Bu Blogda Ara

18 Şubat 2015 Çarşamba

Dondurucu Zemheriler'de Gül Yetiştirmenin Edepsizliği.



Bunca yıllık yalnızlıktan hasret ve hicrandan sonra, insanımız İslam ile iman ile yeniden kendine dönüyor kendini arıyor, özünü arıyor, yabancılaşmanın ıstırabını, anlayarak imansızlığın gönüllerde ve yaşamdan açtığı onulmaz yaraları görerek yaşayarak, imanı görerek kalbine hayatına ruhuna kalkan yaparak bunca yıllık yalnızlıktan hasretten hicrandan kurtuluyor kurtulup kendini, bulmaya çalışıyor Elhamdülillah. Vefa bizim semte çoktan beri uğramadı diyenlere nur nur geliyor imanlı gönüller, merhametleri ile umman umman merhamet ile coşmuş iman ile. 

Uzun zamandır ayrılık rüzgârı esen sokaklara, şer üstümüze kar gibi yağarak bedenlerimizi ruhumuzu tir tir titretiyor, benliklerimiz benlik kavgasında esir düşmüş diyenlere huzur dolu bahar iklimlerinin muştusu ile geliyor, ümit var olun. Özlemle bekleyen bir çift hüzün dolu gözlere, yüreğe ellerindeki vefa kokan gülleri ile geliyorlar. Sevgiyi ertelemiş, pişmanlıkları öbek öbek dizmiş, küsmenin okyanusunda boğulmuş bir adım atarak; sevgiyi hapse atmış gönüllerin kapısını açmaya sevgileri özgür bırakmaya küsmeleri barışmanın barış kanatları çırpan güvercinleri ile barıştırmaya, pişmanlıklar için tövbe kapısının varlığını hissettirmeye aday imanlı gönüllerimiz geliyor. Koşarak geliyorlar biliyorlar ki ölüm insanı ansızın çağırır gönüller geç kalmasın geç kalarak alev alev yanmasın köz olmasın diyerekten uçarcasına geliyorlar. 

Dünyanın en harika eserinin iman olduğunu göstermeye… Hep beyaz gecelerde tek başına yapa yalnız geçirdik yanı başımızdaki mutluluğun resmini mutsuzluğun gözyaşı ile değiştirdik utanmazcasına, soğuk kış gecelerinde esen soğuk yanına yalnızlığın boranını da katarak kutup soğuklarından daha soğuk gecelerde soğuğa karşı haykırdık acılarımızı çare gelir diye merhametin sıcaklığını yanı başımızda görememenin körlüğünde... Dondurucu zemherilerde gül yetişir diye buz tutmuş toprağa güller diktik yetişir diye hoyratça! Hasreti zindanlarda büyüttük. Gül büyütemedik koynumuzda yalnızlığın korkunç hüzün dolu meltemlerini zalimlik kokan, hüznünü büyüttük utanmadan edepsizce! Merhamet sevgi dostluk bir damla olsun imanı katarak damarlarımızda bir an olsun akmadı, akmasına izin vermedik. Tanıyamadık birbirimizi aşkı sevgiyi insanlığı, hep dikenlere sarıldık acımasızca kanatan, gülü sevmedik gülü sevseydik diken kanatmazdı hep dikenleri sevdik, umutlarımızda hayallerimizde geleceğimizde hep diken gibi oldu hep battı hep kanattı! 

Tutsak güvercinlerimiz gökyüzüne salmadık, karanlık dehlizlerde kafeslerde yaşamasına izin verdik, her sözümüze duygularımıza prangalar vurduk, bilinmezlik diyarlarına yolcu ettik yanımızda bilinenin yolu var iken. Gözlerimizde akan yaşlar sızladı, kalplerimiz taştan heykellerle süsledik, betondan setler çektik. Ayrılık bile bıktı kavuşmak yanı başında beklerken, vaveyla vaveyla. Kendi söylediğini işitmeyen sağırlar gibi, söylenenleri sunulanları duymadık kabul etmedik insafsızca!

Bu acıları gören imanlı gençler nesiller geliyor işte çare olmak sunmak için kapılarınızı sakın onlara kapatmayın, açmazsanız ömrünüz bu acıların içinde yok olup gidecektir ister inanın ister inanmayın. Öyleyse, bir kez daha her şeye olumlu olarak hataları kabul etmenin erdemine sarılarak, hayata insanlara gönüllere bakmalı değil miyiz kendimize siz ne dersiniz? Şu andaki yaşadığımız prangalarla mahkûm varlığımız bizi biz etmeye yetiyor mu acaba? Olduğumuzdan fazlası olmaya niyetli değil miyiz, hak etmiyor muyuz? Yetiyor muyuz kendimizi kendimiz mutluluğun kardeşliğin engin denizinde yüzmenin güzelliğinde yüzmeye kucaklaşmaya? 


Ayaklarımız varıyor mu fıtratımızın zirvelerine ulaşmaya merhameti kucaklamaya dağıtmaya ne dersiniz? Kendimizden birbirimizden ayıran kocaman bir dağın arkasına saklanmayı bırakarak küçük bir dağ olmalıyız engin ovaların önünü kapatmayan dağ olmaya ne dersiniz.. Ferhat olup Şirin olan yanımızı arıyoruz, oysa bu halimizle bizde Ferhat ’lığın izi yok ki şirini arayalım. Dağın öbür tarafında bırakıyoruz kör gözümüzle aslında kör olmayan iki elimizle kapayarak kapattığımız gözümüzle kendimizi; hep bu yamaçta kalıp kazıyoruz kazıyoruz kendi kuyumuzu. Kim bilir, belki de kendi kendimizi kesen kör bir bıçağız, hatta keskin bir kılıcız. 

Bu nedenle gelen imanlı gönüllere kapınız her zaman açık tutun ve korkmadan çekinmeden yaklaşın size sunduğu önce Allah'tan sonra Kurandan ve Resulden aldığı İslam'ı ve gerçek imanı alın korkmadan yaşayın, yaşatın zaten eksik bir şey varsa, önünüzde Kuran ve sünnet ve Âlimlerin ışığında tahlil ederek gerçek ve doğruyu zaten göreceksiniz. Az biraz cesaret edin haydi durmayın yarın çok geç olabilir hatta biraz sonrası bile geç olabilir. Selam ve dua ile.

Mehmet Aluç



Karaca oğlan Gibi Seveyim Dedim




Sen yazan kalemimle yâr yanına geldim
Beni sensiz yazmayan mısralarım ağladı
Karaca oğlan gibi çok diyarlar gezmedim
Karaca oğlan gibi canın içinde can olamadım
Karaca oğlan gibi sevdim yüreğim kaldırmadı

Uzak yollarda Karaca oğlan izini sürdüm
Sürdüm de tüm illerde kokusunu buldum
Yâre yanık gönül ile tatlı dilini duydum
Tüm dünyaya aşkını söylerken gördüm
Karaca oğlan gibi sevdim yüreğim kaldırmadı

Kul Mehmet ne şaşkın şaşkın bakarsın
Karaca oğlan gönülleri aşk’ın ırmaklarında yıkadığına mı şaşarsın
Kömür gözlü yârini aşk ile ararken gönüllerde bulursun
Karaca oğlan gibi seveyim dedim yolum şaşırdım
Karaca oğlan gibi sevdim yüreğim kaldırmadı


Mehmet Aluç


Yalnız Kaldım Diye Haykır

         


Dış sokağın kalabalığı gönlüm gençlik çağında
Gelip geçti bir gönle yerleşmeden ömür çağımda
Güller hemen kurudu delikanlılık zamanında
Güller hemen yanardı yetişmezdi gönül bağımda

Gelip geçti bir gönle yerleşmeden ömür çağımda
Doğru yâre gönlüne giremedim çektim cefa
Ben mi bilemedim değerini anlamadım vefan'ın
Güller hemen yanardı yetişmezdi gönül bağımda

İşte buradayım gönülden süremedim sefa
Sanki ben sokaklar da gezen bir serseri
Ah bulamadım bir gönülden seven cevheri
Güller hemen yanardı yetişmezdi gönül bağımda


Akıttım gözümde kanlı yaşları
Gönlümde sanki gezdirdim çakıl taşları
Mutluluğu bulamadım aşktan yana
Güller hemen yanardı yetişmezdi gönül bağımda


İçindeki hırs ile savaş veremedim kıran kırana
İstediğin gibi sen bağır iş işten geçti artık
Bak işte düştün buhrana
Yalnız kaldım diye haykır haykıra haykıra
Güller hemen yanardı yetişmezdi gönül bağımda


Mehmet Aluç

Birileri ne demiş? Ben ne demişim? Bölüm -2-



Albert Einstein ne demiş:  İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.


Kardeşim çok güzel söylüyorsun da aklımızı zorlayalım da, aklımızı başarıya giden yolda gezinmiyor ki başarıya ulaşsın!

Albert Einstein ne demiş:  Mutlu olmak istiyorsan, bir amaca bağlan; insanlara ya da eşyalara değil.

Bizler mutlu olmanın ne olduğunu bilmiyoruz ki! Sadece yıkma, ezip geçmenin peşindeyiz, günlük ihtiyaçların dışında bir anda, yıllık kazancı kazanmanın peşinde koşuyoruz. O kadar eşyaya sahibiz ki mutluluğu sığdıracağımız bir yer kalmadı.

Albert Einstein ne demiş:  Takdir ediliyorsan değil, taklit ediliyorsan başarmışsın demektir.

Takdir edilmek var iken, sahte taklitlerin peşindeyiz ki, güzel olanın değil gönül yıkanın hayatı sona erdirenlerin edepsizliklerini taklit ediyoruz. Gönüllere nasıl çığlık attırılır, nasıl ömre son verilir, nasıl gelecek yıkılır diyen edepsizlerin ayak izlerini izleyerek onların yaptıkları çok güzel bir şeymiş gibi aldanarak taklit peşinde koşuyoruz. Güzelliği taklit eden, merhametin güller gibi açan güzelliğini gören ve takip eden yok ki başarıya güzelliğe ulaşalım tüm olumsuzlukların önünü açalım da başarıya ulaşalım.
Mehmet Aluç



Resmindeki sessiz Ölüm




Taş gibi çivi ile duvara astığım
Gece gündüz
Gülümsemeyen suratına baktığım
Duvarda yana yaka ıssız çöl gibi duvarı kaplayan
Resmine bakıyorum
Tıpkı senin gibi gülümsemeyerek

Kaçacak gibi bakışını duvara çaktım
Beni boğacak olan
İfrit gözlerinle kollarını
Duvara çaktım

Beni terk edip giden senin
Sessiz feryadını
Mutsuz yüzünü
Kırık kolun kanadına
Güvensizlik dolu
Beni görmeyen
Bakışlarını çaktım duvara

Gökleri aşsan da
Yolları zaferle kazansan da
Gülümsemeyen ölü suratınla
Ölü resminle
Duvarda çakılı kaldın

Artık ne bir şahinim artık ben
Seni ıssız ölümünden kurtaracak
Nede sen bir ceylan seke seke yürüyerek
Yanıma gelecek olan
Nede ateşsiz bakışsız ’lığın yarınımızı kurtaracak
Nede ben sana koşa gelecek olan bir yiğit değilim artık

Kendimi de duvara
Taş gibi çivi ile yan duvara astım
Artık ne sen beni görüyorsun artık
Nede ben seni görüyorum çenesi yırtık
İkimizde dağıttık yarınları
Koşarak gelen adımları
Şimdi sen mutsuz
Ben mutsuz
Bir duvarda yaşıyoruz yarınsız umutsuz
Mehmet Aluç




Sana kıyanları hemen asmalı






Girdi mezara o eller kınalı
Ağlıyor geride kızlı analı
Gidişinle gönül kaldı yaralı
Sana kıyanları hemen asmalı

Toprak örtüldü kaldın sevdalı
Hemen kurudu tutuğun gül dalı
Şimdi gönüllerin hepsi karalı
Sana kıyanları hemen asmalı

Özge canım gönüller ağır yaralı
Hüküm verip asmalı itinalı
Cennete gittin sen gönlü kınalı
Sana kıyanları hemen asmalı

Kul Mehmet darağacını kurmalı
O canileri tez elden asmalı
Özge kızım Türkiye’m gözü yaşlı
Sana kıyanları hemen asmalı

Mehmet Aluç

Gül Kokar Âlem Seninle





Yürek donuyor sensiz Resulüm hep kış gibi

Uçup gelsem Resulüm sana nazlı kuş gibi
Her an düşlerimdesin Resulüm billur gibi
Gül kokar âlem senle Resulüm bin nur gibi


Tüm gönüllerde sensin Resulüm bin nur gibi

Gülüşün gönlümüze sinsin ferah nur gibi
Seninle gönül gülsün ferah canlı nur gibi
Gül kokar âlem senle Resulüm bin nur gibi


Resulüm sensiz yerde var kan gözyaşı zulüm

Sensizlik bize inan ki kahırla har ölüm
Sünnetin gönlümüzde var açar senin gülün
Gül kokar âlem senle Resulüm bin nur gibi
Mehmet Aluç
__________________

Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Gülsene Artık Şen Kahkahalarla



Yüzünde acı bir tebessüm
Gönlün perişan
Düşmüş hasretin peşine
Saf divana duran mutlulukların
Sana küsmüş
Sen bir yanda ben bir yanda
Ayrılık şarkısı odanı doldurmuş
Bir ben yokum
Eskiden olduğu gibi
Tebessümlerinin yamacında
Yine benden başka her şey seninle dost
Lisanı hoş bir söz çıkmadı ağzında
Çıktı devrik cümlelerin avazı ağzında her anıma
Bir bir yaprak gibi döküldüm hayatında
Sen bana uzaktan bakarken
Solmuş bensiz gönlünün rengi
Bendim gönlüne renk olan gök kuşağı
Sen her ne kadar sevmezsen de
Bendim gönlüne renk olan gök kuşağı
Düşmedim kucağına bir kez
Sen düştün beni de düşürdün
Kederin hasretin kucağına
Şimdi sana uzaktan bakarken
Gönlümde yanan hasretin harı
Yanarken hasret har har
Ben uzaklaşıyorum senden ey yar
Sana beraberken yar diyemeyen ben
Şimdi uzaklarda yar diyorum
Ah gel de dayan bu kahra
Bakıyorum sende kahır içindesin
O lanet inadın yok mu?
Bir defa sevmeyen gönlün var ya
Ne sen söz geçirebildin
Nede ben söz geçirebildim
Ben gidiyorum hasretle ölmeye
Sende zaten hasretle ölüyorsun
Benim yanımda sen yoksun
Senin yanında ben yokum
Bizden başak her şey var yanımızda
Mutlu musun artık
Neden kahkaha ile gülmüyorsun
Gülsene artık şen kahkahalarla

Mehmet Aluç

17 Şubat 2015 Salı

Yürüdüğün Yolda Açsın Bahar Çiçeği


 


Ormanda gezer bir ceylan
Yavrularına götürmek için bir lokma
Gezer durur gözlerinde yaşlar dökülür
Karşıdan çıkan bir avcı ceylanı görünce
Doğrultur tüfeği vurmak için
Dile gelir ceylan
Ey avcı vurma beni
Gönülden yaralıyım öldürme beni
Arkamda ailem var
Sinemde vurup da
Bu dünyadan göç eyletme beni
Avcı şaşırır donup kalır
Ey gözleri güzel ceylan
Seni görünce yüreğim dağlandı
Seni vurmak istemem ama
Nefsimi elimi kolumu bağladı
Sende vardır damak tadı
Benim nefsimde vardır eşsek inadı
Ben değil miyim bir âdem evladı
Sözlerin yüreğimi parçaladı
Salınarak durma karşımda
Var git yoluna düşmem artık peşine
Ceylan derki
Akmasın gözyaşın
Mevla’ya selam dursun başın
Gönlünü titreten nedir
Seni yolunda çeviren kimdir
Yüce Rahman gönlümüze mizan kurmuş
İçinde merhametin sarayını oturtmuş
Aman dileyen kalkmaz elim
Daha ne söyleyeyim ben birazcık da kelim
Ceylan der ki
Bilirim çok zordur dostluk
Gönlü güzel olanın her sözü olmaz elastik
Aileme lokma arar iken seni karşımda buldum
Yüce rahmanın merhametine sığındım
Rahmanın nuru sinsin sinene
Ne güzel bakılır merhametin yolunda gidene
Bak giymişsin rahmetin atlas yeleğini
Bereket dolsun eline geçmesin eline zahmet eleği
Merhamet ile gezmek bilirim Rahmanın dileği
Rahman dilerse kış ayında açar ağaçların çiçeği
Bendeki bilirsin ana yüreği
Rahman ile Hızır olsun sana yoldaş
Yürüdüğün yolda açsın bahar çiçeği
Mehmet Aluç

Ninni Diye Duyduğunuz Vahşetin Çığlığıdır







Ey ayaklarımıza, fikrimize, önümüze, vahşeti bir tepside sunanlar, almam diyenin gözüne sokanlar inşallah soluksuz bir dert ile sancılar içinde yıllarca acı çeker, ecel gelsin diye yolunu gözleyenlerden olursunuz.

İlkokulda din eğitimine karşı çıkanlar, batının edepsizliğine dört elle sarılan ve ülkeye edepsizce sokan zihniyetler görün işte, gönülde iman Allah korkusu olmayınca, işlenen cinayetler, canlı bombalar, fikirsizlik, edepsizlik, imansızlık diz boyu olur.
Ninni diye duyduğunuz vahşetin çığlığıdır, imanın güzelliğin üzerini, vahşetin gözyaşları ile boğanlar sizlerde aynı vahşet ile boğulacaksınız…

Saçına taramak için annesinin yumuşak elleri ile taranan saçları kara toprağa verir iken işte getirdiğiniz, sunduğunuz zihniyetin başarısı…

Cami yapımına karşı çıkan, okul yapın diye bağıran ve daha sonra o okulda din eğitimi verilmesin diye edepsizlikle sokağa dökülenler işte eseriniz, gözlerinde vahşettik ıstırap dolu…
Toprağa çukur açılmasına sevinenler o çukurlar sizi kabul etmeyecek, içine sığamayacaksınız, sığsanız da kor alev kor alev yanacaksınız.

Yeryüzünde merhamet etmeyene semadaki meleklerde, her an bizimle olan Rahmanda acımaz… Rahman bekler ki imanlı gönüller olaya sahip çıksın, çıkan yoksa da sahip çıkanların gelmesi için yolu açsın…

Yürekleri ateşe verenler, sizde o ateşlerde yanacaksınız hiç kaçışı yok bunun, yolda gönlü imanlı merhamet dolu, insanlığın mutluluğu gecesini gündüzünü feda edenler geliyor ve kaçacak yerinizde kalmadı onu da bilin.


Mehmet Aluç

Can Ahmed’im Nur Ahmed’im




Can Ahmed’im nur Ahmed’im
Canlar sana kurban Ahmed’im
Ranzanda bize gülümsersin
Can Ahmed’im nur Ahmed’im
Cennete bizi beklersin efendim
Can Ahmed’im nur Ahmed’im

Sana tuzak kurdu zalimler gündüz gece
Sen imanı okudun gönüllere hece hece
Zalimler yok oldu bir gecede
Can Ahmed’im nur Ahmed’im
Cennete bizi beklersin efendim
Can Ahmed’im nur Ahmed’im

Kevser’e gider cennet yolu
Zalimlerin kırıldı kolu
Müminler yolu Kevser yolu
Can Ahmed’im nur Ahmed’im
Cennete bizi beklersin efendim
Can Ahmed’im nur Ahmed’im

Sensiz yakar nefis denen ejder
Bilmem kullar dünya malın neyler
Ömrü hayatını eyler keder
Mümin olan seni ister
Can Ahmed’im nur Ahmed’im
Cennete bizi beklersin efendim
Can Ahmed’im nur Ahmed’im

Mehmet Aluç

Şimdi secdenin zamanı



Ey nefis ey şeytan gönülde çek oltanı
Saplarım göğsüne iman denilen baltamı
İmandır gönlümün sultanı
Çek elini seni cadı kazanı

Okunur sabah ezanı
Şimdi namazın zamanı
Önümde çek oltanı
Şimdi secdenin zamanı

İman ile kullar uyandı
Namazla gönüller nura daldı
Seninle olanlar yandı
Şimdi secdenin zamanı

Namaz ile kul huzur bulur
Tövbe ile kul af olur
İmanla cehennemden kurtulur
Şimdi secdenin zamanı

İman ile çık sen yola
Nurlar ömrüne dola
Sakın sapma sağa sola
Şimdi secdenin zamanı
Mehmet Aluç


Birileri Ne Demiş? Ben Ne Demişim?




Albert Einstein’ın ne demiş?  Hayat bisiklet gibidir, dengeyi kaybetmemek için ilerlemek gerekir.

İleriye doğru yürümek içinde, ileriye doğru giden düzgün yol olması gerekir ki denge bozulmasın, fikirler çukur, görüşler çukur, anlayış çukur olduktan sonra sen var düşmemek için çaba sarf etki düşmeyesin, lakin iki pedal çevirdikten sonra muhakkak ki düşeceksin, hiç kaçar yanı yok bunun!


Albert Einstein’ın ne demiş? Ben gelecek için hiç bir endişe duymadım. O yeterince hızlı geliyor.

Yeterince hızlı gidiyor, ama bizim yürüyüşümüz çok çok yavaş, hızına yetişemeyince yere düşerek yuvarlanıyoruz, tüm bedenimiz yara bere içinde kalıyor. Ya da biz geleceği başka bir gözle yaratık olarak görüyoruz ve onu yok etmenin peşinde koşuyoruz. İyi ki gelecek hızlı koşuyor, yoksa bizim sakat anlayışımız içinde oda sakat kalacak ve hiç yürüyemeyecek, güzel gönüllü insanların yeryüzüne gelmesi için.

Mehmet Aluç

Az gülümseyelim...




Patronum kovunca sen beni kovamazsın ben istifa ediyorum dedim, tazminat alamazsın deyince o zaman sen kov dedim, artistliğin lüzumu yok.

Konuşup konuşup muhabbetin sonu geldikten sonra, ”Amaaan boş ver dedikodu yapmış olmayalım” diyen kadın, Türk kadınıdır.

Fırıncı sıcak diye ekmeği eliyle zıplata zıplata getirince utanmıyor musun “milletin ekmeğiyle oynamaya” deyip kaçtım.

Birbirini tanımayan iki insanın asansörle çıkarken takındığı ciddiyeti, ne bayrak töreninde, ne bir toplantıda ne de cenazede bulamadım hacı.

Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır dediler, döndüm baktım kimse yok.

Boşa heyecan yaptım. Psikoloğa gidip sorunlarım var dedim “hangimizin sorunu yok ki, hepsi geçer” dedi gönderdi. Şimdi daha iyiyim.

Profesyonel destek şart. Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler hemen eksik var mı diye sayarım. Zaman kötü abi, yerde bulsan sayacaksın.

Kaynak: Komik Sözler, Komik Mesajlar, Komik Sözler 2015

http://www.neguzelsozler.com/komik-sozler/komik-sozler.html

Çaresizliğe Hüküm Giymiş Anın İçin Bağışla Bizi Özgecan

            


Ey gönlüm Özgecan’ın ailesinin acısına mı yanalım, insanlığın ve duygu ve hislerin bitişini, vicdansız şerefsiz onun bunun çocuğunun vahşetine mi yanalım? Cümleler sözlerin bittiği yerdeyiz! Böylesi acının kor alevini acaba ne söndürür bilemiyorum!
Çaresizliğe hüküm giymiş bu anı ancak bir idam, evet harika bir idam temizler, hem de ulu orta herkesin gönü önünde…
Acılar, vicdan ağlıyor, gökler ağlıyor, melekler ağlıyor, yavaşça gönüllerdeki umutlar batıyor karanlıklara doğru…
Bir gönülde yağmur yağan sokakları, tebessüm eden dudakları, yarınları söndü… Neşeyle bakan gözler soldu…
Kalemimde mürekkep, yüreğimde mısralar bitti sadece acı hüsran vahşetin gözyaşları, çaresizliğin vahşetin acısı var…
Çaresizliğe hüküm giymiş bu anı ancak bir idam, evet harika bir idam temizler, hem de ulu orta herkesin gözü önünde…

Mehmet Aluç

16 Şubat 2015 Pazartesi

Buyurun Atışma Şenliğine-1-




Nurlu sabahlar kardeşim
Gönülde olsun değişim
İmanla kuralım iletişim
Heba olmasın çaba

İmandır gönlü yoğuran
Doğru yolda nurlar saçan
Gül Resulle buluşturan
Gönülde merhameti açtıran

İmanla açalım kapıları
Kapatalım şeytani yapıları
İmandır kâinatın denizleri
Kılalım Teheccüd namazı geceleri

Mehmet Aluç

Sevgilim Bak Dinle Şarkımız Çalıyor



 Sevgilim bak dinle şarkımız çalıyor kulak ver iyi dinle, hani o ilk buluşmamızda kafeterya da de yalnız başına oturur iken ikimizde müzik makinası başında aynı şarkıyı çalmak için kalkmış, birbirimize gülümsemiş ve tanışmıştık.

 Aradan uzun zaman geçti gözlerime bak ta dinle. Şimdi uzaklardasın benden önce ecel aldı seni benim yanımda, şimdi mezarının başındayım, elimde radyo o sevdiğimiz şarkı çalıyor kulak ver de dinle canım sevgilim.

Toprağı eşeleyerek saçlarını tarıyorum yine eskisi gibi pamuk gibi misler kokan saçını tarıyorum. Sen ne çok severdin saçlarını taramamı, ellerimi saçında gezdirmemi… Yok, ağlamıyorum sevgilim gözüme toprak kaçtı, toprağına yağan yağmur gözyaşlarım değil.

Şu an ellerim saçların gibi mis gibi kokuyor. Yalnızlığın yüreğimi tırmalamıyor sen beni bekle bende geleceğim yine beraberce gülümseyeceğiz sevgilim.

Sen üzülme ben sensizliği gecelere değil sana anlatıyorum, geceleri yanımdasın gibi hala kokun odamda ilk günkü gibi taptaze kokuyor odam, ben şimdi gidiyorum sevgilim yarın yine geleceğim, mezarında kır çiçekleri solmadan geleceğim, hoşça kal bir tanem.

                               Mehmet Aluç


Kabul Etmez Cesedim





Ey sevgili hasretinle feryadım gönlümde dirahşan yol oldu canım
Ömrüm sensiz feryat eder çıkar ahım benim gül yüzlü mahım
Sensiz geçmez bu hayat sensizlik kahır sessizlikten öldüm
Sana kavuşmadan kabul etmez cesedim inan türap

Gönlüm senden başkasını sevmez inanmaz
Sanma hasret deminde edepsizlik yaparım gönül utanmaz
Büküldü boynum yanar yüreğim sensiz yüreğim ateşi yok olmaz
Sana kavuşmadan kabul etmez cesedim inan türap
Mehmet Aluç

Direhşan: Parlak, parlayan
Türap: Toprak
Mahım: Karşılıksız çıktığı vakit gören göze de seven gönüle de kahrettiren vaka

Sevsen Beni Ne Olur?




Kıyamam yârim ben sana
Gözlerinde akan yaş incidir
Yüzün dönsen benden yana
Gelmezsin yanıma nicedir

Gülerek gelsen yanıma
Bakışların karışsa canıma
Seni seven bu can dergâhıma
Gelsen biraz yanıma sevsen beni ne olur

Seni sevmek dünyaya değer
Sensizlik çok zormuş, meğer
Sensizlik boynum eğer
Gelsen biraz yanıma sevsen beni ne olur

Kul Mehmet’im senin yolunda duran
Sensiz halimi yoktur inan soran
Yollarımı kapladı kar ile boran
Gelsen biraz yanıma sevsen beni ne olur

Mehmet Aluç



Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç