Bu Blogda Ara

6 Mart 2015 Cuma

Yanmış kalbimle





Kayboldum bu aşkın içinde kendimi ararım
Seni bulurum da ben yüreğime aşkla sararım
Zemheri kış ayında kalmışım sıcaklığını ararım
Yanmış kalbimle ben yârim seni önüme gelene sorarım

Yanar bu yüreğim soğutacak karlar ararım
Kar yüreğimi soğutmaz gülen yârimi ararım
Mazinin arasında sıkıştım kaldım yolumu ararım
Yanmış kalbimle ben yârim seni önüme gelene sorarım

Bendeki hatıran ne kadar çok
Sensiz bu âlemde gönlüm ne aç ne tok
Gel de bu mutluluğu yüreğimin sarayına sok
Yanmış kalbimle ben yârim seni önüme gelene sorarım

Kul Mehmet’im sen gelmedin geçmişte seni bıraktım
Yeni bir yol bulmak için karanlık yollara bıraktım aydınlığa çıktım
Ağlayan gözlerimle arkama bir daha bakmadan yola çıktım
İlk defa sensiz ben bu kalbimde kendimi buldum

Mehmet Aluç

Gelen ecel ile ölümdü



Bahçemde açan gülümdü
Kokusu ile bir ömürdü
Ecel uzaklarda göründü
Gelen ecel ile ölümdü

Bahar ayım var diye güvenme
İhanet ile ömrünü çürütme
Helal var iken haramla mideni çürütme
Gelen ecel ile ölüm keser nefesin

İnsanlara kurma tuzak
Sakın birde olma uzak
Nefis şeytandan ol uzak
Tuzağını bozan Rahman var unutma
Gelen ecel ile ölüm keser nefesin unutma

Kul Mehmet’im iyiliğin önü kötülükle kapatılmaz
Kötülükle koşan gece gündüz rahat yatmaz
Rahat yatsa da ölüm gelirse ateş dolu mezarda yatmaz
Gelen ecel ile ölüm keser nefesin unutma
Mehmet Aluç


Gece gündüz beraber gezdiğim



Adını andıkça hep yandığım
Gece gündüz hep adını andığım
Beni sever diye sandığım
Gece gündüz beraber gezdiğim
Gittin en sonunda ellerin oldun

Gece gündüz hayalimde koynumda hayal ettiğim
Bal dudağın da bir buse alırım diye beklediğim
Kollarını açar da beni sarar diye yürüdüğüm
Gece gündüz beraber gezdiğim
Gittin en sonunda ellerin oldun

Seven gönlü söyle bu yapılır mı?
İhanet ile söyle yaşanılır mı?
Vefasızlıkla bir ömür beni süründürdüğün
Gece gündüz beraber gezdiğim
Gittin en sonunda ellerin oldun

Şimdi ihanetinle ben beraber sürgün yaşıyorum
Kendi elinle kazdığın mezarda yatıyorum
Gece gündüz gelirsin diye yollarına bakıyorum
Gece gündüz beraber gezdiğim
Gittin en sonunda ellerin oldun

Kul Mehmet’im ömrüm yolunda süründü
Gül koklarım dedim dikenlerin önümü bürüdü
Beklemekten usandım şimdi başka illerde mutluluk bana göründü
Gece gündüz beraber gezdiğim
Gittin en sonunda ellerin oldun
Mehmet Aluç




Kalmadı




Var mıdır aşk ile gönlü kuş  gibi pır pır atan uçan
Aşkın vadisinde yâri bekleyerek gece gündüz yatan
Mutsuz ömrüne mutlu gülümseyen aşkı içine katan
Leyla mecnundan sonra kalmadı aşkı yüreğine alan kalmadı

Aşkı için mecnun leylasını aradı mesken eyledi gönlünü çöllerde
Leyla suskunlukla bekledi dermansız yollarda mecnunu bekledi o günlerde
Vuslat yollarına ilmik ilmik düğüm atıldı kavuşamadılar ahirete kaldı kavuşma
Leyla mecnundan sonra kalmadı aşkı yüreğine alan kalmadı

Aşk’a giden mutluluk yolunun kapısı kapandı
Aşkın yapısı bozuldu aşk ne yapsın küstü karanlıklara saklandı
Kul Mehmet’im elimizde kaldı mutsuzluğun sapı
Leyla mecnundan sonra kalmadı aşkı yüreğine alan kalmadı

Mehmet Aluç

5 Mart 2015 Perşembe

Dünyada Bulunmaz Senin Eşin Çanakkale





Ey Çanakkale’m dünyada bulunmaz senin eşin
Torağının bağrına yatar nur şüheda ne güzeldir gülüşün

Seni yıkmak istedi gönlü olmayan üç beş imansız gönüllü
Sen sığmazsın gönüllere imanla çağlarsın bilemedi birkaç sümüklü

Toprağında şüheda kanı ile dalgalandı semada bayrağın
İmanla şüheda koştu senin için akın akın

Bir karış toprağını vermez canın verir bu nefer
Giremezsin bu toprağa diye son nefesini verdi nefer gülümseyerek

Üstadım ne güzel demiş medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar
İşte o nedenle iman dolu göğsü yıkamadı düşman denilen hain davar

Üstadım ne güzel yine demiş hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım
Gözleri şaştı inanamadılar birkaç silaha güvendi coştular coşkularında boğuldular alçalışla

Nefer iman dolu göğsü ile akın etti dünyada var mı ondan daha asil
Düşman denilen edepsiz merhametsiz suratsız bir alçak sefil

Afak toz duman yağarken gökte mermiler bir bir
Bir devir kapandı açıldı yeni diye bir devir

İmanla vatan aşkı ile doluydu her kazılan siper
Gözü kırpmadı şehadete koştu vatan için tüm nefer

Bize bırakıldı bu vatan nur nur şüheda kanı ile iyi bilin
Her adımda bunu bilin
Gökte dalgalanırken Şüheda kanı ile yıkanmış bayrağıma selam ile gülümseyin

Mehmet Aluç

Gönlümüz O Kadar Issız Ki




Hayatımız o çok sevdiğimiz hayatımız ve dünyamız, vaz geçemediklerimiz… Bizi ölümün bağrına doğru yaklaştırırken usul usul veya aniden pençesi ile ensemizden tutarak bizi başka bir âleme götürecek olan ölüme doğru sürüklemekte, biz farkında olsak ta olmasak ta.

Düşlerimiz hayallerimiz yarına doğru yürürken olmayacak olan yarınımızın bir anda olmaması, gönül dalımızda açan yaprakların bir anda solması ile ölüme koşan bizler aşk sevgi ile bir birimizi sevmeden ve aniden veda ederken sonrasında bin pişmanlıkları yaşayan yine biz.

Yaşarken karşılıklı susan biz, ölüm geldikten sonra suskunluğun pişmanlığı ile kahır oluruz, pişmanlığın acısı ile baş başa kalırız.

Kalbe düşünce ayrılığın oku, ona gülümseyememenin, bir seni seviyorum canım diyememenin acısı ile yanar yüreğimiz… Ah keşke ona seni seviyorum diyebilseydim deriz, ama artık faydasız son pişmanlık bazen faydasız ve çaresiz kalıyor.

Baharlar kâinata gelirken bize der ki, ey insanoğlu senin gönlünde her zaman baharlar var aç kapısını gör der, ama biz her zaman o yüreğimizde karlar yağdırırız, dondurucu zemheri soğukluğu ile doldurur ve kapısın kapatırız o soğukluk ile donarcasına yaşarız.

Bizi mutluluğa götürecek olan gönül atlarım yola çıkmak için şahlanmış bekler, lakin biz onu aç bırakarak öldürürüz. Yanlış mı söylüyorum bilmem var mıdır bunun başka bir izah yolu?
Gönlümüz o kadar ıssız ki bunu farkında bile değiliz, haydi gönlümüzdeki baharları yaşatacak olan bahar mevsiminin kapısını ardına kadar açalım, hatta kapısını sökelim atalım bir daha kapanmasın, bizi yalnızlığın ıssızlığın anaforunda yok etmesin…

Elimizdeki yüreğimizdeki cam kırıklarını atalım, yüreğimiz kesiyor kanatıyor haydi bir adım atalım açalım gönlümüzün sevgi kapısını, sonuna kadar.


Mehmet Aluç

Birazda gülelim mi ?







TELSİZ TELEFON


 Cemal bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar;
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.
Sıra Türkiye`ye gelir ve Cemal başlar anlatmaya:
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağıya indik ama hiç birşey bulamadık. Öyleyse bizim atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.

AMERİKALI JAPON VE TÜRK
  Bir Amerikalı, bir Japon ve Türk safari'ye çıkmışlar. Son teknolojik silahlarını da birbirlerine nazire yapmak için yanlarına almışlar. Derken uzakta bir aslan görünmüş. Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş. Ama karavana. Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş. Fakat o da karavana. Aslan bizimkileri fark edince üzerlerine doğru gelmeye başlamış. Amerikalı ve Japon silahı bırakıp acı sonu beklemeye başlamışlar. Türk botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış. Amerikalı sormuş : " Ne o, aslandan hızlı mı koşacaksın ? "
" Yoo, sizden hızlı koşsam yeter " ..



UNUTKANLIK
   Adam doktorun karşısındaki koltuğa oturdu.
- Durum çok kötü doktor bey, bir dakika önce olan her şeyi unutuveriyorum.
- Peki niçin hatırlamaya çalışmıyorsun.
- Neyi?
Spikerlik Sınavı
-Hayrola nereden?
-Be be ben mi? Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu? Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar.




KAYNAK:http://hersey-guzel.tr.gg/FIKRALAR.htm










Vuslat Bekleyenindir




Yokluk hasreti ile
Umutsuzluk ateşi ile
Yüreğini kor alev yakma
Vuslat bekleyenindir ey sevgili

Hayat ölüm bir iple birbirine bağlı olsa da
Hasret ile yollar gözyaşı ile dolsa da
Tam kavuştum derken elem kahır gönlünde taht kursa da
Vuslat bekleyenindir ey sevgili

Aşk yolunda önüne çıkar düşmanın üçü beşi
Aşk bu kıskananı çok olur dünyada bulunmaz eşi
Kavuşmaya çalışanı kavuşturmak istemezler aşk’ın bulunmaz neşesi
Vuslat bekleyenindir ey sevgili

Gamzende yetişirse kederin dikenleri
Aşk mutluluktur bil onunla gülenleri
Karanlık gecene doğsa da gam geceleri
Vuslat bekleyenindir ey sevgili

Zamansızlık paradoksu ile keder uçurumunda gezinme
Şahlanır durgun bakışlar aşkın bakışı ile sen üzülme
Umutsuzluğun mırıltılı naaşını göm karanlık mezarlara geriye dönme
Vuslat bekleyenindir ey sevgili

Kul Mehmet’im mutsuzlukla gönül evine mezar kazma
Kazdığın mezara umutsuzluk karartısı ile sen yatma
Sakın ola dünyalık mal için kimseyi sakın ola satma
Vuslat bekleyenindir vuslat yolunu gözleyenindir ey sevgili

Mehmet Aluç

4 Mart 2015 Çarşamba

Gelmedin



Yıllar var ki yolların gözledim
Bin derdim üstüne bir dert daha ekledim
Gelirsin de gülerim diye yollarını bekledim
Gelmedin sızılar içine kendimi kilitledim

Söyle yapılır mı sevene böyle eziyet
Sevende sevilende olur aşk ile meziyet
Söyle nedir sendeki bu asabiyet
Gelmedin sızılar içine kendimi kilitledim

Seni çok sevdiğimi biliyorsun, yani
Bilirsin üç günlük dünya zaten fani
Uzaklaşma yanıma yaklaş az bari
Gelmedin sızılar içine kendimi kilitledim

Sevdim seni dönmem kovsan bin kere
Belki kavuşmak nasip olur öteki sefere
Ömrümüz geçmesin sevgisiz boş yere
Gelmedin sızılar içine kendimi kilitledim

Nazar mı değdi bu gözlere gönüllere
Dikkat et dilinden çıkan o sözlere
Mutluluk kapımız çalsa gülümsese bizlere
Gelmedin sızılar içine kendimi kilitledim

Kul Mehmet’im adın düşmez bu dilde
Gel yürüyelim el ele sefa ile gönülde
Kulaklarımızı kapayalım kem sözlere
Gelmedin sızılar içine kendimi kilitledim
Mehmet Aluç



Medya Yazarları Seçkilerim





Silah tiryakilerini barış öksürtüyor









Suç değil sus duyurusu
Kafada migren,  ilaç  potporisi eşliğinde yaşayınca  hapı kimlerin yuttuğu üzerine gündemi de kaçırmıyorum. Gündem hatun çantası gibi karışık da olsa bize lazım olanları ayıklıyorum. Dağ hijyeni şart. Diken üstünde değil tetik üstündeydik. Etli şarjörlerin, takım elbiseli tüfeklerin sevinmediği yerde barış üşengeç değildir. Seçim öncesi ağır sıklet provokatif cümleler savuranları üzecek gelişmeler olunca yazmak farz oldu. İktidar uyuzluğundan sırtını dağa dayayıp kaşıyanların arasından geçip Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarına kilitlendik umarım bu kilidin çilingiri hiç bulunmaz. Elinde sadece çözüm süreci malzemesiyle kaos iştahını demleyenlerin renkten renge gark olmaları güldürdü. PKK’ya yapılan Silahı Bırak çağrısı bol felahlı barış ezanı gibi geldi, pozisyon şükür secdesi.
Buraya kadar her şey olağan . Asıl yazmak istediğim Gezi sırasında sosyal medyada tozutanların suskunluk gevezeliği. Şaşırdık mı ? Hayır. Dağdan inenlerin bağdaki masumun canına ot tıkama gaddarlığına dur deme çağrısı, soldan yemlenen büyükbaş yazarların hoşuna gitmedi. Biri çıkıp “ Kürtler, solcuları sattı” deyince küçük dilim boşlukta parende attı yutmaya zamanımız yok. Ne olacaktı peki. 6  7 Ekim olayları hayal cephelerini süslerken böylesi müthiş bir gelişmenin posasında morardılar. Ne istiyorlardı? Şehit cenazelerinde yavrusunun resmini bağrına götürüp ah ile yaş döken anne feryatları duymayınca kürtler solcuları sattı oldu. Öcalan’ın barış duyurusundan nemalan bunca imitasyon barışseverin susması çenelerini tetikte bıraktı. Silah tiryakisiydiler, barışı duyunca öksürmeye başladılar.
Hep yazmıştım hep yazacağım. Siz neyi umuyorsanız Allah umduğunuz dağlara barış yağdırandır. Siz hangi damardan kan istiyorsanız Allah o damarı kurutandır. Emziği düşmüş bebe gibi ciyak ciyak susmanın ihtişamlı komedisi umarım bundan sonra da devam eder. Selahattin Demirtaş’ın rengini attıran neyse barış o renk olsun. Gezide ortalığı toma fotosuyla tutuşturanların, kahve yudumlayıp kan koçluğu yapanların enerjisi nereye kayboldu diye sormuyorum bile. Alın klavyenizi dağa çıkın, bırakılmış silahlara bakıp trajik yazılar yazın. Dedim ya vicdan, ahlak, lekesine karşı Dağ hijyeni şart. Anladınız.
Esra Elönü
elonue@gmail.com
Twitter:@elonue

Manis-Maniler



Ask the brevity of the nightly prayer
Too short to say
Ask the wistful longing
Allah will say to get me
Mehmet Aluç

Gecelerin kısalığını gece ibadet edene sor
Çok kısa diyecek
Hasret çekene hasretini sor
Allah bana yetecek diyecek
Mehmet Aluç

Our state of the moon God
You trust in Allah
Look then
Stunning devil
Rock bottom of the foot
Mehmet Aluç

Halimiz Allah’a ayan
Sen Allah’a dayan
Bak o zaman
Nefis şeytan
Ayağın altında kayan
Mehmet Aluç

Bekler İsyan İmdat Çığlığında Geceleri

 


Çökmüş isyan bulutları kör karanlık gecelere
 Bekler kıskacına almak için hüzünlü gönülleri
 Tozlu yollara unutulmuşluk ekmiş başak çiçekleri gibi açılan 
 Kara gözleri ile bekler geceleri,
 İmdat çığlığında, sessiz akan göz pınarlarına gizlenmiş isyan 
Saplanmış hançer gibi, yetim bir çocuk masumiyeti ile bekler yollarda 
Bekler yollarda, yok oluşa giden yolun köşesinde yol ayrımında 
Bekler, tüm çiçekler solsun tüm renkler yok olsun diye
 Kararsın notalar, kelimeler gülüşler sözler diye 
Haince, sinsice bekler yanaklar solsun diye
Açar aşk güneşi gönüllerde, kör eder isyanı
Açar gönüllerde, zevki sefayı
Gör gözünle ahu gözlü Leyla’yı 
Öp dudağında, görsün aşkı sevdayı
Yazık deme, geçen onsuz gecelere 
Seni hazırlıyor, dudağında dökülecek kelimelere
Aşkı ruhuna üfleyen gecelerle
 Gör de sarıl onunla geçen günlere, o sözlerle
 Kul Mehmet der, Ağla gözlerim o yârin göğsünde, 
Selam olsun, seven tüm gönüllerde, sevdiğini yüreğinde sevenlere
Bırak geçmişi, yaşa bugünü, aşk tüten gecelerde
Kalmasın, kavuşmak mahşerde, hüzünlü beklemelerde

Kuramadığı Hayallerin Mezarında Ölsün



Gül dudakların ile dudaklarımdan öpmeyeceksen
Çek git öyle ise bırak ölüm öpsün
Beni sımsıcak kolların ile sarmayacaksan eğer
Çek git uzaklaş bırak kara toprak sarsın kollarına

Ağlayan gönlümün feryadını duymayacaksan
Bırak matemler duysun gönlümün feryadını
Ağlayan gözyaşlarımın içindeki sensizliği görmeyeceksen
Çek git öyle ise gözyaşlarımı çaresiz ıstıraplar görsün

Beddua ediyorum sanma sakın sevgili
Aşk susayan gönlümün feryadıdır bu
Vuslata varmayan gönül aşksız neylesin hayatı
Bırak kuramadığı hayallerin mezarında ölsün
Mehmet Aluç

Regret not be late



My tears dripping in the darkness of night
Drip freezes my cheek at a time
My memories of the suffering of innocent children against my face
My tears dripping in the darkness of night

Which I'm in town uncertain
Should I do not live there when I do I lackluster
I walk in the dark of the evening unclaimed
Withered flowers composing my melancholy

I'm desperate steps you running the streets
Sahilind the evening I hide my reticence
I walk the streets in the absence of the city winded outdated
Now I cry in the darkness of night with a feeling of regret
Mehmet Aluç

Geç kalmışlığın pişmanlığı


Geç kalmışlığın pişmanlığı











Gözyaşlarım damlıyor gecenin karanlığında
Yanağıma damlarken donduruyor bir anda
Anıların çocuk masum yüzünde acılarım karşımda
Gözyaşlarım damlıyor gecenin karanlığında

Hangi şehirdeyim belirsiz
Var mıyım yok muyum yaşadığım zaman fersiz
Sahipsiz akşamın karanlığında yürüyorum
Solmuş çiçekler besteliyor hüznümü

Sana koşan adımlarım çaresiz sokaklarda
Suskunluğumu gizleyen akşamların sahilindeyim
Soluksuz köhne şehrin caddelerinde yokluğuna yürüyorum
Geç kalmışlığın pişmanlığı ile ağlıyorum gecenin karanlığında
Mehmet Aluç


 

Ok eyledin


Ok eyledin









Bakışların ok eyledin
Sinemi yaktın kül eyledin
Bir tebessümü çok gördün
Istıraba gönlümü yol eyledin

Misafir etmedin beni gönlünde
Kor alevleri ok eyledin gönlümü
Bir gülümsemeyi çok gördün öldün mü
Türkü 'süz diyarlara attın her gün

Bakar körlük var sende
Bir öpücük versen de
Birazcık gülsem bende
Türkü ile gülsek hanende
Mehmet Aluç

İman ile olan




İmanın fırtınası Âlem de eser
İmanı bilmeyen hayata küser
İmansız kul yolda çukurlara düşer
İmanlı olan merhametle yola düşer
İmanlı olan merhamet ile pişer

İman ile olmayan tüketir kendisini
İman ile olan yükseltir dünya ahiretini
İman ile olmayan yaşar tasaları
İman ile olan yaşar ahiret mutlulukları

İman ile olmayan her şeyi ret eder umutsuz gezer
İman ile olan her an gülümseyerek umutla Rahmana şükür eder
İman ile olmayanın hayatında çatlaklar ile keder sızar
İman ile olanın hayatında mutluluklar ile kederleri çözer

İman ile olan kederleri veren Rahmanın sabırla şükür edin çağrısını duyar
İman ile olmayan keder ile çağrıları duymaz hayatın heder eder
İman ile olmayanın hayatı ıssız susuz gezer çöl olur
İman ile olan insanlara merhametle davranır gönüllere girer saray kurar
Durgun akan ırmaklar gibi göl olur çölde susuz gezenlere baraj olur ırmak olur

Mehmet Aluç

Yüreğimin Sokaklarında Devasa Çığlıklarım




Sensizlikle kırbaçlanan sevgimin feryadını duyuyorum
Hınca hınç kan akarken sevgimizin yüreğinde ben feryat ediyorum
Ben tedirgin senin o umursamaz bakışlarının altında eziliyorum
Bu kaçınılmaz bir tepki değil yüreğimin sokaklarında devasa çığlıklarım

Sen ucu kaçmış başı sonu belirsiz hayaller peşinde koşarken
Sen Aşk’ı öldüren sokakların karanlığında bensiz geziyorsun derken
Aklın karanlık dehlizlerinde solgun kaldırımlarda sefaletin acısını yaşıyorsun
Bu kaçınılmaz bir tepki değil yüreğimin sokaklarında devasa çığlıklarım

Umursamazlığının travmalarıyla ben migren nöbetinde seni beklerken
Sen kıstırılmış tükenmiş düşlerin uçurumlarında
Müebbet yaşamanın peşinde koşarken
Sana ulaşamayan ben illegal bir hayatın içinde kayboluyorum
Sana  ağlayarak bakarken
Bu kaçınılmaz bir tepki değil yüreğimin sokaklarında devasa çığlıklarım

Denizde yakamozlar bir bir sönüyor bizim gibi
Umursamaz  dibe vuran bakışlarınla
Denizin dibinde sürgün ruhlarımız boğulurken
Göz  kırpışımın sessizliğinde batıyorum
Sen avare bir gülümseyişle saçlarını tararken canım acıyor
Sen hala umursamaz tavırlarınla uzaklaşıyorsun
Bu kaçınılmaz bir tepki değil yüreğimin sokaklarında devasa çığlıklarım
Mehmet Aluç


Zaman Ve Hayat Seni Yüreğimden Kopardı Aldı

Zaman Ve Hayat Seni Yüreğimden Kopardı Aldı

Zaman Ve Hayat Seni Yüreğimden Kopardı Aldı


Ayrılığın limanında gezerken yüreğim paramparça sevgilim, zamansız ve vedasız gittin. Kara toprak zamansız aldı seni benden!

Yıkılıp yere düşerken mezarının başında ağlayan ben değilim sevgilim, gökyüzünde yağan yağmurlardır sevgilim inan bana. Diyar illerden kokun geliyor bana hep yanımdaymışsın gibi sevdanın karası gibi, gözlerin bana uzaklardan bakıyor hissediyorum.

Zaman ve hayat seni yüreğimden kopardı aldı, ama kokunu bıraktı bana gülümseyen gözlerini rüyalarımda bıraktı gitti şimdi tek tesellim budur sevgilim, sen üzülme rahat uyu mezarında beni bekle yanına geleceğim ve yine seni sımsıkı saracağım.

Yok, yok sen beni yine sımsıcak gülüşün ile sımsıcak kolların ile saracaksın biliyorum ve hissediyorum.

Gönül dergâhımın kapısını gidişin kapatamadı, hep sana açık biliyorsun ve görüyorsun uzaklarda biliyorum, bekle beni bende geleceğim sevgilim.

Mehmet Aluç


__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Sensizlik Hasretinde Yaşıyorum



Uzaklaşma benden sevgilim
Gör duy acılarımı feryadımı
Acılarımla yan ağla bu günden
Sende yaşa sensizlik sancılarımı

Bu dağların ardında beraber gülmüştük
Birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi söylemiştik
Şimdi sensizliğin sancıları ile yaşıyorum
Uzaklaşma benden sende yaşa sancılarımı

Kul Mehmet’im her ne kadar sana kızsam da
Sensiz yaşayamıyorum günün her akşamında
Dalıyorum gülümseyen bakışlarının hatırasına
Seni sensizlik hasretinde yaşıyorum

Mehmet Aluç

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç