Bu Blogda Ara

10 Şubat 2015 Salı

Rahmanın Hikmeti Yağar Kar





Karlar yağıyor lapa lapa
Kâinat oldu bembeyaz
Nur üstüne nur yağdı ak ak
Kul sensin kâinatın neşesi bil kıymetin
Rahman yağdırır başına nur nur rahmet karları
Rahmanın hikmeti yağar kar lapa lapa


Kar yağdığı için hava soğuk olur mu?
 Hayır, hava soğuk olduğu için kar yağmaktadır
Biz ise kar havayı soğutur biliriz yanılırız!
Gönlün aşkla yoğrulan Rahmana secde ile koşan kul
Rahman yağdırır başına nur nur rahmet karları
Rahmanın hikmeti yağar kar lapa lapa


 Yağan kar hem atmosfere ısı verir bilmeyiz
Bir yorgan gibi örterek toprağı ısıtır
Bitki ve hayvanların aşırı soğuktan telef olmasını önler
Toprak kar yağmazsa bacası tütmez bereket vermez
Rahman yağdırır başına nur nur rahmet karları
Rahmanın hikmeti yağar kar lapa lapa


Bilmez bunu insanoğlu
Rahmanın hikmeti keremi
Bilinenin bilinmeyen yüzü
Ölüm var mı yok mu diyene bir yandan cevaptır
Rahman yağdırır başına nur nur rahmet karları
Rahmanın hikmeti yağar kar lapa lapa


Kul Mehmet imanla ilim güzel bilinir
Tövbe ile tüm günahlar silinir
Gören kör gözlere ölüm ile diriliş belirtilir
Rahman yağdırır başına nur nur rahmet karları
Rahmanın hikmeti yağar kar lapa lapa

Mehmet Aluç

Mutluluğun Hasretle Zamansız Anı



Mutluluğun Hasretle Zamansız Anı

Yüreğindeki hasretin acısı ile yorganın içinde kıvranıyordu. Kim bilir kaç gündür titreyen yalnızlığın zemheri soğukluğunda kurtulmak için yorgan altında yatıyordu. Çığlık çığlığa feryat eden yüreğinin sesini kısmak için tüm çabaları boşunaydı. Kalktı, yorganı attı üzerinde, kalkmaya çalıştı hareketsiz kalan bacaklarının dermansızlığında kalkamadı. Yerde duran sehpaya tutunarak kalmaya çalıştı, başı döndü az ilerideki kanepeye kendini zor bıraktı. Sanki alnında boşanıyordu hasretin özlemi, ucunda tutunamadığı mutluluğun kaçırılan zamansız anı kıvranarak beyninde tebessümsüzlükle geziniyordu.

Zamanı tanıklık için mazinin o korkunç hasret ile aralanan kapısından içeriye davet etti. Daha dün gibiydi. Her zamanki kendine gülümseyen Türkan, Fuat’a.

-Hayatım, seninle önemli bir şey konuşacağım, ama sonuna kadar beni dinlemeni istiyorum.

Heyecanlanan Fuat

-Seni dinliyorum hayatım.

Türkan, ruhu titreyerek

-Seninle çok mutlu günleri yaşadık hayatım, diyorum ki seninle vedalaşalım, az hasret ateşiyle yüreğimiz yansın, hasret nasıl bir duygu onu yaşayalım.
Şaşırdı, şimdi bu neden diyen gözlerle
-Se… Sen ne dediğinin farkında mısın? Neden buna gerek duyuyorsun hayatım?

-Çok kucaklaştık sarmaş dolaş hayatı yaşadık, değişiklik olsun, şükretmeyi sabır etmeyi öğrenelim. Yolcusu olmayan yollarda ayrı ayrı bir süre yürüyelim, ben sürekli vedalaşalım demiyorum şöyle kısa bir süreliğine, biliyorum sen şu an şaşkınlık içinde bocalıyorsun. Şimdi beni anlamaya çalış ve az düşün hayatım bu bizim için tecrübe olacak inan, bana inan hayatım. Hasret sessizlik yüreğimize az dokunsun bu duyguyu tadalım diyorum.

Söylenmesi gereken sözler şu an aklında firara etmiş gitmişti. Türkan’ı ikna etmenin veya edememenin sancısı ile kıvranıyordu. Kelimeler bir araya gelmemek için titreyerek kaçıyordu dilinde sanki!

-Sen şimdi bana hasretin soğuk yüzü ile soğuk ayazında baş başa yaşamamızı istiyorsun, ama neden? Bilirsin seni şimdiye kadar hiç kırmadım, elinde tutmadan nefesini kokunu hissetmeden nasıl… Belki de haklısın hayatım…

-Haydi, o zaman hasretin bulutları altında yaşayalım, hasretin kınalarını gönlümüze yakalım, ama üzülme ben her zaman seninleyim, belki birkaç ay sonra yine beraber olacağız.

İşte o ana, zamanın tanık olması için o güne o maziye döndü. Hala titriyordu. Hasretin gözlerine anlamsız baktı, hala yüreği yanıyordu. Şimdi kim bilir Türkan ne yapıyordu düşüncesi ile yola çıktı. Türkan giderken arkasında gizlice takip etmişti, beraberce yaptırdıkları bağ evine gitmişti.
Sessizce pencerenin önüne geçti, Türkan içeride kanepede oturuyordu. Odaya sanki sığamıyordu. Acı çektiği her halinden belliydi, ama belirli etmemek için çok uğraşıyordu. İçinden"Ah hasrete kınalar yakarak koşan hayatım, elleri göğsünde kenetlenmiş sessizce oturuyor. Şimdi sana koşarak gelsem çok kızacaksın biliyorum…"

Derken sessizce bağ evini terk ederek, dağ başı sessizliği ile yankılanan, yalnızlığın ayazında küçük adımlarla adımlar ile evin yolunu tuttu.

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Buyrun Atışma Şenliğine -Hece-





Haydi, atışmalar ile tüm gönüller gülsün
Ömür mutluluklar ile bir ömür hep sürsün
Ağlamasın gönüller her daim gülümsesin
Haydi, gönüller buyrun atışma şenliğine

Atışma gönlün sevgi meydanı herkes yazar
Haydi, gülümseyerek yazın değmesin nazar
Çok yazmazsanız bile yazın az azar azar
Haydi, gönüller buyrun atışma şenliğine

Kapanmasın gönüller bugün değil Pazar
Gönülden sevmeyen hep eşer mezar
Bilmem sevmeyen neden mezar kazar
Haydi, gönüller buyrun atışma şenliğine

Atışma pek meşhurdur Türkiye’min ilinde
Aşkla atışalım aşk çıksın dilimizde
Aşk sazı elimizde aşkla dokun teline
Haydi, gönüller buyrun atışma şenliğine

Mehmet Aluç

Susma Konuş Ey Gönlüm





Ah endişeler kervanı, gönül dünyamı çerçeveledin, yüreğim pır pır eder ayrılık kapımızı çalar diye.
Ah gönlüm ne kadar kırılgansın hassasın?
Sen sevgi aşk ile olduktan sonra korkma dersinde ey gönlüm, ayrılık kapısı açılır da derman bana ulaşmaz diye korkarım!
Ah gönlüm sen bilmezsin bir daha böyle gönülden seveni bulmak çok zor, yar gittikten sonra âlem bana hayran baksa ne faydası olacak?
Susma konuş ey gönlüm, bana yardımcı ol, bakışlarına gülüşlerine hayranım, tatlı bakışları ile bakmaz ise ben ne yaparım ey gönlüm bana cevap ver susma? Ben okurum aşk ile gönlünü ya o benim gönlümü bir gün okuyamaz ise bana ben ne yaparım ey gönlüm?

İşte böyle ey gönlüm her an bu endişe çığlığım gönlümü tarumar ederek ruhumda senin etrafında yankılanır ve sende duyarsın, bir şey söylemezsin, eğer bana bir şey söylemezsen yıkıl git bana yanındayım deme sakın, bundan sonrada olma bana sen yakın…

Ey gönlüm senden isteğim gönlüme ışık olan bu ışığı söndürme, ben söndürmeye çalışırsam bana hatırlat, sevda bahçemde hazan rüzgârları esmesin…
Ben onsuz viran olurum ben viran olursam sende viran olursun

Yârdir gönlümün dilberi
Göğsünde açar aşkın gülleri
Gönül hanemizde öter aşkın bülbülleri
Hicran elbisesi giymesin ömrümüz ey gönlüm


Mehmet Aluç

Sağlıklı Yaşamın Taşları



Günlük yaşamın temeli mutluluk bilinmeli
Onun peşinde gelen güven duygusu doluluk gülünmeli
Korkuların sokağında gezerken ürkütmemeli
Hayatta kalmanın korkusu güven duygusuna götürür görülmeli
Korku paniği ile yaşarken sevginin kıymeti bilinmeli
Korkuyu yatıştıran güven duygusu aranır
Bilgi eyleme dönüşür açınır kapanır
Bilginin güzelliği bulunur gönül tanır
Bilgi koşar davranışların kucağına yaslanır
Sar bilgiyi davranışlarının kolları ile canlanır
Sarmazsan huzursuzluk nehrinde boğulursun
Kelam ’sız dillerin bakışlarında nasıl doğrulursun
Haydi, al bilgiyi sevgi ile sar gönül kalmasın yasta
Mehmet Aluç




Dünya




Ey bize güzel görünen dünya
Bir sona doğru koşturan
Kendisine esir ettiren
Pençesi ile ensemizde tutan dünya

Boş olan işlerin sonuna sürükleyen
Hasret ile yollarında diyar diyar gezdiren
Bazen gözyaşı ile yakan kavuran
Vefayı anında yutturan dünya

Kul Mehmet’im dünya gelip geçici
İçine bazen şeker bazen acı ekici
Gece gündüz art arda ömür bitirici
Vefayı anında yutturan dünya
Mehmet Aluç


İmanla Yol Alırsan

İmanla Yol Alırsanİmanla Yol Alırsan


İman olmazsa gönülde düzgün yolda gidilmez
Nefis şeytanla yaşanılanların bir değeri olmaz
Gül olmazsa elbet bülbüller gül bağında ötmez
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz

İmanla yaşa ahirette vardır çokta fazla sefası
Nefis şeytanla olursan dünyada bitmez çilesi
Gönülde olmazsa iman olmaz hiçbir derdin devası
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz

İmanla aç gözünü seyir eyle kâinatı eyle nazar
Son menzile doğru giderken el âlem mezarın kazar
İyilik yap ta nasıl yaparsan yap azar azar
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz

Kul Mehmet İbadeti neşeyle taşı her vakit yanında
Gül Kokulu Resulün sevgisi her an olsun canında
Tevhidin nuru her an dolaşsın imanla kanında
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Ümitsizlik Boynumu Bükmez Şiirler Var

Ümitsizlik Boynumu Bükmez Şiirler Var

Ümitsizlik Boynumu Bükmez Şiirler Var

Ben şiirlerimin heceleri ile yatan
Şiirden ömrüme cümleler katan
Senide onunla yoğuran bal yapan
Sonra okuyucularına sunan bir garip şairim

Fazla süslü heceli şiirim yok
Serbest şiir yazarım çok
Sen gelirsen gönlüm olur tok
Yazdıkların okuyucularına sunan bir garip şairim

Her hecem düşlerimden bir nefeslik gülüşlerim
Mısralarım gözlerinde aldığım ışığın neşeli sevmelerim
Nemli gözlerle ayrı sokaklarda gezerken
Yazdıkların okuyucularına sunan bir garip şairim

Ümitsizlik boynumu bükmez şiirlerin var
Sevda dağlarıma yağsa da günlerce kar
Sen şiirlerimle gönlümdesin nazlı yar
Yazdıkların okuyucularına sunan bir garip şairim

Gök kuşağının tüm renkleri şiirlerimde gönlümde
Şiirlerimle senfoniler bestelerken ömrümde
Hasretimle hıçkırıklar senfoninin bestelerinde
Yazdıkların okuyucularına sunan bir garip şairim

Şiirlerimle seni kalbime işledim nakış nakış
Kar yağıyor uzakta bak geliyor kış
Kasvet sararken şiirlerimi sensin yakan
Sensin gülen aşıkane bakışla gönlüme bakan

Aşk yaramı aşkınla sar aşk ninnileriyle uyut
Şiirlerimle gel kaçalım aşkın vadisine sen beni kollarında büyüt
Hükümsüzlüğe boğulmadan her zerrende hisset beni boyut boyut
Yazdıkların okuyucularına sunan bir garip şairim
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Bekledim Başında



Dost bağında gördüm bir çiçek
Dost olmayanlar der haydin biçek
Çiçek ağlar ahu zarla der nereye göçem
İdraki zayıflar anlamaz gülden
Bekledim başında gece gündüz sevdiğimden


Kokusu benzer yârin kokusuna
Yaprakları benzer yârin dokusuna
İdraki zayıflar işi sürer yokuşuna
Bekledim başında gece gündüz sevdiğimden


Kul Mehmet’im bende bir candım
Ben aşk ile gülün aşkından yandım
Güzel baharları onunla ömrüme bandım
Bir an rüyadayım sandım
Nazlı yâri gülümseyerek bana bakar buldum
Bekledim başında gece gündüz sevgilim ile
Mehmet Aluç







Bloglar

Bloglar
mobilya kulübü

Buyurun Atışma Şenliğine



Haydi, atışmalar ile gönüller gülsün
Ömür mutluluklar ile bir ömür sürsün
Ağlamasın gönüller her daim gülümsesin
Haydi, gönüller buyurun atışma şenliğine

Atışma gönüllerin sevgi meydanı isteyen yazar
Haydi, gülümseyerek yazanlar gelsin değmesin nazar
Çok yazmazsanız da yazın sizde azar azar
Haydi, gönüller buyurun atışma şenliğine

Kapanmasın gönüller bugün değil Pazar
Gönülden sevmeyen hep eşer mezar
Bilmem sevmeyen neden mezar kazar
Haydi, gönüller buyurun atışma şenliğine

Atışma pek meşhurdur Türkiye’min her ilinde
Aşk ile atışalım aşk sözü çıksın dilimizde
Gönül sazı elimizde aşk ile dokunalım teline
Haydi, gönüller buyurun atışma şenliğine

Mehmet Aluç

9 Şubat 2015 Pazartesi

Kırıldı Gülümseyerek Bakan Bakışları





Ey gönlüm sen artık etme şikâyet! Koşmaktan kaçmaktan kalmadı sende takat…
Bir bedel ödemen gerekirse ödemekten çekilme, aşkın yolu çileli olur zahmetli olur sonu mutlulukla dolar. Neden burnun dibine yürürsün?
Dur hemen gitme, dinle aşkın sana tattırdığı musikiden nağmeleri o güzel sözleri, anları…
Baksana seni seven oldu solgun, kalbini kırdığın yeter artık, aşkın kollarına kendini bırak…
Kırıldı seni sevenin umutları, kırıldı gülümseyerek bakan bakışları, var git gönlünü al aşkın tatlı sözleri ile.
Haydi, merhametle coşsun kalbin, sevgi ile aşk ile dolsun kalbin, haydi güzel bakışla bak yârin gönlüne, yakma yıkma…

Hülyalara dalmıştı, kıvranan gözleri ile
Dumanlı sokaklarda aramıştı sevgiyi
Bulamamıştı
Uzun zaman sessiz kaldı, haykırdı
Duyan çıkmadı
Sevgisiz sokaklara daldı
Kayboldu

Mehmet Aluç

Eller Çeker Nefreti Kini




Bakarım dünyaya sanki kalmamış merhametten eser
Nefret kim sevgiyi böylemi ortadan ikiye nasıl keser
Nedir bu nefret kin üç günlük dünyaya tapmış gider
Eller çeker nefreti kini elinde kana bulaşmış bıçak keder



Bu yaşanılan hıncı nefreti yaşamak değildir ki kader
Batmış insanlık kan denilen çamura bilmem nereye gider
Bir avuç dolara insanlık edepsizce edilir hunharca heder
Eller çeker nefreti kini elinde kana bulaşmış bıçak keder



Kul Mehmet der ki halimiz hal değil hayvanlıktan beter
Yeter artık birkaç dolar için yapılan bunca zulüm artık yeter
Rahman merhamet ile olun der bilmem ki kimler dinler
Eller çeker nefreti kini elinde kana bulaşmış bıçak keder
Mehmet Aluç


Beşeriz-Hece Şiir-




Dünyada yaşarız biz kullar beşer
Bazen neşe ile hafif gülümser
Bazen nefretin rüzgârları eser
Beşerdir şaşırır bazen kin kusar

Bazen yanar yanar da gönlü hardan
Bazen gezer kışın soğukta kardan
Çok sever bazen vazgeçmez hiç yardan
Bazen kalp kırar gezer uçurumdan

Bazen gezer sözler söyler Aşk’tan
Bazen lafını bilmez alır baştan
Çoğu zaman elinde dolu taşlar
Sureti insan yapar bazen zarar

Bazen arar bilinmez belasını
Bazen arar güzelce Mevla’sını
Beşer ölür biz yeriz helvasını
Bazen atar nefretle havasını

Kul Mehmet’im gönlün sevgiler sunsun
Kul sevgilisini anında bulsun
Belasın arayan güzellik bulsun
Beşeriz bizler Allaha kul olsun

Mehmet Aluç

Beşeriz



Dünyada yaşarız biz beşer
Bazen neşe ile gülümser
Bazen hain rüzgârları eser
Beşerdir şaşırır bazen kin kusar

Bazen yanar yanar hardan
Bazen gezer soğukta kardan
Vazgeçmez hiç yardan
Bazen kalp kırar gezer uçurumdan

Bazen gezer sözler söyler Aşk’tan
Bazen lafını söyleyemez alır baştan
Çoğu zaman elinde gezer dolu taştan
Sureti insan yaptığı ise nefret akıllara zarar

Bazen arar belasını
Bazen arar Mevla’sını
Beşer ölür yeriz helvasını
Bazen de atar nefret ile havasını

Kul Mehmet’im gönlün sevgi sunsun
Arayan sevgilisini anında bulsun
Belasını arayan da güzellikler ile olsun
Beşeriz cümlemiz Allah'a kul olsun
Mehmet Aluç



Aşk Siler Gönül Pası




Ey gönül ver bir karar
Belli olsun rengin
Kararsızlık sana zarar
Aşk ile sevmek senin dengin

Bu ne celal sende al olsun denge
Var gir bir gönle eyleme firar
Sanki gidiyorsun her gün cenge
Sev artık kendinle duy iftihar

Sevgisiz gönlün inan çürür
Sev artık çekme yası
Nefret uçurumuna yürür
Aşk siler gönül pası

Kul Mehmet’im aşksız yol görünmez
Aşk olmazsa gönül mutlulukla gülünmez
Tahammülsüz hayatın kahrı çekilmez
Aşk olmadan gönül kadri kıymeti bilmez

Mehmet Aluç

Sağlık ve sıhhatiniz için...?

Himalayalardan Gelen Mucize “Himalaya Tuzu”

himalayalardan gelen mucize himalaya tuzu
        Yaklaşık 250 milyon yıl önce oluşan Himalaya tuzu, dünyanın en önemli kristal tuz yataklarından biridir. Kuruyan denizlerden arta kalan tuz yataklarının bazıları yüksek basınç altında kalarak kristalleşir. Kristal tuzlar işte bu kristalleşme ile oluşur.
        Doğal tuz olan Himalaya tuzu, doğadaki en saf tuzdur ve içerisinde 84 ayrı mineral barındırır. Ayrıca bedenimizde bulunan tüm elementler de bu tuzun içerisinde yer almaktadır. Tuzun tadı çok keskin olduğu için sahtesinden ayırt etmek kolaydır.
        İşlenmeyen ve kirlenmeyen tuz cinsi olan Himalaya tuzu doğal tedavi yöntemlerinden biri olarak pek çok fayda sağlamasının yanı sıra vücut hücrelerinin iç sıvı dengesinin ve sinir sisteminin elektriksel faaliyetine yardımcı olmaktadır.
        Himalaya Tuzu Faydaları
  • Yüksek tansiyonu dengeler,
  • Böbrek taşları ve kumlarının erimesini sağlar,
  • Kalp ritmini düzenler ve kalp damar hastalıklarına iyi gelir,
  • Migren, kemik erimesi, gut hastalığı ve romatizmaya karşı etkilidir,
  • Kireçlenme, astım, bronşit, kulak akıntısı ve iltihapları konusunda doğal tedavi unsurudur,
  • Ayak mantarı ile sivilcelere karşı en etkili çözüm yollarından biridir,
  • Sedef hastalığı ile sedef tedavisinde, vücudun PH dengesine, kronik yorgunluğa, baş ve boğaz ağrısına bire bir özellik taşır,
  • Kanserli hücrelerin oluşumunu önler ve tedavisinde kullanılır,
  • Şeker hastalığı, alzheimer, astım gibi alerji ve yaşlanmayı geciktirme gibi rahatsızlıklara iyi gelir.
Himalaya tuzu ile Tuzlu su kürü (Sole karışım) hazırlamak için;
1 parça Himalaya kaya tuzu, yarım bardak suyun içerisine erimeye bırakılır.
4-5 gün sonra tuz eridiğinde bu sudan 1 tatlı kaşığı 1 çay bardağı katarak oluşturulan Himalaya tuzu kürü sabah akşam içildiğinde cildi güzelleştirmekten hazımsızlığı gidermeye kadar çok sayıda fayda sağlar. Ayrıca ciddi sağlık sorunlarına karşı vücudun kurumasını ortadan kaldırmak için tuzlu su içme kürü uygulanmaktadır. Göz kuruması gibi hastalıklarda tuzlu su kürü ile içeriden yardımcı olurken tuz terapisi gibi uygulamalarla vücuda dışarıdan yardımcı olarak hastanın sağlığı korunmaya çalışılır.
        Kür haline getirilen Himalaya tuzu ile;
  • Cilt güzelleştirilir ve pürüzsüz hale getirilir,
  • Gözlerde oluşan kanlanmaya fayda sağlar,
  • Hazımsızlığı giderir,
  • Dolaşımı hızlandırır.
        Bu tuzun kaynatılması içindeki mineralleri öldüreceğinden yemeklerde tuzun kullanımı yemeğin pişmesinden sonra sofraya geldiğinde tuzun yemeklere dökülmesi şeklinde olmalıdır.
        Gerek banyo esnasına kullanımı, gerek kür olarak kullanımı, gerek tuz terapisi yöntemiyle kullanımı, gerekse normal tuzun insan yaşamından çıkarılarak onun yerine kullanımının sağladığı ortak fayda, vücudun kir ve toksinlerden arındırılarak, vücudun iç dengesinin üzerinde olumlu bir etki bırakmak, ayrıca stresin bedene verdiği zarardan arınarak tüm organlara yönelik sayısız fayda sağlamaktadır.
 Kaynak:http://www.himalayatuzu.com.tr/himalayalardan-gelen-mucize-himalaya-tuzu/

İman Yoksa Eyvah Dersin



Var sen istediğin kadar yaşa
Zarar gelmesin kalem kaşa
İster fakir ol ister paşa
Ecel gelir bir gün her başa

Var gönül iman ile yaşa
Ecel gelecek bir gün bu başa
İman ile gidersin koşa koşa
İman yoksa eyvah dersin ömür geçti boşa

İman ile aşkı al gönlüm yaşa coşa coşa
Nefis şeytan ile ömür geçer boşa
İman aşk olursa gönülde şeytan bile şaşa
Zarar gelmesin gönül ile kaşa

Kul Mehmet’im kalemin ile sen çok yaşa
İman olursa aşk olursa gönülde gönüllere olur paşa
Yârin candan sev imanı gönülde taşı yârin ayağı değmesin taşa
Şeytan günaha sokarsa tövbe etmek için sakın deme haşa
Mehmet Aluç


Haşa: Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz.

Alev Alev



Ey ateş sen yerin değil mi cehennemde yakmak bedeni
Neden bu dünyada aşk ateşi ile yakarsın bu bedeni
Aşkın içinde ne gezersin söyle bana nedir bunun nedeni
Yoksa gidişatın sonu alev alev bu dünyada yanmak mı?


Yoksa cehennemde ateş söndü aşkın içinde kıvılcım mı ararsın
Ya Rahman böyle sordum sen yazma günah kulun sınarsın
Gayem aşk ateşiyle sohbet etmek canı yakan cananın acısın dindirmek
Yoksa gidişatın sonu alev alev bu dünyada yanmak mı?


Bilmem bu gönül nasıl dayanır bu aşk narına bu aşkı büyütür
Canı yakan canan aşk ile sevmezse bu gönlü yerlerde sürünür
Kul Mehmet’im sen devam et sevmeye sevdikçe aşk gönülde görünür
Yoksa gidişatın sonu alev alev bu dünyada yanmak mı?



Mehmet Aluç

Varlığımla Gölgenle De Olsam




Yoruldum her sabah, camdan seni görmeyi

 Dönüşüne ait düş görmüş gibi hayal ederek seni beklemeyi

Sana bakarak uyumayı hayal etmeyi

 Artık yoruldum sensiz rüzgâra özlemlerimi savurmayı


 Aşk dolu yarınları savurmak için yerden aldığım yaprakları uçurtmayı

Biliyorum halini camdan sinsice bakarken gördüm seni saklama gözlerini

 Bir bilsen yanımda olsan da görsen halimi, duysan aşkımın biz diyen sesimi

Artık yoruldum sensiz rüzgâra özlemlerimi savurmayı



 Öpsen gül dudaklarınla dudaklarımda ateşten busenle

Hırçın fırtınalarım dinse busenle

Sevindirsen bende emanet duran seni ve kalbimi gülüşünle

Artık yoruldum sensiz rüzgâra özlemlerimi savurmayı




Geceyi andıran düşlerime gelişinle güneş açtırtsan gelişinle

 Gelmezsen de gelmeyişin gönlümü yaksa da, özlemlerinle

Acılarına rağmen seni seviyorum, varlığınla gölgenle de olsam

Artık yoruldum sensiz rüzgâra özlemlerimi savurmayı


Mehmet Aluç

Sakın Umutsuz Kalma





Gönül var git ara yâri gurbet elinde
Gönüle lazımdır bir sevgili dünya içinde
Yar bulmazsan yaşlar akmasın gözünde
Bak bahçeler içinde gezen yârin bul içinde

Bahçeler içinde bulamazsan bak gönül bahçene
Viran eyleme gönlü kavuşamazsan sevgi seline
Sen edeple sahip ol diline gönlün bağla aşk iline
Bak bahçeler içinde gezen yârin bul içinde

Ara bul göz değmemiş nazlı yârini
Doğru söz içine katma gereksiz biri bini
Bulursan yâri sen olursun dünya zengini
Bak bahçeler içinde gezen yârin bul içinde

Gönülden istersen de bulamazsın o nazlı yâri
Sabırla kal baş başa kalsan da sen ihtiyari
Her an gönlüne çek aşk ile sıfırlama ayarı
Bak bahçeler içinde gezen yârin bul içinde

Yollar viran çakıl diye yolundan şaşma
Aşkın sakla gönlünde sırrını kimseye açma
Yağsa da başına gece gündüz kar naçar kalma
Bak bahçeler içinde gezen yârin bul içinde

Kul Mehmet sen sakın umutsuz kalma
Gurbet illerin yolunda gönlünü bir pula satma
Doğru söz var iken yalanı içine katma
Bak bahçeler içinde gezen yârin bul içinde

Mehmet Aluç


Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç