Bu Blogda Ara

3 Mart 2015 Salı

Gönül Sazım

Gönül Sazım







Hep seni çalar gönül sazım
                                          Gönül okşayan sözlerin lazım
Sensiz olmasın kara yazım
Sensiz kar yağar başıma çalmaz ki gönül sazım

Aramıza girmesin kör gözlü kazım
Yediklerimi edemem ki hazım
Yolda koşar sana doğru alın yazgım
Yakalayamazsan bana koş gel sensin benim gönül yazım

Baban beni sevmez neden sanki Erol taş nazım
Bir tek sana geçer inan ki nazım
Gel otur yanıma dinle ne söylüyor sana gönül sazım
Seninle kışlarım olur yazım
Söyleyecek sözlerim kalmadı bilmem ki daha ne yazayım

Sensin benim gönül bağım
Sensiz viran olur gönül dağım
Tek başına nasıl bu dünyaya sığayım
Gel de o gül cemaline bakayım
Bakayım da aşkın pınarında bir yudum tadayım

İnan ki ben sensiz yastayım
Gel bana kavuşalım yoksa her gün hastayım
Senden başkasını seversen ben Arap olayım
Kör kuyularda adını haykırayım

Gece gündüz adını rüyalarımda sayıklayayım
İnanmazsan da günde on ton pirinç ayıklayayım
Sensiz dipsiz kuyularda çalışayım
İnanamazsan dünyaya şaşı bakayım

Gel yanıma alnına aşk dolu buse kondurayım
Sarıl boynuma hayatım boyunca hep dizin dibinde oturayım
Gelmezsen de kor alevlerde yanayım
Gel yanıma ki kendimi mecnun sanayım
Aç gül sineni de o beyaz tenine dokunayım
Mehmet Aluç

Elbet Bir Gün Pişman Olur

Elbet Bir Gün Pişman Olur





Nazlı yâr sevince sinesi bostan olur
Fistan giyer gönlüm neşe ile yolunu bulur
Nazlı yârin yanında destan yazsam
Bir cümlelik söz olur

Nazlı yâri çok severim
Kusurunu hiç görmem geçerim
Sevgi dolu gönlünün hatırı var
Baldan tatlı sözleri var

Merhametli olan güzel olur
Merhametsiz olan pişman olur
Aşk ile sevmeyen
Elbet bir gün pişman olur
Mehmet Aluç

Söyle

              



Çok uzaklarda bakma bana yaklaş yanıma
Zor dağları dolandırma düz yollarda kendini sevdir
Koş kollarıma sarıl bana yaklaş can ol canıma
Söyle bu kaçışının anlamsız sebebi nedir

Rahmanın merhametinden sanki haberin yoktur
Candan sevenlerin gönlünde gülüşmeler çoktur
Merhametli gönlün nefretle hiç işi yoktur
Söyle bu kaçışının anlamsız sebebi nedir

Kul Mehmet’im karanlıkta gün yüzüne çıksın gönlün
Kabe ile doğruluk yoluna doğru dönsün yönün
Gönlün kirletme karartma sonra görmezsin önün
Söyle bu kaçışının anlamsız sebebi nedir

Mehmet Aluç

Atışmalar






Halimiz Allah’a ayan
Sen Allaha dayan
Nefis şeytan
Ayağın altında kayan

Yanmaya dayan
İmanla eğilsin kafan
Elinde olmasın sapan
İman ile secdeye kapan

İman ile olsun hayân
Tövbe ile Rahman kapısına dayan
Merhamettir gönüllere konan
Nefret kindir ölüm ile solan
İmandır ölüm ile coşan

Kardeşim şehir der ne güzel
O şehirle imanın ile olur güzel
Mutluluğu yaşamak sana özel
Ne güzeldir sendeki iman ne güzel

Baktım ben aya
İman ile çıktım yola
Sen gelirsen yaya
Koşarım sana atlaya zıplaya

İnsanın olur derdi
Kurt kuzuyu yedi
Bunu gören görmedim dedi
Görmedim dedi yenilen kuzular kimin dedi
Görenlerde o kuzular senindi dedi

Mehmet Aluç

Bu Sorular Ne Kadar Ağır Oysa Cevabı Çok Hafif!





Zaman zaman düşünürüm, kar taneleri gibi bembeyaz sevgi çiçekleri, neden gönlümüzde yetişmez diye!

Etrafımıza dünyaya bakınca bunu anlamak için dahi olmaya gerek yok sanırım.
Birbirimize yol vereceğimize birbirimizin yolunda açan sevgi çiçeklerini nedense edepsizce çiğner geçeriz, hatta gönlümüz de sevgi çiçeklerini açtırmak için ne yolumuzda bahçe açmamıza izin veririz nede dikilmesine tahammül ederiz!

Neden birbirimizin halini sormayız da, zorda kaldığında ona neden aklını kullanmadı diye zulüm eder bir tekmede arkasından biz vururuz?

Dilimizde sevgi sözcükleri yerine, dikenler gibi gönlü parçalayan değersiz bizi birbirimizden ayıran sözlerin peşinden koşarız?

Çok yakınız ama birbirimiz aramıyoruz arasak ta uzaklarda arıyoruz! Bak işte yanındayım görsene beni,  bizi, onu, bunu şunu…

Birbirimize yabancıyız tanınmak istemiyoruz acaba neden? Niçin? Niye? Bilmiyorum.
Bu sorular ne kadar ağır oysa cevabı çok hafif!

Bir gülümseme, bir nasılsın demek, bir ihtiyacın var mı demek ne kadar ağır geliyor, sanki sırtımıza ağrı dağı yükleniyor!

Körüz gördüğümüzü sanıyor, ama gerçekten kör olduğumuz gerçeğine kulağımızı tıkıyoruz.
Bazen düşünmek ve çaresini bildiğimiz halde düşünmenin eziyetinden dolayı düşünmek istemiyorum.

Hücrelerimiz ile yakıp yıkanın yanında gururmuş gibi duran bizler, merhamet ile gülümseyenin yanından kaçıyoruz!

Yok delidir, neden boş boş gülümsüyor, ajan mı yoksa falan filan! Sana bana bize gülümsüyor, gülümse gönlünde bahar çiçekleri açsın diyor, gülümse hayatına mutluluk gelsin bu mutluluğu da al dağıt diyor, ama insan her şeyi bilen ya, işte bilmediğinin anaforunda fikirsizlik veya fikri olmayanların uçurumuna düşmek için, var gücü ile koşuyor. Anlamak mümkün değil! Akılın neden bunu yaptığını anlamak hiç mümkün değil.

Rahmanın huzurunda bu dünyada yaşarken merhametten haberi olanlardan hatta farkında olanlardan, karışık olan yola gitmek yerine iman nuru ile aydınlanmış yola girmeyi görmeyi Rabbim cümlemize nasip eylesin. Selam ve dua ile…


Mehmet Aluç

Bilinmezlik Nedendir ?




Ayağımız bilinmez hangi zincire bağlıdır
Bir adım yürüyemedik görülmez nedendir
Hayatımız kimin emrine duyarlıdır
Yaşadığımız kaos bu bilinmezlik nedendir

Gam nefret sevgisizlik sanki gönlümüze devadır
Deva aha buradadır desen gelen yok sanki beladır
Bedene merhamet ne güzel yakışır giyinilmez, sanki cezadır
Anlaşılmaz insanoğlu belaya koşar bildiğin çok sanır, meğer bildiği azdır

Var mıdır âlemde merhametten daha gönüle güzeli
Kul Mehmet’im anlayan yok boşuna okuma gazeli
Anlayanalar da yıllar önce atlara bindi gitti gideli
Anlaşılmaz insanoğlu belaya koşar bildiğin çok sanır, meğer bildiği azdır

Mehmet Aluç

Medya yazarları seçkilerim

                                            Fitnecilerin vurduğu yerde 'Gül' bitmez







Hira bir tane ikra hepimize..
Kalbine sinek düşüren insanlarla görüşme evlat, muhabbeti bitirirler sana da o sineği avlamak düşer. Ve yine o kalbe kat kat insan giyinsen de adamlığın olmadığı yerde üşüyeceksin. Gündeme bakıyorum, nar gibi bir baba, kızından sonra dağılan. Bu saatten sonra Özgecan’ın babasına ne yaşını ne saati sorabilirsin sadece Gözyaşın kaç? Baba, tezgahta kızının sevdiği üzümü seçip tane tane sevinendir. Baba, kızının gözyaşı geçiren saati gibidir derdiyle ıslanır ama her zaman doğruyu gösterir.
Baba, kızına lapa lapa yağandır ama üşütmez. Babanı biriktir biriktir biriktir ama asla harcama. Amacım baba aforizmaları uçurup, yazıyı romantik dolguya yem etmek değil, amacım acıdan dağılsa da, yatağına sessiz sessiz  akan gözyaşı ırmağı bir babanın yüceliğine matuf, birleştirmek istediği parçalanmışlığımız. Vakarında hafif kalışımız. Bu baba, fukarası olduğumuz şeylerin zengini. İnsanlığın adamlığın kemikleri sayılırken, kefenlenmiş vicdanımıza da toprak attı o gün. Bazı fitnecilerin silecekleri o kadar iyi çalışıyor ki tükürmeye yetişemiyoruz o hesap.
 Taşıdığımız cüsse, kalp diye taşıdığımız çamurluk o babanın yüzüne, naifliğine benzemedikçe Allah ilahi adaletini kuruşu kuruşuna bedenlerimize sayacak. Bugün karşı kıyıyla işim yok. Bugün kendi kıyımızda ayetlerin sağırı, fitnenin zengini adamlara sözüm. Bugün din kardeşiyle uzaktan akraba bile olamayacak maval sayacı İslamcılara sözüm. Bugün ellerindeki fiskeyi kendi kardeşine atıp gül bitmesini umut eden hasadından emin hasetçilere sözüm. Camia diyoruz, lakin bu camiada herkes kuyuya atacağı adamın paçasında bekçi.
Demek ki Musa’nın asası bizi nefsimizden ayırmaya yetmemiş, demek ki kuyularda kaybolan Yusuf’ların ıslıkçı umarsızı olmuşuz. Nerde rant orda bereket diyen adamların cepleri önünde düğme ilikleyen kalbi salyalı adamlardan olmuşuz. Ne davası ya? Davaymış. Davayı cüzdan obezliği zanneden işgüzar birkaç gazetecinin, imitasyon adamların konforlu basamakları yapacak kadar da sefil olmuşuz. Daha önce de yazmıştım, evet paralel hatlarını ayetlere, Müslümanın mahremine çeken bir örgüt var. Bunun aşikarlığı da bizi şımarttı farkında mısınız? Öyle ki kendi kardeşini sırf rantına, süt liman makamına engel gördüğü için haybeden paralel yaftası yapıştıracak kadar şımardık. Şeytanın amatör taktiklerini alma da hevesli, profesyonel Müslüman olmada üşengeciz. Hepsi bu. Zulüm ediyorlar farkında mısınız? Davanla, alakası olmayan adamları koltukla, makamla, köşeyle sıvazlamak , alınterine çamur değdirmemişlere haksızlık değil de nedir? Asla yalnız yürümeyeceksin kabul. Lakin seni yalnızlaştırmak için fitne kalabalığına selam çakan, İslamcı görünümlü modifiye kovboylara ne diyeceksiniz? Önce kendi eteğimizdeki taşları dökmeyelim bir zahmet o taşları kıralım kıralım ki vefaya, iyi niyete, aynı yolda yürümeye isabet olmasınlar. Bunları niye yazıyorum. Hemen arşiv yüzücülüğüne soyunayım. İnternet sitelerinde gezinirken bir yazıya rastladım yazının başlığı şöyle “ Huber köşkü neden boşaltılmıyor” işte yazının başından beri kanımıza karışan hadsizlik rezervasyonuna bağlayacağım nokta bu. Malum yazar soruyor bunu.
 Kimse de çıkıp demiyor ki sen kimsin? Kimse de çıkıp demiyor ki zamanında uçağına binmek için türlü takla rötarları yaptığınız , köşkün kapısından girmek için yağ bağladığınız bir dava adamına bunu ne hakla yazıyorsunuz demiyor? Beni bilen bilir, ne siyaset malzemesinde ana menü oldum, ne de nabza göre şerbetçi. Bir haksızlık varsa, ve o haksızlığın kılıcı Gülünden, goncasına kimi budamaya kalkarsa orada kalkan olurum. Davanın kurucuları arasında dimdik duran, elini taşın altında eskitmiş, iki yoldaşın niye çıkmaz sokağı olmaya çalışıyorsunuz? Ayrıca boşalt deme hakkı nerden geliyor? Siz cüzdanlarınızı boşaltmaya hazır mısınız?
 Kim ne derse desin kimse de kusura bakmasın, bu dava öyle şişirilmiş, üflediler söndüm repertuarına gark edilecek dava değil. Siyasetin bittiği yerde vefa başlar. Kaleminiz biz gibi görünüp, kalbiniz detone olacaksa aradan çekilin. Ve yine kimse kusura bakmasın, kadim davanın ilkelerine ram olmuş, yıllarca koltuğun adam ettiklerinden değil o koltukta adamca siyaset yapmış bir adama bir değil bin Huber, feda olsun diyeceğinize işgüzarlık edip şımarıkça kalemini beline koyup mahalle cazgırlığına soyunmanın adı gazetecilik değil fitne hesabına girmektir.
Diyeceğim şudur ki Fitnecilerin vurduğu yerde ne gül biter ne de gonca.Kusura bakmayın da siz ve sizin gibiler kürek sallarken, deniz çoktan geçilmiş kıyıya çoktan bayrak dikilmişti. Eyvallah.
Esra Elönü elonue@gmail.com Haber 7 Twitter:@elonue
Kaynak: http://www.haber7.com/yazarlar/feridenin-gunlugu/1300841-fitnecilerin-vurdugu-yerde-gul-bitmez


Bıraktım




Dolaştım âlemi kendimi boş işler peşinde gördüm
Anladım üç günlük dünyada en güzeli sevmekmiş
Gerçeği gördüm kırk yerimden yaralandım bir anda çöktüm
Bıraktım somurtmayı küsmeyi gönül yıkmayı gülmek en güzeliymiş

Gördüm ve anladım nefsim şeytan ediyormuş benimle alay
Kendi isteği beni ateşe atmak için çekiyormuş yıldızlı kalay
Bir gün gizlice gördüm beni kandırdıkları için çekerken halay
Bıraktım somurtmayı küsmeyi gönül yıkmayı gülmek en güzeliymiş

Yağmur misali gönlümde gam kederi taşıdım boşuna
Günaha girerken nefis şeytan getirdi hoşuma
Bir anda anladım hep yaptığımın hepsi boşuna
Bıraktım somurtmayı küsmeyi gönül yıkmayı gülmek en güzeliymiş

Kul Mehmet’im hatalarım bağrımı yaktı elimde duruyor közü
Ah nefis şeytana bazen geçirilmiyor doğruluğun sözü
Tövbe kapısı olmasa Rahman yanına nasıl varır bu özüm
Bıraktım somurtmayı küsmeyi gönül yıkmayı gülmek en güzeliymiş
Mehmet Aluç



2 Mart 2015 Pazartesi

Beyit'lerim...




Gönlüme çivi vurdunuz deldiniz kanadı
Açtım gönül kapımı kırılmadı penceremin kanadı

Ben sen gibi adam gibi adamım
Gelene ağam gidene demem paşam yoktur gamım

Gurbet elde gözümde tüter memleketim
Sanki ben gurbette kaldım yetim

Gözlerimde akar yaşlar
Bakışların çok haşin bu yüreğimi haşlar

Mehmet Aluç

Çarmuzu’m gurbette gözümde tütüyorsun



Çarmuzu’m gurbette gözümde tütüyorsun
Varıp gitmek nasip değil şimdi çok özlüyorsun
Çarmuzu’m çehren insanların bambaşka biliyorsun
Çarmuzu’m gurbette gözümde tütüyorsun

Arkadaşlıkların insanların ne güzeldi
Orada yaşamak bizlere özeldi
Çocukluk arkadaşları ile oyun oynamak çok güzeldi
Çarmuzu’m çehren insanların bambaşka biliyorsun
Çarmuzu’m gurbette gözümde tütüyorsun

Kul Mehmet’im der ki mutluluk yağardı sokağına sağanak sağanak
Birbirimize ne güzel olurduk mutlulukla dayanak
İnsanları ne güzeldi bahçelerinde bol bol vardı olanak
Çarmuzu’m gurbette gözümde tütüyorsun

Mehmet Aluç

Not:Memleketimde yaşadığım mahallemin adıdır Çarmuzu...

Gülümsemeye'yim Mi Dedi?



Hayat vurdukça ayakta duruyordu
Her zaman mutlulukla gülümsüyordu
Sordum gelen gidenin yok nasıl gülümsüyorsun
Hayatın bitiminde gelen ecel var ya bilmez misin dedi
Hayatın sonunda gideceğim yere gülümsemeyim mi dedi yüreğimi deldi

Dayandığım benim her zaman Rahman dedi
Hayat deniz kıyısında dalga dedi gülümsedi
Bazen dalga gelir denizi alt üst eder sonra çeker gider ebedi
Hayatın bitiminde gelen ecel var ya bilmez misin dedi
Hayatın sonunda gideceğim yere gülümsemeyim mi dedi yüreğimi deldi

Ağladığıma bakıp aldanma Rahman gözyaşını sever
Sakın Rahman ağlatır sanma ağlamak gönülde kuruyan çiçekleri sulamaktır
Dokundu, sanki yüreğime sözleri ben yanlış biliyormuşum hayatı
Hayatın bitiminde gelen ecel var ya bilmez misin dedi
Hayatın sonunda gideceğim yere gülümsemeyim mi dedi yüreğimi deldi

Bana sen yorgunsun dedi ben hayır değilim dedimse gizleyemedim
Nerden bildiniz dedim bana sevgiye sabra yorgunsun dedi
Önce sevgiyi ihtiyacı olana sabrı da sabırsız önce ver sonra kendin al dedi
Hayatın bitiminde gelen ecel var ya bilmez misin dedi
Hayatın sonunda gideceğim yere gülümsemeyim mi dedi yüreğimi deldi

Şaşırdım kaldım bende gülümsemeyen yüzümde gülümseme ile ayrıldım
Bana gelenim yok derdin sen geldin ve gidiyorsun dedi
Başım önüme eğdim gülümsedim bana sarıldı yüreğim sarsıldı
Hayatın bitiminde gelen ecel var ya bilmez misin dedi bildim dedim
Hayatın sonunda gideceğim yere gülümsemeyim mi dedi yüreğim gülümsedi

Mehmet Aluç

Dağları aşar gelir




Var mı dünyada insandan daha güzeli eşi
Bazen şaşırır yolu bilmez ne yapacağını karıştırır üçü beşi
Ah birde nefis şeytana uymazsa ne güzel olacak işi
İnsan dağları aşar gelir isterse istemezse sağır olur duymaz hiçbir şeyi

Bazen benlik denizinde boğulur çıkamaz karaya
Bazen de gönül güzelliği ile kurar gönüllerde sarayı
Bazen önün görmez yakar yıkar çok sever parayı
İnsan dağları aşar gelir isterse istemezse sağır olur duymaz hiçbir şeyi

Ufacık bir kara gönlü âlem sığar içine
Bazen anlaşılmazdır akıl sır ermez insanoğlunun işine
Bazen ah nefis şeytan anlamsız fikrin düşer gider peşine
 İnsan dağları aşar gelir isterse istemezse sağır olur duymaz hiçbir şeyi

Bazen gönül yırtıcı hislerin olur yoksulu
Bazen de gözlerinde akar yaşlar gönlü olur buğulu
Bazen anlaşılmazdır akıl sır ermez insanoğlunun işine gönlü duygulu
İnsan dağları aşar gelir isterse istemezse sağır olur duymaz hiçbir şeyi

Kul Mehmet’im hepimiz yaşadığı okuduğu hayat okulu
Utanma gönlünde gelirse ağla deseler de gözü sulu
Aman sakın ha sen olma birden fırsat yoksulu
İnsan dağları aşar gelir isterse istemezse sağır olur duymaz hiçbir şeyi
Mehmet Aluç




Tavaf Eyle Namaz Niyazla Geceyi




Âlemin manasıdır geceler
Kıymetini bilirsen gör bak neler heceler
Kula uyku anı uyumayana ibadetle nurdan nurdur geceler
Tavaf eyle namaz niyazla geceyi Rahmana ulaştır bedeni

Âlem ile kul uykuda ölüm anını yaşar
Uyanınca sanki ölen kendisi değil şaşar bakar
Uyanık olan Allah der âlemi şeytanı nefsi yakar
Tavaf eyle namaz niyazla geceyi Rahmana ulaştır bedeni

Baksan kâinat zikir ile Allah demeye başlar
Bakmayanda karanlık ne karanlık diye şikâyete başlar
Bir zikir ile Allah dersen gece nura gark olur melekler başına yağar
Tavaf eyle namaz niyazla geceyi Rahmana ulaştır bedeni

Secde ile geceyi gündüz gibi nurlandır
Beceriksizlik aklı olmayanın huyundandır
Sen var günahın tövbe ile yıkandır
Tavaf eyle namaz niyazla geceyi Rahmana ulaştır bedeni

Kul Mehmet’im sen sus kâinat konuşsun
Rahmanın Lütfü’ne keremine… Hamdolsun
Ey gönlüm neden sen duruksun
Tavaf eyle namaz niyazla geceyi Rahmana ulaştır bedeni

Mehmet Aluç

İşte 28 Şubat darbesi


İşte 28 Şubat darbesi ve dini imanı kabul etmeyen zihniyetlerin oyunu ve kaybettiklerimiz...

1 Mart 2015 Pazar

Hissettim



Ecdadın hayatını okudum
Okudum şaşırdım kaldım
O imanı gönülde taşımalarının güzelliğine hayran kaldım
İman ile bir an ayrı kalmalarının hasretini hissettim

Şimdi var mıdır böyle imanlı şahlanmış yürek
Zalim karşısında ölümü göze alacak bir yiğit
Ben mazlumların ahını almak için doğmuşum diyen var mıdır?
İman ile bir an ayrı kalmalarının hasretini hissettim

Ben mazlum için zalimin suratına bağırırım diyen
Beni zincire bağlasanız ben zincirleri kırarım
Zalimi alaşağı ederim diyen o ecdadım gittiniz mahzun kaldık
İman ile bir an ayrı kalmalarının hasretini hissettim
Mehmet Aluç


Ela Gözüne Hayran Kaldığım



Ela gözlerin bana bakar
Bakar bakar yüreğim yakar
Benden başka seni kim sarar
Ela gözüne hayran kaldığım

Beraber yürüyelim aynı yoldan
Ne olur beni sevsen candan
Kiraz dudağın sanki baldan
Ela gözüne hayran kaldığım

Kul Mehmet’im aşkımdan olma gafil
Sensiz ben kaldım yollarda sefil
Gel sar koynuna ben olmadan rezil
Ela gözüne hayran kaldığım
Mehmet Aluç©


Hızlı Zayıflamanın Püf Noktaları

Hızlı Zayıflamanın Püf Noktaları

Nasıl hızlıca kilo veririz, hızlı kilo vermek zararlı mı, neden daha fazla zayıflayamazsınız gibi sorulan bilimsel cevapları burada!

Kilo verdiğimizde sadece vücuttaki yağlarımızı kaybetmiyoruz. Ayrıca, vücuttaki yağ birleşiminin ve kas dokularının da zayıflamasına neden oluyor. Araştırmalara göre, diyet yaptığımızda verdiğimiz kiloların ortalama yüzde 75'i yağ, yüzde 25'i kas.

Kilo kaybının verdiği yüzdelik oran su kaybına da neden oluyor. Unutmayalım ki, bir insanda ortalama bulunması geren su oranı yüzde 70'dir. Vücuttaki kas dokusunda yaklaşık olarak yüzde 75'inde su bulunur. Vücumuzun geri kalanı yüzde 20 protein ve yüzde 5 mineralden oluşur. Ayrıca, vücudumuzdaki yağda da yaklaşık olarak yüzde 50 oranında su bulunur.


Hızlı kilo vermenin etkileri


İnsan vücudu düzenli bir şekilde kilo vermez. Her insan farklı hızda kilo verir. Kilo vermek sağlığınızı, yaşam stilinizi, psikolojinizi etkileyebilir ve stres yaratabilir.

Hızlı kilo vermek bilimin tam anlamıyla kabul ettiği bişey değil!

Nasıl kilo veririm sorusuna cevap veremiyorsanız ve bunun için doğru yönlendiriliyorsanız bu sizin için iyi demektir.

Vücuttaki kilo verme oranı ne?

Hiçbir şey yapmadan da kilo vermemiz mümkün. Gün içerisinde bol bol su tüketerek zayıflamanız mümkün.

Vücuttaki yağ verme oranı ne?

Sağlıklı bir insanın haftada vereceği maksimum yağ oranı 1300-1800 gr'dır. Genellikle obez kişiler bu yağ oranını vermek için uğraşırlar. Kadınların haftada verdiği yağ miktarı ise yarım  kilo veya 750 gr'dır.

Neden daha fazla kilo veremiyorsunuz?

İnsan vücudu sağlıklı bir varlık olması için programlanmıştır. Eğer sıkı bir şekilde kilo verirseniz, kaloriniz düşer beyin activiteleriniz hızlanır ve metabolizmanız yavaş çalışır. Belirli bir noktadan sonra zayıflamanız daha çok yavaşlar. Bu yüzden hızlı zayıfladığınızda daha çabuk kilo alırsınız.


Hızlı kilo vermenin yan etkileri
Hızlı kilo vermek istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Bunlar;

Kilo verdiğinizde cildinizin durumu; aşırı kilo vermek yüzünüzün küçülmesine ve vücut formunuzun düşmesine neden olur.

Safra kesesi taşı; Hızlıca kilo vermek yavaşça kilo vermekten daha zararlı. Araştırmalara göre, hızlı zayflamak safrakesesi taşının oluşmasına neden olduğunu gösteriyor. Genellikle sessizce ilerlemesine neden oluyor.

Tekrar kilo almak için

Çok düşük kalorili diyetler yapın ve aşırı kilo almamak için uzmana başvurun. Ve kendinize yeni diyet alışkanlığı oluşturacak düzenli beslenmeyi de içeren formüller bulun. Mesela, doktor gözetiminde kilo alın yada diğer destekleyici kuruluşlardan yardım alın.

Kaynak:http://kadin.mynet.com/diyet/egzersizler/951-hizli-zayiflamanin-anahtari.html

Beyit'lerim...








Var mıdır güzel insanlarımızın dünyada eşi
Gönülleri sever biri değil üçü beşi

Gönüllerde doğan sevgi güneşi
Sararken hissedersin gönüldeki neşeyi gülümseyişi

Nefrete kine insanlarımızın gönülleri kapalı
Merhamet ile yapılmış gönül yapısı yüksek ahlaklı

Dilde çıkar sözler rengârenk
Gönüllerimiz sevilmeye denk

İnsanımızı gönlünde merhamet yağar sağanak sağanak
Merhametle iyilik sunar el imana yürür ayak

Gönüllerimizde açar sevgi ile güller
Mutlulukla sürsün tüm ömürler

Yolda toplanır ayağa takılan taşlar
Vefasızlıkla hiçbir zaman eğilmez bu başlar

Gönül sarayını kurar mümin Tevhitle
Dilinde Resul zikir söylenir gülümsemeyle


İnsanları sevmeyen kendi mezarını kendisi kazsın
Ey güzel insanım gönlündeki imanla kainata sığmazsın

Müslüman girmez insan kanına
Merhameti ile gel mümin kardeşim yanıma

Ey kardeşim gülüşün gülsün cümle insan canına
Kuran Resul imanı al gönlüne yaklaş benim yanıma

Müslüman derman olur her yaraya
Sahip çıkar vatana hatırana

Ey Müslüman Resul sana hayran
Bakışlarında gönlünde olmaz hüsran

Müslüman ister ki gönüllerde her gün olsun bayram
Ey Müslüman Resul sana hayran

Müslüman bilir iman ile döner dünya ve devran
Gönüllerde olmalı her daim kuran ile iman

Mehmet Aluç

Dillerde Dua Niyaz Tükenmesin




Gece karanlığı gibi karanlık gönüller
Ne oldu son sefere mi çıktı gülümseyenler
Etrafımızı sarmış gözü yaşlı keder
Dillerde dua niyaz tükenmiş gönüller buzdan dağ

Yok, mudur gönüllere ulaşacak bir imkân
Neden gönül yolları nefretten vermez aman
Sevgi ile gülümseyerek geçse bu zaman
Dillerde dua niyaz tükenmiş gönüller buzdan dağ

Gönül evinin ışıklarını kimler söndürdü
Gülümseyerek gelenlerin izini kimler süpürdü
Bir anda etrafımızı neden matem bürüdü
Dillerde dua niyaz tükenmiş gönüller buzdan dağ

Kul Mehmet’im gülümsemektir gönlün dermanı
Gülümseyerek verelim insanlara mutluluk fermanı
Anlayışla silelim hataları şimdi mutluluğun yaşama zamanı
Dillerde dua niyaz tükenmesin gönüller buzdan dağ olmasın
Mehmet Aluç


Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç