Bu Blogda Ara

6 Ocak 2015 Salı

Senden Başka Yoktur Yar Derdim



Yüreğim gibidir tüm yollar ağlar her zaman
Sözlerim benim gibi dokununca titretir
Gözün kırpışında ben kaybolurum tas tamam
Bilmem gönlün hep neden dışında beklettirir

Var mıdır senden ayrı benim bilmediklerim
Aşkla bana kolunu açman beklediklerim
Senden başka yoktur yar derdim söylediklerim
Bilmem gönlün hep neden dışında beklettirir

Kul Mehmet senden başka yoktur ev ocaklarım
Sen gelirsen hatanla seni ben kucaklarım
Biraz yaklaşsan bana kendim anlatacağım
Bilmem gönlün hep neden dışında beklettirir

Mehmet Aluç

Yalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen Yolcu




Yalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen YolcuYalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen Yolcu

Susmak kabullenmekti, ama ya o bunu bilmiyorsa, yanlış anladıysa beni o zaman, ben boşuna mı terk ettim o yârin güzelliği ile parıldayan şehrini düşüncesi ile geri dönüp dönmemek arasında karasız kaldı. Ben küsmedim ki o yâre ve kelimelere sadece yârin söylediği ”Beni sen çok mu seviyorsun” sözüne, evet anlamında sustum ben, kelimeler aklıma bir anda dizilmedi susmak, kabullenmek dedim sustum, diye düşünceler arasında yoluna devam etti.

Döndü arkasına baktı çok uzun yol yürümüştü, dönmekten vazgeçti, kaderim bu benim diyerek yoluna devam etti. Acaba dilim neden sustu, kendimi ifade etmek için neden konuşamadım sorusu kafasında halay çekerek meşgul ediyordu.

Ah elimde bir fırça olsa da bu anları silsem mutlu anların resmini çizsem, şimdi acaba dipsiz kuyulara mı düştüm acaba derken az ilerideki yaylada bir kulübeyi gördü, sevindi uzun zamandır yürüyordu yol yorgunuydu ve açtı. Bir lokma yemek yerim az dinlenir yoluma devam ederim düşüncesi ile kulübeye doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Nefes nefese kulübenin kapısını çaldı. Açılan kapıyla mutluluğumu, mutsuzluğumu bulacağım diye düşünürken, kulübenin kapısı açıldı. On Yaşlarında bir çocuk kapıyı açtı.

-Buyurun hoş geldiniz gönül evimize.

Şaşırdı kaldı. Bu şaşkınlıkla içeriye girdi. Kulübe çok sade döşenmişti, yerde birkaç eski kilim, bir divan duvarda bir ceylan resimli küçük bir halı, ateşi yanan bir ocak… Vardı.

Merakla odayı süzerken çocuk

-Hoş geldiniz, ben Dumrul, uzun yoldan geliyorsunuz buyurun oturun bir soluk alın, ocakta aşımız kaynıyor şimdi karnınızı doyur azda dinlenirsiniz.

-inan çok şaşırdım akıllı kibar çocuk, ben Durmuş sen böyle güzel konuşmayı kimden öğrendin?

-Annem Gülümser den öğrendim, kendisi tarlada ekin ekmeye gitti birazdan gelir.

Annesini merak etmeye başladı. Dumrul’un konuşması misafirperverliği çok hoşuna gitti, yaklaştı yanına anlından öptü. Dumrul gülümsedi, ocağa doğru gitti, ateşin üstünde pişen çorbaya az birazcık tuz ekleyerek.

-Yemek birazdan hazır olur, söyle divana geçin oturun rahat edin, ben şimdi hazırlarım.

Durmuş endişeli bir ses tonu ile Dumrul’a

-Kapıyı açmadan önce bu gelen iyi birisimi kötü birisimi diye düşünmeden sen kapıyı nasıl açtın?

Dumrul gülümsedi

-Bu yaylaya kötü insanlar uğramaz, buranın insanı da çok az bizden başka kimse yok buralarda

-Yine de olsun ama dikkatli olmaz gerekirdi.

-Ben zaten dikkatliydim, sizi kapının üstündeki yarıktan dikkatlice izledim öyle açtım kapıyı.

Kulübenin kapısı açıldı içeriye Dumrul’un annesi girdi. Evde yabancı birisini görünce az duraksadı.

-Hoş geldiniz sefalar getirdiniz

Diye gülümseyerek elindeki tarladan koparılmış taze domates biber salatalıklar ile mutfağa geçti. Taze sebzelerin kokusu kulübeyi doldurdu.
İçeriye girdi

-Nereden gelir nereye gidersin sen ey yolcu? Yolunu mu kaybettin yoksa yârini mi kaybettin arar durusun?

Durmuş yine sustu ve şaşırdı.

Gülümser kadın otuz yaşlarında siyah saçlı uzun boylu kara kaşlı, alnında kederin vermiş olduğu birkaç çizgiler ve güler yüzlü dul bir kadındı. Kocası genç yaşta ölünce o kasabaya sığamamış, beş yıl önce almış başını küçük çocuğu ile bu yaylaya gelmiş bu boş kulübeye sığınmış, yarınlarını hayallerini burada kucaklamıştı, az ilerideki boş tarlayı adam ederek birkaç meyve sebze dikerek, bir küçük koyun alarak yaşamını sürdürüyordu.

-Yalnızlıklarla dolu kulübemize hoş geldin, yalnızlığımıza arştan sökülerek gelerek sen son verdin.

Dumrul’a dönerek

-Misafirimize ikramda bulundun mu nur yüzlüm?

Dumrul

-Aşın ocakta pişmesini bekliyordum, pişince hemen verecektim anneciğim, sen geldin.

Durmuşun dili sanki bir anda çözüldü.

-Kusuruma bakmayın sizlere rahatsızlık verdim.

Gülümser ve Dumrul aynı anda

-Ne rahatsızlığı, neşe getirdiniz!

Durmuş yine şaşırdı.
-Şey inanın ilk defa böyle güler yüzle karşılaşınca çok şaşırdım ondan dolayı mahçubum.

Gülümser

-Hayâ düşmedikten sonra gönülden siz mahcup olmayın. Bu yayla ova ağaçlar tarlalar bizim hayâmıza bakarak bitmez meyveler veriyor. Yeter ki günah çukurunda gözlerini gezdirmeyin ve açmayın. Bu arada ismim gülümser, sizin isminiz nedir?

-İsmim Durmuş memnun oldum gülümser kadın.

-Buyurun sofraya Rahmanın verdiği nimet ile açlıkla yanmadan, karnınızı nefsimizi doyuralım önce.

Hep birlikte yere serilen sofranın başına geçtiler, gülümser ve Dumrul besmele çekerek ve buna dâhil olan durmuş sıcacık mis gibi kokan tastaki yayla çorbasına kaşıkları daldırarak. Afiyetle yemeye başladılar.
Durmuş Gülümser’in gözlerin utanarak baktı. Gülümser’in gözlerinde hülyaları çalınmış, çalınmış hülyalarının üstüne dikmiş mutluluk çiçeklerini gördü. Gülümsedi. Yüreğini acılarla değil yeni umutlarla yakıyordu, sanki dedi kendi kendine Sofradan kalktılar. Gülümser ve Dumrul sofrayı kaldırdılar. Hepsi divanın üstüne oturdular.

Durmuş

-Ellerinize sağlık çok güzel olmuştu, sanki ilk defa böylesine tatlı ve mutluluk verici bir çorba içtim.

Gülümser ve Dumrul bir ağızdan

-Afiyet olsun.

Gülümser

-Değdiğiniz bir kuru dala, şefkatle bakarsan onu yetiştiriş isen, güzel meyve verir lezzeti sizin ve bizim gönül güzelliğimizi içine kattık ondan böyle leziz ve mutluluk verici bir tat oldu durmuş bey.

-inanır mısınız siz ve oğlunuz konuşurken böylesine güzel anlamlı ben şaşırıyorum, kusuruma bakmayın.

Gülümser

-Kusura bakmayız kusurları kapatırız dursun bey, siz rahatınıza bakın. Değil mi hayat bir gün yalnızlık, bir gün anlamsızlık bir gün neşeyi içine katarak yaşamak değil mi edeple gülümseyen gönlün ışığı altında.

-Sözleriniz güneş gibi doğuyor içimde ne olur beni yanlış anlamayın.

Dumrul söze girdi.

-Siz üzülmeyin annem ve benim konuşmalarım hep böyledir, dışarıda gelenler ve duyanlar sizin gibi hep şaşırıyor.

Gülümser

-Yanan ve sönmeye başlayan bir lambanın yorgunluğu var üzerinizde, size yere bir yatak sereyim az dinlenin. Hem gönüllere hizmet etmeyen gönüllerin sevgisini kazanmaz, Rahmanın merhametine ulaşmaz, gönül alırsanız Rahmanın merhametine ulaşırsınız, siz buyurun az istirahat edin.

Gülümser ve oğlu Dumrul hemen yere bir pamuk döşek ile yorganı serdiler.

Mehmet Aluç

Devamı Gelecek İnşAllah

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Kendimi Ararım Gurbet Sokaklarında





Kendimi Ararım Gurbet SokaklarındaKendimi Ararım Gurbet Sokaklarında

Sokaklardayım yine bugün sokak çok ıssız
Aradığım ise ben kendimi ben ararım
Sormayın kaybettin de kendin nasıl sızısız
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Gezerim işte böyle ben gurbet yollarında
Aradığım bulmadım yârin ben kollarında
Gönlün zoruna gider çıktım o an yanında
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Benimdir dedim çıktım yola bu alın yazım
Gurbet sokaklarında çaldığım gönül sazım
Neyleyim nazlı yâre geçmedi benim nazım
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Kar tipi yağar her gün benim dertli başımda
Dedim yar durayım az senin sağ yamacında
Dedi ben ölürsem sen durursun başucumda
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Kul Mehmet’im dedim yar az gölgende durayım
Gül yüzüne bakayım seni senden sorayım
Konuşmasan da ayda bir boyuna bakayım
Olamaz dedi güldü saldı gurbet ellere
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında
Mehmet Aluç©


Kolun Boynuma Hep Dolansın


 Kolun Boynuma Hep Dolansın


Gecenin sessizliği ile sevdiğim sensin
Ağlayan gözlerime her an derman olansın
Yüreğimde aşk diye bağıran tek güzelsin
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın


Yolunu beklerim ben her gece gel sen diye
Beklerimde gelmezsin bana bilmem ne diye
Gelişin olur inan bana müthiş hediye
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın


Sen çağır ben yanına hemen koşup geleyim
Gönlümdeki sevgiyi ben önüne sereyim
Seni seveyim aşkım ben seninle güleyim
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın


Kul Mehmet’im der ki ben uzak değilim senden
Ne selamın haberin gelmiyor artık senden
Çok sevdim uzak kaçtın sen benden söyle neden
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın

Mehmet Aluç

Aşkın Dilindeyim


Seni sevmiyorum ben demesen beni sevsen
Girsen sen koynuma ben seninle zengin gülsem
Gönül çeşmenden kana kana ben sular içsem
Seninle sevgi dolsa seni seven cismime

Gönül sazım çalarım sazımın telindeyim
Seni sarınca bende elimle belindeyim
Aşk ile konuşunca sen aşkın dilindeyim
Seninle sevgi dolsa seni seven gönlüme

Mısralarımda gönül sazımda hep sen olsan
Kul Mehmet’im aşk ile gönlüme hep sen dolsan
Tatlı düşe hayale seninle ben hep dalsam
Seninle sevgi dolsa seni seven kalbime

Mehmet Aluç

5 Ocak 2015 Pazartesi

Sen Ol Hecemde

Sen Ol Hecemde

Sen Ol Hecemde

Aklımdasın yine sen şiirler yazarım ben
Gönlünde çıkan okla vurdun beni gönlümde
Mısralarım içinde gönlümde gezersin sen
Şiirler senle güzel sen ol benim ömrümde

Gönlüme düşen yıldız gibi sende güzelsin
Şiirlere sığmayan sen kalbime özelsin
Kitaba sığmayacak kadar hece neşesin
Şiirlerim seninle güzel sen ol çevremde

Salına salına sen gelsen benim yanıma
Hayran olsam ben sana gülsen benim canıma
Kara gözüne sürme çek gel benim yanıma
Şiirlerim seninle güzel sen ol ömrümde

Sana aşkım demekle açsın benim güllerim
Gözün içine bakıp geçsin benim günlerim
Sen bir anda olmazsan yanımda ben özlerim
Şiirlerim seninle güzel sen ol düşümde

Kul Mehmet’im anlamsız şiirler sana yazmam
Aşkın içine acı kahırdan kuyular kazmam
Vicdanım yastığımdır gönülleri hiç kırmam
Şiirlerim seninle güzel sen ol hecemde
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Özgürlük Sarayının Kapı Kilidi

Özgürlük Sarayının Kapı Kilidi

Özgürlük Sarayının Kapı Kilidi


Hayatta önemli olan değil midir gönlümüzde hissettiğimiz, gönlümüzdeki iman dolu bakış açısının gözü ve gözlüğüyle bakılan, oluşan düşünceler değil midir? Yoksa başkalarının düşüncelerini hangi gözle bakacağız? Nefis gözüyle mi? Şeytani gözlemi? Her an değişken olan insan gözüyle mi?

Bence, her şey iman gözüyle ve gözlüğünü takarak yarınlara bakmalıyız, mademki Müslümanız öyleyse ölçümüz bu olmalıdır.

Yoksa insanların sunduğu daha sonra acılarla sarılı olan sızıntı verilen, çaresi olduğu halde çare aranılmayan, düşünceler mi bize mutluluk verecek?

Bizi Yaratan Yüce Rahmanın bize uygun olanı sunduğu, düşünce yapısı elbette dünya ve ahirette mutluluk verecek. Gerçi dünya Müslümana biraz zindan, Ahirette mutluluk veren kapı olsa da biz, imanın bakış açısı ve gözlüğü ile düşüncelerimize sünnet, Kuran’ı katarak yön vereceğiz.

İnsanın düşüncesinde derin yalnızlık sızıntı veren sadece kendine layık bildiği düşünceler, kendisinden başka insanları, sürgünde yaşamaya mahkûm eden duygusuzluk yüklüdür hep ve bundan da hiç sızı duymaz!

Şeytani düşünce, yakıp yıkmayı değer vermemeyi, yok saymayı karşısındakini, hep zihnin güzel düşünen derinliğindeki yerini işgal eder, yıkar viran eder geçer!

İmanlı bir düşünce Kuran ve sünnete uygun olan, komşusu aç içen yatmamayı, insanların mutluluğu için uğraşmayı, herkes tarafından sevilmek için uğraş vermeyi, merhameti kesinlikle elinde, dilinde, gönlünde… Bırakmamayı… Emir eder.

Yol iki tane sunulmuş, seç beğen yaşa sonucuna katlan denilmiş, müdahalesiz biz insanlara.

Yalnızlığın bulvarlarında yaşamamak, bitmeyen yolların sancılarını yaşamamak, yaşatmamak var oluşun gereğini yapmak ve yaşamak bizim elimizde lakin birlik ve beraberliğimiz yanımızda olursa.

Özgürlük sarayının kapısının kilidi sadece bana aittir, benim istediğim olur mantığı dayatmadır, hödük'lüktür… Selam ve dua ile.

Mehmet Aluç

Hödük: Saygısız, görgüsüz…

Ol aşk ile seven bir kul

Ol aşk ile seven bir kul

Ol aşk ile seven bir kul

Ey sevgilim ses ver kulak ver içimdeki seninle yanan aşk dolu çağrıma… Terk edenlerden olma çekip gitme.

Buz dağı bakışınla bana bakma, aşk ile içimdeki karları eriten bakışınla bak bana.

Gönlümün avuçlarında aşk sunduğum kar beyaz sana, okyanusların çırpınışında batmasın bakışların, aşkın denizinde gezsin sevgiyle bakan bakışların.

Titremesin bana uzanırken gönül elin, bana hasreti sunma sakın avuçlarında nazlı gelin.

Aşktan kaçarak kendini de beni de yakma, gel yudumlayalım aşkı bir yudumda doya doya nefretine uyma kanma. Yoksa çok büyük olur kayıplarımız…

Sana varmaya ulaşmıyor elim dilim deme sakın, bak gözlerine gönlüne ondan sonra karar ver sonradan etrafına bakın kararını ver güz güzeli…
Gönlüme düşmek için gönlündeki aşk çırpınmakta, gör bil anla öldürtme gönlündeki tap taze aşkı.

Gel etme aşksızlığı kabul
Ol aşk ile seven bir kul
Beden değil mi eskiyen bir çul
Açık olsun aşka ait yol

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

4 Ocak 2015 Pazar

Neler Çektim



Boşa bekleme gönül bahçende bülbül ötmez

Çektiğin çilelere hiçbir derman bulunmaz

Gönlün viran olursa bahçende güller bitmez

İnsana boş gönülle mutluluklar sunulmaz


Boş gönlüne hakikat rüzgârları hiç esmez

Çiçek güle sorular sorma cevaplar vermez

Açmayan kokmayan gül başında bülbül ötmez

İnsana boş gönülle mutluluklar sunulmaz



Kul Mehmet’im gönlünü doldur aşkı sevgiden

Güllerin hepsi açsın hep aşk dolu sevgiden

Neler çektim ben haylaz bu gönlümün elinden

İnsana boş gönülle mutluluklar sunulmaz


Mehmet Aluç

İman Mezarda Bile Canlı Tutar Şuuru




















İmana giden yoldur dost doğru giden yol
Düzeltmezsen önünü düşersin bak çamura
Önünde ki eğriyi düzelt merhameti bol
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura

Dünya da İmanınla ahrete taşı canı
İmansız lain şeytan akıtır cümle kanı
İmanı taşı tende kur binlerce sen yapı
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura

İmansız göremezsin sen burnunun ucunu
İmanla yarınlara taşı sen umudunu
İmanınla gör coşan Resule sen coşkunu
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura

Kul Mehmet’im değil mi dünyada canın sonu
İmanınla Ölümden sonra sen gör coşkunu
İman Mezarda bile canlı tutar şuuru
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura
Mehmet Aluç


Bekler Nur İman Yolda

Bekler Nur İman Yolda

Bekler Nur İman YoldaBekler Nur İman Yolda


Gül Resulüm uzandı cümlemize can kolun
İman tüm gönüllerde işte açıldı yolun
İmanı almayanlar almadı sizde solun
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda

Gül Resulüm sen varsın kırılmaz kol kanadım
Yolunda yürümekti benim candan muradım
Tüm müminleri kardeş ettin oldu kardeşim
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda

Bilirim iman bekler her an yolun başında
Hz Ali iman etti henüz on yaşında
Müslüman olan ilk o çocuktu o yaşında
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda

İmanı alan olur seninle nur yolunda
Cümlemiz yürüyelim hep sağında solunda
Kul Mehmet’im imanla varsın nurlu yoluna
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Bir Gün İyileşir Kırık Kolun Kanadın

Bir Gün İyileşir Kırık Kolun Kanadın

Bir Gün İyileşir Kırık Kolun Kanadın

Tüm ezgilerde şiirde aşkı gönlünde sunan değil midir kadın? Erkek değil midir alan? Bazen gönlüne aşkı bilmeyen hödüklerce kırık oktan aşk diye saplan ayrılık değil midir ağlayan kadına?

Uzun aşkın yolunda yanında bir lokma ekmek pahasına yanımızda yürüyen, hatalarla sunulan aşkın hatasına bakmayan, umutları azar azar kirpiklerin de yaşlarla dökülen kadın biter bir gün inan elemin.

Dikenler içinde gül gibi dikenlerin batmasına aldanmadan açan, sabırla her sıkıntıya göğüs geren, gecenin sessizliğinde kirpiklerinde akan yaşlarla dinleyen, biter bir gün sana reva görülen vefasızlık…

Acı ve dertlerin içine gönlündeki aşk ile mutluluklar eken, Selvi boyu ile gönüllerde bahar rüzgârları estiren kadın bir gün iyileşir kırık kolun kanadın…

Mehmet Aluç

Hödük: Görgüsüz, kaba, anlayışı kıt (kimse)

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Nurdan Muhammed

Nurdan Muhammed

Nurdan MuhammedNurdan Muhammed

Cümle âleme iman nuruyla nurlar saçan
Gece gündüz ümmetim diyerek hep üzülen
Ümmetini Kevser’in başında hep bekleyen
Adı güzel kendisi güzel nurdan Muhammed

Dünyayı tevhit için can kürsüler eyleyen
Rahmana secdelerde ümmetini isteyen
Cümle müminlere o nur şefaatçi olan
Adı güzel kendisi güzel nurdandır Ahmet

Resul süz biz dünyayı ahireti neyleriz
Ahrette ona komşu olmayı hep isteriz
Kevser’in başında biz buluşmayı dileriz
Adı güzel kendisi güzel nurdandır Ahmet
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Rahmet seni neylesin















Dünyadan murad alan bana bir şey söylesin
Bağları gülistanda benim mi haberim yok
Güneş titrer didarım mah gönlünü eylesin 
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Seherde kâinatı dinle sen seyran eyle
Gül bülbül için nasıl açar goncaya söyle
Ömürdenen bir fasıl gelir geçerde böyle
Öfkeyle dolu gönlün zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Yalan dolanla ömrün söyle heba olduysa
Kapat artık kapıyı haram ile dolduysa
Yalan dolan ne yapsın ömrün bir an solduysa
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Günde beş vakitte hep okunur nurlu ezan
İman yoksa gönüller yaşarken olur mezan
Elbet bir gün sanada elbet kurulur mizan
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Kul Mehmet’im selamın olsun dostun üstüne
Koyun postu değişme sakın tilki postuna
Hakikatle sen bağlan candan gönül dostuna
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin

Mehmet Aluç
Düzenleme:Harun Yıldırım

Baksa O Resul Gülümsemeyle


Kabenin yollarına yol bulup vara bilsem
Hakikati ben kalem kalem gönlüme yazsam
Gül kokan Resulümün kokusu alabilsem
Ayrılmasam yanında sıdkı can ile kalsam

Dilimde can kuranla elimde imanımla
Tevhit ’im tüm dilimde ölüme can selamla
Resulün kapısında can alsam damla damla
Ayrılmasam yanında kalsam sıdkı can ile

Kabenin yollarında Resulümle yürüsem
Kalemimi elime alsam hep onu yazsam
Hayran hayran baksam gül cemaline sarılsam
Ayrılmasam yanında kalsam sıdkı can ile

Rahmanım cümlemize bunu nasip eylese
Nefisten kurtularak imanı gül eylesek
Kul Mehmet’im baksa O Resul gülümsemeyle
Ayrılmasam yanında kalsam sıdkı can ile
Mehmet Aluç




İmanla Yol Alırsan

İmanla Yol Alırsan

İmanla Yol Alırsanİmanla Yol Alırsan


İman olmazsa gönülde düzgün yolda gidilmez
Nefis şeytanla yaşanılanların bir değeri olmaz
Gül olmazsa elbet bülbüller gül bağında ötmez
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz

İmanla yaşa ahirette vardır çokta fazla sefası
Nefis şeytanla olursan dünyada bitmez çilesi
Gönülde olmazsa iman olmaz hiçbir derdin devası
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz

İmanla aç gözünü seyir eyle kâinatı eyle nazar
Son menzile doğru giderken el âlem mezarın kazar
İyilik yap ta nasıl yaparsan yap azar azar
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz

Kul Mehmet İbadeti neşeyle taşı her vakit yanında
Gül Kokulu Resulün sevgisi her an olsun canında
Tevhidin nuru her an dolaşsın imanla kanında
İmanla yol alırsan taşırsan gönülde ömrün solmaz
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

3 Ocak 2015 Cumartesi

İman Güzelliğini Nefis Darlıkta Tanır

İman Güzelliğini Nefis Darlıkta Tanır

İman Güzelliğini Nefis Darlıkta Tanırİman Güzelliğini Nefis Darlıkta Tanır


Oy Nefis denilen beden gezgini
Yakar yıkar geçer hala beğenmez
İmandan kaçar Şeytan’nın dingili
Çaresiz kalır da imana dönmez nefis

Kendini bedenin kralı sanır
Akıl denen melaikeyi mi tanır
İman güzelliğini nefis darlıkta tanır
Çaresiz kalır da imana dönmez nefis

Eski çarığı atar takım elbise seçer
İnsanlığı bırakır zulmetmeyi pek sever
Kırk yılda bir selam verir kendini över
Çaresiz kalır da imana dönmez nefis

Patron ya etrafını tozdan duman attırır
Kaçak katın üstüne haramla kat yaptırır
Bilgiden mahrum olan hödük dost kaçırır
İlim irfan kapsını açar onu beğenmez

Çamurlu yoldan hödük uçuruma gider
Asfalt yoldan gezer de çalmayı pek sever
Gönülde kalmayı hiç sevmez viran eder
Çaresiz kalır da imana dönmez nefis



Kul Mehmet’im der ki sen gezersen imanla
İmansızlarla nefsin kaçar donla tumanla
Nefisle şeytan kaçar kıçın’dan çıkan dumanla
İlim irfan kapsında sen ayrılma imanla
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

2 Ocak 2015 Cuma

Resulü Anlatmaya Yetmez Sözüm



Baharın gülüşüydü nurlu gelişi
Gözyaşlarının her damlasını silişi
Merhametledir hep gülüşü         
Bu gece doğdu gül kokan Resul       

Bu geceyi kuşatan nurların nuru
Dilsiz oldu zulmün yüreğine saplandı oku
Rahman bırakır mı kulunu Rahmet’ siz
Bu gece doğdu gül kokan Resul

Nura gark oldu bugün âlem
Müminlerdir onu gönülden seven
Bu gece doğdu nurudur görünen
Bu gece doğdu gül kokan Resul

Bülbüller şen öter güle
İnayet Rahmandan gele
Gülüşün nurdan kâinata yeter bile
Bu gece doğdu gül kokan Resul

Kul Mehmet der ki Gül Kokulu Resulü
Görmedi dünya da iki gözüm
Gül Kokan Resulü anlatmaya yetmez sözüm
Ahirette Şefaatine nail eylesin Rahman
Bu gece nurla doğdu Gül Kokulu Resul

Mehmet Aluç

1 Ocak 2015 Perşembe

Rahmetellil Âlemin Doğdu Bu Gece

Rahmetellil Âlemin Doğdu Bu Gece

Rahmetellil Âlemin Doğdu Bu GeceRahmetellil Âlemin Doğdu Bu Gece

Özgürler ve köleler
Can ve mal güvenliği bilmez kimseler
Ticarette vardı hileli sahtekârlık çaresiz eller
Batıl zihniyet hurafeler etrafı kuşatmış aciz kullar
Hak yol kaybolmuş evde gönülde putlar
Kuvvetli zayıfı eziyor amansız kalıyor tüm kullar
Maddi manevi çöküntü yıkıntı tüm yollar
Gönüller beyhude çaresiz kollar
Sarılmayı bekler gönüller
Beklerler açsın solan gonca güller
Kimsesizliğin çaresizliğinde ağlıyor gözler
Titrer tüm dudaklar çeker ah ile dolaşır arşta sözler
Allah diye göğü kaplıyor gönüller
Toprak secdeye duyar özlem
Secde ’siz kuruyor soluyor kâinat toprak her an
Beklenen Şahadet için doğuyor işte günler
İnsanlığın kurtuluşu için
Miladın 571, Rebiyülevvel ayının 12.gecesi
Mekke ufukları ağarırken nur nur
Peygamber Efendimiz kâinata onur
Hz.Muhammed-ül Mustafa Sallallâhü Aleyhi ve Sellem
Dünyayı şereflendirdi o gün
O'nun doğduğu sabah, âlem başka bir âlem oldu,
Cihan nurla doldu o gün
O'nun teşrifleri sıradan bir hâdise değildi
Cibril ve melekler nuru yayıyordu kâinata bu gece
Bütün peygamberlerin
Geleceğini müjdelediği ins-ü cin'in ve melâikei kiramın
Teşriflerini beklediği bir peygamberdi O Rahmet ellil âlemin
Bu yüzden, geceler içinde benzeri yoktur
Kâinatın en azametli hâdisesi bu gece vukua gelmiştir
Bütün âlem bu geceyi bekliyordu
Nursuz secde ’siz kalan kâinat nurların nurunu bekliyordu
Gül kokan
Yanında kalan gül kokan
Elini veren güller gibi kokan geliyordu
Nakış nakış imanı gönle işleyen geliyordu
Kuşlar ötmezdi neden diyenler bilemezdi
Nura muhtaçtı kâinat kuşlar ötmezdi
Rahmet olmayınca nimetler bereketli olmazdı
Ağlayanlar gülmezdi
Beklenirdi seherde doğsun âlemlere rahmet nur nur
Doğdu işte nur kâinata bu gece
Nurla doldu kâinat o gece
Doğdu Mekke’de nur kâinata bu gece
Nur doldu kâinata hece hece
Nura imana muhtaç gündüzler geceler her gece
Cennette huriler güler bu gece
Kokusu cennet gülünden
Gülüşü cennet ilinden
Bakışı Rahmanın merhametinden
Doğuşu insanlığın kurtuluşu için Rahman’ın rahmetinden
İsmine halk olundu cümle cihan
İsmi anılır gönüldedir her an her zaman
Âlemlere Rahmet doğdu dokundu Rahman tenlere
Velvele düştü insanlara zulüm edenlere
Yıkıldı putlar saraylar söndü binlerce yıl sönmeyen ateş
Doğdu nurun ışığı doğdu ol güneş
Zalimlerin yüreğine saplandı ok
Artık bundan sonra onların ıstırabı çok
Zülüm görenlerin derdine artık derman çok
Doğdu Mekke’de nur kâinata bu gece
Bu nur sağırı körü uyandırdı
İnanmayanlar sonunda zaten kör ve sağırdı
Dünyada ve ahirette halleri pek ağırdı
Doğuşuyla kâinat gelişiyle uyandı
Artık kıyamdaydı dünya kâinat nurların nuru için
Toprak secdeyle berekete hazırdı
Ölüm ağırlığında dünyaya can geldi
Doğdu Mekke’de nur kâinata bu gece
Kâinat nurla oldu soluklanan
İnsanlık nurla oldu koklanan
Nur gül kokusuyla geldi can olan
Rahmetellil Âlemindir Nur Ahmet nurla kâinata dolan
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Uyku Vakti Uyuyalım Haydi

Uyku Vakti Uyuyalım Haydi

Uyku Vakti Uyuyalım Haydi

Ölümler… Kıyımlar… Köşe başında bekler
Kimler saldı köşelere kan emicileri gözleri fal taşı gibi
Sonrasında alın yazısı kader trajedisi
Oraya bırakan kan emici siyah örtülü gözler bilinmez
Görülmez
S/ezilmez
Sofraya düşen acı
Tabutlara damlayan gözyaşı
Kucaklarda ninnilerle uyutturacak
Görülmez
S/ezilmez
Bir şey söylemez
Z/âlim
Anlaşılmazlık d/iz boyu
Hani nerede felsefe profesörleri
Okullarda demezler mi felsefe:
Engelleri aşmamıza ve gerçeğe ulaşmamıza yardımcı
Görülmez
Bilinme(sin)z
Söylenir de boşa
Çıkarlarına uygun bir dünya
Ölümler
Savaşlar
Kıyımlar
Özgürlüğe edepsizce t/aciz k/alanlar y/alanlar
Dirseklerle sıkışıklıkta yer açanlar
Dirsek çürütmeyenler dirsekle it/eleyenler
Bilinçler z/(t)ehirli
Altta/kiler
Üste/kiler
Yanda/kiler
Kucakta/kiler
Bir gün olurda biter()
Biter mi ()
Devam edip gider mi
Ezilenler suskun
İlişkilerin sak(y)atlığı
Ezenleri ezenler en b(t)aşta yatsın
Sebepler olaylar nerededir
Neyin neresin de
N/asıl girdi ortaya
İçsel gerçek ilişki sakatlığında mı gümledi
Masumiyet n(d)ere de yıkanır
Küf kokar yıkanır yıkanır küf kokar
Ah susmak
Uyuyan beyin u/yan bir an
Ya da dağılalım ayrı sokaklara evimize d(s)önelim
Uyku vakti uyuyalım haydi
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç