşmayı hedefler, insanlarda çıkar beklemez hep gönlündekini verir almayı hiç düşünmez. Tarifi mümkün olmayan imanın kalp atışlarının sabırsızlığı ile derman olmak yardımcı olmak için dertli olan kulların yardımına koşar. Gönlü vicdanı para karşısın da, dünya malı karşısında eğilmez Kuran Gül kokan Resul iman ile dimdik durur, kendisi yıkılsa da insanlar yıkılmasın diye uğraşır durur.

Dünyada insanların hakkını yiyerek oturanlara, kapılarında sopacılarla oturanların gözlerine yüreğine o sopayı haksızlığı güzellikle sokar, o haksızlığın önünü keser.
İnsanların yarınlarına ait düşlerine hayallerine sınır koyanların ayaklarına engel olur, düşler ve hayallerin yoksul kimsesiz boynu bükük kalmasında asla müsaade etmez. Gönülleri kırmaz inşa eder.
Yine bilirim Kuran Gül kokan Resul ve iman ile olan kendisi ağlar, insanların ağlamasına izin vermez tıpkı gül kokan Resul gibi.

İşte İslam ve mümin Müslüman budur, bundan başka model var ise o İslam değildir onu yaşayan mümin ve Müslüman değildir. O sadece nefis ve şeytanın yardakçılarına ve şeytana esir olmuş zavallı bir mahlûktur, mahlûktur diyorum, çünkü insan bu değildir. Selam ve dua ile…

Mehmet Aluç

Ben Bilirim Ki İmanlı Gönül Merhametli Olur



Ben bilirim ki imanlı gönül merhametli olur, imanlı göz güzel görür çirkinlikleri siler, secde ile alan baş fikirsiz düşünceleri atar, izan ile idrak eder Kuran ile düşünür haksızlık yapmaz, haksızlığa dayanamaz karşı gelir. Yeri geldiğinde kendini yok sayar insanlığın mutluluğu için çalışır, gül kokan Resul de böyleydi kendisi de Gül kokan Resul izinde yürür. İnsanlığın ve dünyaya geliş amacımızda insanlığın mutluluğu için değil mi? Yüce Rahman gül kokan Resulü de bu nedenle Âlemlere Rahmet olarak göndermedi mi?

Yine bilirim Kuran Gül kokan Resul ve iman ile olan şımarık değildir, şımarıklık ile sadece kendisini hiç düşünmez, yüreğindeki kalp atışları insanlığın kurtuluşu mutluluğu içindir.
Sonsuz Ahiret için çalışır Rahman ile gül kokan Resul rızasına ulaşmayı hedefler, insanlarda çıkar beklemez hep gönlündekini verir almayı hiç düşünmez. Tarifi mümkün olmayan imanın kalp atışlarının sabırsızlığı ile derman olmak yardımcı olmak için dertli olan kulların yardımına koşar. Gönlü vicdanı para karşısın da, dünya malı karşısında eğilmez Kuran Gül kokan Resul iman ile dimdik durur, kendisi yıkılsa da insanlar yıkılmasın diye uğraşır durur.

Dünyada insanların hakkını yiyerek oturanlara, kapılarında sopacılarla oturanların gözlerine yüreğine o sopayı haksızlığı güzellikle sokar, o haksızlığın önünü keser.
İnsanların yarınlarına ait düşlerine hayallerine sınır koyanların ayaklarına engel olur, düşler ve hayallerin yoksul kimsesiz boynu bükük kalmasında asla müsaade etmez. Gönülleri kırmaz inşa eder.

Yine bilirim Kuran Gül kokan Resul ve iman ile olan kendisi ağlar, insanların ağlamasına izin vermez tıpkı gül kokan Resul gibi.

İşte İslam ve mümin Müslüman budur, bundan başka model var ise o İslam değildir onu yaşayan mümin ve Müslüman değildir. O sadece nefis ve şeytanın yardakçılarına ve şeytana esir olmuş zavallı bir mahlûktur, mahlûktur diyorum, çünkü insan bu değildir. Selam ve dua ile…

Mehmet Aluç

19 Nisan 2015 Pazar

Güzelliği Gönüllere Sal



Nereye gidersen git sevgiyi gönlünde taşı
Gittiğin yerde sevgi ile gönülleri eyle talan
Eloğlu söylerse de yalan sen söyleme yalan
Zaten ömürde güzellikten başka nedir kalan
Güzelliği gönüllere sal saklarsan olur oda yalan

Gönülleri sevgisizlikte talan eden nefret ne kazandı
Kazandığı nefret ateş ile cehennemde yer kapladı
Bu dünyada yalnızlığın oku sinesine saplandı
Zaten ömürde güzellikten başka nedir kalan
Güzelliği gönüllere sal saklarsan olur oda yalan

Bu yalan dünyada gönlünü eğme dünya malına
Gönül verip binme sakın namerdin batık salına
Merhameti sevgiyi imanı sen al her daim yanına
Zaten ömürde güzellikten başka nedir kalan
Güzelliği gönüllere sal saklarsan olur oda yalan

Kul Mehmet’im ömür bitiyor yavaş yavaş
Vicdanını eğme para ile dünya malına namertle savaş
İki ucu yalan sözlerden uzak ol yaklaşma kaç yavaş yavaş
Zaten ömürde güzellikten başka nedir kalan
Güzelliği gönüllere sal saklarsan olur oda yalan
Mehmet Aluç



Ölümden İbret Hiç Almadık



Kuran ile Resul yoluna varmadık
İmandan bir lezzet almadık
Gönülleri sevmedik yıktık
Ölümden ibret hiç almadık

Neydi bu dünyada işimiz
Yoktur ortak geleceğimiz
Elimiz işimiz değil hiç temiz
Ölümden ibret hiç almadık

İşimiz gelmez Kuran Resul hoşuna
Ömrümüz inanın geçer boşuna
Kuran Resulü al var git iman yoluna
Ölümden ibret hiç almadık

Herkes yaşadığından mesul
Böyle sevmez ki bizi Rahman ile Resul
Kul Mehmet sen var usul usul
İsterim cümlemiz varalım 
Sevsin bizi Rahman ile Resul
Ölümden ibret hiç almadık
Mehmet Aluç

Ah Cümlelerim Güzel Sevinçlerim

           
                  

Ah cümleler mısralar yar ile koynuma girdiniz yüreğim sizinle capcanlı, siz uyusanız da ben uyuyamıyorum bir an yalnız öksüz kalırsınız diye. Sizleri benden alırlar, beni terk eder gidersiniz diye uyamıyorum. Sizsiz ‘ligin tam ortasında yalnız kalırsam söyleyecek yazacak bir şey bulamam diye korkuyorum. Anlamı manası güzelliği olmayan cümleler, sözler, heceler sizler ile bakışı olmayan yârden ayrı kalmaktan korkuyorum, ondan uyamıyorum heceler cümleler.
Düşlerimi yar ile kurdum siz cümleler heceler ile anlattım o nazlı yârin güller gibi kokan sinesine sizleri heceleyerek yaslandım, sizleri bir araya getirerek güzel cümleler kurarak yârin gözlerine bakar iken şiirler okudum ah cümleler, heceler, mısralar, şiirler gönlümde yar için hayat , gülümseme için açan çiçeklersiniz sizler.
Siz cümleler mısralar bir araya gelince aşkı billur güzelliğinizle yâre anlatılan aşkın kapısını açan sözler oldunuz, gönülleri sevince boğdunuz işte o nedenle ben sizleri ve yâri kaybetmemek, gecenin karanlığında yalnız ışıksız kalarak korkmayın diye uyumuyorum, her an başucunuzdayım, siz yârin düşlerinde güzel şiirlerimi okuyun, gülümsetin o bana yeter…
Küçük bir çocuk iken sizi bir araya getirirken ilk “anne” dediğim günkü sevinç ile başucunuzda bekliyorum sizleri, sizlerde rahat uyuyun, yarın daha güzel sevinçlere dil gönül olmanız için, haydi rahat rahat uyuyun…
Mehmet Aluç
19-04-2015
06:52



Döndüm




Benzeyecektin yârim sen bir meleğe
Döndürdün beni sonunda ham keleğe
Kel başımla dönemedim kelebeğe
Döndüm dibi düşmüş kırık bir eleğe

Bakarsın sırtımdaki yırtık yeleğe
Sözüm zaten hiç geçmiyor o feleğe
Sabah duayla istediğim dileğe
Döndüm dibi düşmüş kırık bir eleğe

İsterdin dönseydin sende bir meleğe
Çıksaydık seninle yar dağda yükseğe
Otursaydık yar senle dirsek dirseğe
Döndüm dibi düşmüş kırık bir eleğe

Kul Mehmet eleğe döndün sen üzülme
kalbini ortadan ikiye sen bölme
Yarın neler getirir kula hiç bilme
Döndüm dibi düşmüş kırık bir eleğe
Mehmet Aluç

Nazlı Yar ile Atışma


Ey nazlım neden beni sen üzersin
Üzersin de kaşın gözün eğersin
Mutlu bir şekilde bana gülmezsin
Bilmem ne olacak bizim halimiz

Beni sen her gün sürekli üzersin
Üzersin de neden beni suçlarsın
Mutluğu çarşıda aldın geldin de
Ben mi senin önüne de koymadım

Kaygılarımda hep seninle başlar
Uykularım o sözlerinle kaçar
Bal değil bak sözlerin zehir saçar
Bilmem ne olacak bizim halimiz

Gülmek için senin kapına geldim
Geldim güzelliğim gül gibi soldu
Ömrüm senin ömrüne hep yol oldu
Sözlerim zehir değil baldır bal bal

Mutlu olacaktık yar bak olmadı
Yüreğim ateşe attın yar yandı
Yüreğini nefret habersiz çaldı
Bilmem ne olacak bizim halimiz

Yüzüm var yârim bakılacak yüzüm
Sözüm var yârim söylenecek sözüm
Bakamıyor sana yârim bu özüm
Kırdın kalbim sevmiyorsun beni sen

Seviyorum ben gönülden yar seni
Sen yıkıyorsun kaşın üzme beni
Tatlı söz söyle az gülümset beni
Seviyorum inan gönülden seni

Yaklaş yanıma öpücük vereyim
Öpücük yetmez sinemde sarayım
Sen iste bir ömür gülümseyeyim
Hatam için af et beni sevdiğim

Mehmet Aluç

18 Nisan 2015 Cumartesi

Orta Okul Yılları-ÖYKÜ-





Ortaokul yılları, her öğrenci gibi dersler haliyle zayıf zaten iyi olması da beklenilmez, anne babanın onca emeğini heba eden ömrü boşa kürek çektiren yıllar. Gerçi yıllar sonra pişmanlığı fayda vermiyor amma işte o gençlik okul yılları. Okulun kızı sevda gözüm hep onda, ona açılmak için kırk takla atıyorum, ama olmuyor, ya bir yanlışlık yapıyorum ya da fırsat bulamıyorum. Her gördüğümde selam veriyor gülümsüyorum oda bana gülümsüyor amma ondan hoşlandığımı arkadaşlık yapmak her anımızı beraber geçirmek istediğimi söylemek istiyorum, lakin olmuyor. Artık dayanacak halim kalmayınca son bir gayret ile okulun ilk teneffüsünde yanına yaklaştım.
-Sevda nasılsın?
Bana döndü
-İyiyim.
-Sana bir şey söylemek istiyorum umarım yanlış anlamazsın.
Sanki söyleyeceklerimi hissetmiş gibi hınzırca gülümsedi
-Seni dinliyorum.
-Şey ben senden çok hoşlanıyorum, arkadaş olabilir miyiz?
Oh çok şükür söyleye bildim. Bana
-Zaten arkadaş değil miyiz?
-Arkadaşız, ama okuldan okula, diğer zamanlarımızda da beraber olmak, seninle ders çalışmak, dertlerimi paylaşmak istiyorum.
-Vay, ders çalışmak ve dertlerimizi paylaşmak, şey bilmem ki.
Yüreğime sanki bir hançer saplanacak sandım biraz sonra. Gülümseyerek
-Bir şartım var ikimizin değil sınıftaki herkesin ders notu kötü, belki bu samimi arkadaşlığın faydası ile derslerimizi notunu yükseltemez isek bu arkadaşlığa son vereceğiz,
Yüreğim yerinde fırlayacaktı.
-Tamam tamam….
Sevinçten boynuna sarılmamak için kendimi zor tuttum. Zil çaldı, son dersti dersin bir an önce bitmesini beraber sevda ile olmayı candan istiyordum.
Son zil çalınca dünyalar benim oldu. Okulun kapısında beraber yürüyerek evin yolunu tuttuk. Bizi beraber gören arkadaşlarımız kendi aralarına gizlice bize bakar iken şaşkınlıklarını gizleyemiyorlardı.
Biz yan yana eve doğru giderken, bugünkü dersler beraberce birbirimize sorular sorarak cevaplar vererek devam ettik, sevda bizim mahalleye yakın oturuyordu. Sevda kendi mahallerine gelince birbirimize gülümseyerek, yarın görüşmek üzere ayrıldık. Yüreğim dünyaya sığmıyordu, hep gülümsüyordu. Beni mahallede sevinçli gören mahalleli şaşkınlıkla bana bakıyordu, her halde delirmiş bu diyordu. Bilmiyorlardı aşk sevgi içimde volkan volkan gülümseyerek çiçeklerini açtırıyordu. Annem bendeki değişikliği görünce sorularını cevapsız bırakarak çalışma odama geçtim. Üstümü çıkararak, çalışma masasının başına geçtim başladım deliler gibi çalışmaya. Aşkın insanı nasıl değiştireceğini hem sevdaya hem arkadaşlara ve aileme göstermem gerekiyordu.
Annem akşam yemeği için çağırdığında dersi noktalayarak sofranın başına oturdum. Annem
-Evladım, bugün sende bir değişiklik var, anlayamadım
-Anlarsın anneciğim anlarsın.
Daha fazla konuşmadan yemeğimi yedim, kitap okuyarak, aklımda kalan dersleri not defterine yazarak gözden geçirdikten sonra, yatmak için odama çekilirken
-Anneciğim sana iyi geceler, seni seviyorum.
Diyerek yanaklarından öperek yatmak için odama çekildim. Yüreğimde uçan kuşun kanat çırpınışları yatmam mani oluyordu. Elimi kalbimin üstüne bastırarak sakinleşmesini bekledim. Bir an önce okula giderek sevda ile olmanın onunla konuşmanın sevinci ile uykuya daldım.
Sabah uyanınca güzel bir duş aldım, kokular süründüm, sevdanın mahallesinin köşesinde sevdayı beklemeye başladım. Biraz sonra sevda evin kapısında çıktı da gülümsüyordu benim gibi, köşede görünce el salladı el sallarken benim tüm bedenim sallanarak gökyüzüne doğru uçuyordu, sanki. Yaklaştı.
-Günaydın Mehmet nasılsın?
-Çok iyiyim, hatta bomba gibiyim kuşlar gibi uçuyorum
Gülümsedi. Ben
-Sen nasılsın Ne yaptın?
-Dersime çalıştım, birazda seni düşündüm.
Ben şaşırarak birazda kekeleyerek
-Be..Beni..enimi düşündün?
-Evet.
Gülüşerek okulun yoluna doğru hareket ettik. Bir birimize ders ile sorular sorarak mutluluk içinde okul yolunda okula vardık, sanki tüm okul bizi bekliyordu. Sevdanın arkadaşı Gülten.
-Hoş geldiniz genç âşıklar.
Sevda utanarak
-Gülten neden böyle konuşuyorsun, biz arkadaşız
-belirli oluyor zaten.
Zil çaldı içeriye girdik ilk ders edebiyattı, hepimizin edebiyatı neredeyse sıfırdı. Neşe öğretmen içeriye girdi, Kalktık sınıfça
-Günaydın arkadaşlar
-Günaydın hocam
Yoklamayı yaptıktan sonra
-Açın edebiyat kitabınızı, bugün cümlede anlatımı işleyeceğiz, ben ve sevda dışında herkes homurdanarak kitabın sayfalarını açtı. Konuyu okuyunca sanki sevda ile bizi anlatıyordu.” Sözcüklerin yan yana gelerek bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir işi, kısacası bir yargıyı tam olarak anlatabilir duruma gelmiş biçimine cümle denir bende içimden aşk denir sevgi denir ”ben bu kısmı işaretleyerek araya-aşk sevgi Mehmet sevda çıkar yazdıktan sonra sevdaya uzattım. Sevda okudu gülümsedi. Ben parmak kaldırarak.
-Öğretmenim bir şey söyleye bilir miyim?
Beni hiçbir zaman parmak kaldırarak göremeyen ve şakın bakışları ile bana bakan hocam.
-Buyur Mehmet!
-Hocam, Sözcüklerin yan yana gelerek bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir işi, kısacası bir yargıyı tam olarak anlatabilir duruma gelmiş biçimine cümle denir, tıpkı hayatımızda insanların bir araya gelerek, hayata anlam katarak yaşanması arkadaş, komşu, insan, olması da aynı bu cümle gibi değil mi hocam, sanki hayatı anlatıyor bize.
Hoca şaşırarak ayağa kalktı, yanıma yaklaştı, anlımdan öptü.
-Bravo Mehmet, senden bunu hiç beklemezdim, birisi söyleseydi senin parmak kaldırarak bunları söylediğini güler geçerdim. Sınıf ağzı açık bana bakıyordu, sevda ise gülümsüyordu. Sevda parmak kaldırarak
-Hocam bende bir şey söyleyebilir miyim?
Hoca şaşkınlığa devam ederken
-Bugün sizlere ne oldu çocuklar, başka bir dünyada mıyız? Buyur sevda.
- Sorularda cümleyi oluşturan tamlamalar ya da cümlecikler karışık halde verilir. Bizden istenen bu parçacıkları anlamlı ve kurallı bir cümle durumuna getirmektir. Değil mi hocam?
Hoca sarsıldı okul sırasına eli ile tutunarak yanıma oturdu. Şaşkınlıktan sonra
-Devam et sevda
-Hocam hayatımızda da bazen karışıklık olunca hüzün sıkıntı olunca onu sevgi kelimeleri sözcükleri ile anlamlı bir hale getirmiyor muyuz? Bu anlamda edebiyat bizi hayatı anlatan bir ders yaşam şekli değil midir o zaman?
Sınıf ve hoca şaşkınlıkla bize bakarken, bir süre sonra şaşkınlığından kalkarak yavaşça masasına yaklaştı oturdu. Gülümsedi.
-Tebrikler ederim on yıllık öğretmenlik hayatımda hiçbir öğrencimde, bende edebiyata bu açıdan bakmadım, bravo sevda ve Mehmet, haydi arkadaşlar arkadaşınızı ayakta alkışlayalım. Sınıf alkış ile saatlerce yankılandı, sevda ve ben gülümseyerek birbirimize bakıyorduk sadece. Hoca
-Bugün size sözlü notu olarak sizlere on veriyorum, hem de gülümseyerek şaşkınlığımla baş başa kalarak…
Okulumuzda şimdiye kadar alkışa alışık olmayan yan sınıftaki hocalar öğretmenler, müdür sınıfa doldu, sanki şenlik vardı sınıfta. Hocamız öğretmen ve müdüre tüm ayrıntısına kadar anlatınca onlarda bizi alkışlayarak tebrik ettiler. Artık okulda konuşulan ben be sevda ve dersteki üstün başarımız ve aldığımız nottu. Ben sevdaya yaklaşarak.
-Bak gördün mü arkadaşlığımız sevgimiz her şeyi aşmaya yetti artı bilene
Derken sevda boynuma sarıldı. Herkes yine şaşkınlıkla bakarken yine alkış tufanına tuttular. İşte o günden sonra cümleler ve edebiyat gönül dünyama girdi yeşeren dalı ile meyvelerini vermeye başladı. Sevdayı soruyorsanız, sormanıza gerek mi var acaba? Tabi ki…
Mehmet Aluç
18-04- 2015
18:00-18:30
__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç