Bu Blogda Ara

31 Mart 2015 Salı

Her sabırda hayır var dedim



Bir parça mutluluk istedim senden
Sen kaşların çattın bana dünden
Sabırla bekledim beni sevmeni senden
Her sabırda hayır var dedim bu günden

Yanağımdan akan yaşlar senin için
Gönül sarayımda bağrıma bastığım
Gelirsin diye yollarına baktığım
Her sabırda hayır var dedim bu günden

Kul Mehmet’im aşkına şahit cümle âlem
Söylediklerim aşkımız ait sanma son kelam
Seni yazıyor işte gönlümdeki kalem
Her sabırda hayır var dedim bu günden

Mehmet Aluç

Sokaklarda Kaldım





Hani ben gözlerine doyasıya bakacaktım
Gönlümden gülümseyen gönlüne akacaktım
Ne gözlerine doyasıya bakabildim
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Ah bir olamadım ben seninle bahtiyar
Bak şimdi sokaklarda oldum ihtiyar
Beni sevmedin ya kiminle olursan ol yar
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Bilmem geceleri nasıl bensiz yatarsın
Mutsuzluğumu nasıl mutluğuna katarsın
Beni görünce söyle neden kaçarsın
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Sevgi karın doyurmaz dedin sende haklıydın
Sevgiye göre yetişmedik karın doyurmaya alıştırıldık
Oysa sen ben sevgi ile başkaydık
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Kul Mehmet’im ben böylede mutluyum
Hayalin bana yeter ben umutluyum
Seni seven ben bir Allah’ın kuluyum
Nede gülümseyen gönlüne akabildim
Garip çulsuz sensiz sokaklarda kaldım

Mehmet Aluç

Koğuşun Masum Çiçekleri

Koğuşun Masum Çiçekleri

Adını ne korsan koy, onlar kader mahkûmları
Hayat, özgürlük, güneş, hayaller mahkûm prangalı
Şeytana uydu, nefsine uydu, merhameti elden bıraktı, 
gözleri ağlamaklı
Ve bu yaşamı hak etmeyen, masum koğuşun çiçekleri, 
çocuklar masumluk abidesi

Suç kimde, hiçbir zaman çözülmeyen
bilmecelerle her an sunulan hayatlara
Önlem nedir adını bilmeyen, 
yasa koyucu yasacılar, özgürlükler içinde kalemler prangalı
Karalama yasa yazan, 
özgürlüğü içinde özgür olmayan yasa çıkaranlar
At gözlüğü ile hayata ve yaşama bakan, 
yaşarken bu gözlüğü çıkaran, üç boyutlu gözlük takanlar

Mahkûm gözlerinde saflık, 
seçilmeyen yaşamın, 
yaşamını parmaklıklarda yaşayan masum gözler
Gökyüzünü bilmeyen, uçurtmayı bilmeyen,
gülmeye mahkûm parmaklılar ardında koşan
İç dünyasında esen fırtınalar dinmeyen
Hayaller nedir hiç bilmeyen
Özlemlerine kavuşmayı bilmeyen
Masum, koğuşun çiçekleri çocuklar, masumluk abidesi
Özlemleri dolambaç, sancıları kırık, 
oyuncakları prangalar, hayalleri körebe oynamaya çıkmış
Masum koğuşun çiçekleri, çocuklar masumluk abidesi
Hayallerine sokulmayan, oynamasına izin verilmeyen
oyuncaklarından, mahrum
Burası benim evim diyerek çıkmak istemeyen, 
sevgiden güneşin sıcaklığına, mahrum
Tüm hayatını annesi ile kader mahkûmunu oynayan
gülmeyen, koğuşun çiçekleri masum çocuklar
Hayalleri içeriye sokulmayan, yasak oyun parkında 
oynayan mahzun, koğuşun çiçekleri çocuklarımız.
Pencere parmaklarında gökyüzünde uçan kuşları gördü, 
insanları gördü
Ve sordu annesine
Anne bu nedir diye gösterdi, 
gökyüzünde özgür uçan kuşu garip gözlerle
Anne çaresiz, yutkundu boğazına düğümler saplandı, kalın şişlerle
Özgür, uçan kuş diyemedi, özgürlüğü unutmuştu
Sordu çocuk, insanlar neden böyle koşturuyor, 
gözlerinde çaresizlik bitkinlik mutsuzluk
Çağıralım gelsinler, mahkûm yaşamasınlar
bizimle beraber, mutlu olsunlar
Anne boş gözlerle ve şaşkın, çaresizliğin kıskacında kırık,
sözler kırık, gözlerde akan yaşlar kırık
Anlatmak zordu, özgürlüğü soruyordu, 
yaşanıyor görünen özgür olmayan yaşamı soruyordu
Kızım onlar annelerini kızdırmış,
cezalılar gerisini getiremiyordu, 
özlemler yoktu çareler yoktu
Çocuk sarıldı korku ile annesine
Ben seni hiç kızdırmadım, 
kızdırsam beni cezalandırma, 
dışarıya bırakma
Kimseyi tanımıyorum, onlar gibi yürüyemem, 
onlar gibi gideceğim bir yer yok, cezalandırma
Yere düşen kuru yaprak, gibi rüzgârın peşine takılır 
o kuş gibi yok olurum beni bırakma
Hüsran gözler, gözlerde dökülen iki damla kırık gözyaşı,
ızdırab''ın can çekişmesi çaresizlik ve sessizlik
koğuşta halay çekmekte, çaresizce alınan nefesler
çaresizlikte hayalet dolanmakta koğuşta
Kul Mehmet kime söylüyorsun bu sözleri
Gözler görmez feryatları, görmez acıyı gözleri, 
görmesi gereken gözler
Bir gün çıkar, bu feryatlara derman olur,
merhametli olan sözleri ve özleri
Rabbim kurtarsın tüm kader mahkûmları 
ve koğuşun masum çiçeklerini
Mehmet Aluç

İman Seni, Senin Sırrına Ulaştırır


Ey kendi karanlığından kaybolan ve nefsine eşir olan, anla seni karanlığa boğan ve esir eden nefsin. Onu okşayarak şımartma, şımartırsan seni şeytanın kapısına götürür ve ayaklarını da zincir vurdurtur…
Kendi yoluna değil nefsin gösterdiği yola çıktın ve yolda kaldın işte, haydi bırak nefsini yolda, çık yeni bir yola imanı al yüreğine, Kokla Nur Kuran ve gül kokan Resul kokusunu yolunu bulursun… Yeniden keşfet dünyayı, gönlünü, aşkı, kendini haydi durma ne bekliyorsun geçiyor zaman… Haydi, imanı al gönlüne, gönlüne göre düzenleme, gir içine kaybol imanın içinde, onunla sil geçmişi izi kalsa da Rahman onu da siler, sen Rahmana doğru yürü, varamamaktan korkma varamazsan da o yoldasın ya önemli olanda bu değil mi?
Bu semada bir kar tanesi gibi bembeyaz konmak değil midir gönüllere? Gülümsemek, gülümsetmek hatırlanmak değil midir bu âlemdeki misafirliğimiz? Yağ gönüllere bembeyaz kar taneleri gibi bereket gülümsemeler ile yükseklere değil alçak yerlere yağ…
İman seni, senin sırrına ulaştırır, kendi sırrına ulaşınca imanla özgürlüğüne kavuşursun, arkanda iz bırakarak yürü arkanda gelenlerde kendi sırlarını imanla çözsün özgürlüğün tadına varsın hep birlikte.
Nefsin yüreğine sapladığı benlik nefret kin okunu çek çıkar, bırak kanarsa kanasın yüreğin, onu saran Rahman var. Günde binlerce kez gönlünü yoklayan Rahman seninle iken, sen onunla iken kim sana zarar verebilir?
Karanlık gecenin, karanlık gözleri ile bakan nefis ve şeytanı at çıkar gönlünde, ne alacağı nede vereceğin kalmasın gerçi vereceği bir şeyi yok aldatmaktan ömürden gülücüklerini almaktan başka.

Gel gülümseyerek gel Rahmanın Huzuruna
Kalma nefis şeytanla uçurumda yaşama burun buruna
Hem ne uğruna yarın elinden alınacak dünya malı uğruna
Haydi, biraz düşün sen az enine boyuna
Yat kuran Gül kokan resul sünneti iman ile koyun koyuna
Gel gülümseyerek gel Rahmanın Huzuruna
Mehmet Aluç




Aylar Oldu Yanımda



Bir sabah gördüm ayrı düştüğüm maralı
Ah gördüm görmez olaydım oda yürekten yaralı
Kimsesiz perişan kalmış mahzun baktı yüzü karalı
Aylar oldu yanımda gülümser o yarasını sardım saralı

Selvi boyu bükülmüş yürüyemez olmuş
Sırma kirpikleri tel tel dökülmüş
Beni terk edip o zalime vardı varalı yüzü gülmemiş
Aylar oldu yanımda gülümser o yarasını sardım saralı

Dedim göç eyledin burayı bizim elleri
Gitme dedim gülemezsin zordur ırağın halleri
Vardı gitti koşarak sürünerek geldi ağlar gözleri
Aylar oldu yanımda gülümser o yarasını sardım saralı

Gönül bu gözlerindeki yaşlara izin verir mi?
Kul Mehmet’im darda kalması çok güç imiş
Sevenin halinde sevenler anlar gerisi boşa imiş
Aylar oldu yanımda gülümser o yarasını sardım saralı

Mehmet Aluç

30 Mart 2015 Pazartesi

Binlerce Kez Şükürler Olsun Rahman'ım




Yüzüm kara huzuruna geldim Rahmanım
Sen af eyle bu kulunu Rahmeti affı… Sonsuz Rahman'ım
Gül kokan Resulün şefaatine kavuştur Rahmanım
Yüzüm kara huzuruna geldim Rahmanım
Tövbem ile gönlüme nur huzuru verensin Rahmanım
Sana binlerce kez şükürler olsun Rahmanım


Gönüllere Kuran Resul iman ile huzur verensin
Uçurumun kenarında iken kulunu Rahmetinle kurtaransın
Kulun gözlerinde yaşlar aksa merhametinle silensin Rahmanım
Yüzüm kara huzuruna geldim Rahmanım
Sana binlerce kez şükürler olsun Rahmanım

Tüm güzelliği ile kâinatı yaratan
 Gönüllere merhameti verensin Rahmanım
Kulun dertlerle imtihan eyleyensin
Sabırla kulun devam edince
Dermanını anında yetiştirensin Rahmanım
Kul Mehmet’im yüzüm kara huzuruna geldim Rahmanım
Tövbem ile gönlüme nur huzuru verensin Rahmanım
Sana binlerce kez şükürler olsun Rahmanım
Mehmet Aluç

Gönüllerde Esiyor



Müminde olmaz depresyon
İman ile olanda çıkmaz tansiyon
Ortalık kızışında ne depresyon ne tansiyon
İmanla merhametle güzellikle
Ara buluculuk gönüllerde esiyor

Emekler hiç gitmez yabana
İmanla devam et çabana
Teşekkür et birde babana
İmanla merhametle güzellikle
Ara buluculuk gönüllerde esiyor

İman ile gönüllerde eser serinlik
İmandan gayrısını kuyusu derindir
İman ile olmak müminin yeridir
İmanla merhametle güzellikle
Ara buluculuk gönüllerde esiyor

Kul Mehmet’im az gülüver
İmana doğru bir adım atıver
İman ile mazlumlara elini ver
İmanla merhametle güzellikle
Ara buluculuk gönüllerde esiyor

Mehmet Aluç

Yoksa



Gözlerimde akan yaşı silmedin
Hani geliyorum dedin gelmedin
Aylar oldu bir haber göndermedin
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar

 Sen gelmedin turnalar da ötmüyor
Gecem artık inan sabah olmuyor
Sensiz lokma boğazımdan geçmiyor
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar

Kaldı bakışların gül mevsiminden
Gam çekerim ayrılık hasretinden
Geceler sökülür yar yüreğimden
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar

Kul Mehmet’im seni hala beklerim
Yolların gelirsin diye gözlerim
Haberin uçan kuşlardan beklerim
Dönülmeyen yere mi gittin sen yar

Mehmet Aluç©

Gönlündeki Merhameti Avuçlarına Dökmek İçin Gelen Değil Midir Dost?



Ararsın bir dost, gönül yarana merhem olsun candan sarsın diye, canına can olsun diye, kulakların öteleri pür dikkat dinler gözlerin bekler, sanki o ılık dost canlısı nefesi kulağında sana bir adım kadar yakın, bakarsın heyecanla etrafına o merhametle atan kalp atışlarını yüreğinde hissedersin, arkandadır, yanındadır gülümsersin o senden önce gülümsemiştir… Can cana sarılırsın özlemleri gideren yaralı gönlüne merhem olan sarılışı ile…

Gönlündeki çağrıyı duymuş gelmiştir gönülden, dostluk gönülden karşılıksız sevmek değil midir?

Küçük bir kuşun kanadı gibi sevgiyle yüreğinin kanat çırpınışlarını duyarsın, seni alır mutluluklar diyarına bir gülümseyişi ile alır götürür, gönül dostu…

Gönlündeki al nur yanan iman yüzüne yansımıştır hemen fark edersin, gönlündeki merhamet gözlerinde ışıl ışıl parlar, görürsün ve bilirsin, çünkü gönlün hasret kalmıştır böyle bir dosta, ismi yankılanmıştı semada günde beş vakit sen rahmanda isterken, Rahman Kulun duasını kabul etmez mi hem de anında eder, bazen de sabırla bekletirmiş ve en sonunda göndermiştir…

Gönlündeki merhameti avuçlarına dökmek, gönlüne nakşetmek için gelmiştir, ne mutlu sana…

Onun sesine yıllardır hasret kalan yüreğin kopmak üzeredir sevinçten, tatlı sohbeti ile nurlarla bezenmiş NUR Kuran, gül kokan Resul ve iman deryasında gezdirir, anlarsın sana beş vakitte dua ettiğini, anlar senin de günde beş vakit onunla buluşmak için dua ettiğini, dostluğun o muhteşem lezzetini paylaşırsınız Rahmanın huzurunda günde beş vakit secde ile şükür ile…

Dost dediğin, gördüğün anda Rahman’ı, Nur Kuran’ı, Gül kokan Resulü, hatırlatan değil midir? Nur yüzü ile nur gülüşü ile?

Hepimizin böyle bir dostu olması dileği ile selam ve dua ile…

Mehmet Aluç

Not:Bülent Dost Kardeşime İthaf'dır

Kayalıklardaki Tesadüf 1.Bölüm



Kayalıklardaki Tesadüf 1.Bölüm

Kayalıkların kenarında yürüyen genç kadın çok dalgındı. Gözlerinde dökülen yaşlar yanağında sinesine süzülüyordu.

Esen fırtınadan saçları dağılmış, rüzgâr estikçe gözün önünde eserek yüzünü kaplıyordu. Uzaktan bakınca dertli olduğu her halinden belirli idi.

Bir gölge gibi kendini takip eden geçmişinden kaçarcasına kaylıkların ucuna geldi. Uçuruma geldiğinin farkında değildi âdeta.

Bir demet gülmenin mutlu olmanın eseri yüzünde ve yüreğinde yok tu.

Tam adımın uçurumdan atacağı an kolundan yapışan bir el onu yakaladı. O an birden ürperti içinde ayıktı, etrafına bakındı, şaşkındı. Buraya nasıl ne zaman geldiğini hatırlamıyordu. Karşısındaki delikanlı heyecan ve endişe dolu ses tonu ile.

—Hanım efendi ne yaptığınızın farkında mısınız? İntihar etmek istiyorsanız hem çok gençsiniz, hem de intihar etmek problemlerinizi çözmez ki.

Şaşkındı konuşamıyordu.

—Tesadüfen bugün kulübenin tamiratı için uğramıştım, sizi öylesine dikkatsiz şaşkın yürüdüğünüzü görünce koşarak yetiştim, yoksa az kalsın. Neyse çok şükür bir şey olmadı belirli ki ne kadar sevdiyseniz çaresizliğin ıstırabına yakalanmışsınız, hayat bu bazen yakamıza yapıştı mı bırakmıyor. Neden konuşmuyorsunuz? Bana yaslanın kulübeye kadar gidelim biraz uzanın kendinize gelince konuşuruz. Genç kadın delikanlının omzuna yaslanarak kulübeye doğru yürümeye başladılar.

Kulübenin kapısından içeriye girdiler. Delikanlı genç kadını tahtadan yapılmış sedirin üzerine oturttu. Bir bardak su getirerek içmesini sağladı. Genç kadın iki yudum suyu içti tahta sedirin üstüne uzandı.

Karanlık mazinin derinliğinde yavaş yavaş uyanıyordu genç kadın. Alnında terler, gözlerinde yaşlar boşanmaya başladı. Delikanlı hemen koşarak uzanarak yatan genç kadını kaldırdı.

—Ağlamasanız diyeceğim ama ağlamak en güzeli ama fazla ağlamayın, alın gözyaşlarınızı silin.

Delikanlının elinde uzattığı mendili genç kadın alarak akan gözyaşlarını sildi. Delikanlı

—İsmim Remzi, onu çok sevdiğiniz belirli ama onun gittiği yere böyle gidemezsiniz ki. Haydi, bana neler olduğunu anlatın hem böylelikle rahatlamış olursunuz.

—Özür dilerim, inanın o an oraya nasıl hangi duygular içinde geldiğimi hatırlamıyorum. Tek hatırladığım onunla buralara gelmekten çok hoşlandığımızdı, o eski günleri yâd etmek ve rahatlamak için arabamla buraya geldim. Gerisini hatırlamıyorum. Siz ümitsiz aşkımın bende yarattığı derin acıların izini yaşadığım anda yetiştiniz, gelmeseydiniz belki de o uçurumun dibinde cansız yatacaktım. Size müteşekkirim. Bu arada ismim fulya, tanıştığımıza memnun oldum.

Çok şanlısınız her ay buraya gelerek bu kulübede bende sizin gibi o eski mesut mutlu günlerimizi hayal ederek o günleri yaşamaya çalışıyordum. Arabadan inerken gözüme takıldınız. Oysa buralarda yalnız bir genç kadının dolaşması pek hayra alâmet değil diyerekten peşinizden geldim, lâkin siz bir serseri ayyaş gibi kayalıklara doğru yürürken arkanızdan koşarak sizi son anda yakaladım.

Remzi

—Bende memnun oldum, böylesine tanışmak istemezdim, ama nasip kısmet böyle imiş. Şimdi sıyrılın sizi saran umutsuzluk ve hasret örtülerinden. Yeniden bir güneş doğdu artık bundan sonra sizin için. Az önce ölüme giden siz ve şimdi capcanlı hayatı yaşayan siz.

Fulya

—Çok haklısınız, saatlerce yüreğimi parçalayan hoyrat ayrılığın acılarından kurtulmak öyle birden bire olmuyor, ama bundan kurtulmaya çalışacağıma inana bilirsiniz, çünkü sizin dediğiniz gibi az önce ölüme giden ben ve şimdi capcanlı hayatı şimdi yaşayan ben. Biliyorum yapmaya çalıştığım hoş bir davranış değildi ama.

Mehmet Aluç

Devam edecek...

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

29 Mart 2015 Pazar

İman İle Dönüyor Âlem



Mümindir sözünde duran
Ondan gayrısının işi yalan dolan
Nefis şeytan ile oyalan
Müminin gönlün açan güller nurdan
Şevkle okur mümin tatbik edilir ömre nur Kuran

Mümin konuşurken konuşmaz ezbere
Açmaz gönüllerde hiçbir zaman yara bere
Hak yemez haksız yere
Şevkle okur mümin tatbik edilir ömre nur Kuran

Her gördüğüne verir selam
Dilinde dökülür nurdan kelam
İman ile eder yoluna devam
Şevkle okur mümin tatbik edilir ömre nur Kuran

Kul Mehmet’im iman ile dönüyor âlem
Gerçekleri imanı yazsın kalem
Müminlere gönülden olsun selam
Şevkle okur mümin tatbik edilir ömre nur Kuran

Mehmet Aluç


Sen




              
Sen gönlümü leyla gibi sevdin de
Ben mecnun olup seni sevmedim mi?
Sen aslı gibi gönlüme doğdun da
Gönül kapımı sana açmadım mı?

Dilinde aşk sözleriyle konuşup
Kalbimin kin nefretini sildin de
Aşkın deryasında elimde tuttun da
Ben karşında dil lal olup durdum mu?

Aşk beklemektir gece gündüz yolum gözleyip
Gökte yıldızları avuçlarıma toplayıp
Gülümseyen yüzünü gönlüme döşedin de
Söyle ben seni terk edip gurbete gittim mi?

Gözlerimde hasretle yaşlarım dökülürken
Gönül çiçeklerimi ellerinle sökerken
Gözümdeki yaşları sildin ben mi görmedim
Solan çiçeklerimi sevginle yeşertinde
Ben mi hissetmedim ben mi görmedim

Gözlerin şiir gibi ben mi okuyamadım
Aşkın hece hece gönlüme aşkla yazdın da
Söylesen ey zalim yar ben mi anlayamadım
Gülüşün aşk pınarından damlayan damla da
Bana sen gülümseyerek sundun da
Ben mi yar damla damla gülüşünden içmedim


Yeşeren sevgisizlik perdemi sen yırttın da
 Yaralarım senli her gün kanarken sardın da
 Gündüz yollarını beklerken ağladığımda
Gözyaşlarımı sildin de kıymetin bilmedim
Yaralarımı sardın da yar ben mi görmedim
 Sardınsa yaralarımın yar neden sızılar


Kul Mehmet’im yaralarım kanayarak büyür
Seveyim dedim sevdiğim hep gönülsüz yürür
Bana yürüyeceğine geri geri yürür
Ağlarım sızlarım halimden anlamaz o yar
Hatayı bende bulur kendin hata bulmazsın
Bir gün sarmadı beni hiç kolların
Sardım diye gece gündüz yüzüme söylersin
Mehmet Aluç

Gel İmana Yanaş Limana



Gör yaşa imandaki manayla
Yaşamazsan deme âmâyla mamayla
Şeytan nefis gönlü yağmalar kalırsın kalayla
Sona gelmeden gel imana yanaş limana



İmansız gönülde olur tasa
Yaşa kul neler gelir bu başa
Rahmana asi olma sen haşa
Sona gelmeden gel imana yanaş limana

İman ile olan olur her zaman heybetli
İmandır bu Elmas’tan kıymetli
Şeytan ile zalim zaten lanetli
Sona gelmeden gel imana yanaş limana

İmanla gönül olur hoş sohbetli
İman ile her şey olur lezzetli
İmanla gönüller olur izzetli
Sona gelmeden gel imana yanaş limana

Rahman sanma sana karışmaz
Hesap sorunca zinhar kaçılmaz
O nefsinle ne gördünse çalınmaz
Nefis şeytan ile yarışılmaz
Sona gelmeden gel imana yanaş limana
Mehmet Aluç


Nazın Çekilmiyor





Boş tarlaya yar darı ekilmiyor
Sevgisiz gönül kahrın çekilmiyor
Gece gündüz dırdırın hiç bitmiyor
Çileni çeksem nazın çekilmiyor

Sevdim seni ben olmadım bahtiyar
Gezdim illeri sensiz diyar diyar
Mutlu olamadım kaldım ihtiyar
Çileni çeksem nazın çekilmiyor

Şiddetle bakıyor bana gözlerin
Karın doyurmuyor senin sözlerin
Seninle karadı gece gündüzüm
Çileni çeksem nazın çekilmiyor

Nerden sevdim seni ben bile bile
Seninle yaşadığım kahır çile
Muhabbet yakışmaz sendeki dile
Çileni çeksem nazın çekilmiyor

Kul Mehmet’im derdi yaşarım her gece
Ben ağlıyorum işte gündüz gece
Aklım yoktu başımda senden önce
Çileni çeksem nazın çekilmiyor
Mehmet Aluç


28 Mart 2015 Cumartesi

Ben Mi Hissetmedim?





Sen gönlümü Leyla gibi sevdin de
Ben Mecnun olmadım mı?
Sen aslı gibi gönlüme doğdun da
Ben gönül kapımı sana kapattım mı?

Dilinde aşk sözcükleri ile konuşup
Kalbimin kin nefretini sildin de
Beni aşkın deryasında gezdirip elimde tuttun da
Ben karşında lal olup durdum, bön bön baktı mı?

Aşk beklemektir diye gece gündüz yolumu gözleyip
Gökyüzünde yıldızları avuçlarıma toplayıp
Umudun gülümseyen yüzünü gönlüme döşedin de
Ben seni terk edip gittim mi?

Gözlerimde hasretinle yaşlarım dökülürken
Bahar gülüşü olan gönül çiçeklerimi ellerinle sökerken
Gözlerimde akan yaşları sildin de ben mi görmedim
 Solan gönül çiçeklerimi benden habersiz sulayarak yeşertinde
Ben mi hissetmedim görmedim bilemedim?

Gözlerin şiir gibide ben mi okuyamadım
Aşkın hece hece gönlüme yazdın da ben mi anlayamadım
Gülüşün aşk pınarından damlayan bir damla da bana sundun da
Ben mi bir damla içmedim?

Başaklar gibi yeşeren sevgisizlik perdemi yırttın da
 Avuçlarımda kangren yaralarım senli kanarken sardın da
Gelirsin diye gece gündüz yollarını beklerken ağladığımda
Gözyaşlarımı sildin de ben mi sana teşekkür etmedim
Yaralarımı sardın da ben mi hissetmedim görmedim
Yaralarımı sardınsa yaralarımın neden sızısı kesilmez bilemedim

Kul Mehmet’im yaralarım günden güne kanayarak büyür
Seveyim dedim sevdiğim şuursuz gönülsüz çıktı gerisin geriye yürür
Ağlarım sızlarım halimden anlamaz yar,
 Hatayı bende bulur kendin dev aynasında görür
Bir gün sarmadı kolları sardım diye gece gündüz yüzüme söyler
Mehmet Aluç




Ayrılık Korkusu İle



Bir nefesin düşlerinde terkedilmiş mısralarım
Dolanıp dururum gülüşün çevresinde yanarım
Seni yitirmemek adına dilencinim sevgine
Belki deliyim, ama fısıltılarım sen kokuyor
Ayrılık korkusu ile solar tüm çiçeklerim


Varsın acılarım coşsun sen var iken yanımda
En büyük sessizlik olsun yanımda sen var iken
Seninle serin sahillerde gezerken unuturum gülümserken
Sensizlik kırar tüm kayaları yıkar okyanusu sahilleri
Ayrılık korkusu ile solar tüm çiçeklerim

Ey ayrılık çanları susun az huzur gelsin sahillere
Fısıldasın sevgi sözcükleri sokaklarda açık pencerelerde
Ayrılık yolunda kalmasın şaşkın suskun yoksul sevgili
Suskunluk aşkı yakmasın kalmasın gölgeler arkasında
Ayrılık korkusu ile solar tüm çiçeklerim

Unutulmuşluğun viran bahçesi darmadağınık olsun
Vuslata kapalı yolları diken kaplasın kapansın
Vuslat gülümsesin hasret yolunda kahırla yaşayanlara
Gece yarısının derinliğinde ağlamasın gözler
Ayrılık korkusu ile solar tüm çiçeklerim

Ölü bir kumsalın sahilinde yürürken yolun sonuna doğru
Füsun kokan saçların kokusu tüm sahilde ruhum dinçleşir
Yolun sonu sararmış akşam güneşi batan gönlümde güneşler açar
Anılarla özlemleri sildim hayatımda sana koşuyorum senle yaşıyorum
Ayrılık korkusu ile solmuyor artık tüm çiçeklerim

Mehmet Aluç

İman İle Dertler Giderilir Çabuk



İman ile tüm dertlere sabırla katlanırım
İman ile tüm dertlerin üzerinde atlarım
İman ile küslükleri karanlıklarda saklarım
Dosttan haber gelmezse dostun yanına varırım

İman ile olandan olmaz hiç yamuk
İman ile dertler giderilir çabuk
İman ile gönüller olur pamuk
Dosttan haber gelmezse dostun yanına varırım

İman nefreti kini gönülden söküyor
İman ile tüm dertlerin yaraları dikiliyor
Sanmayın iman ile olan köşelere kaçıyor
Dosttan haber gelmezse dostun yanına varırım

İman ile olmayanın yaraları kanıyor
İman ile olan o yaraları sarıyor
İmanı olmayan bön bön bakıyor
Dosttan haber gelmezse dostun yanına varırım

İman ile müminin uzanır elleri
Bir şey bilmez sanmayın kelleri
İman ile güler müminin gözleri
Dosttan haber gelmezse dostun yanına varırım
Mehmet Aluç


Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç