Bu Blogda Ara

3 Nisan 2015 Cuma

Hasretin

              


Şarapnel parçası sözlerin yüreğim parçalar
Hasret dolu yarınlar hatırlarım gözlerimde damlar
Hatıralara dalarım sensizlik bağrım dağlar
Gözlerin yağmurla damla damla başıma yağdı

Yüzümü çevirdim bir daha dönemem sana
Kader yaşamak için sabırla düştü bu cana
Aşkı yaşamak isterdim seninle ben kana kana
Gözlerin yağmurla damla damla başıma yağdı

Kul Mehmet’im isyan yoktur bu sözümde
Dünya sevgisi artık yoktur benim gözümde
Bu ayrılığa söyle var mı vuslat çözümde
Gözlerin yağmurla damla damla başıma yağdı

Mehmet Aluç

Tek Başıma Sensiz



Dokunmayın
Kırılganım
Gözümde yârin hasreti
Yakar yüreğim şule şule
Sevdalarım karanlıkta bensiz
Gecenin karanlığında ben sensiz
İşte yine
Ağlıyorum tek başıma sensiz


Yaklaşmayın
Ağlıyorum
Gözyaşımda yârin ruhu damlarken
Gölgelerin ardında kanar yüreğim
Ben yalnız ömrüm yalnız beklerim
İşte yine
Ağlıyorum tek başıma sensiz


Hasretle yanan günün arifesinde
Umudum hayalim paramparça
Dokunmayın
Kırılganım
İzbelere saklanmış
Kaybolmak istiyorum
İşte yine
Ağlıyorum tek başıma sensiz

Geceler suskun
Ben suskun
Yürüyorum yarına
Yarın suskun
Öksüz kelimelerin arasında
İşte yine
Ağlıyorum tek başıma sensiz

Mehmet Aluç

Rahman Gösterdi Gerçeği



 


Yıllar öncesinde, uzaklarda idi sanki teslimiyet, nefsimin arzularımın ve şeytanın istilası ile oysa teslimiyet bir adım bana benden daha yakınmış, Yüce Rahman’ın kulunu çok çok ama çok sevenmiş Rahman her an yanındaymış göremedim…

Teslimiyetten uzakta, bedenim arzularım nefsim şeytan peşinde koşarken, canım feryat içinde karanlıklar içinde, zulmü yaşarken bu yüreğim nasıl dayandı bilemiyorum…

Uzak diyarlarda, uzaklığın kör karanlığında bana konuşmaya vakit vermeyen bu arzularım, nefsim, şeytan benim sözlerime hislerime kıymet vermeden yıllarca peşinde sürükledim anlayamadım…

Doyumu olmayan muhabbet ararken, bir dostun duasında gülümsemesinde yer almak onunla gülümsemek isterken, kırgınlıkların zulmü ile ömrümü harap eylediler göremedim…

Lütfü, keremi… Sonsuz Rahman gösterdi gerçeği, uçurumun kenarında düşerken merhameti ile gönlüme, merhameti kondurdu nur nur açan çiçekler laleler sümbüller gibi… Birde aşk yerleştirdi ki sevgisizlikle uçuruma düşerken ellerimizde tutan Aşk’ı yerleştirdi ve o anda gördüm gerçeği, Binlerce kez şükürler olsun Keremi Lütfü ihsanı… Sonsuz Rabbime.
Kırgınlıkları, üzüntüleri Rabbim bir anda gönlümde sildi, önüme huzur dolu iman dolu bir sayfa açtı, gördüm, bildim ve anladım Rahmanın Kulunu ne kadar sevdiğini, gerçek dostun Rahman olduğunu idrak ettim, binlerce kez şükürler olsun…
Mehmet Aluç


Not allowed! Not allowed!

Sen Gelseydin





 Sen gelseydin gönlümü ortadan ikiye bölerdim
Gece gündüz seni sever aşk türküleri söylerdim
Kerem gibi dağları deler gönlüne yollar döşerdim
Gelseydin ayrılığı ayaklarım altında ezerdim
Gelmedin yar ırak ellere gittin beni öksüz bıraktın

Sevseydin içimi kaplardı sevinç ile huzur duyardım
Sevda denilen yolda sana koşar kollarıma sarardım
Bir saat görmesen yola çıkar seni arardım
Gelmedin yar ırak ellere gittin beni öksüz bıraktın

Kul Mehmet’im kadere karşı gelinmez
Gönül sevmeyince zorla güzellik olmaz gülünmez
Üç günlük dünyada kalp kırarak insan sevilmez
Gelmedin yar ırak ellere gittin beni öksüz bıraktın

Mehmet Aluç

Tefekkürün Billur Sesi Yankılanır Gönlünde



                                 

Bazen tefekkür etmek gerekir kâinatı seyrederek Yüce Allah’ın Yüceliğini, Lütfunu, Keremini, merhametini… Gönülde misler gibi burcu burcu cennet kokan tefekkür çiçeklerini açtırmak gerekir, öylesine güzel çiçektir ki bu çiçek dünyada bulamazsın ancak ahirette görürsün koklarsın Yüce Allah’ın Lütfü keremi ihsanı… İle.

Biz müminlerin gönlümüzde soldurtmadan bu tefekkür çiçeklerini yeşertmeliyiz, yaz, kış baharda sonbaharda öylesine güzeldir ki her an, her mevsimde hemencecik yeşerir ve açılır. Kokladıkça o kokusu âleme yayılır, Nur Kuran, Gül kokan Resul, iman güneşleri altında açılır üful üfül huzur esintisi ile.

Arkasında, teslimiyet tövbe tefekkür, tebessüm çiçekleri peşin sıra açılır, hayran kalırsın Tefekkürün güzelliğine, Rahmanın Yüceliğine, Keremine, İhsanına… Aldığın lezzetin tadı âlemde yoktur anlarsın

Susar dil, konuşur âlem gönül ile akıl ile izan ile idrak ile Tefekkürün billur sesi yankılanır gönlünde huzuru ile mest olursun, tefekkürün kanat çırpınışlarını hissedersin yüreğinde koşarsın Nur Kuran’a, Keremi Lütfü… Sonsuz Rahmana, gül kokan Resule, Iman’a. O anda gönlünün hafiften kanat çırpınışları ile dalarsın tefekkürün içine yok olursun Rahman ile baş başa kalırsın karşında gül kokan Resul ile bu harikulade lezzet ile, okunan ezan ile kaçıracağın vakit namazının haşyeti ile gülümseyerek uyanırsın, gülümsersin o pamuk Rahmet ile dolan merhametle coşan gönlün sevinci ile.


Mehmet Aluç

Hasret'liğine Yürüyorum






Çile çektim etmedim ben sana hiç şikâyet
Birden aldı seni ecel öldüm yavaş yavaş
Ayrılık yağdı gönlüme içtim yudum yudum
Hasret'liğine yürüyorum ben adım adım

Ben artık sensizlikle yaşarım sarmaş dolaş
Sensizlikte yüreğimi sarsa da bir telaş
Gönlüm perişan yorgun içmeden oldum ayyaş
Hasret'liğine yürüyorum ben adım adım

Hala aşkımızı yazıyorum ben azar azar
Bugün senin sevdiğin günlerden yine Pazar
Gönlüm ile kalemim yine seni yazar
Hasretliğine yürüyorum ben adım adım

Hatıralar kaldı taptaze senin odanda
Ben büyük bir haz aldım senin sevdan da
Bedenin karşımda bir an sen yok olsan da
Hasretliğine yürüyorum ben adım adım

Kul Mehmet’im senle ilgili düşler kurarım
Sen yanımda olmasan da hayalinle yaşarım
Sana kavuşacak yolda kendi ecelimi beklerim
Hasretliğine yürüyorum ben adım adım
Mehmet Aluç



2 Nisan 2015 Perşembe

Yıkıldı Sönük Olan Ne Varsa




Umudumu süpürdüler attılar çöplüğe, dokunmayın dedim umudumu alırsanız gözlerimi ellerimi yüreğimi yarınlarımı alırsınız dedim duymadılar, arkalarına bakmadılar süpürdüler ve çekip gittiler. Koştum arkalarına yetişemedim, yollar hep çukurdu her düştüğüm çukurda çıkana kadar benden uzaklaştılar gittiler.

Birde baktım onların arkasında koşarken yüreğimdeki sevginin çukurların içinde kaybettiğimi anladım, gerisin geriye döndüm geride bir şey bulamadım. Vefasızlığı, insanlığı bir pula satan tacirlerin aç gözlüğünü gözlerine sokmak için elimdeki uzun sırığı alarak gözlerine sapladım, Lakin hiç acı duymadılar!

Tozpembe hülyalarımın yanına koştum, onlarda yerinde yoktu, uykuya yattım tekrara yanıma gelirler diye, lakin yine gelmediler yanağıma konan gözyaşlarımla baş başa kaldım, huzurun kapımı çalmasını beklemeye başladım.

Gözlerim gökyüzünde yıldızlarla buluştu, yıldızlarda gözlerim, gönlüm gibi sönüktü…
Yürekten “Allah” dedim yıkıldı sönük olan ne varsa, parıldadı bir anda sönük gönlüm, gözüm, yıldızlar, hayallerim gülümsedi, umutlarım koşarak geldi bana sarıldı, bende onlarla gülümsedim, vardım Rahman’a şükür secdesine huzur üful üful esti kâinatta gönlümde…

Mehmet Aluç

Netice Hatice




Herkes der Hatice
Ortada var netice
Yazık oldu evdeki pirince
Gevşek gevşek gülünce

Gel geriye geriye
Sen gittin beriye
Karşıda geliyor Hayriye
Gevşek gevşek gülünce

Kuşlar uçar pır pır
Çomar diş gösterir hırlar hır hır
Hayat değil gırgır
Gevşek gevşek gülünce

Gözden akan gönülden akan yaş
İman yoluna koy baş
İman ile olunca kul olur hoş
Gevşek gevşek gülmeyince

Mehmet Aluç


Bir Bilsen



Dön gitmeden önce son bir n’olur kez bana bak
Vefasız gönlünü bıraktın gel onu al tak
Vardım seninle uçuruma sen kendini yak
Bir bilsen deli akan coşkun ırmak gibiyim

Bana uzaklarda gelsin o sitemkâr sesin
Vefasız gönlünü dağda kurtlar kuşlar yesin
Senden hayır yok bana ben söylüyorum peşin
Bir bilsen deli akan coşkun ırmak gibiyim

Sana gece gündüz aşk ile koştum yalvardım
Gelmeyince gece gündüz sessizce ağladım
Gurbet illere artık ben belim bağladım
Bir bilsen deli akan coşkun ırmak gibiyim

Kul Mehmet’im yar sanma artık sensiz dardayım
Seni unuttum çoktan bahar aylarındayım
Senden ayrı sanki ben on sekiz yaşındayım
Bir bilsen deli akan ırmak gibi değilim
Mehmet Aluç



Gönül Heybemizi Dolduralım

Gönül Heybemizi Dolduralım
Hayatımızda heybemizi doldurmaya çalışırken, sadece kendimiz için değil ihtiyacı olanlara içinden alıp vererek-azalma ile değil çoğalma ile-boşa dolmamasına gayret etmeliyiz, yoksa dolu derken son nefeste elimizde alınırken, heybemiz birde bakarız ki bomboş, hepsi dünya da kaldı, ötelere götürecek bir güzelliğimiz yok…

Rahmana ulaştıracak, Cennet kapısına, Kevser başında Resul ile buluşturacak merhametle sevmelerle güzelliklerle dolu dolu doldurmalıyız-İNŞALLAH-

Az dokunalım gönüllere sevgi ile gülümseme ile korkmayalım, uzatalım merhametle düzenlenmiş gönül elimizi kırılmaz, bırakıp gitmelerden korkmayalım gidenlerde kalanlarda zaten bizim yüreğimizde, zaten sendeki gülümsemeyi gören git desende gitmez zaten…

Vermek ’den de korkmayalım eksilir diye, verince Allah rızası için çoğalır derya deniz olur çoğalmasa ’da ahirette seni karşılayan olur…

O Kadar lüzumsuz harcamalarımız var ki onlar gözümüze gelmiyor da verdiğimiz Allah rızası için sadaka infak mı gözümüze geliyor, pes bize hatta yuhhhhh…
Yetim başını okşayalım gülümseyelim derya deniz kadar… Kırılgan olmayalım, yapılgan olalım, yani inşa eden olalım vazgeçmeyelim insanları sevmekten…

Dolduralım gönül heybemize Rahmana secde ile Kuran ile Gül kokan Resulü ile, içine az da tefekkürü, komşuluğu, şükrü, merhameti… Katalım… Birde bakarsın ki ötelerde yani ahiret hayatında -tabi önce mezarda-, sana doğru koşan gelen bir mükâfat var şaşırır kalırsın, seni Rahmeti ile saran Rahman karşısında, gül kokan Resul karşısında… Nur ve Efruz ile süslenmiş mükafat karşısında-Allahu Ekber -dersin binlerce defa… Melekler sana gülümseyerek bakar…
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Resul İle Süsledim Gülüşümü



Ben nur Resul’e candan vuruldum
Kalbimde onun için saraylar kurdum
Güzellikleri nur Resulde buldum
Hayat bana dar idi
Resulüm ile geniş derya oldu

Gönlüm Resul ile aklandı
Nefis şeytan yok oldu saklandı
Resul ile hayatım farklı oldu
Hayat bana dar idi
Resul ile geniş derya oldu

Resul ile olmak çok kolay
Nefis şeytanı ez et alay
Sıkıntıları yok etmek kolay
Hayat bana dar idi
Resul ile geniş derya oldu

Ben seçtim seçimimi
Resul ile eyledim geçimimi
Resul ile süsledim gülüşümü
Hayat bana dar idi
Resul ile geniş derya oldu
Mehmet Aluç


1 Nisan 2015 Çarşamba

Eskitemedik



Eskittik ömrü hayatı
Baharı kışı
Kışı yazı
Ağlamayı gülmeyi
Bir secdede eskitemedik
Gözlerimde yaşlar dökülerek bir seccadeyi
Eskitemedik

Sevdalandık dedik dağlara koştuk
Sevgili dedik peşinde koştuk
Dünya malı dedik ömrümüzü harcadık
Rahmanın yanına varamadık
Gözlerimde yaşlar dökülerek bir seccadeyi
Eskitemedik

Mümin sussa nur dili yüreğini yakar
Sussa kalbi durur o anda
Rahmana hesap vermenin derdinde mümin
Gözlerimde yaşlar dökülerek bir seccadeyi
Eskitemedik

Mümin Rahman’dan ayrı kalamaz
Gecesi gündüzü rızasından ayrı olamaz
Secdeye varmazsa gönlü huzur bulamaz
Gözlerimde yaşlar dökülerek bir seccadeyi
Eskitemedik

Kul Mehmet’im var git içini secdeye Rahmana dök
Duan secde ile vardı Rahmana ağlıyor bak gök
Hemen kalkma secdede saatlerce kal çök
Gözlerimde yaşlar dökülerek bir seccadeyi
Eskitemedik

Mehmet Aluç

Atışmalarım




Boş yere harcamayın nefesiniz
Bir gün solacak canlı gülüşünüz
İman ile olsun bu gidişiniz
Secdede olsun her zaman başınız

Aman edepler çamura batmaya
Namaz kılınmadan ’da yatılmaya
Çıkar için insanlık satılmaya
Sefa geldiniz imana helal kazanmaya

Ne güzel söyledin iki gözüm
İman ile olsun sözüm
İmanda vardır mutlaka her çözüm
Hayırlı nurlu sabahlar olsun iki gözüm

Hani benim dünya diyen faniler
Ölüm gerçek değil diyen haniler
İnsanı öldürenler zaten cani
Dünya benim olacak diyen hani
Mehmet Aluç

Yaklaşamayın Yanıma



Yaklaşamayın yanıma tabipler yârim yok yanımda
Hasreti yüreğimde vurun hançeri aksın kanımda
Çıksın canım kalsın onu canı onun hasreti ile yanan canımda
Kâfi gelmez sizden çare bana söyleyin o canana durmasın gelsin

Canan ’sız durmaz akar gözümde kanlı yaşım
Laf dinlemez bu gönül taşlara vururum başım
Cananım gelmezse musallada beklesin naaşım
Kâfi gelmez sizden çare bana söyleyin o canana durmasın gelsin

Yazık olacak bu cana canan ’sız gülümsemeden bitirmek
Kul Mehmet’im nasip olmayacak bu gidişle canan ile gülümsemek
Yaz ayında zemheri ayını yaşamak sana zor gelecek
Kâfi gelmez sizden çare bana söyleyin o canana durmasın gelsin
Mehmet Aluç

Farkımız Olsun Çöpten Samandan


Farkımız olsun çöpten samandan
Yönümüz farklı olsun zalimden şeytandan
Dilimiz farklı olsun süslü tezgâh dolu olan yalan dillerden
La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah diyerek dünyamız şenlensin

Midemiz farklı olsun öküz ile inekten midesinden, helal ile
Alnımız farklı olsun arsızın anlında, Rahmana secde ile
Yolumuz farklı olsun yolsuzun çamurlu yolunda, İslam ile
La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah diyerek dünyamız şenlensin

Çıkarımız farklı olsun çıkarı için kan döken riyakârlardan,
Merhametle Kuran Resul yolunda imanla cennete ulaşmak ile
Aklımız hissimiz ayrı olsun, taklit riyanın vefasızlığın estiği yönlerden iman ile
La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah diyerek dünyamız şenlensin

Kazancımız farklı olsun ateş yığanlardan sadaka infak ile
Evimiz farklı olsun nur ile dolsun Allah’ın adının anılmadığı evlerden
Günde beş vakit namaz ile şükür ile bir tas çorba ile komşusunun kapısını çalma ile
La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah diyerek dünyamız şenlensin
Mehmet Aluç

Musalla Taşında Son Yolcu Gibi Sessiz Kalmayın



Dilim sustu, bari sen susma kalemim, ey gönlüm siz susmayın konuşun… Ey kalemim ey gönlüm, Hz Yusuf’un edebi ile yazın güzellikleri gönüllere mısra mısra…

Yüreğine ağlayış çökenlerin gözyaşlarını sil ey kalemim ey gönlüm, durmak susmak size yakışmaz… Damla damla ölüme, ölüm gelmeden mahkûm edilenlerin zincirlerini kır ey kalemim ey gönlüm…

Vuslat için, yola çıkanların yollarına diken eken gönüllerin suratına tükür ey kalemim ey gönlüm, tükürde tükürüğünde boğulsunlar nefessiz kalsınlar yok olsunlar…

Her yalnız kalışında dost yolu gözleyen masum yalnızlara dost ol ey kalemim ey gönlüm bu sana yakışır, sizler dilimin sukutuna aldanmayın, neyi ispatlayacak suskunluğum bilemiyorum sizler susmayın, musalla taşında son yolcu gibi sessiz kalmayın, bekleyeniniz var bekleyenlere vuslat için koşun…

Ey kalemim ey gönlüm kelimeleri dinlenmeye almayın, konakladığınız konaklarda bırakmayın, yaralanmış kelimelerin yarasını sarın öyle sunun okuyucularıma, dudağı bıçak kesmiş gibi mühürlü sözcükleri de sakın kullanmayın sevinç, merhamet, yarınlara mutluluğu taşıyacak sözleri mısraları taşıyın okuyucularımın o güzel gönüllerine…

Yüreğinde ezilmiş satırların arasında kaybolanları gün ışığına ulaştır, istikamet yönünü kaybedenlere yön olun, ulaşmak istediği yöne ulaştırın ey kalemim ey gönlüm, sizin göreviniz budur.

Mehmet Aluç 

31 Mart 2015 Salı

Her sabırda hayır var dedim



Bir parça mutluluk istedim senden
Sen kaşların çattın bana dünden
Sabırla bekledim beni sevmeni senden
Her sabırda hayır var dedim bu günden

Yanağımdan akan yaşlar senin için
Gönül sarayımda bağrıma bastığım
Gelirsin diye yollarına baktığım
Her sabırda hayır var dedim bu günden

Kul Mehmet’im aşkına şahit cümle âlem
Söylediklerim aşkımız ait sanma son kelam
Seni yazıyor işte gönlümdeki kalem
Her sabırda hayır var dedim bu günden

Mehmet Aluç

Sokaklarda Kaldım





Hani ben gözlerine doyasıya bakacaktım
Gönlümden gülümseyen gönlüne akacaktım
Ne gözlerine doyasıya bakabildim
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Ah bir olamadım ben seninle bahtiyar
Bak şimdi sokaklarda oldum ihtiyar
Beni sevmedin ya kiminle olursan ol yar
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Bilmem geceleri nasıl bensiz yatarsın
Mutsuzluğumu nasıl mutluğuna katarsın
Beni görünce söyle neden kaçarsın
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Sevgi karın doyurmaz dedin sende haklıydın
Sevgiye göre yetişmedik karın doyurmaya alıştırıldık
Oysa sen ben sevgi ile başkaydık
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Kul Mehmet’im ben böylede mutluyum
Hayalin bana yeter ben umutluyum
Seni seven ben bir Allah’ın kuluyum
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Mehmet Aluç

Koğuşun Masum Çiçekleri

Koğuşun Masum Çiçekleri

Adını ne korsan koy, onlar kader mahkûmları
Hayat, özgürlük, güneş, hayaller mahkûm prangalı
Şeytana uydu, nefsine uydu, merhameti elden bıraktı, 
gözleri ağlamaklı
Ve bu yaşamı hak etmeyen, masum koğuşun çiçekleri, 
çocuklar masumluk abidesi

Suç kimde, hiçbir zaman çözülmeyen
bilmecelerle her an sunulan hayatlara
Önlem nedir adını bilmeyen, 
yasa koyucu yasacılar, özgürlükler içinde kalemler prangalı
Karalama yasa yazan, 
özgürlüğü içinde özgür olmayan yasa çıkaranlar
At gözlüğü ile hayata ve yaşama bakan, 
yaşarken bu gözlüğü çıkaran, üç boyutlu gözlük takanlar

Mahkûm gözlerinde saflık, 
seçilmeyen yaşamın, 
yaşamını parmaklıklarda yaşayan masum gözler
Gökyüzünü bilmeyen, uçurtmayı bilmeyen,
gülmeye mahkûm parmaklılar ardında koşan
İç dünyasında esen fırtınalar dinmeyen
Hayaller nedir hiç bilmeyen
Özlemlerine kavuşmayı bilmeyen
Masum, koğuşun çiçekleri çocuklar, masumluk abidesi
Özlemleri dolambaç, sancıları kırık, 
oyuncakları prangalar, hayalleri körebe oynamaya çıkmış
Masum koğuşun çiçekleri, çocuklar masumluk abidesi
Hayallerine sokulmayan, oynamasına izin verilmeyen
oyuncaklarından, mahrum
Burası benim evim diyerek çıkmak istemeyen, 
sevgiden güneşin sıcaklığına, mahrum
Tüm hayatını annesi ile kader mahkûmunu oynayan
gülmeyen, koğuşun çiçekleri masum çocuklar
Hayalleri içeriye sokulmayan, yasak oyun parkında 
oynayan mahzun, koğuşun çiçekleri çocuklarımız.
Pencere parmaklarında gökyüzünde uçan kuşları gördü, 
insanları gördü
Ve sordu annesine
Anne bu nedir diye gösterdi, 
gökyüzünde özgür uçan kuşu garip gözlerle
Anne çaresiz, yutkundu boğazına düğümler saplandı, kalın şişlerle
Özgür, uçan kuş diyemedi, özgürlüğü unutmuştu
Sordu çocuk, insanlar neden böyle koşturuyor, 
gözlerinde çaresizlik bitkinlik mutsuzluk
Çağıralım gelsinler, mahkûm yaşamasınlar
bizimle beraber, mutlu olsunlar
Anne boş gözlerle ve şaşkın, çaresizliğin kıskacında kırık,
sözler kırık, gözlerde akan yaşlar kırık
Anlatmak zordu, özgürlüğü soruyordu, 
yaşanıyor görünen özgür olmayan yaşamı soruyordu
Kızım onlar annelerini kızdırmış,
cezalılar gerisini getiremiyordu, 
özlemler yoktu çareler yoktu
Çocuk sarıldı korku ile annesine
Ben seni hiç kızdırmadım, 
kızdırsam beni cezalandırma, 
dışarıya bırakma
Kimseyi tanımıyorum, onlar gibi yürüyemem, 
onlar gibi gideceğim bir yer yok, cezalandırma
Yere düşen kuru yaprak, gibi rüzgârın peşine takılır 
o kuş gibi yok olurum beni bırakma
Hüsran gözler, gözlerde dökülen iki damla kırık gözyaşı,
ızdırab''ın can çekişmesi çaresizlik ve sessizlik
koğuşta halay çekmekte, çaresizce alınan nefesler
çaresizlikte hayalet dolanmakta koğuşta
Kul Mehmet kime söylüyorsun bu sözleri
Gözler görmez feryatları, görmez acıyı gözleri, 
görmesi gereken gözler
Bir gün çıkar, bu feryatlara derman olur,
merhametli olan sözleri ve özleri
Rabbim kurtarsın tüm kader mahkûmları 
ve koğuşun masum çiçeklerini
Mehmet Aluç

İman Seni, Senin Sırrına Ulaştırır


Ey kendi karanlığından kaybolan ve nefsine eşir olan, anla seni karanlığa boğan ve esir eden nefsin. Onu okşayarak şımartma, şımartırsan seni şeytanın kapısına götürür ve ayaklarını da zincir vurdurtur…
Kendi yoluna değil nefsin gösterdiği yola çıktın ve yolda kaldın işte, haydi bırak nefsini yolda, çık yeni bir yola imanı al yüreğine, Kokla Nur Kuran ve gül kokan Resul kokusunu yolunu bulursun… Yeniden keşfet dünyayı, gönlünü, aşkı, kendini haydi durma ne bekliyorsun geçiyor zaman… Haydi, imanı al gönlüne, gönlüne göre düzenleme, gir içine kaybol imanın içinde, onunla sil geçmişi izi kalsa da Rahman onu da siler, sen Rahmana doğru yürü, varamamaktan korkma varamazsan da o yoldasın ya önemli olanda bu değil mi?
Bu semada bir kar tanesi gibi bembeyaz konmak değil midir gönüllere? Gülümsemek, gülümsetmek hatırlanmak değil midir bu âlemdeki misafirliğimiz? Yağ gönüllere bembeyaz kar taneleri gibi bereket gülümsemeler ile yükseklere değil alçak yerlere yağ…
İman seni, senin sırrına ulaştırır, kendi sırrına ulaşınca imanla özgürlüğüne kavuşursun, arkanda iz bırakarak yürü arkanda gelenlerde kendi sırlarını imanla çözsün özgürlüğün tadına varsın hep birlikte.
Nefsin yüreğine sapladığı benlik nefret kin okunu çek çıkar, bırak kanarsa kanasın yüreğin, onu saran Rahman var. Günde binlerce kez gönlünü yoklayan Rahman seninle iken, sen onunla iken kim sana zarar verebilir?
Karanlık gecenin, karanlık gözleri ile bakan nefis ve şeytanı at çıkar gönlünde, ne alacağı nede vereceğin kalmasın gerçi vereceği bir şeyi yok aldatmaktan ömürden gülücüklerini almaktan başka.

Gel gülümseyerek gel Rahmanın Huzuruna
Kalma nefis şeytanla uçurumda yaşama burun buruna
Hem ne uğruna yarın elinden alınacak dünya malı uğruna
Haydi, biraz düşün sen az enine boyuna
Yat kuran Gül kokan resul sünneti iman ile koyun koyuna
Gel gülümseyerek gel Rahmanın Huzuruna
Mehmet Aluç




Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç