Bu Blogda Ara

6 Şubat 2015 Cuma

Zayıflamanızı Hızlandıracak Birkaç Besin
























1-Kırmızı Biber

Bu yiyeceklerin başında şüphesiz kırmızıbiber geliyor. Adamlar boşu boşuna bunun hapını yapıp zayıflama ilacı diye satmadılar değil mi?
Kırmızıbiber içindeki Capsaicin isimli madde sayesinde kilo vermenize yardımcı olur. Aynı zamanda açlığı geciktirmedeki ve verilen kiloların geri alınmasını engelleyici etkileri bilim dünyasında yer etti.

2- Yeşil Çay

Yeşil çayın metabolizmayı hızlandırdığını, antioksidan açısından oldukça zengin olduğunu, her gün mutlaka içilmesi gerektiğini sağır sultan bile duydu.
Yapılan pek çok bilimsel araştırma da yeşil çayın mucizevi yağ yakıcı etkilerini gösteriyor. Bolca tüketmeyi ihmal etmeyin.

3- Yeşil Mercimek

Çocukken sevilmeyen büyüyünce hastası olunan yeşil mercimek muhteşem bir lif kaynağı.
Kalorisi az, lezzeti çok yeşil mercimek, çorbasından salatasına pek çok tüketme seçeneğine sahip. Birini seçin ve yemeye başlayın!

Mehmet Aluç


Kaynak: http://foto.mahmure.com/diyet-fitness/zayiflamanizi-hizlandiracak-5-besin_38936/4#fotograf

Ecelle Biçilen Bir Karış Beze -Hece şiir-



















Bülbül gülün başında niçin figan edersin
Yârin kaybettin ondan mı sen figan eylersin
Kurumuş güllerin gül bağına mı ağlarsın
Ağlama bülbül bahar gelir yeniden açar

Ne bakarsın ey fani kul sende kaşa göze
Baksana sen gönülde dilde çıkan bir söze
Son değil mi ecelle bir karış beyaz beze
Ağlama bülbül bahar gelir yeniden açar

Kul Mehmet Var koş yetiş imana sen acele
Zaman biter gidersin sende gelen ecelle
Gidersin sen imanla sen bekleyen Rahmana
Ağlama bülbül bahar gelir yeniden açar

Mehmet Aluç

Ecelle Biçilen Bir Karış Beze



Bülbül gülün başında niçin figan edersin
Yârin kaybettin ondan mı figan eylersin
Kurumuş güller gül bağına mı ağlarsın
Ağlama bülbül bahar gelir güllerin yeniden açar

Ne bakarsın ey fani kul kaşa göze
Baksana gönülde dilde çıkan söze
Sonumuz değil mi ecelle biçilen bir karış beze
Ağlama bülbül bahar gelir güllerin yeniden açar

Kul Mehmet Var koş yetiş imana eyle acele
Zaman biter koşar gidersin gelen ecelle
Gönlünde imanla seni bekleyen Rahmana
Ağlama bülbül bahar gelir güllerin yeniden açar

Mehmet Aluç

Güzelliğinizin ihtiyacı su



Kusursuz olsun der cildimiz kadınlar
Rüyaları kaçar kadınların ah kadınlar
Alın size altın öğüt güzel kadınlar
Cildine uygula nemlendirici
İç bol bol suyu, su teni birleştirici

Bu kadar kolay ve basit
Güzellik fışkırsın şakaklarınızda
İç bol bol suyu çok basit
Hem de verirsin az kilo
İç bol bol suyu, su tene güzelliği yerleştirici

Susuz cilt kırışır çatlaklar oluşturur
Cilt dokusu susuz kalınca yaşlanır
Temel ihtiyaç su su su
Güzelliğinizin ihtiyacı su
Haydi, şimdi başlasın güzellik
Su ciltteki bedendeki tümsekleri düzeltir
İç bol bol suyu, su teni güzelleştirici

Mehmet Aluç

Ten Denen Kafeste Kin Çiçekleri Açmasın




Ten Denen Kafeste Kin Çiçekleri AçmasınTen Denen Kafeste Kin Çiçekleri Açmasın

Ağlar bu gönlüm senin kor alev hasretinle gurbet ilde yârim
Şafak sökülür gibi sökülürsün hicranınla yar yüreğimde
Benim inan hatalarım ile olan yüreğimi yakan mücrim
Ten denen kafeste kin çiçekleri açmasın yürüdüğümüzde

Geçmez gönülde keder matem sen tebessümünle gülmezsen canda
Aşk narında mutlulukla yan ey gönlüm sende neşeyle bir anda
Gezsin aşkın nar-ı neşeyle damarlarında akan bu asil kanda
Ten denen kafeste kin çiçekleri açmasında yüreğimizde

Gönüller aşk ile bu dünyada merhametle haydi sakinleşsin
Haydi, ey kullar zaman bitiyor el uzatın gönül yakınlaşsın
Nefret tohumları ekenlere aman ha can gönüller kanmasın
Ten denen kafeste kin çiçekleri açmasın sakın ömrümüzde

Yar gelir beklentisi ile gönüller umutsuzca ağlamasın
Aşk yolunda gönüllere diken batırılarak hiç dağlanmasın
İmanla aşk yürünmeyen bu yollara ümit hiç bağlanmasın
Ten denen kafeste kin çiçekleri açmasın ha gülüşümüzde

Gönülleri aldatanlar haberimiz yok bundan hiç sanılmasın
Yollarda nefretinizle çekilin ortalık birden kızışmasın
Kör gözlerle yol gösterenler edepsizler çekilsin de yanmasın
Ten denen kafeste kin çiçekleri açmasın gönül bahçemizde



Kul Mehmet’im der ki ayrılık yolunda gözlerde yaşlar akmasın
Kalbinde aşk olanlar vefasızlıkla sakın ola hiç solmasın
Nefis şeytan aşk ağacın meyvesi sevgiyi kandırıp yolmasın
Ten denen kafeste kin çiçekleri açmasın sakın yönümüzde
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Sensizliğinle Demleniyorum

   

Yârim bana geldiğinde seslen, ben şu anda sensizliğinle demleniyorum, baştan aşağıya senim seslenmezsen beni bulmazsın.

İster bana sen deli de ister sana tutku ile bağlı bir serseri, ama her an seninle olan bir aşığım…
Parçalı bulutlar gibi gönlümde gezinirsin bazen yağmur yüklü bulutlarla gelirsin işte o zaman seni gönlümde gözyaşlarımla sularım sen gülümsersin bana, işte ben böylesine âşık bir serseriyim ya da ne bileyim dediğin gibi deli yok yok deli değilim ama delicesine seni seven bir aşığım işte.

Bazen sen efkârlı gönlüme öpücüklerini yanaklarıma küçücük sımsıcak buselerinle kondurursun, bazen ben neşesiz gönlüne mutluluğu eklerim, dudaklarımla, dudaklarına yüreğimde senin için açan lalelerin kokusu ile.

Aç aşkın kitabını hatta gönül kitabını ilk sayfasında gülümseyerek sana bakan beni bulacaksın, aşkınla beni şair, yazar yaptın sevgilim… Her satırını, her hecesini seni düşünerek hatta sen diye yazdım oku kendini bulacaksın. Lakin öyle efkârlı değil, üzüntülü hiç değil hep gülümseyen mutluluğu her an yaşayan seni bulacaksın.

Sildim gönlünde gönlüne zarar veren üzüntüleri, efkârı, neşesizliği, bunu da peşin peşin söyleyim sonra şaşırma sen, çünkü sen benim gönlümde öylesin bunu da böyle bil sevgilim…

Kıvranan edepsiz yüzüyle sevgisizliği
Hasret kokan nefesiyle sensizliği
Hayalsiz gözlerle bakan ümitsizliği
Beraber gülümsettik ümitle bakan aşkın gözleriyle



Mehmet Aluç

5 Şubat 2015 Perşembe

Nurdan Can Ahmet




Nurdan Can Ahmet
Gül Kokulu Resul âlemlere sensin Rahmet
Konuşunca kâinatı Rahmet o an kaplar
Sensin gönüllere Nurla akan Nurdan Ahmet
Gönüller nur gönlüne akar Nurdan can Ahmet

Gül Resul Medine’den bize canla seslenir
Mekke’de olanlarda sesi ile beslenir
İman iledir onun insanlara hesabı
Semada indi nur nur Nurdan Kuran kitabı
Gönüller nur gönlüne akar Nurdan can Ahmet

Gül kokan Resulle olan muradına ersin
Ona tabi olmayan mizanda hesap versin
Müminler gönlündeki gönlü ortaya sersin
Gönüller nur gönlüne akar Nurdan can Ahmet

Gül Kokan Resul ile ol sende bil yerini
İmanla tövbe ile çıkar günah kirini
İmanla aksın helal kazanç sil nurdan terin
Sakın gönüller kırma yıka sen elin kirin
Gönüller nur gönlüne akar Nurdan can Ahmet


Kul Mehmet der zalimdir her zaman hayırsız
Odur eli halkın cebinde onlardır hırsız
Utanma edep yok zalimde onlardır arsız
Müminin damarında akan imandır harsız
Gönüller nur gönlüne akar Nurdan can Ahmet
Mehmet Aluç©

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Görüntüleme:63, Cevaplar:0

Eyleme Mülkün Canın Viran



Eyleme Mülkün Canın Viran


Ey gönlüm gaflet uykusundan uyan geçer bak boşuna tüm zaman
Gaflet uykusu pişmanlıktır geçerse geriye gelmez o zaman
Ey ömrüm nefis şeytan peşinden koşma çaresi yoktur sen sanma
Eyleme mülkün canın viran, imanla ol ölüm yok sanma kanma

Duan Rahman’a ulaşır az sabırla bekle isyana gerek yok
Rahman beni terk etti diye günaha girme bu iftiradan ok
Cefa gelse cana sabırdan vaz geçme sen Rahmandan başka dost yok
Eyleme mülkün canın viran, imanla ol ölüm yok sanma kanma

Cefayla gönül Rahmanın büyüklüğün anlar sanma zulüm sana
Bülbül gibi feryat etme Rahman gönlündedir sen yalnızsın sanma
Feryat eden mazlumla ol, uzaklaşma gaflet uykusuyla yanma
Eyleme mülkün canın viran, imanla ol ölüm yok sanma kanma

Kul Mehmet sen gönüldeki ateşlere su ol nar-ı ateş söndür
Yön kayarsa nefis şeytana, sen Rahmanın yoluna yönün döndür
Son ana kadar Rahman yolu yöndür diye haykır bu doğru sözdür
Eyleme mülkün canın viran, imanla ol ölüm yok sanma kanma
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Kurtardım




















Bir gün olsun aşksız göz kirpiğim kırpmadım
Doğru söz var iken yalan peşinde koşmadım
Sevmek var iken şefkatsiz ‘lige boyun eğmedim
Aşkın peşine düştüm gönlümü çamurlarda gezdirmedim

Fecir vakti gönlümü Rahmanla beraber eyledim
Karanlık gecelerde secde ile şeytanı rezil eyledim
Nefsim kızdı onu Rahmanı zikirle hayırlara biledim
Aşkın peşine düştüm gönlümü çamurlarda gezdirmedim

 Kul Mehmet der ki gönlümü aşkın nağmeleri ile büyüttüm
Rahmanı anarak yolumdaki rezilleri uçuruma düşürttüm
Tövbe kapısına varınca günahlarımla Rahmanın affını bekledim
Rahmanın yoluna girdim ömrümü rezillikler içinde kurtardım
Mehmet Aluç


4 Şubat 2015 Çarşamba

Mutluluğun Hasretle Zamansız Anı



Mutluluğun Hasretle Zamansız Anı

Yüreğindeki hasretin acısı ile yorganın içinde kıvranıyordu. Kim bilir kaç gündür titreyen yalnızlığın zemheri soğukluğunda kurtulmak için yorgan altında yatıyordu. Çığlık çığlığa feryat eden yüreğinin sesini kısmak için tüm çabaları boşunaydı. Kalktı, yorganı attı üzerinde, kalkmaya çalıştı hareketsiz kalan bacaklarının dermansızlığında kalkamadı. Yerde duran sehpaya tutunarak kalmaya çalıştı, başı döndü az ilerideki kanepeye kendini zor bıraktı. Sanki alnında boşanıyordu hasretin özlemi, ucunda tutunamadığı mutluluğun kaçırılan zamansız anı kıvranarak beyninde tebessümsüzlükle geziniyordu.

Zamanı tanıklık için mazinin o korkunç hasret ile aralanan kapısından içeriye davet etti. Daha dün gibiydi. Her zamanki kendine gülümseyen Türkan, Fuat’a.

-Hayatım, seninle önemli bir şey konuşacağım, ama sonuna kadar beni dinlemeni istiyorum.

Heyecanlanan Fuat

-Seni dinliyorum hayatım.

Türkan, ruhu titreyerek

-Seninle çok mutlu günleri yaşadık hayatım, diyorum ki seninle vedalaşalım, az hasret ateşiyle yüreğimiz yansın, hasret nasıl bir duygu onu yaşayalım.
Şaşırdı, şimdi bu neden diyen gözlerle
-Se… Sen ne dediğinin farkında mısın? Neden buna gerek duyuyorsun hayatım?

-Çok kucaklaştık sarmaş dolaş hayatı yaşadık, değişiklik olsun, şükretmeyi sabır etmeyi öğrenelim. Yolcusu olmayan yollarda ayrı ayrı bir süre yürüyelim, ben sürekli vedalaşalım demiyorum şöyle kısa bir süreliğine, biliyorum sen şu an şaşkınlık içinde bocalıyorsun. Şimdi beni anlamaya çalış ve az düşün hayatım bu bizim için tecrübe olacak inan, bana inan hayatım. Hasret sessizlik yüreğimize az dokunsun bu duyguyu tadalım diyorum.

Söylenmesi gereken sözler şu an aklında firara etmiş gitmişti. Türkan’ı ikna etmenin veya edememenin sancısı ile kıvranıyordu. Kelimeler bir araya gelmemek için titreyerek kaçıyordu dilinde sanki!

-Sen şimdi bana hasretin soğuk yüzü ile soğuk ayazında baş başa yaşamamızı istiyorsun, ama neden? Bilirsin seni şimdiye kadar hiç kırmadım, elinde tutmadan nefesini kokunu hissetmeden nasıl… Belki de haklısın hayatım…

-Haydi, o zaman hasretin bulutları altında yaşayalım, hasretin kınalarını gönlümüze yakalım, ama üzülme ben her zaman seninleyim, belki birkaç ay sonra yine beraber olacağız.

İşte o ana, zamanın tanık olması için o güne o maziye döndü. Hala titriyordu. Hasretin gözlerine anlamsız baktı, hala yüreği yanıyordu. Şimdi kim bilir Türkan ne yapıyordu düşüncesi ile yola çıktı. Türkan giderken arkasında gizlice takip etmişti, beraberce yaptırdıkları bağ evine gitmişti.
Sessizce pencerenin önüne geçti, Türkan içeride kanepede oturuyordu. Odaya sanki sığamıyordu. Acı çektiği her halinden belliydi, ama belirli etmemek için çok uğraşıyordu. İçinden"Ah hasrete kınalar yakarak koşan hayatım, elleri göğsünde kenetlenmiş sessizce oturuyor. Şimdi sana koşarak gelsem çok kızacaksın biliyorum…"

Derken sessizce bağ evini terk ederek, dağ başı sessizliği ile yankılanan, yalnızlığın ayazında küçük adımlarla adımlar ile evin yolunu tuttu.

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Mukaddes Neşelerin Vadisindeyim



Mukaddes Neşelerin Vadisindeyim

Aylar oldu yılar oldu viran yollardayım
Gözümde hasretin gözyaşları
Yüreğimde vuslatın heyecanı
Kavuşamadan sarp yolların yamacında
Bırakıyorum kendimi
Yanık yüreğimin ne çıkarsa şansına
Kırık yara bere içinde
Yaşarken iki beden yüreğimde
Yine düşüyor yanık yüreğimin şansına
Hasret yolu viran yollar
Silinmez hasretin kederli gamlı yüzü
Seher vaktinde kirpiklerimde uykusuzluk
Ayaklarımda hasretin prangaları
Ellerimde
Yarına hazır olmayan soruların cevapsızlığı
Seni ararken ben kayboluyorum
Kendimi bulurken seni kaybediyorum
Hani derler ya gecenin uzunluğunu ancak hastalar bilir
Sen gel gecenin uzunluğunu nefes almadan yaşayan bana sor
Ruhumu titreten hasreti anlayamayan ben
Gönlümün inşirahı sen yoksun
Beni bulamayan sen önümde yoksun
Şakaklarımda süzülüyor vuslatın özlemi
Damla damla
Damlarken toprağa kızıl alev sıcaklığında
Yanıyor yüreğim adımlarım yorgunlukta
Ayağım takılıyor gönlümün engelli tümseklerine
Düşüyorum yollarda birere birer tümseklerin karanlığına
Ayaklarımın altına ayaklanan yüreğim
Yakıyorum vuslatsız’lığın kor alevinde
Vaveyla vaveyla özlemsiz’lik alevi ile
Alıştım hasret alevi ile yüreğimi yakmaya
Ellerim titremeden
Düşüyorum sabahı olmayan koridorların sessizliğine
Gözyaşlarım yıkarken ruhumu ak pak
Ben hala gözyaşlarımı avucumda tutarak
Seni arıyorum gözyaşlarımı şahit tutarak
San aşkımı anlatmak için
Arayıp bulamıyorum
Atıyorum kendimi karanlıklara
Karanlıklarda kaybolurken her şey siliniyor
Takılıyorum Rahmetin engin merhametli oltasına
Ortalık nurdan bir saray
Yarınlar gülümsemenin coşkun nehrinde
Gönüller merhametin salıncağında sallanırken
Gülümseyerek koşuyorum Rahmetin kucağına
Tövbe kapısında rahmetin ortasında
Gülümsüyorum mukaddes neşelerin vadisinde
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Gözyaşlarınla Yıkayabilecek Misin Ey Gönlüm?

Gözyaşlarınla Yıkayabilecek Misin Ey Gönlüm?

Gözyaşlarınla Yıkayabilecek Misin Ey Gönlüm?

Ey gönlüm aşkı aramak için yola çıksam diyorsun, sen aşkı bilmeden konuşuyorsun, aşkın sınırı yoktur Rahmana ulaştırır seni, yolunda bazen hasret, bazen neşe, gözyaşı bazen ise çöl vardır ey gönlüm dayanabilir misin sen söyle önce?

Sen alışmışsın ey gönül duyarsız olmaya, sen acılara hislere koşmaya kayıtsız kalmışsın, sen rahat yaşamaya, yan gelip yatmaya, kulağını gönül sesine kapatmışsın sen aşkı yaşamaya layık değilsin ey gönlüm.

Aşk gönüllerle birlikte olmaya, aşk dertlere derman olmaya, aşk karşındaki gönlün mutluluğu için mutluluğundan vazgeçirten imanla baş başa olmaktır, iman ile yıkanmak Kuran ve Resul ile haksızlık karşısında susmamaktır… Ey gönül, düşün bakalım bunları yapmak için sende var mı cesaret?

Kavrulur yanar siner dertlere çare olmak için imanın aşkın gereği, yanabilir misin ey gönlüm?

Geceyi biçen, gündüzü örten karanlık gibi karanlıklarda kalsan, gönlündeki iman ile aşk ile karanlığa ışık olabilecek misin gönlündeki merhameti gönüllerle paylaşabilecek misin ey gönlüm?

Ne oldu titremeye başladın? Betin benzin solar gibi oldu? Kıyamda şehadet duygusu ile yol almaya, gözyaşlarınla karanlığı acıları, yetimlerin dilindeki gönlündeki titreyen şefkatsiz’likle bürünmüş hislerini yıkayabilecek misin? Zifiri karanlıkta gönlündeki mutluluk ile karanlığa ışık olmak için çileyle dost olabilecek misin ey gönlüm?

Vefa ömrün hayatın yolun gönlün anahtarı
Göç edilerek vakti Rahmana ulaşmak
Gönüllerin dilini bilmek gönülleri sarmaktır
Ayak basmak dünyaya zamana ötelere

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

İmanla Ömrüm Nura Bürünür
















Deli gönlüm imanla ömrüm nura bürünür
İman olursa gizli güzellikler görünür
Gönül ey sen bil ki bu merhametle yürürsün
İman olmayan gönül ise yerde sürünür

İmanla olmak için deme ha sakın erken
Sağlam adımlarla sen yolda tam yürür iken
Ecel karşılar seni ne oluyor demeden
İman uçar elinde daha sen kavuşmadan

Kul Mehmet’im imanla yol al sen sabah erken
Ecel gelmeden önce imanla gülümserken
Emaneti teslim et heybende imanlıyken
Sonsuz ömre imanla var sana gülümserken

Mehmet Aluç

Gülümseyen Aşkımızın Işığı Altında



Gülümseyen Aşkımızın Işığı Altında 


Gecenin ay ışığında yüreğimde sevgin, avucumda aşkım sana gönderiyorum.
Al onu gönlüne yerleştir sevgilim beni anla diye sana gönderiyorum.

Al onu gönlündeki aşk ile öp doyasıya, onu öptüğünde beni öpmüş olacaksın ve ben gecenin ay ışığında, yıldızlar altında, seni görüyor olacağım.

Sen beni öperken, bende o yumuşacık sen kokan saçlarını ellerimle saracağım, koklayacağım…

Bu gönlüm yine biz diyecek ve sen işiteceksin ve sende biz diyeceksin, seni seven gönlümün gülümseyen aşkımızın ışığı altında.

Mutlu düşlerin koridorunda el ele yürüyeceğiz, elimizde gönlümüzde Aşk’tan asalarla yürüyeceğiz her düşmeye çalıştığımızda o Aşk’tan asa yüreğimize batarak bizi uyandıracak…

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

3 Şubat 2015 Salı

Ey gönül kalemim

 Ey gönül kalemim


Ey gönül kalemim

Ey kalemim sende mi küstün
Hecelerim gönüllere işlemiyor diye
Gözlerimde akan gözyaşları ile yazıyorum
Aynaların ardındaki sırları açan gönlü yazıyorum
Görmeyen
Bilmeyen anlamayan varsa ben ne yapayım
Ey gönül kalemim
Uzun yolları geziyorum
Geçilmez dağları aşıyorum
Gören yoksa
Ağırlayan yoksa ben ne yapabilirim
Ey gönül kalemim
Sonsuzluğa sonsuz yola ışık olan imandan bahis ederim
İmanla olan gönül yıkmaz derim
iman zayıfsa gönülde
Bende onlar gibi aralarda curcuna ile kaybolurum
Anlaşılmaz olmak varsa
Sana…
Bana …
Bize yol kapalı ise…
Birlikte yola çıkmak yok ise…
Ben ne yapabilirim…
Ey gönül kalemim
Istıraplar dinsin
Gülenler yoksa
Her an benimle olan sensin
Söyle gayrı bu derde çare ne dersin
Bak gözyaşlarımda zemin ıslandı görmezsin
Küsersin benim gibi sana yar olandan
Sende küs be gönül kalemim
Bitmez imanla gönülde umut
Yürürüm her zamanki gibi Rahmana
Umutsuzluk vadisi olmayan Rahmanın ümit vadisine
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Gidiyorum



Gidiyorum

Sözlerin bittiği ülkeden gönüllerden gidiyorum
Geride kalanları terk ediyorum
Zamansızlığın insanların açtığı yaralardan kaçıyorum
Gidiyorum
Kavuşacağım yerde dertlere deva var mı bilmiyorum

Zaman en iyi ilaçtı kalmadı ki zaman
Vebal ile kuşatılmış nefessiz kalmış aman
Zaman gözlerinde yaş dokunamıyor her an
Gidiyorum
Kavuşacağım yerde dertlere deva var mı bilmiyorum

Bana bize dair ne varsa yok oldu birer birer
Hani nerede gönülde olması gereken imanlı olan er
Döküntü viran yerlerde yaşıyor kalmadı gönüllerde fer
Gidiyorum
Kavuşacağım yerde dertlere deva var mı bilmiyorum

Karanlık yarınlara ışık olamıyoruz
Ağlayanların derdine çare bulamıyoruz
Yarınlar gayesiz ne getirir bilemiyoruz
Gidiyorum
Kavuşacağım yerde dertlere deva var mı bilmiyorum

Kalemler dermanları yazması gerekirken
Dermansız sokaklarda kalmış iken,damlayan kanı yazarken
Hecelerle mısralarla gönülleri sarmaz iken
Gönül bilekleri prangalı kanıyor iken
Gidiyorum
Kavuşacağım yerde dertlere deva var mı bilmiyorum

Kul Mehmet’im sen gönlündeki güzelliği ortaya ser
Belki güzelliği görenler biraz olur iyimser
Gönüllere bırakılmayınca ebedi bir eser
Var git başka illere çıkar yeni bir eser
Gidiyorum
Kavuşacağım yerde yeni bir eser çıkar mı bilmiyorum
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Sadece Gülümsemek Ve Gülümsetmek İmanın Gereğidir



Sadece Gülümsemek Ve Gülümsetmek İmanın GereğidirSadece Gülümsemek Ve Gülümsetmek İmanın Gereğidir

İman ile gönüller mutlulukla çarpmasaydı, tüm savaşlarda vatan uğruna insanlar nasıl şehit olurdu?

İman ile ülke, ülke olur, yoksa imansız olan gönül ancak yıkar, kendi çıkarı için işte yaşadığımız gibi yakar yıkar şerefsizlikle koyun koyuna yatar!
İman ile yarınlar, yarın olur, imansız yarınlar sadece kişinin kendi çıkarı ile kurduğu hayaller gerçekleşir toplumsal bir değeri olmaz. İman ile kurulan hayaller toplumu ötelere mutlulukla taşıyan hayaller olur.

İmanla bedenler nurdan saraylarda kabirde yatar, imansız bedenler ise çukurlarda yatar.

İmanla yaşayan insan ne mutlu sana, ötelerden aldın davet nurlu gönüllerden nura koşuyorsun, kıyamla duruyorsun ülken dertleri için… İman beklemektir gönüllerin mutluluğu için bilirsin, zalimi yere sermek için beklersin uyumazsın, tefekkürle Rahmana secde ile yol alırsın ülke mutluluğu için bilirisin, gözyaşının bir damlası için zalimi zulüm edeni yok edersin Kuran ve sünnet ışığı altında kalbindeki imanla… Kuran ve sünnetten beslenmeyen iman, iman değildir sadece gösteriştir bilirsin ey göğsünde imanı taşıyan, bedenin emanetçisi...

Gerçek iman sahibi hemen belirli olur hatta karanlık basınca yıldızlar gibi sinesindeki iman ışık saçar görülür belirli olur, görmek için bakan görür, bakmak için bakan göremez, anlayamaz…
İmanlı emanetçi, sen razısın insanların mutluluğu için çileye, sıkıntıya, derde, mevzilerde beklemeye, öyle olmasaydı nasıl Asrısaadet yaşanırdı, ötelerdeki mutluluk, iman nasıl bu güne taşınırdı mutlulukla?
İman ile damlayan mürekkeplerdeki o güzellikler nasıl yazılırdı gönülde iman olmasaydı?

İman olmasaydı kim yetimlerin duası için gece gündüz uğraş verirdi? Tarifsiz acılarla kıvranan yetim için kim tarifsiz sancıları yok etmek için uğraşırdı, bak geçmişine iman la yaşanan o tarihine göreceksin, şimdi yok diye üzülme, Kuran ve sünnet ile beslenen iman yok diye böylesine sancılar çaresizlikle kıvranıyor. Sabırla bekle, ümit var ol… Uzun yola çıkan gönlünü sana adamış imanlı yolcun muhakkak ki gelecektir.

Kelimelerini, sözlerini, hecelerini, umutsuzluk sözleri ile tüketme. Gelecek olan yorgunluk nedir bilmez çünkü o gönüller gülünce imanı ile mutlu olandır, şu an yaşadığın toplumun imanı ile bir değildir, o kendini değil toplumun mutluluğu için yaşar ve yaşatır, yıkmaz inşa eder.

Zamanın insanların açtığı yaraları iyileştirmek için gelecektir iman dolu gönlü ile. Kuran’a ve Resule olan iman aşkı ile gelecektir. Günümüzdeki gibi çıkarı olmadan arkadaşın, yakının, menfaat düşkünü gönüllü gibi yanına gelmesi gibi sanma, yoksa yanılırsın hayal kırıklığına uğrarsın.
Şairin şu sözleri ne kadar güzeldir:

“Sen İslam’ı öyle yaşa ki akıllar dursun,

Sen ona buna değil Rabbine kulsun!”

İmanı İslam’ın gerektirdiği gibi samimiyetle yaşamak, ihlasla samimi olmakla gönüllere ulaşmakla hakiki iman yaşanılır. İman kişi mutluğunu değil toplumsal mutluluğun mutluluğu ile haldeş olmak için vardır, kişinin mutluluğu için değildir. Sadece gayemiz Allah rızası, peygamber aşkı ile ona ümmet olmanın aşkı ile olmalıyız. Bundan gayrısı boş iştir, sadece ferdin mutluluğuna giden diğer insanları görmeden sadece kendisi için yaşamaktır.

Cümleler, heceler dağılsa da bir bir etrafa, imanlı olan gönül toplar bir bir mutlulukla gülümseyen adımları ile bitmez tükenmez sanılan ötelerden gelir dağınık olan cümleleri heceleri şefkatle sarar sana sunar, işte imanın gayesi ’de özü ’de çağrısı ’da budur, Resul sünneti ile Kuran çağrısı ile Rahman merhameti ile bizden bunu istemektedir.

Aralarda geçit vermeyen dağlar, geçilmez sarp yollar olsa da birlikte atan imanlı gönüllerin çabası ile bunlar bir anda aşılır, yanaklarındaki gülümseme eksik olmaz imanın gereği, sadece gülümsemek ve gülümsetmek imanın gereğidir, bundan gayrısı nefis ve şeytanın işidir bu böyle biline…

Peygamberimiz (s.a.v.)’in ahlâkının en önemli özelliği, Allah (c.c.) vergisidir. O’nun ahlâkı, Allah (c.c.) tarafından kendisine ihsan ve ikram edilmiştir ve verilmiştir. Yüce Allah (c.c.), O’nu bütün insanların örnek alacağı hatasız, kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir ahlâkta yaratmıştır.

O, dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamış bir Peygamberdir Nurla kokan bir Resuldür. O’ndaki güzel özellikler yaratılışında vardı. O’nu eğiten, edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle donatan Âlemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)’dır.

Gül kokan Resulü, kendisine örnek yol hayat olarak seçen insan, onunla ne kadar yaşayabiliyorsa, o kadar çok yararlanır ve O’ndan aldığı bereket de o oranda çoğalır hem kendi hem de yaşadığı ve sonrasında gelecek olan toplum kazanç sağlar. Selam ve dua ile…

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

İmanla İşlenmiş Anekdotlar-2-

                         
















İmanla açılan avuçların duası Rahman geri çevirmez, imanla atılan adımların başarısı toplumu ötelere mutlulukla taşır.

İman, acılarına, dertlerine, ömrüne açılan Rahmanın şifa kapısıdır.

Kapattım kapılarımı mukaddes olmayan sözlerin acizliğine, açtım kapımı imanla nur nur gönüllere huzur veren imanın Kuranın Resulün sözlerine.
İman karanlıklara nurdan ışıktır.

İman tutar gönül elinden, nurlu adımlarla gönüllere götüren yol arkadaşı, hayat nizamıdır.
Sahte adımlar insanların düşünceleri ile gelişir kişisel bir çaba olur, imanla atılan adımlar toplumsal olur güzel yarınlara taşır.
İman ferdi olarak yaşamak değil, toplumsal olarak toplumun geleceği mutluluğu için çalışmak onları güldürmek için yaşamaktır.

Çok uzaklarda imanla atan bir kalp var ve senin için atıyor, evet iman işte böyledir uzakları yakın, zamanı yok eden seni düşünen gönüllerin olmasını sağlayan…

Hayalleri tek gerçek edecek olan imandır, bundan gayrısı nefsi tatmin etmekten öteye gitmeyen hayallerdir, hayal toplumsal olursa toplumu mutlu eder ötelere taşır,geriden gelenlere mutluluğun kapısını açmış olur.
Mehmet Aluç


Felsefi Alanda Az Biraz Sohbet Edelim



















Bugün az zihnimizi zorlayarak felsefi alanda az biraz sohbet edelim dedim, bu soruları birlikte gönül beraberliği içinde cevap verelim istedik. Cevabı olanlar varsa yazsın, hep birlikte cevap vererek doğru olanı bulalım…

Paylaşmak nedir? Face, Twiter sosyal sitelerde bir şeyler paylaşmak mıdır? Yoksa gönül birliği içinde birlikte fikir renkleri içinde yaşamak mıdır?

Hayat mı acımasız? Yoksa hayatı acımasız yapan bizler miyiz?

Sorular yanıtların özeti midir? Özetler sorulara cevap mıdır? Yoksa yanıtlar soruların gerçek yüzünü ortaya çıkaran, ona çare olan bir cevap mıdır?

Düşünmek kendini tanımak mıdır? Düşünmek, doğru yola ulaşmak için bir kapı mıdır?

Benlik, acizliğini bilerek Rahmanın büyüklüğünü hatırlatan mıdır? Yoksa isyan yolunda, kendi bildiğini okumak mıdır?

Zaman, hayatın yolunda anı hatırlatan bir an mıdır? Yoksa Zaman, hakikati bulmak için bize verilen an içinde Rahmana ulaşılan yolculukta, dikkatle kullanmamız gereken kıymetli bir an dili ‘mimidir?

Felsefe, neden soru sorarken cevabını dinden kaynak alarak cevap vermez? Sadece belirli bir birikime sahip olanların, çelişkili düşüncelerin çelişkili açıklamaları ile soruları aklı ve mantıklı olarak cevap bulunmayacağını bile bile aynı çelişkiler içinde yani cevapsızlık boşluğunda gezinilir? Buna örmek olarak:

Bu sorulardan bazıları şunlardır;

* İnsan nedir?(*)
* Evrenin bir sonu var mıdır?
* Hayatta en önemli şey nedir?
* Yasamın amacı nedir?
* Ölümden sonra hayat var mıdır?

İşte felsefeyi besleyen, bu soruları sorup, araştırıp ve düşünmektir. Felsefenin soruları günlük sorulardan ve bilimsel sorulardan çok farklı özelliklere sahiptir.

Bu özellikleri söyle sıralayabiliriz;

Felsefi sorulara kesin cevap vermek mümkün değildir.

Felsefenin soruları diğer alanların sorularından farklıdır. Felsefi sorulara sürekli değişik cevaplar verilebilir ya da tüm denemelere rağmen sorular cevapsız kalabilir.

Bu nedenle, felsefi sorulara eksiksiz, her durumda geçerli ve kesin bir cevap vermek imkânsızdır. Çünkü felsefede her yanıt, yeni bir soruyu da beraberinde getirir.(*)

Bu soruların cevabı dinimizde varken neden cevaplar dinden cevaplar verilmez veya din aşikâr göz önünde iken, bunun cevabı bulunmaz ve insanlara(felsefe ile soruların cevabını arayarak boşluğa düşenlere) sunulmaz? Selam ve dua ile…
Mehmet Aluç

(*)http://felsefe.konulari.org/felsefenin-sorulari.html

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç