Bu Blogda Ara

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Ah Can Yücel Üstat Ah














Üstat Can Yücel derki” Ucundan tutarak” şiirinde
Körü körüne bağlanmayacaksın
Haklısın da üstat
Ama gönül bu dinlemez ki söz üstat
Gözü var kulağı yok sanki
O olmazsa yaşayamam diyor o anki
Laf anlamıyor deli gönül
Başkasının oluyor sanki değil seninki
Üstat sen bulmuşsun denklemi
Yaşanır yaşanır nasıl yaşanır
Bildiklerimi unutturan yakan bilmem ki nasıl katlanır
Yüreğimi özlemleri ile tutsak eder kıvrım kıvrım sızlanır
Sanki ava giden avlanır
Yangınların içinde donduran
Kirpiklerinde zamanı durduran bakışları
Gönül’e veriri balans ayarı
Kuşlar öter hep dertli dertli
Yollar ki hep çıkar yokuş yukarı
Rüzgâr eser kokusunu getirir buram buram
Gönül ağlar sızlar onsuz ben nasıl dursam
Onsuz nasıl hayal kuram
Hüznü gönül bahçemde çiçek çiçek açtıran
Doğan güneş onun sıcaklığı gibi doğar ufukta
Akşam onun gözleri gibi ışıl ışıl batar ufukta
Üstat öylesine çok sevmeyeceksin diyor
Gönül bu kulağı yok ki duysun
Çok sevmeyeyim diyorum gönül anlamaktan yoksun
Gönül bahçemde yetişen hüzünleri sökeyim diyorum
Elim varmıyor sökmeye
Gözlerimde hep onun salınarak yürüyen endamı
Kulağımda onun sesi
Rüyalarımda onun güzelliği
Ah bir becerebilsek üstadım dediğin gibi
Korkmazsak kaybedecek bir şeyimiz olmazsa
İnsanın bir şeyi olmayınca çıplak kalıyor üstat
Üşüyor
Nefes alamıyor
Bir tarafına saplanmış kör hançer saplı kalıyor
Daha yolun başındayız galiba
Bu dediklerinize ulaşmak çok zor Can yücel üstadım
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın diyorsun üstadım
Daha turuncu pembe rengimiz olmadı
Cennete götürecek yola girmedim
Üstat yolunuzda yürümek çok zor
Size ulaşmak için fırın fırın ekmek yemek gerekir
Bundan eminim herkes benim gibi hem fikir

Mehmet Aluç

16 Mayıs 2014 Cuma

Bu sağırlık ile ölüm bizi nasıl karşılayacak?



Başımız sağ olsun… Soma’da bir lokma ekmek için Madende alın teri dökenler yine ihmaller zincirine takılarak aramızdan ayrıldılar. Gözlerimizde her zaman ki gibi timsah gözyaşları(Bu yetkililer içindir)

Benim namuslu, alın terine bir damla leke sürmeyen kardeşlerimin yüreği yaralı, bir lokma ekmek için alın terini merhameti ile yollara dizen, hem temiz hem de güzel yüreğinde taşıyan halkımız perişan.

Farkında mısınız etrafımız bir anda söz sahibi insanlar ile doldu. Söz ehli olduğunu sananlar bayağı her olaydan sonra çoğalıyor. İçi boş sözler ile konuşarak kof olduğunu meydana çıkarıyor.

Söz ağızdan çıktı mı yerini bulmalı. Kurnazlık şirretlik dolu söz içine, bir süslü söz tamam vicdanın temiz oldu, git rahat rahat yat uyu.

Şirretlik kurnazlık ile dost olmuşuz, kolumuza takmış onun ile geziniyoruz. Şirretlik, kurnazlık kolumuzda, yüreğimizde, sözlerimizde… Adımlarımızda…

Yeter artık , “söz” siz kendini ehil sananların arasında dilinde perişan oldu.

Düşman mıyız?

Hayır

Öyle ise yüreğimizde neden merhamet yok? Yüce Rahmanın gülümsemesinin izleri yok?

Bu kadar ucuz mu insanlık?

Kasa ile dolu para zafer midir?

Sözler prangalı diller de!

Duygular özgür olmayan gönüller de!

İşte soma

İşte sözler

İşte durum ortada

Bu sağırlık ile ölüm bizi nasıl karşılayacak bilen var mı?

Neden hep yıkarız?

Neden gönülleri sevgi ile inşa etmeyiz? Kucaklaşmayız?

Haydi, yüreğimizde yanan kor alev bizi yakan yutan duygularımızı tarumar eden bu acının adını söyleyecek olan var mı?

Bir damla mutluluk, bir lokma ekmeğin içine bu Zehir’i kim kattı? Söyleyecek olan var mı?

Madende çırpınan kanatların feryadını, soluksuz kalışını alev feryadını açıklayacak olan var mı? Geride kalanların feryadını duyan var mı? Bu mezar kazıyıcılarına mahkeme de hesap soracak imanlı bir yiğit yok mu?

Mehmet Aluç

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Kara Elmas Alnınıza Yazılmış



Kara elmas doğuştan alnınıza yazılmış
Son girişiniz meğer madene kazılmış
Yok oluşun ilk belirtileriydi
Alınmayan önlemlerin izleri
Merhamet kalmayan arzuların iştahında
Ne yaş kaldı gidişinizle gözlerimizden
Ne umut kaldı size
Aç tükenmeyen gözlerimizden
Ne umudunuz kaldı sizler giderken geriden
Sessiz çığlıktı gidişiniz
Sizden uzak kaldık yüzlerimiz gülmez
Istırap dolu günlerimizin hiç mi sonu gelmez
Yaşadıklarınız bu kalplerden kolay kolay silinmez
Böyle sizleri umutsuz bıraktığımız için
Gereken önlemleri almadan sizi
Kara madene indirdiğimiz
Size mezar yaptığımız için
Yaşadıklarınız kolay kolay silinmez
Hayata elveda deyip
Ölüme merhaba diyen sizler
Ölümü sırtında kara madende taşıyan sizler
Bugün sizler omuzumuzda taşıyoruz bizler
Buğulanan kalplerimize isimlerinizi yazdık
Bir yağmur damlası gibi düştünüz toprağa
Mekânınız cennet olsun
Mehmet Aluç

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç